Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
bir gün arkadaşlarından biri necip fazıl a der ki:
- üstad bu sigara denen beladan nasıl kurtulacağız?
üstad hiç düşünmeden yapıştırır cevabı:
- getirin de yakalım şu gavuru!
yurtta çıkan yangın sonucu okul müdürü tüm okulu bahçede sıraya dizer ve uzun bir konuşmanın ardından, bütün personelin ve öğretmenlerin yanında der ki:
- o sigarayı içip yangın çıkaranlar çıkıp itiraf etsinler, suçları hafifler. eğer ben onları bulursam analarını avratlarını s*kerim!!!
onu bunu bilmem ama alfabeye x(hı) harfinin eklenmesi elzemdir. türkçeye bolca arapça ve farsça kelimenin girdiğini göz önünde bulundurursak düzgün telaffuz açısından yararlı olacaktır. bütün ortadoğu dillerinde, rusçada ve bazı avrupa dillerinde olmasına rağmen türkçede bu harfin olmayışı çok saçmadır. hatta azeri lehçesinde bile mevcutken istanbul türkçesinde olmaması zannımca zamanında dili kibarlaştırma çabalarından kaynaklanmadır. birine "hayırdır?" demek yerine "xayırdır?" demek daha xayırlı olacaktır. zaten anadoluda halihazırda bu şekilde konuşulmaktadır. bunu yazıya dökersek daha xoş olmaz mı?
esasında bayanlar her gördüğü yakışıklıya yavşama eğilimindedir. ama özellikle bizim gibi baskıcı toplumlarda kadının bunu yapması ayıp ve kötüdür. ünlü birine yapılınca bu yavşaklık çoğu zaman meşru görülmektedir. dolayısıyla kadın bu yavşama güdüsünü bu yöne kaydırarak bahsedilen açlığını bu yolla doyurmaktadır. örneğin teoman ve emre aydın'dan daha yakışıklı milyonlarca 'ünsüz' erkek olmasına rağmen hiçbir kızın sokakta boyunlarına atlayıp öptüğü görülmemiştir. sözkonusu kızlara sorsan muhtemelen "biz ünlülerin yaptıklarına, yani sanatlarına hayranız" diyeceklerdir; ama bu koskocaman bir yalandır. hepsinin bilinçaltında güzel daşşak sevdası yatar.
(emre aydın ve teoman burada sadece örnek mahiyetindedir. çoğaltılabilir.)
"nick kelimesinin kullanılmasından dolayı olabilir mesela."
mahlas denilse de fayda etmez çünkü mahlas arapçadır.
ancak 'takma ad' kurtarabilir bizi bu hengameden.
hiçbir şey. güzele her şey yakışır, cümlesinin kelimelerini tek tek olumsuz yaparsak çirkine hiçbir şey yakışmaz ibaresi çıkar ki mantıken de böyledir..
-oğlum nasılsın? yurt soğuktur üşüdüğünde sana yolladığım patikleri giy. bu haftasonu babanla seni ziyarete gelicez. allaha emanet ol.
annen yasemin...
okan a çok bayılan bir insan olmadığım gibi ırkçılıkla suçlanmasına da razı değilim. kürtçeye karşı bir alerjisi olsaydı bir başka kürt sanatçısı olan dodan ı programına çağırmazdı. (bkz: dodan-neçe disko kralı 25.09.10)
-öldükten sonra yanmak bile yok olmaktan iyi değil midir? yok olacağına nasıl inanabiliyorsun?
-peki sen de bana allahın kendinden büyük bir taşı yaratıp yaratamayacağını izah et.
-hassiktir gene mi bu soru!!
herkes istediği gibi yaşar, yaşamalıdır. insanların tercihlerine saygı gelişmişlik ile doğru orantılıdır'dan yola çıkarsak daha katetmemiz gereken çok yol var demektir.
orta ikide ingilizce hocası bir arkadaşı kaldırdı ve tahtaya çizmiş olduğu kroki yardımıyla, bankadan x mağazasına gitmek isteyen birine ingilizce yön tarif etmesini istedi. çocuk kalktı ve başladı tarif etmeye:
-go straight ahead, allah-u samed lem yelid ve lem yuled...
ben dahil burdaki çoğu kişinin başına gelmesini s*ktir et, şahit bile olmadığı/olmayacağı hadisedir. ama nedense bu ülkede çok yaygın bir şeymiş gibi yazılır, çizilir.
erotik shop un camından şişme mankenler, dildolar, kelepçeler vs. görünmektedir. kapısı kapalı olup üzerinde "cumaya gittim gelecem" notu bulunmaktadır.
ırkçılık; miktarı dedektörle ölçülemediğinden bilhassa ırkçılar tarafından "azı milliyetçiliktir, milletini sevmek iyidir; çoğu faşizmdir, kötüdür." gibi sikindirik cümlelerle dile getirilen bir mevzudur. ırkçı değilim diye bir şey vardır, mesela ben soydaşım da olsalar kaba saba dolmuş şoförlerinden nefret ederim. ırkçılık, aşiretçiliğin büyümüş halinden başka bir şey değildir.
vatan millet adapazarı ayaklarıyla galatasarayı destekler gibi görünüp içten içe gavur takımın gol atmasını bekleyen yalancı ve islami tabirle munafık olan kişidir.