ülkenin kuruluşundan itibaren her işi eline yüzüne bulaştırmış,ülkenin güneydoğusundaki iç şavaşı devamlı körüklemiş her 10 senede bi devamlı darbe yapıp gece yarası verdiği sikimsonik muhtıralarla ülkenin gündemini gereksiz yere meşgul etmiş,gelişmekte olan bir ülkenin çarklarına devamlı çomak sokmuş bir ordunun düştüğü içler acısı durum.
yıllardır izlediği zenofobik(evet haklısın bu kelimeyi 3,5 dk önce öğrendim ondan kullanıyorum ) politikalarla toplumun tüm aklı selim insanlarını çileden çıkaran bu orduyu takdir edersiniz ki son zamanlarda kimse takmamaya başlamıştır.tabi bunlarda odun değil ya farkındalar tabi işin artık daha danışıklı dövüşmeyi tercih ediyorlar.mesela gündemdeki bir konu hakkında bakıyorlar 3 gün boyunca herkes saldırıyorsa onlarda "değmesin yağlıboya" diyerekten ağız burun giriyorlar olaya artık.profesyenel ordu böyle bişey olsa gerek.
ha bu aradan hangi ordudan mı bahsediyoruz.tabiki de nijerya ordusu.
darwin'in saçma evrim teorisine alternatif olarak biraz önce geliştirdiğim harika ötesi teori. rahmetli dedemin -memiş- adını verdiğim bu teoriye göre, ulusalcılar maymundan değil, tavuktan insana doğru bir evrim süreci geçirdiler. elimde evrimin kayıp halkası olarak en son akp'li vekile atılan yumurtanın ardından bir yumurtam olsun onu da atarım diyen binlerce ulusalcı var. memiş teorisi, çok yakında darwin teorisinin önüne geçecek ve bilim camiasına yeni bir soluk getirecek, göreceksiniz.
yavuz sultan selim, sünni inancı anadolu alevileri için bir zulüm nedeni yapan osmanlı sultanıdır. yavuz sultan selim'in sünnilik adına alevi halkı kitlesel olarak yok etmeye kalkışmasının nedeni osmanlı'nın doğu sınırlarında hızla gelişen türk safevi devleti'dir; bu devletin anadolu alevileri için osmanlı zulmüne karşı bir umut olması ve anadolu insanının osmanlı topraklarından kaçmaya başlamasıdır. bu güçlü türk devletinin gelişip kökleşmesinin, sömürü alanı olarak görüp değerlendirdikleri anadolu'nun elden çıkması demek olduğunu anlayan osmanlı, bu gelişimin "tek islam devleti" kurma çabalarını da engelleyeceğini düşünüyordu.
sıra sıra cellatlar, sürü sürü türkmen'i doğramaya başladı. zaten fatih ta 1473 yılından itibaren (otlukbeli) bu işe başlamıştı. ardından sünnilik güç buldukça alevi düşmanlığı körüklenmeye başlandı. yavuz sultan selim, halifeliği, memlükler'den kılıç zoruyla aldıktan sonra sünnilik tutucu bir niteliğe bürünmüş ve artık toplumsal gelişmeye ayak uyduramaz hale gelmişti.
anadolu'da türklerin anlayamadığı arap ve acem dili yaygınlaşmaya başlamıştı. işte anadolu'da yaygın olan alevilik, sünniliği bir baskı aracına dönüştürmüş olan padişahların kabul edemeyeceği bir düşünceydi. aleviler aynı zamanda doğu sınırındaki türk devletini destekliyorlardı ki; osmanlı devleti bu nedenlerden ötürü anadolu alevilerine baskı uyguluyordu.
yavuz sultan selim, şah ismail üzerine sefere çıkarken; ordunun arkasında kendisine karşı çıkabilecek bir güç olsun istemiyordu. savaş başladığında alevilerin şah ismail'den yana tavır alma olasılığı da oldukça yüksekti. ve yavuz sultan selam 40 bin aleviyi kılıçtan geçirdi. kendini haklı çıkarmak için alevilerin kadınları ortaklaşa kullandıkları, kuran'ı, camileri yaktıkları şeklinde iddialarda bulundu ve bunun üzerine fetvalar yazdı. yavuz sultan selim'in alevi kırımı yapabilmek için yazdırdığı fetvalardan birisi müftü hamza'ya ait olanıdır; "ey müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisler; erdebil oğlu ismail olan kızılbaş topluluğu, peygamberimizin şeriatını, sünnetini, islam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan kuran'ı küçük gördüler. (...) onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün müslümanların görevidir. bu arada müslümanlar'dan ölen kutsal şehitlerin yeri yüce cennettir. o kafirlerden ölen ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. (...) bu türlü topluluk hem kafir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir."
dönemin büyük fıkıh ve hadis bilgini olarak tanınan müftü hamza 1521 yılında ölmüştür. tarihte yalnız böyle yüz karası bir fetvayla değil, rüşvet almak gibi bir suçla da anılır. kuran üzerine yemin etmesine rağmen 50 bin akçe karşılığında semendire valisi yusuf bali'nin yolsuzluklarını ve haksızlıklarını kapatır. müftü hamza'nın rüşvet aldığını öğrenen yavuz sultan selim onu sıkıştırıp canının bağışlanması karşılığında bu fetvayı verdirir. osmanlı, iktidarı için her şeyi kullanmıştır, kullanmaya çalışmıştır.
alevi kırımına izin veren bir diğer fetva da şeyhülislam ibni kemal tarafından kaleme alınmıştır. "...kızılbaş topluluğu şeri yasalar gereği öldürülmeleri helaldir. islam askerlerinden onları öldürenler gazi, ellerinde ölenler ise şehittirler."
halkı birbirine düşman etme kırdırma osmanlı'dan bugüne devredilmiş bir devlet geleneğidir. 24 aralık 1978'de "müslüman türkiye", "kanımız aksa da zafer islamın" haykırışlarıyla maraş'ta alevi halkı katledilir. "allah allah" diyerek "komünistlerin büyüğü, küçüğü demeyip kafasını ezin" diye bağıranların sloganlarıyla, alevilere yönelik osmanlı dönemindeki fetvaların benzerliği çarpıcıdır. 1514 yılında 40 bin kişiyi kılıçtan geçiren gelenek, 1978'de maraş'ta ihtiyar, çocuk, kadın ayrımı yapmaksızın halkı katleder. yakılıp yıkılan evler, çivilenen, gözleri tornavidalarla oyulan, bıçaklarla, baltalarla, satırlarla parçalanan insanlar... tecavüz edilen kadınlar, karnında bebeleriyle şişlenen hamile gelinler... maraş'ta tablo budur.
bu vahşet tablosu osmanlı'da bir başka dönem uygulanan kırımla da benzerlik taşır. osmanlı 1875-1876 bulgar ayaklanmalarını bastırmada çerkesler ve başıbozuk birliklerini kullanır. dönemin tanıklarından biri o günleri şöyle anlatır: "kadınlar ve kız çocukları saçlarından tutuldular, bir darbeyle diz çökertildiler, boyunlarından kesildiler. çocuklar süngülere geçirildiler, hamile kadınların karınları deşildi. bir çoğu sırayla soyuldular ve bir odun parçasının üzerinde hayvan sürüleri gibi büyük bir serinkanlılıkla kesildiler..."
yine meclisi meb'usan tutanaklarında o günlere ilişkin şöyle anlatımlar yer alır: "1877-1878 osmanlı-rus savaşı sırasında gayri-resmi olarak teşkil edilen ve çerkeslerin ağırlıkla olduğu osmanlı birliklerinin yolları üstünde rastladıkları hıristiyan köylerini yağmalayıp, insanları kılıçtan geçirdikleri yüzlerce, hatta binlerce çocuğu köle olarak yanlarına aldıkları, çocuk ve eşyaların bir bölümün sattıkları...."
yavuz sultan selim'le birlikte din, imparatorluğun üst yapı kurumlarından en kapsamlısı olarak güçlü bir varlık kazanmıştır. artık iktidarı tehdit eden her şey "din zararına" ilan edilecek, her düşünce, eylem "din sapkınlığı" olarak anılacaktır. ve fetvalar, fermanlar, bu yollu açıklamalarla muhalefetin ezilmesinde önemli role sahip olacaktır... yani her türlü katliam, vahşet böylece meşrulaştırılacaktır. o günün toplumsal gerçekliği anadolu halk şiirlerine ve türkülerine de yansır.
bu yıl dağların karı erimez
eser bad-ı saba yel bozuk bozuk
türkmen kalkıp yaylasına yürümez
yıkılmış aşiret il bozuk bozuk
pir sultanım yaratıldım kul diye
zalim paşa elinden mi öl diye
dostum beni ısmarlamış gel diye
gideceğim amma yol bozuk bozuk
(pir sultan abdal)
yavuz sultan selim döneminde kürt toprakları üzerinde osmanlı devletiyle şah ismail arasında çıkan savaşta her iki kesim de kürt aşiretlerini kendinden yana kazanmak (yani kullanmak) uğraşındadırlar. bu uğraşta başarıya ulaşan yavuz sultan selim, sah ismail'in yenilgiye uğratılmasından (çaldıran 1514) sonra kürt aşiretleriyle bir anlaşma yapar. bu anlaşmaya göre kürt aşiretleri özerkliğini koruyacak, yönetim belli kişi ve ailelerde olacak, padişah fermanına bu konuda bağlı kalınacak, savaşlarda kürtler osmanlı devletine yardım edecekler, osmanlı da, kürtler'i bütün dış saldırılardan koruyacaktır. bu anlaşma ile doğu'daki osmanlı egemenliği perçinlenir. kürt halkının tarihinde "ilk cahş" olarak anılan idris-i bitlisi işbirlikçiliğinin karşılığını alır. çaldıran seferine çıkarken 40 bin aleviyi katletmesi nedeniyle -bunların arasında çok sayıda kürt alevisi de vardır- "yavuz" namını alan sultan selim'in sevgi ve güvenini kazanır. bu aynı zamanda kürt önderliklerin iktidar için kendilerini kullandırdıkları ilk örnektir. ve tarih sahnesinde birbirini takip eden onlarca örnek yaşanacak, kürt halkı bu önderlikler nezdinde inançları, duyguları sömürülerek kullanılacaktır.
not:bu görüşe katılmayan bazı akademisyenler bu sayının gerçeklikten uzak olduğuna inanır. tarihçi mustafa akdağ, " yavuz sultan selim'in o zaman, kızılbaş mezhepli 40.000 kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. çünkü, bu padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi." diyerek bu iddiaların gerçekçi olmadığını ifade etmektedir.
sayıyı abartılı bulan bir diğer tarihçi robert mantran ise şöyle ifade ediyor, "göründüğü kadarıyla, bu "büyücü avı", özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı. 1513 ya da 1514'te olan 40.000 sapkının kırılması efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu."
el hasıl , alevilerin öldürüldüğü kanısına ise, yavuz sultan selim'in şeyhülislamı olan müftü el hamza'nın 1512 tarihli kızılbaşlarla ilgili bir fetvasının olduğunu hatırlatmakta ve bu fetvanın katliamların izni olduğuna inanmaktayız.
bu fetvada, kızılbaşlar kâfir ve dinsiz olarak tanımlanmış, onları öldürmenin vacip ve farz olduğu söylenmiştir.
burdan sentez olarak yapabileceğimiz analiz , yavuz sultan selim in alevilere yönelik bir katliam yaptığı nitekim bu katliamda ölenlerin sayısının tam olarak tespit edilememesi ve yahut hiç bir resmi kaynakta kanıt bulunamadığı için tam olarak bilinmemesidir.
her türlü filmin yer aldığı ve çoğu filmde eğer sharebase veya remixshare kullanırsanız maksimum 20 dakikada tüm indirimi tamamlıyor ve sizde rahat rahat filmi izleyebiliyorsunuz.çok güzel paylaşımlar da oluyor abi. planet earth belgeseli ni bile indirebilirsin buradan süper bi yer.
geçen seneden beri açılımlarını sürdüren akp iktidarına yöneltilen "devlet eliyle kürtçe kanal mı olur bu iş özel kanalla olur" diyenlerin yüzünü kara çıkarmak ve akp yi zor durumda bırakmamak için stv çok hızlı bir şekilde yeni kanalın kurulumuna başlamış.
büyük oranda biten çalışmalar stv nin kürtçe davudi bir ses ile "ergenekon terör örgütü" diyecek spiker bulmakta zorlanması ile çıkmaza girmiş durumdadır.*
aslında başlık latin alfabesine geçiş çağdaşlaşmak mıdır batılılaşmak mı ? olacaktı amma velakin karakter sınıırlaması yönü ile bu başlığı seçmiş bulunmaktayız.
1926 da toplanan türkologlar kongresi tüm türk devletlerinin latin alfabesine geçmesine önermiştir. ve türkiye de 1928 den itibaren latin alfabesini kullanmaktadır. peki türkiye latin alfabesine çağdaşlaşmak için mi yoksa batılılaşmak için mi geçmiştir.
engin ardıç ın bugünkü yazısına göre türkiye latin alfabesine çağdaşlaşmak için geçmiştir.çünkü pek çok batı ülkesi bizim çağdaş dediğimiz latin alfabesini daha değişik biçimde kullanıyordu ve nedense türkiye de bazı latin harfleri yasaktı vs. nese bu konu hakkında engin ardıçın bugünkü yazısını okumanızı tavsiye ederim.
geçenlerde bülent arınç ın değindiği epey dilinin yandığı konu ama son derecede haklı olduğu durumdur.
istiklal marşı, milli bayramlarda, resmi törenlerde, milli maçlarda çalınır. hacettepe-kocaeli maçında, denizli-kayseri maçında çalınmaz. sıradanlaştırılmaz. ucuzlatılmaz.
bu uygulama, 12 eylül cuntası döneminde başlatılmıştır... başka bir ülkede böyle bir uygulama yoktur.
şimdi de, istiklal marşı, "bir an önce bitse de maça başlasak" havasında dinlenmektedir. angarya olmuştur. "geçiştirilmesi gereken kaçınılmaz bir formalite" durumuna düşürülmüştür. insanlar istiklal marşı'mızdan "sıkılmaya" başlamışlardır. buna kimsenin hakkı yoktur!
üstelik lig takımları milli takımlar olmadıklarından, bu takımlarda oynayan yabancı futbolcular da marş süresince aval aval sağa sola bakınmaktadırlar...
halkımız milli marşımızı doğru dürüst söyleyemediğinden (hem halkta "kulak" ve ses yoktur hem de marşın "prozodisi" bozuktur), marş dış destekle yayınlanmakta, yalnızca müziği çalınmakla kalmamakta, bir de koro tarafından söylenmektedir, seyirciye "ayar verilmektedir", yani sonuçta bu iş de halka bırakılmamaktadır, ne olur ne olmaz...
bu uygulamaya son vermeye de hiçbir babayiğidin cesareti yoktur! bürokratlar, bürokrasinden korkuyorlar!
milli marş özel toplantılarda da çalınmaktadır ve ayağa düşürülmektedir... huzurevinde bile yaşlı ve yorgun insanlara zorla söyletilmektedir.
bu tür zorla marş söyletme geleneği, totaliter ülkelerde vardı. almanya'da "horst wessel lied", italya'da "giovinezza" marşı gibi...
çocuklara ve gençlere de marşlar eşliğinde spor gösterileri yaptırıyorlardı... kızların elinde çember, oğlanların elinde sopa (simgelere bak simgelere!)... bu, "militarist" eğitimdi... bu alanda bulgaristan o kadar ileri gitmişti ki, bizim 19 mayıs gösterilerini düzenlemek için bulgar uzman bile çağırdık! faşizm ve komünizm, yani "totalitarizm" öldü ve tarihe gömüldü. ruhu burada niçin yaşıyor?
aman aman, neme lazım, şimdi öküzün biri çıkar, "totaliter militarizm" eleştirisini "cumhuriyet düşmanlığı" şeklinde anlar, işin yoksa uğraş dur...
madımak kundaklamasından sonra 37 kişi can verirken o yaptığı işin gururuyla ve daha çok kitleyi galeyana getirmek için tekbir getirirler. zira soruyorum size bu mudur vatanseverlik?
vatanını seven bir insan hiç kendi vatandaşına zarar verir mi ?
edit: pardon düzeltiyorum insan demişim bunu yapan insan olamaz.
Brezil-Türk kardeştir arjan-yunan kalleştir.Yunanlıların ihaneti Brezilyada büyük şaşkınlık yaratırken arjantinde ise büyük bir sevinç ile karşılandı.yunanlıların ihanetini değerlendiren "Davos Fatihi Lula Reyis" yunanlılar hakkında maçtan önce çeşitli iddiaların ortaya atıldığını ama bunların manasız spekülatif iddialar olduğunu zannettiğini söyleyen Lula Reyiz ,kendilerinin bu meseleye karşı hoşgörülü davranmalarının yunanlılar tarafından suistimal edildiğini söyledi.Lula Reis konuşmasında şu cümlelere de yer verdi ;"Yumuşak başlı isek kim demiş uysal koyunuz.Bizim bir yanağımıza vurana biz öteki yanağımızı çevirmeyiz.Zalimin arjanı varsa mazlumunda Pele'si var." dedi. Türklerin maç öncesi yaptığı uyarıları dikkate almadıkları için pişman olduklarını da belirten Lula Reyis "Keşke dostumuz ve müttefikimiz türklerin sözünü dinleseydik bu hallere düşmezdik ."dedi.Konuşması yer yer alkışlarla kesilen Lula,"ihanetin arkasında dış güçlerin de olduğunu ve bu saldırının özellikle ABD ve israil oyunu olduğunu vurguladı.ABD nin dünya kupasında gözü olduğu için böyle kirli oyunları tezgahladığını söyleyen Lula, israil in ise geçen seneki Davos Zirvesinde foruma verilen arada tuvalete gittiklerinde israil C.Başkanı Şimon Peres'e "one minute" diyerek önüne geçtiği için tüm bunları tezgahladığını söyleyen Lula Reyiz "Ne varmış canım alt tarafı bi tuvalet sırası değil mi ne olmuş yani bi önüne geçtik diye bu kadar da çirkeflik yapılmaz ki!" diyerek kendini savundu.Saldırının ardından brezil milletinin her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan Lula asil brezil ırkının her türlü zorluğun üstesinden gelerek muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağını dile getirdi.
Saldırının ardından konuşan BAŞBUĞ PELE ise saldırının amacının önümüzdeki günlerde yavru vatan Portekiz ile oynanacak maç öncesi kardeş ülke ile aralarına nifak tohumu sokmak olduğunu söyledi ve ardından ekledi "Her ne kadar saldırıların amacı yavru vatan ile aramıza ayrılık tohumları atmak olsa bile biz o maça kolkola çıkarak hainlerin oyunlarını elbirliğiye bozacağız"dedi.Saldırının Şili,Uruguay,Honduras,Meksika,ABD ve hain arjanların işbirliğiyle gerçekleştiğini söyleyen Pele bu ülkelerin hepsinin Dünya Kupası üzerinde kötü emellerinin olduğunu söyledi.2006 yılında Fransa nın yaptığı katikuliyle kupaya veda ettiklerini ama Fransa nın o gün ördüğü çorapların bugün kendi başlarına geçtiğini söyleyerek Fransa nın 2010 da grubunda sonuncu olmasına dikkat çekti ve ilahi adaletin tecelli ettiğini vurguladı.Bu saldırıyı planlayanların da ileri ki günlerde kendi kazdıkları kuyuya düşeceklerini söyledi.Konuşmasında bugün gerçekleşen sel felaketine de değinen Başbuğ Pele,felakette hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet yakınlarına ise başsağlığı diledi.Bu insanlık dramının bile arjanlar tarafından alay konusu haline getirildiğini söyleyen pele arjanlara "akıllı olun akıllı" dedi.Pele konuşmasını ise tarihe geçecek şu sözlerle tamamladı;"Gün Gelecek,Öldürmediğim Her arjan için Bana Küfredeceksiniz."oOo
ülkemiz son günlerde zor günler geçiriyor.
siyasiler şu zor günlerde gergin olan atmosferi yumuşatan söylemlerda bulunmak yerine hala siyasi rant peşinde koşarak birbirlerini yemeleri ise işin adeta tuzu biberi oluyor.
özellikle başbakan ın konuşmalarında birlik ve beraberlik vurgusu yapmasından hemen sonra ce-ha-pe ve me-ha-pe diyerekten , her ikisine de ateş püskürmesi, birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu şu günlerde olayı daha da karıştırmaktan başka hiçbir şeye yaramıyor maalesef.
aslında toplumun büyük bir çoğunluğu başbakandan daha bütünleştirici,daha halkı kucaklayıcı söylemlerde bulunmasını istiyor.ve terörün siyasi ve ideolojik kavgalarla değil de toplumsal uzlaşma ile biteceğini biliyor.
ama başbakanımız ne yapıyor?
"Karşımızda CHP-MHP-BDP-PKK-imralı cephesi var" diyerekten meseleyi daha da çıkmaza sürüklemekten başka hiç bir şey yapmıyor.başbakan farkında mı acaba bunu söyleyince baştan kaybedeceğinin.
acaba kendi gibi düşünmeyen herkesi düşman ve terör örgütü yandaşı görerek mi toplumu kucaklamayı düşünüyor başbakan.acaba kendisinden olmayan herkesi pkk safında göstererek mi toplumdaki hizipleşmeyi önlemeyi düşünüyor.
herkes başbakandan bundan 3 sene önce 22 temmuz 2007 gecesi olduğu gibi toplumun tüm kesimini kucaklayan söylemlerde bulunmasını istiyor.artık ondan muhalefet partileriyle atışıp duran değil de meselelere partilerüstü bir şekilde yaklaşmasını bekliyor.
aslında mesele de tam burda dostlar.cumhuriyet tarihinde belki de liderlik vasıfları en üst düzeyde dediğimiz bir başbakan maalesef "lider" olamıyor sadece başbakan olarak kalıyor...
tüm türkiye nin kendisinden beklediği o liderliği maalesef göster(e)miyor başbakan.hiç değilse başbakan kollarını açmalı,Hoşgörüyle, sevgiyle konuşmalı. Bırak onlar ne derlerse desinler.
ama bir lider asla kimseyi ayırmaz ,lider "öteki" ayrımı yapmaz.toplumun her kesimini savunur.
O gece baskında 11 Mehmet şehit düştü.. Ama ateş düşen ocak sayısı 23.. Oğulları PKK'ya katıldı diye, onların evlat acısı içinde yanan ailelerini kendimizden saymayacak mıyız?.
Gazetelere baktım, tek tek.. Taraf dahil, bir tane sayan yok.. Babalar Günü'nde 11 değil, 23 baba yandı. Bugün bu ülkede bir oğlu bir tarafta, öbürü öbür tarafta olan babalar var..
Lider, bu ülkenin tüm anaları, tüm babalarını kucaklamalı.. Kucaklamalı ki, tüm ulus ardından inanarak yürüsün.. Kucaklamalı ki, Kandil'deki isyancı düşünmeye başlasın. Çözümün terörden değil, siyasetten geçtiğini, siyasetçilere güvenebileceğini düşünmeye başlasın.
Başbakan medyaya güvenmiyor. Yargıya güvenmiyor. Bu ülke insanlarının ve kurumlarının nerdeyse yarısına güvenmiyor. O zaman o dışladıkları, ona güvenir mi?. "Taşeron" diyor PKK için Başbakan.. "Millet biliyor" diyor...Ben bilmiyorum...
başbakan , içerde ve dışarda fevkalade kritik bir dönem yaşadığımız şu günlerde tam da ihtiyaç duyduğumuz lider olabilir, kolayca..
Ama birilerinin ona "Kimseyi 'Öteki' yapma.. Sana alenen sövenler dahil, herkese kollarını aç, herkesi kucakla" demesi ve dediğini kabul ettirmesi gerek..
eğer böyle giderse başbakanın ilerleyen yıllarda bir lider olarak değil de akp hükümetinin başbakanı olarak hatırlanması işten bile değil...
150 tane teröristin çoban sandıklarını söyleyen komutan olsa olsa buna dayanarak söylemiştir herhalde.yoksa 150 tane çobanın ne işi var allahın dağında.
hiç abartmıyorum.sınıftaki kendisini şakirt diye tanımlayan bir arkadaşım din dersinde bunu hocaya sordu.ee hoca da şaşırdı tabi.ne cevap vereceğini bilemedi sonra.kem küm etti laf kalabalığıyla geçiştirdi soruyu.*
b-rezil li hainlerin hırgız peleye taktığı lakap.sanırsam bunlar arjanların gücünden bihaber.*o çapılcudan tuvalet bekçisi bile olmaz ama b-rezildir ne yapsa yeridir.