klişelerden uzak harika bir senaryo ve olay örgüsüne sahip. görüntüler, oyunculuklar olağanüstü. karakterler özgün ve oturmuş. o kadar gerçekçi ki anlatacaklarının bitmeyeceğini görüyorsunuz. en önemlisi bütün bunları gözünüze sokmadan, yapmacık ya da cevabı olmayan sorular sorarak bir merak uyandırma yoluna gitmeden beceriyor. hele o başlangıç müziği yok mu hastasıyım.
gün geçmiyor ki bir bomba daha patlatmasın. anlamsız ve alakasız sözleriyle dur durak bilmiyor. son açıklamalarından bir demet sizlere:
"erzurum'a kar yağmaması mevsimsel değişiklikle ilgili. bunun yanında hükümetin bereketsizliğine bağlamak lazım. bu hükümetin bereketi yok, olsa erzurum'a kar yağardı. memlekette kar olmalı. kamyonlarla kar taşınıyor, bereketi var mı bu ak parti hükümetinin?"
birileri allah aşkına bu insana muhalefet etmenin ne olduğunu, bu kadar niteliksiz olmadığını anlatsın ya. hele şu örneğe bakın:
"kendisine esnaf tarafından ikram edilen ayvayı "eyvayı recap bey yiyecek" sözleriyle yorumladı."
"neymiş? modern kadınmış ! yaa bırak allah aşkına ! bırak yaa ! sen modern olacağına, çağdaş olacağına önce kadın ol da beni evde tut. yapı itibariyle evcimen bir kişi, hayat felsefesi 'akşam eve dönerken bim'den yarım kilo peynir alayım da evimde sevdiğimle, eşimle paylaşayım' olan bir kişi olmama rağmen, bugün ben senin yüzünden gözü dışarda bir adam oldum çıktım. arkadaş, insanda biraz düşünce, duyarlılık olur. bu adam niye suskun, aç mı, açıkta mı, neyi var? diye bir kere düşünür. ama sende o duyarlılık nerdee ! şu raskolnikov'a verdiğin değeri bi gün bana verdin mi? erkeğim kızım, ben ilgi beklerim, alaka beklerim, övülmek isterim. evet saf ve katıksız bir erkek, tıpkı anadolu gibi..."
"ayrılık ne biliyor musun? ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık."
hala fena gitmeyen dizi.
--spoiler--
serdar, cengiz'e "o üçü bir aradayken sana ihtiyaçları yok gibi duruyor" diyerek aralarını boz mesajını vermişti. cengiz de serdar'ı ezel'e satarak serdar'ın tavsiyesine uymuş oldu. tam cengizlik iş. hem aralarını bozdu, hem kenan'ın güvenini kazandı, hem de şebnem'i aralarına tekrar sızdırmayı başardı. bölüm sonu şeytani bakışını da attı. sen nasıl bir şeysin be oğlum.
--spoiler--
ankara'da deniz olmadığını oraya vardığınızda farketmiş gibi davranmayın. zaten biliyordunuz, hazırlıklı gelin. kimse size deniz, boğaz vaadetmedi. denizi olan yerlerle de kıyaslamayın.
diğer büyük şehirlere göre daha stabildir. kimin ne zaman nerede olacağı bellidir. kolaylıkla plan yapılır. randevularınıza geç kalma konusunda pek eli yüzü düzgün mazeret bulabileceğiniz bir yer değildir. her yerde gayet güzel yaşanır, ankara'da da yaşanır.
yakın bir zamana kadar mülkiye dışından kaymakam kabul edilmiyor olmasından kaynaklanmaktadır. yani bu durum başarı olarak adlandırılımaz. zaten başka fakülte mezunu resmi olarak alınamıyordu. şu dönemde ise 18 mart üniversitesinden akdeniz üniversitesine kadar yurdun her tarafından alınmaktadır.
geçen yıldan kalma matematik ders notlarının bulunduğu harita metod defterdir. defterin ortasındaki sayfa üçgen yapılarak yola devam edilmiştir muhtemelen.
sakatlığının ciddi olduğu açıklanan futbolcu. 6 hafta sahalardan uzak kalacağı açıklanmıştır.
yuh m.k. kimlere küfür edeyim arkadaş. ya biraz profesyonel ol ya. sakatsın, değilsen de daha düzeleceğin belirsiz. ne zaman döneceksin dendiğinde almanya maçında diyorsun. yapma güzel kardeşim yapma ya.
cağaloğlunda, kapalı çarşı ile babıali arasında kalır. iç kısmında duvarları çevreleyen içbükey kornişlerde fetih sûresi yazılıdır. barok tarzı batılı mimarinin kullanıldığı sanat eseridir. huzur oradadır.
muhtıradır ve evet kendi masalını şöyle özetlemiştir:
"benim masalımda üç önemli kelime var: şair, komünist, müslüman. eğer bu üç kelimenin benimle bağlantısı hakkında beni ve başkalarını yanlış yönlere sevketmeyecek, gerçek yönünde uyanışımızı hızlandıracak bazı açıklamalarda bulunabilirsem, bu açıklamalar yapılabilecek nihai açıklama yanında pek sönük kalsa dahi hayaller dünyasında kaybolmayı önleyeceği için iyi ve yeterlidir."
bir ara emin çölaşan'ın hürriyet gazetesindeki eski yazılarını yayınlıyordu. buna şaşıranlar olmuştu. şaşılacak veya yadırganacak ne var anlamadım. adam zaten bildim bileli 200 kelimeyle yazı yazıyo. laiklik elden gidiyo, şeriat geliyo bik bik bik. aynı yazılar zaten, eski yeni farketmez.
son olarak "laiklik tehlikede değil" demiş. olum iyi de şimdi cehape neyin bekçiliğini yapacak, korku imparatorluklarını ne üzerine kuracak? bir deniz baykal, bir canan arıtman boşlukta kalır şimdi. onca yıl didin, insanları peşinden sürükle, cumhuriyet mitingleri yap şimdi de emaneten bir lider bunları desin. yazık oldu cehapeye.