Rizenin Pazar ilçesinde gönüllü destekçiler ve halk tarafından çekildi. Yönetmenliğini Miraç Atabeyin üstlendiği kısa filmde Çernobil faciası ve Karadeniz yöresinde o dönem yaşananlar ele alınıyor.
20 gün süren çekimlerin bir bölümü de istanbul ve izmirde gerçekleştirildi. Tamamen amatör bir ekip ve oyuncularla tamamlananın film müziklerini yine aynı bölgeden yetişmiş müzisyen Okan Kal yaptı. Filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaristi Miraç Atabey ve ekibi, Çernobil isminin Karadeniz bölgesinde çok yaygın olmasına rağmen insanların konu hakkında bilgisiz ve bilinçsiz olduğunu filmde yansıtmak istedi. Çernobildeki Nükleer Reaktör Kazasında ilk aşamada gözle görülür bir etkisinin olmaması ve halkın konu hakkında bilinçlendirilmemesi zamanla olaya ilgiyi azalttı. insanlar umarsız, bilgisiz ve bilinçsiz bırakıldı. Bu yüzden film ekibi yaşananları görsel olarak insanların önüne serip insanların zihninde bir bilinç uyandırmayı amaçladı. Kanser vakalarından sonra halkın düşman bellediği Çernobilin, yanıbaşlarında kurulacak Nükleer Santralle aynı şey olduğunun farkında olmayan insanlar, devlet ve medya tarafından yeterince bilgilendirilmedi. Ayrıca konu hakkında Türkiyede yapılmış bilimsel araştırmalar yetersizdi. Nükleer Santral kurulma eşiğinde olan Türkiye, Ukraynadaki kazada böyle ihmaller yapmışken acaba kendi topraklarında meydana gelebilecek herhangi bir kazada ne gibi önlemler alacaktı? Sadece bu yeterli miydi? Dünyadaki en gelişmiş teknoloji sahiplerden Japonya ne yapabildi? Miraç Atabey ve ekibinin asıl amacı film üzerinden Nükleer Santral kurulsun mu kurulmasın mı tartışmalarından çok, bu soruları insanlara bir şekilde sordukmaktır.. Yörede yaşananlar objektif bir bakış açısıyla kurgulanmıştır. Ayrıca yörede günlük hayatta kullanılan Lazcada filmde yerini almıştır. Böylece yok olmak üzere olan bir dilin varlığı insanlara iletilmiştir.
Sözelin en yüksek hedefi elinde sonunda öğretmen olmaktır
sayısalcıların iyi puan alamayanları Fen-edebiyata gider ,elinde sonunda öğretmen olur . (bkz: sistem)
Babasıyla veya akrabasıyla veya kendi öz iradesiyle camiye gelip bir bütünün parçası olmanın mutluluğu yaşayan çocuktur . kafası oksanılasıp harçlık verilesidir.
tükmüğün ağızdan fırlamasıyla göz bebekleriniz de havada süzülüşünü inceler ve sevgilinizin yakasına konduğunda, temizlesem mi görmemiş gibi mi yapsam diye muallakta kalırsınız.
Kapağını gördüğümde yarıldığım kitap. içinde bol miktarda yaran diyaloglar vardır. Örneğin;
''tüketum bir yanıyla basit bir yok etme sürecidur. Önce yok ettikçe var olan insanlari yarattiler, şimdi de : Sen hala o telefonun CX-zikkumun koki modelini mi kullanayisun ? hemen at oni, al ha bu yeni çıkan CY-Eşşeğun şeyini gösteren modelini. Ne kadar yiyup-içup-siçarsan, doğada ne kadar çok şeyun kimyasini değişturursan o kadar çok varsun' deyiler. ''
Dikkat çekmeye çalışan öğrenci tipidir. aslında alacağı notu kendisi de bilir pekala ama arkadaşlarının 'vay anasını nasıl 95 aldı' gibisinden laflarla kendini yüceltmek istediğinden sahte gözyaşları dökmektedir.
sevgilinizle kavga etmiş ve uzun süredir konuşmamaktasınızdır .. masanızın üzerinde duran telefon tzırrt tzırrt diye titrer ve içinizde ister istemez bir kıpırtı oluşur. Karşılıklı inatlaşmanızdan pes ettiğini düşünürsünüz. Binbir umutla telefonunuza doğru koşarsınız, ama acı gerçek sizi bekler : Mobilöğrenci'ye müjde! vb bir msj tüm hayat sevincinizi alıp götürmüştür. Bu durumda avea'ya ne deseniz haklısınızıdır.