kumuyebo
196 (mavi jojoba tanesi)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 8.87 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sözlük yazarlarının uyuyamama sebepleri

    175.
  1. sadece papatyaların olduğu gezegenlerde tost makinesi vardır

    bu önerme doğru mu?

    doğruysa, evrensel mi?

    doğruysa, ilk nasa görevinde uzay boşluğuna bir tost makinesi fırlatarak bu önermeyi sonsuza kadar geçersiz hale getirebilir miyiz?

    bu çözüm “ sadece papatyaların bulunduğu gezegenlerde tost makinesi üretilir “ önermesine etki etmeyecektir. tost makinesi ve papatya arasındaki korelasyonu ortadan kaldırmak için tek çaremiz dünyadaki tüm papatyaları yok etmek midir?

    peki o zaman “ sadece papatyaların yetişmesine elverişli gezegenlerde tost makinesi üretilir ” önermesini ne yapacağız? dünyadaki tüm papatya yetiştirilebilir alanları yok etsek bile “ sadece bir zamanlar papatyaların yetişebildiği gezegenlerde tost makinesi üretilir “ önermesi dokunulmaz olarak kalacak.

    daha kötüsü de var:
    sadece tost makinelerinin üretildiği gezegenlerde papatya yetişir

    hadi çık işin içinden.

    tanım: cevapsız sorular
    (bkz: manga)
    0 ...
  2. uludağ sözlük

    24123.
  3. tam 9 yıl sonra tekrar giri yaptığım, düzenli kullanmayı 13 yıl önce bıraktığımı farkettiğim sözlük.

    Vay be. Ne sözlük bilir ne zall; ne anıları var bu sözlüğün bende. aşkı da tattım burada aşka acısını da; bir ömür unutulmayacak ukteler, yaralar edindim. midye dolma seven insandan zarar gelmez sözüne burada kandım. hala süren arkadaşlıklar da edindim, bir sözlük yazarının ölebileceğini, yazarların ölümsüz olmadığını öğrendim.

    Meydan sözlük'ü, x sözlük'ü, itüsözlük'ü kaybettik. ekşisözlük zaten kutsal çöp kovasına döndü. alkışlarlayaşıyorum, sezyum.com falan yandı bitti kül oldu. bakıyorum da, uludağ arayüzünü bile değiştirmemiş. bilgisayarın başına oturup önce tüm sözlükleri sonra da msn vewinamp'ı açtığım maziden götü göbeği salıp çoktan çoluğa çocuğa karışmış olduğum bu günlere midye dolmaya duyduğum sevgi gibi değişmeyen bir şey daha olduğunu görmek gözlerimi doldurdu.

    duygulandırdın piç.
    8 ...
  4. esnaf

    28.
  5. Bir "esnaf sikmesi"dir gidiyor internette. Müşteri sikmesiyle ünlü meslek koluymuş.

    Arkadaş 20 yıllık esnafım, siktiğim bir elin parmaklarını geçmez. Ben mi yanlış yapıyorum nedir?

    Not: bir elin parmakları derken hani... O kadar da değil açıkçası.
    0 ...
  6. dünya

    397.
  7. sagi

    5.
  8. girilerine bakıyorum, kendine bakıyorum, anlam veremiyorum.

    sürprizlerle dolu yazar.
    0 ...
  9. sözlük yazarlarının itirafları

    61562.
  10. sözlük yazarlarının en son dinlediği şarkı

    5779.
  11. erdal ergüler

    2.
  12. adnan oktar hakkında yazdıkları nedeniyle davalık olan yazar.

    http://erdalerguler1.webn...9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/
    0 ...
  13. parasızlık

    65.
  14. Arkadaşlarla dışarıdayken “abi ben aç değilim” deyip ilk fırsatta eve koşup dolapta ne varsa domuz gibi yemektir. “hafta sonu çok işim var siz eğlenin ben çalışcam amk” deyip kâh sokaklarda it gibi sürterek, kâh hiç merak edilmemiş ve kapağı hiç açılmamış kitapları okuyarak cumartesi akşamının içine s.çmaktır. Dilenciye verilen paraya pişman olmak, “lan gidip geri istesem mi aceba?” diye düşünmektir. Düğüne gidip “anaaa, altını unutmuşum ya la!” şeklinde yavşak ayaklara yatarak arkadaşların zekâsıyla alay etmeyi bir görev bilmektir. “olum bak ihtiyacın varsa ben alırım/ısmarlarım/borç veririm” gibi teklifleri “la olum ihtiyacım olsa söylerim alalaaa” kalıbıyla geri çevirmektir. “Sen bize kıyak yapmıştın vaktiyle, bizim sana yapmamıza niye izin vermiyorsun a o.ospu çocuğu” diyen arkadaşları sırtlayıp hacca götürmek istemektir. "yaw bugün bi keyfin yerinde yüzün gülüyor hayırdır?" sorusunun cevabı "e faturaları yatırabildim sonunda amk" olduğu halde "öyle mi görünüyorum allah allah" diyebilmektir.

    Şartlar ne kadar zorlu olursa olsun, sigara ve biraya para ayırmak, aksi halde delireceğinin farkında olmaktır.
    1 ...
  15. kova burcu erkeği

    353.
  16. ölçülüdür. haddini bilir. her zaman kendinden daha iyisinin var olduğunun bilincindedir.
    cümleleri kesinlik belirtse bile düşünceleri, kurduğu cümledeki kesinliğe sahip değildir hiç.
    karşısındakilerin ne hissettiğini, karşısındakilerden daha iyi anlar; çok yanlış bir şekilde de herkesi kendisi gibi zanneder ve aynı beceriyi bekler. başkalarına gösterdiği saygıyı, sevgiyi aynı şekilde göremezse dengesi bozulur.
    tutamayacağı sözler vermez. altından kalkamayacağı laflar etmez. söz verirse, tutmasını bekleyen kimse olmasa bile tutar. gururu her şeyin önündedir.
    Yalandan bir kibiri vardır. cümleleri kibirlidir; bu cümleleri kendiyle dalga geçmek için kurduğunu belli ederek söyler.
    Bir gün öyle bir gün böyle davranmaya gelemez. isteyerek veya istemeyerek birini kırarsa telafi etmek ister. kendisine yapılanları görmezden gelmesini bilir. bunun suistimal edilmesine öfkelenir. sonra geçer. ama unutmaz. asla nefret etmez. kırılır.
    haksızlığa gelemez.
    5 ...
  17. yaşanmamış gerçek hikayeler

    8.
  18. doldurulmamış, doldurulmaya yeltenilmemiş, doldurulmak istenmemiş uktelerden mürekkeb hikayelerdir.
    *son bölümü sadece kavuşmaktan oluşan, konusu özlemek olan bir hikayeyi her gün mutlu sonu bekleyerek yıllar boyunca** okumak nasıl bir şey olabilir mesela? Özlediğiniz, sevdiğiniz birini görememek, her günü akıldan çıkma korkusuyla, birlikte kurduğunuz hayalleri gün gelip de başkasıyla yaşaması endişesiyle geçirmek? o günler bir araya geldiğinde insanların yıllarını oluşturur ama o günlerin her biri birer yıl olabiliyor özleyince; o yılların değersiz addedilmesiyse haksızlık. insan özlediğinde sürekli elini uzatıyor özlediğine doğru; uzattığı el havayı avuçladığında öfkelenmesini kaldıramamak, haksızlık olmaz mı?

    Siz Onun dikkatini dağıtmamak, vaktini çalmamak ve öfkenizi bastıracak güzel anların rüyalarına odaklanmak için elinizi eteğinizi çekersiniz her yerden çünkü sürekli tartışmaktasınızdır uzun süreli uzaklıktan dolayı; sinirlisiniz, kırgınsınızdır. Sizin niyetinizi anladığını, bildiğini düşünürsünüz ki zaten bunu çok öncesinden o istemiştir; siz gerekli dirayeti gösterip yapamamışsınızdır Benilce davranıp. Ne istediğinizi, ne umduğunuzu, neyin sizi mutlu edeceğini, neyin sizi üzeceğini, sinirlendireceğini bilir O; siz de elinizdeki imkanlar el verdiğince, tanıdığı fırsatlar yettiğince türlü türlü maymunluklar yaparsınız unutulmamak, kalıcı olmak için. Masallara, hikayelere konu olur duygularınız. En sevdiğiniz film Onun sizin için çektiğidir; en çok içinizi yakan romanlar da sizin başrolüne Onu koyduklarınızdır.

    Her türlü hayati bilgiyi birkaç dakikada siler hafızanız ama Onun almadığınız kokusunu tüm olasılıklarıyla saklamaya çalışır. Elinizde tutmakta olduğunuz anahtarı ararken Onun resmi gözlerinizin önündedir. Kaybettiğiniz kimliğinizi ararken cüzdanda onun fotoğrafını görürsünüz, aradığınız oymuş gibi yerine koyarsınız tekrar. Masanızın üzerinde, cebinizin köşesinde, fotoğraf albümünde; her yerde ona bir yer açarsınız; unutulmaktan korkan kişi ancak unutmaya neden olacak koiulları ortadan kaldırdığında unutulmamayı hakettiğini düşünen kişi olabiliyor böyle durumlarda. Sesi, görüntüsü "pazar gecesi sineması"dır her gece yayınlanan. Uyumadan önce başa alıp alıp izlersiniz gözleri kapatıp; daha da uyutmaz, kıpır kıpır yapar insanı. Çıkardığı engellere öfkelenir, kendisine de kızarsınız; bir su serpsin beklersiniz kızgınlığınızın üzerine; anlamlandırmaya çalışırsınız bahanelerini. Her gün, her haber aldığınızda bir "gel" diyecek diye umut edersiniz. Demeyeceğini bilirsiniz ama hiç tarzınız olmadığı halde umut etmeyi öğretmiştir size. Tersleneceğinizi bile bile endişelendiğinizde haberi olmasını sağlarsınız. Yanlışlarını düzeltmek, zarar görmesini engellemek istersiniz uzakta olsa da. En çok tartışılan anlar da bu anlardır; siz endişenizi niçin göz ardı ettiğine öfkelenirken, o sizin endişenizi anlatış biçiminizde kusurlar bulur. "Olsun" der geçersiniz bir yerden sonra; bunu da o öğretmiştir. "Olsun, uzaktayız." Ama sürekli tartışılır. Nedeni çok açıktır; uzakta olmak.

    Uzakta olmakla yakında olmak birbirinden çok farklı şeyler. En temel fark da "ifade kolaylığı". Ne karşınızdakini anlayabilirsiniz tam olarak uzaktayken, ne de derdinizi anlatabilirsiniz. Uzakta olmanın ortaya çıkardığı hastalıkların ilacıdır bir araya gelmek. Ama o sizi hep uzaktaki halinizle bilir. Siz bilirsiniz bir araya gelindiğinde öfkeyei kavgaya, üzüntüye, özleme yer olmayacağını ama o bilmez. izlersiniz zamanla hiç olmadığınız birine dönüştüğünüzü Onun gözünde; nedeninin bu kadar farkında olup da bir şey yapamayışınız delirtir sizi. Göz göre göre bambaşka, tutulacak yeri olmayan biri haline gelirsiniz.

    Ve bir gün gelir; sizin içinizi hem kemirip hem de sizi ayakta tutan özlem "saçmalık" oluverir. Sevdiğinizi anlatmak için kurduğunuz cümleler alaya alınır, "kendini beğenmişlik" olur. içinde olası başka kişilerin bulunduğu hayaller yazılır sağa sola Onun elinden; birlikte kurduğunuz hayallerin oyuncu kadrosunda çıkarılmışsınızdır. Ağzınız açık izlersiniz; çünkü bunlar Onun elinden sizin için ulu orta çıkan ilk sözlerdir.

    Sizinle konuşurken dediklerinizi dinlememiştir çünkü. Yine içinden seçtiği kelimelerinizden bir kolaj yapıp kendi eseriyle sizi itham altında bırakmıştır. zihninde kurduklarıyla canınızı yakar bilerek veya bilmeyerek; öfkesi kontrolsüzdür. iki kere can yakar bu ama; siz ölçülü olmak, kendinizi ifade etmek için 10 kez düşünüp 1 kez söylersiniz her şeyi; hiç kızma hakkı, sinirlenme hakkı tanınmamıştır size çünkü. Bir kalemde sizin büyük sandığınız görmezden gelişler bile görmezden gelinir. 2 gün, 3 gün, 10 gün önce hatta 5 dakika evvel söylediklerinizin yerine 2 kelimeniz koyulur. Öfkeyi bastırmak istersiniz, körüklenir. Sevginize "nefret", ilginize "hayal", öfkenize "çocuk" etiketi yapışmıştır çok uzun zaman önce. Kafasında, sizin olduğunuzun dışında bir siz oluşmuş artık; sizinle değil kendi yarattığıyla konuşur. Siz de öfkelenir, kısa kesersiniz.

    Sahi ya, insan karşısındakinin öfkelenmesini niye ister? Niçin pes ettirmeye çalışır? Niçin umutsuzluğa sürüklemek ister? Bir insanı mutlu etmek için gösterilecek çaba çok küçükken niçin bu kadar zor gelir? Niçin mutlu etmek ve mutlu olmak isteyen birine bu imkanı tanımayıp üzülüp sinirlendiğinde kabahati bu kişiye bırakırsınız?

    Burukluğun "nefret" olarak isimlendirildiği yerde, uzaktan izleyip sabır ölçmenin "sevgi" olarak adlandırılmasını kabul edelim hadi. Unuttuğunu haykırarak can yakmaya çalışmak nefret değil de ne ki? içinde "bitti" geçen bir cümleyi "her şey bitti"ye çevirmek bu kadar kolay, geçen yılları kayıp addetmek bu kadar makul, ağızdan çıkan sözlerin sorumluluğunu alıp hakkını vermek de bu kadar zor geldiyse bunca zamandır; sevmek bu hikayenin neresindeydi?
    1 ...
  19. derdime vakıf değil canan beni handan bilir

    1.
  20. Tam metnine bakıldığında bir ilahi özelliği taşıdığı fark edilse de, hicazkâr gazel olarak rakıyla şahane giden bir eserdir. emin olamamakla birlikte fuzuli'ye ait olduğu aklımda kalmış. sözleri şu şekilde:

    Derdime vâkıf değil cânân beni handân bilir
    Hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir
    söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil
    Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah'ım bilir.

    Yani denmek isteniyor ki:

    Sevdiğim halimden habersiz, beni dertsiz bilir
    Hakkı vardır, tasasız olan herkesi tasasız bilir
    Söylesem faydasız, sussam gönlüm razı değil
    Çektiğim kederleri bir ben bir de Allah'ım bilir.

    Her şeyin temelinde yatan bir probleme parmak basan bir şiir bu. insanların kendini bir başkasının yerine koymayıp, herkesi kendisinden yola çıkarak değerlendirmesiyle alakalı. anlaşamamakla, iletişememekle alakalı. s.klememekle, umursamamakla alakalı. Ya da benim asabım bozuk. bilemedim.
    2 ...
  21. portal

    32.
  22. filmi de çekilmiş.

    0 ...
  23. zaman

    1102.
  24. can sıkkınken geçmek bilmeyen, eğlenirken su gibi akan kavram. ayrıca hiçbir şeyin ilacı falan da değildir.

    http://pilonidalkist.blog...t.com/2012/03/isyean.html
    1 ...
  25. ctrl

    11.
  26. 2009 yapımı, nestea sponsorluğunda çekilmiş dizi. 5'er dakikalık 10 bölümden oluşuyor. kesinlikle eğlence garantisi var.

    http://www.dizimag.com/ctrl_dizi-izle.html
    0 ...
  27. birini sevmek için neden bulamamak

    14.
  28. Birini sevmemek için neden bulmaya çalışmanın tam tersi şekilde son derece doğal ve kaçınılmazdır. Birini neden sevdiğinizi bulmaya çalıştıkça içinden daha da çıkılmaz bir hal alır arayış, bulamazsınız ama merak edebilir insan, aramaya devam edersiniz. Sonuç olarak tüm bu aramalar boşa çıkacaktır; çünkü sizin o kişiyi seviyor olmanızın nedeni o kişiyi seviyor oluşunuzdur. Sevgiyi bir neden ile anlamlandırmaya çalışmak, sevginin doğasına aykırıdır. Birini niçin sevdiğinizi anladığınız, sevmenize yol açan o nedeni bulduğunuz gün anlamanız gereken şey o kişiyi zaten hiç sevmemiş oluşunuzdur.

    Birini artık sevmemek için neden bulmaya çalışmak ise aynı oranda yapay, zorlama bir harekettir ve bu da başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Birini sevmemek için bulduğunuz tüm bahanelerin aslında sizin o kişiyi sevme nedenleriniz olduğunu fark etmenize yol açar. Tabi bunu fark ediyor olmanız bunun gerçek olduğu anlamına gelmez; eğer durduk yere bir insandan soğumaya çalışırsanız başınıza gelecek şeydir bu. Bu amaç uğruna gösterdiğiniz çaba ve sergilediğiniz tavır karşı taraf için bir ızdırap haline gelir. Zamanla bu tür bir arayış içerisine girip karşısındakine çektirdiği acıyı izleyen insanların bundan zevk almaya başladıkları düşünülmektedir.
    0 ...
  29. insanın sevgili olmayacağı birini sevmesi

    1.
  30. anlaşılamaz bir durumdur. iki insan birbirini seviyorsa zaten sevgililer demektir; insan eğer biriyle sevgili olmak istiyorsa bu onun o kişiyi sevdiği manasına gelir. bir değişik yani.

    (bkz: insanın başına neler geliyor)
    0 ...
  31. pikt seddi

    3.
  32. kış aylarının olmazsa olmazları

    84.
  33. kadın dediğin

    59.
  34. msn de yazışırken başka işlerle uğraşan kız

    5.
  35. karşısındakini uyuz ettiğini bilerek yapar; bekletir konuştuğu kişiyi. sabır sınırları geniş kişiler ses çıkarmaz.
    0 ...
  36. elbet bir gün buluşacağız

    43.
  37. zeki müren'den dinlenmesi gereken; gereksiz pesimistliklerin, dolorizmin, melankolinin karşısında elinde budaklı odunla duran, cesaret ve umut verici şarkı. aslında hikayelerin çok azının kötü sonla bittiğini hatırlatır insana.

    beste ve güftesi mustafa seyran'a aittir.
    1 ...
  38. 7 yıl bir kızla çıkıp hiç aldatmayan erkek

    169.
  39. bu yedi yıl içerisinde aldatılmış olma ihtimali yüksek olan erkektir. *
    daha ileri modelleri de mevcuttur ki, her halükarda kaybetmeye mahkumdurlar.
    0 ...
  40. yazarların 2012 yılından beklentileri

    151.
  41. ve biraz mutluluk.

    beklediğiniz yerde, beklediğiniz zamanda. beklediğinizle.
    0 ...
  42. yazarların 2012 yılından beklentileri

    91.
  43. biraz huzur, biraz güven, biraz irade, bolca uyku. amin.
    0 ...
  44. valerie boyer

    13.
  45. Allah için güzel kadın. gideri var yani. yalnız tırsak biraz; show haber muhabirinin uzattığı mikrofonu ne sandıysa artık, eli ayağına dolaştı kadının. azıcık cesaret madame; başka bir millete bok atıyorsunuz. yakışmadı o yüz ifadesi.
    http://webtv.hurriyet.com...yer-in-korktugu-o-an.aspx

    http://pilonidalkist.blog...q-zaten-kafamz-karsk.html
    0 ...
  46. bu son olsun

    42.
  47. 6 0cak 2012'de gösterime girecek Orçun Benli filmi.
    *--spoiler--
    "Yaşar, Apo, Kovboy Ali, Cevat ve Ertuğrul kendilerine Balat semtini mesken tutmuş beş evsizdir. Hayattaki tek gayeleri, karınlarını doyurmak ve en büyük tutkuları olan şaraptan bir gün bile olsun ayrı kalmamaktır. Günübirlik yaşayan bu beş kişi, gayelerine ulaşabilmek için zamanın fırtınalı politik atmosferinden dahi faydalanmasını bilir.Sokaklarda yaşayan bu beş evsiz 12 Eylül 1980 sabahı geldiğinde sokağa çıkma yasağı ile karşı karşıya kalırlar. Ancak onların gidebilecekleri tek evleri vardır; o da yine sokaklardır. Yaşanan bir dizi yanlışlıklar komedisi sonucu kendilerini siyasi mahkûmlarla birlikte aynı cezaevinde bulurlar.Cezaevi yönetimi arasında ise bir güç savaşı mevcuttur. Uzun yıllardır cezaevini dilediği gibi yöneten Cezaevi Müdürü Hızır, 12 Eylül askeri müdahalesi ile cezaevine atanan Yüzbaşı Kenan’ın üstü olmasından memnun değildir. Bu esnada diğer cezaevi personeli de yaşanan yeni durum içinde kendilerine iyi bir yer edinme peşindedir. Bu keşmekeş Yaşar ve arkadaşları için iyi bir fırsattır ve bu fırsatı değerlendirip kendilerine rahata erdirmeyi bilirler. Ancak zamanla içeride yaşananlara gönlü elvermeyen Yaşar, dışarıdan da tanıdığı mahkûmları kurtarmak ve duvarların birbirlerinden ayırdığı Sinan ile Lale çiftini tekrardan kavuşturmak için bir plan yapar. Bu film, 12 Eylül darbesini komedi unsurları kullanarak eleştirmekte ve mahkum etmektedir. Bu Son Olsun ismi ise Cem Karaca'nın ünlü şarkısı Bu Son Olsun'dan esinlenilmiştir."
    --spoiler--
    1 ...
  48. arap kadınları dünyanın en güzel kadınlarıdır

    11.
  49. dünyanın geri kalan kadınlarının vücut kıvrımlarını ve yüzlerini görebildiğimiz için, büyük ihtimalle doğru olan sav.

    (bkz: en güzel kadın henüz görmediğin kadındır)
    0 ...
  50. besidos

    1.
  51. Hüseyin Köroglu, Wendelin Hejny, Daniel Malkmus ve Peter Zettl'dan oluşan ve Rock, Pop, Folk, Balkan, Polka, vb tarzlarda müzik yapan grup. Alman kökenliler.

    http://pilonidalkist.blog...a-gitardan-ud-yapmak.html
    0 ...
  52. karın ağrısı mide bulantısı kusma

    5.
  53. zehirlenme durumu yoksa yüzde doksan ihtimalle stres nedeniyle oluşmuştur.

    http://pilonidalkist.blog...m/2011/11/mide-spazm.html
    0 ...
  54. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük