Sevgililer gününde yalnız olmaktan daha kötüsü, yanında biri varken yalnız olmak...
"O" koltukta horlaya horlaya uyurken bir şişe şarabı radyodaki romantik muzikler eşliğinde tek başına bitirmek...
Hiç bir anlamı olmayacağını bile bile 4 saat uğraşıp ilk kez aşırı zor bir yemek yapmak, şık bir sofra kurmak, özenli düşünceli bir hediye hazırlamak... Şov... Daha önce hep yaptığım gibi, sanki mutlaka böyle olması gerek gibi, sanki bunu yapmazsam artık bu gidişatın anlamsızlığını kabul etmek zorunda kalıcam gibi...
Aslında artık hiç bir anlamı yok...
Sadece boş bir umut, belki düzelir, olmaz ya hadi belki, ben elimden geleni yapayım da... içimden gelmese de yapayım, hadi olur ya...
Olmuyor...
2 kutunun kapak folyosunun altındaki kodlarını yollayınca kargo ücreti karşılığı hoparlörlü mikrofonlu bir zımbırtı yollayan cips markası (1 ay içinde geldi ama henüz denemedim aleti). Ayrıca yine böyle kampanyadan dvd almışlığım da var (ona kargo parası verilmiyor).
Gündemi takip etmeye yarayan problemdir. Internet mi yavas, facebook twitter mi açılmıyor, kesin yukarıdakilerin zoruna gidecek herhangi birşey olmuştur.
Yüksek ihtimalle "gündelikçiye para vermeye gerek yok, kız nasılsa yapar yemek bulaşık çamaşır falan, üstüne bir de arada yatağımı da ısıtırsa tadından yenmez, en kötü arkadaşlarını ayarlar yaa, her şekilde züpper fikir aklımı seveyim oooh" kafasıyla yola çıkmıştır.
Birkaç gün önce bir delinin hatıra defterinde izlediğim ve performansını ayakta alkışladığım oyuncu.
ifadesi, duygu geçişleri, sesini kullanışı, jestleri çok etkileyiciydi.
Bir fırsat yaratıp mutlaka izlenmesi gerek, o da gitmeden...
En tepedekinin "eyyy" nidalarıyla başlayıp sağa sola posta efeleneceği, diğerlerinin de "hem kıvırıp hem nasıl göt yalanır" konusunda uzmanlıklarını konuşturacakları açıklamalardır.
Açıklama yapsalar ne olacak ki...
Tam entry yazdığım sırada, kapatılması sebebiyle beni uludağ sözlük'te yazar (şimdilik çaylak) olmaya sevkeden oluşum.
Geç olsun güç olmasın diyoruz, hoşgeldim...
Özellikle o malum videoyu izledikten sonra iliklerime işleyen histir. Çocuğumu kapıp buralardan siktir olup gitmek istiyorum artık...
ülke serseri mayın gibi ortadoğu bataklığına savruluyor, şerefsizler içeriden dışarıdan ülkemin içine itinayla ettiler, artık kurtaracak tarafı kalmadı, yarından korkuyorum... Bıktım yıldım zerre kadar umudum yok...
Yakın gelecekte olmaz ya, hadi çok basiretli bir ordu kuruldu, pkk işid terör vs temizlendi, bombalar patlamıyor, kimse yanmıyor diyelim, peki ülkenin her yerine yayılan örümcek zihniyet nasıl temizlenecek? Cehalet bu kadar yüceltilirken ve prim yapiyorken, millet bilimden sanattan uzak olmaktan utanmak yerine bununla övünür hale gelmişken, sapık düşüncelerini pervasızca sergilemekten utanç bile duymuyorken, insana ve düşünceye saygı diye birşey kalmamışken nasıl umudum olabilir ki...
Acı şeyler olacak ve ben korkuyorum net...
Nefes alamıyorum ulan nefes alamıyorum... Bunun ne olduğunu tanımlayacak bir küfür yok dağarcığımda. insanlıktan nasibini almayan hasta ruhlu şerefsizlerin resmen prodüksiyonudur. Holywood filmi gibi yapmışlar bir de artist artist efektli falan, yuh be bu ne biçim dünya, bu nasıl bir kafa...
Seyretmez olaydım, midem kasılıyor düşündükçe...
Ama amaçlarına ulaştılar köpekler, maksat korku salmak, tamam ulan korktuk yeter, geberin...