Ayaklarının altında görmedim cenneti,
Merhametinde gizli.
Şefkatle örülmüş bir hırka gibi
Sarıyor şimdi beni.
Senin evinde gurbetteyim.
Korkudan umuda hicretteyim.
Sen öğrettin bana vazgeçmemeyi.
Sabıra sarıldım bekliyorum
Bu dünyadaki ilk öğretmenimi.
varlık nedir? düşünürler, binlerce yıldır, varlığın tam olarak ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorlar. bir şeyin ne olduğunu öğrenmek için o şeyin ne olduğunu bilmek gerekir. dolayısıyla; sorulması gereken ilk soru; bilmenin ne demek olduğu ile ilgilidir. "bilgi nedir?" sorusunu doğru cevaplamadan "varlık nedir?" sorusunu doğru cevaplamak mümkün değildir. bu bağlamda; epistemoloji, her zaman için ontoloji'den öncedir.
olgularla aramızdaki zihinsel ilişki inançlarla kurulur. birimiz üçgenlerin üç kenarı olduğuna inanırken, birimiz dört kenarlı bir üçgenin var olduğuna inanabilir. normal olarak, ikimizin de haklı olması mümkün değildir. peki haklı olanı haklı yapan gerekçe nedir? üçgenlerin üç kenarı olduğuna inanan niye haklıdır? çünkü üçgenlerin üç kenarı olması bir olgudur. inanç-olgu ilişkisi doğru kurulduğunda olgu ile ilgili inancımızda haklı oluruz. inanç ahlakı tam da burada devreye girer, o olmadan olgularla ilişkimizde haklı olamayız. clifford'un, inanç ahlakı isimli eserindeki "bir şeye yetersiz delile dayanarak inanmak herkes için her zaman ve her yerde yanlıştır." ifadesine bu açıdan yaklaşmak ufuk açıcı olacaktır. biz, herhangi bir şeye, yeterli kanıta dayanarak inandığımızda o şey ile ilgili haklı oluruz. o şey ile ilgili haklı olmamız, bizim o şeyin doğruluğundan emin olma hakkına sahip olmamız demektir. bunun adı da bilmektir. demek ki bilmek, doğru inanmak demektir. böylelikle bilginin doğru inanç olduğu sonucuna varırız.
bilgi tanımından sonra aklımıza gelebilecek sorulardan biri; bilginin bir inanç türü olmasından dolayı bize bağımlı olup olmadığı konusudur. doğru inancın varlığını inceleyerek bu konudaki merakımızı giderebiliriz. "doğru inanç vardır." önermesinin zıttına, yani; "doğru inanç yoktur." önermesine baktığımızda bu önermenin hiçbir zaman doğru inanç olamayacağını görürüz. bu da "doğru inanç vardır." önermesinin her zaman doğru inanç olduğunu gösterir. o halde; bilgi, her zaman var olmadığımızı kabul ettiğimizde; biz insanlardan bağımsız olarak vardır.
doğru inancın bizden bağımsız olarak var olduğunu kabul ettik. ancak; doğru inanç, doğası gereği, doğru inanana muhtaçtır. doğru inancın sürekli var olduğunu ispatladığımızdan, onu sürekli var eden en azından bir doğru inananın varlığı zorunludur. her zaman doğru inanan, tek midir, yoksa birden fazla mıdır? her zaman doğru inanan, hiç yanılmayacağından ve bu da ancak her zaman doğru inananın her şeyi bilmesi ile mümkün olacağından; doğru inanan, her şeyi bilendir. her şeyi bilen, zaman ve mekan içindeki her olayı bilir. sadece zamanı ve mekanı her tarafından kuşatıp gözeten zamanın ve mekanın içindeki tüm olayları bilebilir. yani; mutlak bilen, mekanı her tarafından kuşattığından tektir. bilen, doğru inancı sürekli var ettiğinden, aynı zamanda var edendir. var eden; her zaman doğru inanan ve her şeyi bilendir. evet, artık "varlık nedir?" sorusu ile ilgili konuşma ehliyetine sahibiz. var olan; var eden ve var edilenlerdir.
"kuşkusuz bu kur'an en doğru olana iletir; dünya ve âhiret için yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. " isra suresi 9. ayet
bu ayette allah, bizi en doğru olana iletenin kur'an olduğunu açıkça bildirir. kur'an ile ulaşılabilen en doğru yol varken başka yollara sapanlar, yolunuzun sonu nereye çıkıyor dikkat edin!
Şaşırtmayan gerçek.
hem elçi isa'nın ve/veya elçi muhammed'in tarihte yaşamadığını savunurlar hem de ayşe'nin elçi muhammed ile 6 yaşında evlendiği iddiasını doğruymuş gibi kabul ederler.
Şahsıma orospu çocuğu gibi iftira atan karaktersiz. Sadece bir namussuz bu iftirayı birine atar:
"imanı, aklı ve ahlakı cebine giren para miktarı tarafından belirlenenlerden..."
Cımbızlaya cımbızlaya cevap vereceksen işimiz var. Özetle diyorum ki cahil olan bir iktidar bile muhalefeti cehaletle suçlayarak fikir özgürlüğünün önüne geçebilir. Tam da bu yüzden fikir özgürlüğü herkes için, her zaman ve her yerde gereklidir. Bunu tartışmamız bile trajikomik.
"kur'an'ı yeterli görüp hadisleri inkar eden biri olarak olarak, buhari'den alıntı yapan diamond tema'nın (ki kendisini hiç sevmem) tam olarak ne suçu var anlamadım. bence, asıl suçlu; buhari ve buhari gibi, allah'ın elçisine iftira atan hainlerin eserlerini islamın kaynağı olarak görüp kendi sapkın zihniyetlerini belli eden tüm sözde müslümanlardır. " şeklinde yorumladığım karar.
Edit: kimin bilgili kimin cahil olduğuna kim karar veriyor? Bana göre; uzayı ve zamanı kuşatan bir tanrı'ya inanmayan herkes cahil, Bir kemalist'e göre atatürk ilke ve inkılaplarına inanmayanlar, bir diğerine göre buhari'ye inanmayanlar, ötekine göre bilim'e inanmayanlar... uzar gider. O zaman, her iktidarı ele geçirenin cahil kabul ettiğı kimseleri susturma hakkı var! Bu saçmalık değil de ne?!
Cımbızlaya cımbızlaya cevap vereceksen işimiz var. Özetle diyorum ki cahil olan bir iktidar bile muhalefeti cehaletle suçlayarak fikir özgürlüğünün önüne geçebilir. Tam da bu yüzden fikir özgürlüğü herkes için, her zaman ve her yerde gereklidir. Bunu tartışmamız bile trajikomik.
Mümkün olmayan eylem. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koştuğunuzu zannedersiniz, bu Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşabildiğiniz anlamına gelmez. Çünkü; Allah'ın eşi, benzeri, ortağı yoktur.
Yusuf suresi, 38. Ayette de; Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşamayacağımızı ve bunun insanlara Allah'ın bir lütfu olduğu belirtilir.
"Ve atalarım ibrahim ve ishak ve Ya´kubun milletine ittiba´ ettim, bizim Allaha hiç bir şey şerîk koşmamız olamaz, bu bize ve insanlara Allahın bir fazlıdır, velâkin insanların ekserisi şükretmezler." Yusuf-38
Ufku evren ile sınırlı olanların anlayamayacağı deyiş.
" ... onun kürsüsü (sandalyesi, tahtı) gökleri ve yeri kuşatır... " bakara-255
Ufku arşa ulaşanın yüzü rahman'a dönüktür.
Bir şeye yeterli delile dayanarak inanma, doğru inanma; bu inanma ile ile elde edilen inanca doğru inanç denir. Bilmenin gerekli ve yeterli şartı; bilindiği iddia edilen yargının doğruluğundan emin olma hakkına sahip olmaktır ki bu hakka o yargıya yeterli delile dayanarak inanıldığında ulaşılır. Yani; bir yargının doğruluğuna yeterli delile dayanarak inanmak, o yargının doğruluğundan emin olma hakkına sahip olmaktır. Dolayısıyla; bilme, doğru inanma; bilgi, doğru inançtır.
Bilgi vardır. "Bilgi yoktur." Önermesi hiçbir zaman bilgi olmaz. Bilginin yokluğunun bilgi olması imkansız ise bilgi hep vardır.
Doğru inanç vardır. "Doğru inanç yoktur." Önermesinin doğru inanç olması imkansızdır. Doğru inancın yokluğunun doğru inanç olması imkansız ise doğru inanç hep vardır. Doğru inanç, doğru inanana, dolayısıyla; bilgi, bilene muhtaçtır. Bilen, doğru inanan vardır. Bilen her şeyi bilir: Bilmediği herhangi bir şey olan tam anlamıyla bilen olamaz. Her şeyi bilen, bütün olayları da bilir. Olaylar, zaman ve mekan bağlamında gerçekleşir. Ancak zamanı ve mekanı kuşatan tüm olayları bilebilir. Mekanı kuşatan, mekanı her tarafından kuşattığı için mekanın ötesinde tektir.
Doğru inanç -yani bilgi- , doğru inananın -yani bilenin- doğru inanması ile -yani bilmesi ile- var olur. Dolasıyla bilen, bilme fiili ile bilgiyi sürekli var edendir. Ancak var eden bilgiyi sürekli var edebilir: Bilen, var edendir. Var edenin var etmediği şey yoktur. Her şeyi O var eder.
1.) Bilgi vardır. "Bilgi yoktur." Önermesi hiçbir zaman bilgi olmaz.
2.) Bilen vardır. Bilginin varlığı öznesine işaret eder.
3.) Bilen tektir. Bilen, zaman ve mekan içindeki her olayı bilir. Zaman ve mekan içindeki her olay, ancak zamanı ve mekanı kuşatan tarafından bilinebilir. Mekanı kuşatan tektir.
4.) Bilen, var edendir. Bilen, bilme fiili ile bilgiyi sürekli var eder. Ancak var eden bilgiyi sürekli var edebilir.
5.) Bilen, var eden, zamanı ve mekanı kuşatan; sonsuz büyüklüktedir. Çünkü mekanın ötesinde sadece O vardır.
6.) Bilen, var eden, kuşatan, sonsuz büyüklükte ve tek olan Tanrı'dır, Allah'tır.
Kur'an'a dayanmayan yobaz söylemi. Yobazlar böyle aşırılıkları çok severler ve ite kopuğa malzeme verirler. Halbuki kur'an'da şöyle yazar:
"Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Bakara-256
hakkımda "ilmihal, hadis, siyer, fıkh, arapça bilmeyen türk islamcısı. akp nin abd ye yakınlaştığı süre zarfında peydah olmuş tiplerden." şeklinde ithamlar girip cevap hakkım elimden alınsın diye de engelleyen yazar.
akp ile abd ile ilgili olumlu ya da olumsuz tek bir yazım bulunsun sözlüğü bırakıyorum.
ilmihal, hadis, siyer, fıkıh, arapça bilmiyorum ama felsefe, mantık ve kur'an biliyorum. türk islamcısı da değilim. ayrıca; kimden ve nasıl peydah olduğunu açıklamaktan hicap duyacağım kimse gibi değilim.
Allah, sonsuz büyüklükte olduğundan hiçbir şeye benzemez. Hatta, denilebilir ki Allah şey olmayandır.
"Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O´nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir. " Nur Suresi 35. Ayet
"işte kitap; onda asla şüphe yoktur. o, günahtan sakınanlar için bir rehberdir." bakara-2
"haberiniz olsun ki bu kur´an, insanları en doğru yola hidayet eder ve salih salih ameller yapan mü´minlere tebşir eyler ki kendilerine büyük bir ecir vardır" isra/9
"kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, yok mu öğüt alan” (54/17)
"elif lâm râ. bu kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık kılınmış), sonra da allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (de ki:) “şüphesiz ben size o’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” "hûd suresi-1,2
"(ey muhammed!) her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik." nahl-89
"... de ki: “o, inananlar için bir hidayet ve şifâdır..." fussilet-44
"hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden allah’a mahsustur. böyle iken inkâr edenler (kafirler) başka şeyleri rablerine denk tutuyorlar." en'am-1
"hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden allah’a mahsustur. böyle iken inkâr edenler (kafirler) başka şeyleri rablerine denk tutuyorlar." en'am-1