Çekilmesi düşünülen serinin 3. filmi için güzel bir son hazırlamış filmdir. Biz severiz milletçe intikam hikayelerini (bkz: ezel) (bkz: suskunlar)
Bu serinin en güzel yanı yan rollerde oynayan adamların doğal komiklikleri olsa gerek şu halı saha maçına yetişmek isteyen özgür'ün bombadaşı falan çok önemliydi mesela bu film için. 3. film eğer iyi dokunursa serinin en bomba filmi olacaktır diye düşünüyorum. Duyulan ismi için (bkz: Kolpaçino Çinçin)
Takımına dünya'da eşine çok az rastlanan bir tutkuyla bağlı taraftarlardır. Aynı zamanda Her taraftarın eğer başarabiliyorsa kendi görüşüyle başaramıyorsa ben eğer bu takımın taraftarı olmasaydım nasıl düşünürdüm mantığıyla sunacağı düşüncelerdir. Nacizane:
Beşiktaş Taraftarı : Genel anlamda iyi örgütçü, kendi aralarındaki iletişimi kuvvetli, takımdan çok taraftarlığa önem veren tutkulu taraftar grubu. Eğer taraftarlardan oluşan bir mahalle düşünürsek, mahallenin üniversiteli bıçkın delikanlısı.
Fenerbahçe taraftarı : takımını hiç bir koşulda yalnız bırakmayan, takımına maddi ve manevi anlamda her türlü desteği vermekten çekinmeyen taraftar grubu. mahallenin evde müziği yüksek ses açan, arabasını her hafta sonu yıkayan, yeni evli, mahallede her yaptığı konuşulan evinin terasında mangalını yapıp rakısını içmekten hoşlanan kişisi.
Galatasaray Taraftarı : takımını en iyi bilen, analiz eden eğer takımdan memnunsa çok farklı bir motivasyonla ve ateşle destekleyen taraftar grubu. Mahallenin mürekkep yalamış, seyahat engeli olmayan, sık sık iş seyahatına çıkan havalı tipi.
Trabzonspor taraftarı : Futbolu seven, şehrin takımının sevgisini her yere taşıyan, ateşli, hırslı zaman zaman agresif taraftar grubu. Mahallenin heyecanlı, şakacı bakkalı.
Not: Hangi takımlı olduğumu gelecek tahminlere göre açıklayacağım.
süper final maçlarının öneminin arttığı bu günlerde, uygulayan takımın çok şeyler kazanacağı hazırlık metodu. sabah namazının ardından şevkle sabah idmanına başlayan futbolcular abilerin bitmek tükenmek bilmeyen öğretme aşkıyla ve motive edici konuşmalarıyla maçın hazırlıklarını en güzel şekilde tamamlarlar allah'ın izniyle.
daha önce erasmus yapmamış öğrencilerin gönüllü olarak katılıp katılamayacağını merak ettiğim kuruluş. oldukça başarılı çalışmalar yaptıkları bilinmektedir.
hayır dışarıdan gönüllü olunabiliyorsa ben bu yola başımı koymaya hazırım.
insanın yalnızlığına kaçışının şarkısıdır. özellikle yağmurlu havalarda kahve eşliğinde dinlenilip melankolik tatlar almak mümkündür. ve kesinlikle bağımlılık yapar.
ben bu şirketin türkiye'deki kuruluşunun (bkz: endomol türkiye)yarışmacı seçme konusunda çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. bu belki star tv ile de ilgili olabilir tam emin değilim ama yarışmacıları seçimlerini şirket yapıyorsa çok baştan savma ve kayırmalı bir şekilde yaptıklarını düşünüyorum. daha önce başvurdum bazılarında geri dönüş olmadı bazılarında da mülakat diye isim soy isim sorup gönderdiler.
çok laf ettiğimiz acun'un survivor'ına, bakalım elemelere çağırcaklar mı acaba diye öylesine başvurdum, çok kibar bir şekilde arayıp elememiz var yarın gelebilir misiniz diye sordular, bu olaydan sonra acun medya'ya olan saygım arttı.
eski spor spikeri, the acun'un yeni kadrolu elemanı. didem klibinden beri kendini çok geliştirdi, bu sene vergi rekortmenleri sıralamasına girmiş, 538.5 bin lira vergi ödemiş. survivor'a iyi ki sunucu olarak katıldı yoksa merve büyüksaraç'ın yerine kendisi olurdu antipati kraliçeliğinde. ama güzelliği örterdi herhalde bunu.
senaryodaki bazı abartı durumların olması ve yan olayların basitçe işlenmesi normaldir. çünkü dizi genel olarak psikolojik faktörlerin üzerinde uzmanlaşmıştır. cemre karakteri şu ana kadarki diziler arasında türk kızı profiliyle ilgili en fazla doneler veren, dizinin başından beri ince ince dokunarak bugünkü haline gelen bir karakterdir mesela. tüm gel gitlerini, hayatında hep baba figürü aramasını, yalanlarının temel kaynağının aslında bu baba eksikliği olduğunu dizi bize yansıttı adım adım. makara yerine kukara olsa farketmez onlar amaç değil araçtır, ama pek mümkün ki bu oyuncu zenginliğiyle çok daha iyi bölümler yazılabilir.
dikkat ederseniz gülten hanım'ından handan hanım'ına, güney'inden simay'ına, sümer'inden banu'suna tüm karakterlerin arka planından çeşitli psikolojik travmalar mevcuttur. özellikle kuzey'in travması dizinin ana ekseni olmuştur. ancak şu ferhat yakışmıyor cidden şu diziye hala mantığımın almadığı tek adam o.
porno endüstrisinin oluşmamış olmasından kaynaklanmaktadır. eğer oluşmuş olsaydı cicişlerin dvdleri milyonlar satacak, vasat performansları ile müzik dünyasına atılanlar porno sektörünün ekmeğini yiyecek ve türk müziği daha kaliteli bir çizgide ilerleyecekti.
ayrıca futbolda olduğu gibi alman ekolünden yetişmiş porno yıldızlarımız mevcuttur. türk pornoculuğunun mesut özil'i ve mehmet scholl'ü için:
vakti zamanında en sevdiğim karikatür dergilerinden fermuar'ın söyleşine katılmıştım. Orada herkese soru gelip de ona gelmeyince bir soru sorayım dedim. Genelde karikatür ve karikatürün gelişimi, gırgır neden bölündü ekseninde sığ tartışmalar döndüğünden ben de çok fazla kasmayayım ''türkiye'de kadın çizer olmak'' gibi basit ama üzerinde konuşulabilecek bir soru yönelteyim dedim kendisine. abovv yöneltmez olaydım.
''off ya hep aynı soru, bu soruyu yeterince cevaplandırdım tekrar cevaplandırmama gerek yok'' diyerek afedersiniz ağzıma sıçtı oracıkta. ulan neyin tribi bu, hayatımda yüz kaslarımın bir kere bile kasılmadığı işler yapan bir insana nezaketen soru yöneltmek benim hatam oldu dostlar. siz siz olun kimseye nezakaten soru sormayın sonu böyle olabiliyor.
Borsada kazanmak aslında subjektif bir kavramdır, aynı üniversite sınavını kazanmak gibi. Kişinin risk ve getiri tercihine göre değişim gösterir. Ama yeğ olan hisse senetlerini uzun vadeli yatırım aracı olarak düşünmek ve al ve unut stratejisini uygulamaktır. Küçük birikimi olanların büyük balıklara yem olacağı aşikardır. Bu yüzden bu yatırımcıların çeşitli fonlara yönelmesi(ana para garanti fonlar iyidir) daha mantıklı olacaktır bir yatırım danışmanı eşliğinde.
küçük yatırımcılara yeni bir alternatif olarak (bkz: vadeli işlemler ve opsiyon borsası). Biraz araştırılırsa düşünüldüğü gibi imkb'den daha karışık değil aksine basit ve küçük yatırımcı için uygun olduğu görülecektir. Ayrıca (bkz: kaldıraç etkisi)
son zamanlarda televizyon izlemediğini belirten milyoner yarışmacılarının elendiğini görmem televizyon aslında iyidir hipotezimin doğruluğuna beni inandırmıştır.
Yurt dışında en çok tanınan ekonomistimiz ve siyaset adamımız olabilir. Çünkü yabancı sitelerde ve kanallarda çok sıklıkla kendisiyle ilgili röportajlara, canlı bağlantılara rastlıyorum turkey's former finance minister ibaresiyle. Türkçe'sini unuttum yıllar geçti ama ingilizce beyanatlarına bakacak olursak adam baya baya donanımlı. Dünyanın ekonomist top 10'unda olduğunu okumuştum bir yerde de. Şahsen imf'nin bir sonraki başkanı olacağını tahmin ediyorum. O zamanlar çok eleştirilse de (ki bu ekonomiyle ilgili bilgi ve uygulamalarından değil anlaşılamayan siyasi manevralarından olmuştur)hakkını yememek lazım.
Belki de Adnan Kahveci gibi yüzlerce okula ve caddeye ismini verdirecek bir rüzgar yakalaşmışken, olmamıştır. Demek sadece bilgi değil yürek de önemliymiş. Kısacası bir adnan kahveci değildir.
haim in küllerinden doğduğu yarışma bu hafta hiÇ oyun vermedi kişisel olarak ve sayesinde gönüllüler de tulum Çıkardı adeta. bu gidişle dokunulmazlığı da alırsa şaşırmam. sessiz sakin olduğu iÇin elemek istemeyebilirler ilerde ve son dörde falan kalabilir.
estetik bir görüntüdür. Küçük kulaklara sahip olmaktan üzüntü duyanların ezikçe davranmasının ve çemkirmesinin bu doğruyu değiştirmeye gücü yetmeyecektir.
Haber: içindeki Eğitim Aşkıyla Üniversite Sınavına Giren Hikmet Gürbüz(61), Kötü Geçen Sınavın Ardından Tamirciye Çırak Verilme Tehdidiyle Karşı Karşıya
Yıllardır içinde ukte kalan, özlem duyduğu üniversite diplomasının hayaliyle emekliliğinin ardından dün 3. kez üniversite sınavına giren Hikmet Gürbüz (61), bir kez daha barajı geçememe tehlikesi ile karşı karşıya. Kötü geçen sınavın ardından Hikmet Bey'in ağzını bıçak açmazken, oğul Muzaffer Gürbüz "Kimse babama oku moku demedi ama madem bu yola başkoydun, biraz sorumluluk sahibi olur insan. Biz evlatları olarak kısıtlı imkanlarımızla elimizden geleni yaptık ama kimse kusura bakmasın, o paraları da sokaktan toplamıyoruz" diyerek, babalarının bu sene de bir yeri tutturamaması halinde, en azından dershane ve özel hoca masraflarını çıkarana kadar sanayiye çırak olarak verileceğini kesin olarak ifade etti.
Kaç net yaptığını öğrenmek amacıyla sınavdan sonra ilk iş olarak dershanesine giden Hikmet Gürbüz, resmi olmayan kesin sonuçlara göre bu yıl da barajın altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Hikmet Bey'in üzüntüsüne karşın ortaya çıkan tablonun çok da şaşırtıcı olmadığını dile getiren öğretmenleri, "Beyefendi sürekli kantindeydi zaten. Ne kadar uyardıysak da dinletemedik. Kaç defa da merdiven boşluğunda gizli gizli sigara içerken yakaladık. Velisi olsa çağırıp söyleyecektik ama neticede 60 yaşında adam. insan velin gelsin demeye de utanıyor.." derlerken, kapalı yerde sigara içilmesi yüzünden dershane yönetimi olarak iki kez de ceza yediklerini söylediler.
Bir tekstil atölyesinde ustabaşı olarak çalışan oğul Muzaffer Gürbüz (39), babasının tembelliğinden yaka silkerken, "Herkes doktor, mühendis, avukat olacak diye bir şey yok. Aha işte sanayi orada bekliyor, kendisi bilir valla. Okumayacaksa bizi hiç oyalamasın." sözleriyle artık sabrının tükendiğini ifade etti. Eşi Gülçin Hanım'ın da ne yazık ki babasını çok şımarttığını ifade eden Muzaffer Gürbüz, isyanını şöyle dile getirdi:
"Emekli maaşı yokmuş gibi, bizden gizli cebine harçlık koymalar, aman ders çalışıyor diye odasına durmadan meyve soyup götürmeler... Yapma dedim buna bu kadar yüz verme dedim ama dinletemedim. Derslerimde lazım oluyor diye bize bilgisayar aldırttı, ne zaman gitsem Facebook açık. Ya oyun oynuyor ya Yılmaz Özdil yazısı paylaşıyor. Yılmaz'ı soracaklar çünkü ona sınavda, Fishville'i soracaklar. Dershaneye diye yolluyoruz, kim bilir nerelere gidiyor. Böyle talebelik olmaz. Okuyan nasıl okuyor? Onların canı yok mu?"
Babalarından kesinlikle üniversite okuması gibi bir beklentilerinin olmadığını söyleyen evin küçük çocuğu Suna Gürbüz(34) de, abisini destekleyerek babası hakkında suçlayıcı ifadeler kullandı. Hikmet Bey'in emekli olduktan sonra "illa üniversite okuycam" diye tutturduğunun altını çizen Suna Gürbüz, "Yok efendim, aslında lisede çok iyi öğrenciymiş de onun zamanında durumları olmadığı için okuyamamış, elinden bir tutan olsa yüksek tahsil yapabilirmiş falan filan. Yıllarca bizi bunlarla uyuttu. Neyse işte gördük, imkan olunca da ne olacağı ortaya çıktı" derken, şu saatten sonra en azından yaptıkları masrafların çıkması için babalarının da gereken özveriyi göstermek zorunda olduğunu vurguladı.
` "Paragraf soruları çok uzundu"
Sınav sonrasında kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtlayan Hikmet Gürbüz, çocuklarıyla göz göze gelmekten kaçınırken özellikle Türkçe paragraf sorularının uzunluğundan ve vakit yetiştirememekten yakındı. Aslında sınava bu sefer çok iyi hazırlandığını iddia eden Gürbüz, hem üzerindeki baskıdan dolayı heyecanına yenik düştüğünü, hem de yanına yakın gözlüğünü almamasından dolayı bir hayli güçlük çektiğini ayrıca zihin açması verilen şekerin de tansiyonunu yükselttiğini ifade etti. Tüm bunların dışında sınav sistemindeki aksaklıklara da değinen Gürbüz son olarak "Zaten bence insan hayatının üç saatlik bir sınavla belirlenmesi çok saçma." dedikten sonra hızlı adımlarla odasına çekildi.
--spoiler--
angry birds oyununun kürtlerin nevruz olaylarını konu olan hayal ürünü edisyonu. açıkçası ayrımcılık mı yoksa tahrik edici durumların mizahlaştırılması mı bilmem ama son günlerde en çok güldüğüm olay oldu. aşağıdaki adresten izlenebilir. http://www.tividyo.com/vi...gry-kurds-newroz-edition/