bu insan evladının popülaritesinin tavan yaptığı dönemde çevirdiği , ismini taşıyan bir dizisi vardı.show tvde yayınlanırdı. avrupa yakasında cemi canlandıran levent üzümcü,aşk acısı çeken arabesk bir genci canlandırıyordu. bahsi geçen ibo ; mahallenin bokyedibaşısıydı afedersin.her olayın içinde bir şekilde müşahit ya da müdahil olarak yer alırdı bastıbacak. sonra da raşit ağabey raşit ağabey diye hönküre hönküre dert yanardı levent üzümcüye. şahit olduğu olağanüstü olaylar karşısında, gözlerini kocaman kocaman açarak şivesinin ve oyun gücünün elverdiği derecede verdiği "o da neaaee" tepkisini hala irkilerek hatırlamaktayım.
küçük ibo dendiği zaman gözlerimi onun gibi açmaya çalışarak veririm tepkimi hemen : o da neaaee.
neyse ki çok geride kaldı o günler
özellikle 2006 yılındaki toplu görüşmelerde kişi başına aidatların devlet tarafından ödeneceğinin ilan edilmesinden sonra kısık olan sesleri iyice sıfırın altına inmiş sendikalar silsilesidir bunlar. hangi amaca hizmet ettikleri bilinmez. gönülsüz birer müsamere oyuncusu gibi hemem her yıl "hak, hukuk,insanca yaşam" gibi kavramalrı mırıldanıp kendilerince pazarklık yaptıklarını sanarak bir sonraki yıla kadar çekilirler merkez binalarına.
türk sinemasında suzan avcı ve neriman köksaltarafından şahane uygulanmış gülüş stilidir.bir elde sigara, öbür elde viski kadehi vardır. kötü kadın öncelikle sigara dumanını muhatabının yüzüne üfler. sonra dumanlar arasından patlatır mezkur kahkahasını... bazen kötü adamla beraber düet yaptıkları da olur. duble nefret uyandırır bu seyircide.
rumeli yahut iç ege yörelerinden hangisine ait olduğu konusu tartışmalı ve bir o kadar da leziz bir türküdür.rakıyla birlikte şahane gidiyor oluşu da türkünün rumeli yöresine aitmiş hissini kuvvetlendirmektedir.
sözleri de şu şekildedir;
şemsiyemin ucu kare
yok mu şu derdime çare
o yar güzel ben biçare
türk sinema tarihinde tiyatrocular dönemini bitirip sinemacılar dönemine geçilmesini sağlayan büyük yönetmen.1916 istanbul doğumludur.yönettiği ilk film 1946 yapımı lüküs hayattır.daha sonra vurun kahpeye,hudutların kanunu,gelin,düğün,diyet,kızılırmak karakoyun,vesikalı yarim gibi birbirinden önemli yapımları sinemamıza armağan etmiştir.yılmaz güneyin ustası olduğu rahatlıkla söylenebilir.çağan ırmak,babam ve oğlumfilmini kendisine ithaf etmiş ve bu yaşayan efsaneyi kendince taçlandırmıştır
metin erksan ın türk sinema tarihine yön veren yapıtlarındandır.surete aşık olma teması üzerine kuruludur.müşfik kenterve sema özcan rol almıştır bu 1966 yapımı filmde.özellikle müşfik kenter,yıldızlaşmıştır fakir boyacı halil rolünde.
"size değil resminize aşığım"en vurucu cümlelerinden biridir,evet...
1964 yapımı bir metin erksan filmi.belgin doruk ,ekrem bora ve tamer yiğit oynamıştır.izlediğim yerli filmler içinde en çok aklımda kalanlardandır.metin erksan usta işi bir anlatımla yeni zenginlerin yozlaşmış ilişkilerini anlatır.ekrem bora kötü adam rolünde gayet başarılıdır.
yıllardır plaka listesinin sonunda yer alması hasebiyle büyük şehirlerde yaşayanlarda psikolojik bir "sanki çok uzakmış" hissi yaratan lakin ankaraya 4 , istanbul a 5 saat mesafede bulunan sürprizlerle dolu sahil kenti.google earth sayesinde her gün uzaydan da olsa izleyebildiğim ilçemin *bağlı olduğu vilayet.iskandinav tandanslı bir şehir gibi gelmiştir bana hep.bol sis,gri deniz.
bulgaristan,romanya ve sırbistan sınırlarının birbirlerine iyice sokulduğu kısımda tuna nehri nin iki yanına yaslanmış şehir.bulgaristan sınırları dahilindedir.bulgaristan haritasının kuzeybatısında çengelimsi bir oluşumun tam üstündedir.vakt-i zamanında-ki atalarımızın üç kıtada at koşturdukları dönem de diyebiliriz-çok güçlü bir kaleye sahip,ve türk nüfusun yoğun olduğu bir bölge olduğu yazar tarih kitaplarında.ilerleyen dönemlerde türk nüfus giderek azalmıştır.neden?çünkü anavatana geri dönmüştür ordaki türk nüfusunun büyük çoğunluğu.
