belki de son zamanların dünyada sosyal medya üzerinde yapılmış en yerinde karşılaştırmasıdır. kurt cobain melankolik ve ezik köylü çocuklarını iyiden iyiye bunalıma sokarken daha elit ve muktedir bir janra hitap eden güzide kasacı'nın tek şen kahkahası ömre ömür katmaktadır. fiziksel görünüş konusunda ise güzide kasacı ne yazık ki bu kadar başarılı değildir. netekim kurt cobain ondan çok daha hanım hanımcık ve güzeldir.
sinemanın biri vasat öbürü son derece yetenekli iki aktörünün karşılaştırılmasıdır. marlon brando deyince akla godfather gibi pestenkerani bir filmden başka hiçbir şey gelmezken peker açıkalın'ın maskeli beşler serisi ve destere gibi kendi türünde birer kült olmuş filmleri mevcuttur. marlon brando boğaz ağrısı çeken bir tüccarı canlandırdığı bu filmiyle en fazla narenciye talebinde artışa neden olacakken peker açıkalın'ın üstün rol kabiliyetiyle oynadığı filmleri dünya sinema izleyicilerini kırmaktan geçirecek ve birçok kişinin boğazına leblebi kaçmasıyla ölüm riskini arttıracaktır. bu nedenle rica ediyorum, insan sağlığına saygı göstererek daha az komik filmler çek; öleceğiz senin yüzünden.
seksenlerin baldırı düz filmlerinde oynadıktan sonra muazzam yoksulluk çeken en sonunda da mahallî bir gazetede averajaltı köşe yazıları yazan, filmlerinde jüliyet müstear adını kullanan kadının alışkanlıklarından vazgeçemeyerek brezilyalı bir kriketçiyle yaşadığı yasak aşkın mahsulü.
teskin edilemez bir ihtirasın kuvvetlendirdiği saldırganlıktır bu. çünkü sosyal medyada ekşi sözlük'ün bir forsu varken uludağ sözlük yazar için ancak üçüncü beşinci opsiyondur. yazar burada ideal onbirler ve iddaa tahminleri yaparken her gün ekşi sözlük'teki çaylaklık sırasına bakar, girdiği on entryden birini değiştirmeyi düşünür ve çaylaklık sırasında geri itilebileceğinin korkusuyla redaksiyondan vazgeçer. oraya girdiği zaman yazacağı entrylerin güzelliğini muhayyile etse de ezkaza yazar olduğunda bu düşünü unutur ve ahmak inci jargonunu ve yeknesak kısır haznesiyle berbat ergen entryleri girmeye başlar.
görüyorum ki her futbol müsabakasının başlığı altında iddaa tahminleri yapılmakta, oraletler içilmektedir. sözlükler sıra altında iddaa bülteni koyduğunuz derslikleriniz, hiçbir şey öğrenmeden mezun olduğunuz okulunuz değildir. gençlerin içinde bulunduğu bu gaflet bilinçli siyasi politikaların bir tezahürüdür.
diline en hakim ve önemli inci sözlük yazarlarından bir tanesi. pek yıllar önce, henüz migros açılmamış, bülent ersoy erkek ve metrobüs yokken hukuk okuyup, bitirdiği için lisanı kuvvetlidir. sözlükte de böyle yazar. yanı sıra vücudu kudretli, sırım boylu, yakışıklı da bir bireydir. o yıllar beyazıt'tan galata rıhtımını yalın ve düşünceli arşınlayarak bizleri şaşırtan, beriki gün aynı anda idare ettiği üç kızla birbirlerine sezdirmeden bir masada dostça muhabbet edebilecek kalibrede ve onurda retorik üstadı petroçelli.
bukelamun isimli kısa filmde gayet kalifiye rol kesen oyuncu. ikinci ismi atıf'tır. 65 ve sonra doğan hısımlarım sağolsun yolda görsem tanıyamayacağım kanımdan biri.
ben bekliyordum ki başlık açılmış, millet dünyadaki en egzotik yer endonezya, fiji, hawaii, nikaragua yok efendim tortuga dedikten sonra ben geleyim bana göre dünyanın en egzotik yeri ''mutfak'' diyeyim. ama yok başlık açılmamış kimse tarafından. neyse ziyanı yok.
evet, bana göre dünyadaki bütün meridyenler tüm metrekareler içinde en egzotiği kesinlikle mutfaktır. karımı mutfakta hayatta yalnız bıramam, kedi gibi durmadan arkasında dolanırım. iş yapmasına sürekli engel olurum. garanti parmağını keser benim yüzümden kadıncağız. ardından onun yarım bıraktığı işi severek ben üstlenirim. ona tiramisu, kurabiye, sıcak çikolata yaparım. canım kadınım benim!
türk topçu millisi tuncay'ın biraz daha kasılsa sadece koca bir alından meydana geleceği kaygısı taşıdığım canlı bölgesi. koca beyinlerde ve saçı dökünlenlerde geniştir bu yer.
başlığın neden kimse tarafından açılmadığına ve acaip saçma bir başlığa yönlendirilmeme(gang bang) şaşarak ama mutlaka birileri tarafından bilindiğini, bilmeyenlerin de araştıracağını umut ederek yazıyorum;
genellikle trip hop, indie pop tarzlarında müzik yapan izlanda orijinli grup. muhteşem dingin parçalara imza atarlar.
başlığın nasıl düzeltileceğini tam çakozlayamadığımdan birilerinin kelimenin doğrusunu yazması yerinde olacak. doğru kelime ''söbü''dür ve asimetrik kafa biçimleri için kullanılır.
aşağıda birazdan okuyacağınız yazı, ilk önce ''buda bana yazıyor düşüncesi'' adıyla açılmış bu başlığa iğnelemedir. daha sonra başlık yazım standartlarına uygun hale getirilmiştir.
- buda bana yazıyor abi, bak bunu postalamış aras kargoyla.
'' sevgili selim,
tibet'te geçirdiğin yedi yılın boyunca eğitimin zorluklarına sebat göstererek göğüs gerebildin. gelişin daha dün gibi aklımda. kaşık bükeceğim diye az daha alnındaki damarı patlatıyordun. meditasyonlarımız sırasında ensemizden vurmalarına ne demeli peki? az kerata değildin selim. ama sonunda azmettin ve başardın. uyguladığın meditasyonda üç santim de olsa havalanabildin. böylelikle reenkarne olmana gerek kalmadı. çünkü sen de bizler gibi nirvanaya ulaştın, aydınlandın.
seni seven buddha.(özledim seni, gel artık.) ''
- hassiktir bakayim. ne yazıyor burada?
- bilmem sanskritçe.
- onca yıl tibette kaldın dil öğrenemedin mi lan kaltaban?
- goosfraba tayyip.
devlet ideolojileri arasından en ideal yönetim şekli bana göre erdemli anarşizmdir. fazla ütopiktir ve sosyo-ekonomik farklılıklar yüzünden gerçekleşmesine imkan yoktur. ama iddia ederim ki sevgili okurlarım en makulu bu sistemdir. bu ideolojide anayasa yoktur, devletin bütün kanunları halkın iradesinden oluşur. her yurttaş bu bilinci taşır ve etik, ahlaki, sosyal eşitlik ile kişisel haklara aykırı bir hareketin kendi onurunu zedeleyici bir eylem olacağının erdemi içerisindedir. adaletin şuurlu halk sayesinde sağlandığı erdemli anarşizmde demokratik ortam da kendiliğinden oluşur. kararlarda çoğulculuğa yer verilir. toplumsal yapıda seküler düzenden ziyade materyalist bir düşün minvalı yerleşmiştir. uğruna savaşacak hiç bir şeyin bulunmadığı, mevcut bütün kaynakların müşterek kullanıldığı -buna mülkiyetler de dahil- mükellef bir komün hayatıdır. açgözlülük ile hırsın insanı saldırganlaştıran unsurlar olduğunun idrak eden vatandaşlar buna benzer özelliklerini köreltir ve ihtiyacı kadar olanı alır. zihinlerde biten bu sistemde halk barış içinde yekvücut halinde yaşar.
eğer erdemli anarşizme kaynak tanım yapmak gerekirse; devlet yönetimini, yeterli insani değere sahip bilinçli halkın oluruna bırakılması sistemidir. diyebiliriz.
taksim'de arkadaşlarla içilen bir akşam, muhabbet istanbul'un trafik sorunu ve araba egzozlarından çıkan pis hava kütlesinin insan gelişimine zararları gibi sikik, arkadaş ortamını bayıcı bir yere çekilmişti. konu ilerledikçe, masadaki herkesin ortak fikri; şehir dışına, sakin bir yere gidilmesi gerektiğiydi. ortamda sevgiliyi yaban ellere bırakmış bir arkadaş mevcuttu ve o an da görünmez ampulün kafasının üstünde yandığı gözlerinden saçılan ışıktan okunuyordu. kız arkadaşının yanına gitmeye karar veren bu arkadaş, ertesi gün yanına sancho panza'sını da alarak balıkesir yollarına düştü.
balıkesirin burhaniye kasabasına gelen bu ikili, pejmürde bir otel bulurlar. rutubetli, sararmış örtülü, sivrisinek leşiyle bezenmiş duvarlara sahip olan odalarına yerleşirler.
sakin bir yere gelmekden ziyade kız arkadaşını görecek olmanın bahtiyarlılığı içinde olan don kişot, penceresini açar, kollarını iki yana uzatır ve ege denizinin kokusunu içine çekerken, duyduğu kıvancı şu cümleler ile ifade eder:
- oooh mis gibi deniz. kokuya bak be, hey yavrum. buranın insanları ekmek gibi nasıl maya kokuyorlar.
- ahahaha. sen uyurken ekmek aldım abi. aşağıda fırın var.
burhaniye kuzeyde kaz dağlarına bakar. mavi bayraklı plajı vardır. netekim gidilesi, görülesi bir yerimiz.
diğer sol marşları, insanda postal giyip evin içinde rat-rat yürüme isteği uyandırırken; bu parçanın yeni türkü ıslahatı, bulutların üzerine çıkartıyor insanı, kaymak gibi. oh mis!
kökeni farsça olmakla beraber bi hayli sasımış bir kelimedir. bu kelime diline pelesenk olmuş biri varsa o kişi, önünde ceket iliklenesi bir büyüğümüzdür..ermişimizdir..dervişanımızdır. lakin bu kelime şu dörtlükte geçmektedir;
sevap almak için içeriz şarap
içmezsek oluruz düçarı azap
senin aklın ermez bu baska hesap
meyhanede bulduk biz bu kemali