En sevdiklerimden olan Fikret Kızılok'un da en sevdiklerim arasında bu şarkı var. Oğlunun arada yaptığı ama babacığımlı tatlış vokalin yanı sıra, oğluna verdiği müthiş gerçekçi hüzünlü tavsiyeler çok hoşuma gidiyor, çocuklarla birer büyük gibi oturup dertleşme mevzunu hatırlatıyor bana. Bugün de, anasınıfı inkilisçe öretmenliğimin ilk gününde, bir kız çocuğu olağanca uzun kirpikleri ve yanağındaki şeftali tüylerle gözünü dikmiş bana bakıyordu. Neye bakıyosun dedim, beş tane burun deliğim mi var hiy yoksam bi tanesi açık mı kalmış? Komikliklerim ettiği şu inanılmaz cümleyle son buldu elbette, öretmenim sizde kendimi görüyorum ona bakıyorum. Hakkaten çocuklar büyükmüş, bu ne romantiklik, bunlar nasıl laflar diye içimde tartarken, bocaladığımı anlamış olacak ki, kafamdaki düşünce bulutlarını dağıtan, kendimi salak gibi hissettiren bir cümleyle geldi yine karşıma. Öretmenim gözünüze bakıyorum çünkü orada yansımam var. Elimi kaldırıyorum elini kaldırıyor bakın. Herşey bu kadar basitken, neden çocukla oturup bir büyük devirme peşinde olduğumu sorgularken işte bu şarkı o vakitlerde aklımda çalmıştı.
https://youtu.be/Rm_AFS7uDAA
Ah bir ataş ver türküsü. Hep ebe ben mi oluyordum, aşık olduğum sınıf öğretmenim nişanlısıyla derse mi girdi, cips fiyatlarına zam mi geldi bilmiyorum ne bu efkar, ama anlaşılan bir ateş verenim yok olacak ki, ne zaman duysam gözlerim dolar, eşlik ederdim. Özellikle de tolga çandarin o "hayde efeleerr" eklemeli versiyonu beni ülkenin ilk kadın efesi olma hayallerine gark eyliyordu. Erkegimi alıp ege dağlarına kaçacak, elimle yakaladığım ceylanla beslenip askimizla doyacaktik...
(bkz: Türkiyede çocuk olmanın zorluklari)
Mantısı. Cevizli yapildigi icin kayseriden ayrilir. Ve elbette ki satıldığı restoranlarda madem meshur neden sekiz yuz katina satmiyoruz ki heheyy ekonomi modeli uygulanır.
http://www.diken.com.tr/t...-yillik-programdan-cikti/
Bu durumu destekleyen ve kendimi babası güzel sanatlara günah olduğu için göndermeyen bir çocuk gibi hisseden bir ulkedeymis gibi hissettiren, koca bir ülkenin kısıtlayıcı akrabası olmayı vazife biçmiş kafadir. Örgütlü kötülüğün esas oğlanı.
UY HAVAR
Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim - leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni...
Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım...
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni...
Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.
Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları, gülleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.
Uy havar!
Muhammed, isa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan - ter içinde asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni...
Bugün sabah aklıma geldi bak şu da olur:
there is always sunshine after the rain.
Bunu yağmur yağarken yazmak da ne hoş oldu.
Utançlı edit: turkcesini yanlış anlayınca dolayısıyla çevirisi de farklı oldu. Aslında çift anlamli bir deyim bana kalırsa her yukselmenin bir düşüşü var anlamına da gelir, kötü şeylerin ardından iyi mevzular da gelir manasına da.
O yüzden what goes up must come down deyimi De kullanılabilir. Eksileri şimdi anlıyorum fjfjfjf komik.
Hakkında yazacak çok düşüncem var, hayatıma girdiği andan itibaren nüfuz etmediği nokta yok. Türkiye'deki underrated insanların bayrak taşıyanı bana kalırsa. Kendisi hakkında daha geniş bir entry giricem daha sonra ama bugün gördüğüm şu görsel beni gerçekten bitirdi. Sen müthiş güzellikte bir insansın Umut, bunu bil oğlum.
(img:#1185790)
Acik ara Pink Floyd 'un Set the controls for the heart of the sun'idir. Pompei'den live goruntusu vardi, lakin bulamadim. Simdilik su saykodelik kliple idare edilebilir, zaten insan kaptirirsa kendini gozler kapanacaktir.
Insanlar ciddi ciddi Turkum ve gururluyum vesaire yazmis. Biri de cikip dememis ki basligi acana, Sa-na-ne bu sana ne katacak. Simdi turk dusmani sanilip seri eksilencem hatta.
(bkz: Ulkenin gittikce timarhaneye donmesi)
Panik yapip, ne yapacagimi sasiracagim akabinde de daha bes dk dolmadan heyecandan kalp krizinden olecegim icin su an ne yapiyorsam onu yapmaya devam ederim.
(bkz: Zikirmatik)
Yani cagdas medeniyetler duzeyi duzey olali boyle bir cikis, boyle bir kuresel icat gormemistir diye dusunuyorum. O buyuk, kutsal insana saygiyla..
Veremden gencecik yasta yitirdigimiz Muzaffer tayyip uslu adli naif sairin sozudur. Ayni zamanda arkadan bunlar da denebilir, deniyor da:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Bana bu aksamin en guzel sarkisini bahseden, sozlukte haril haril muzik arsivli insan ararken karsima ciktigina bin kere sevindigim,benzeştigim, erkekler dunyasinda bir ay gibi dogup beni yalniz birakmayan guzel bir yazar.
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
ve yaraşırsa ancak monet'nin
kadınlarına yaraşan giysilerinle
gördüm de
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
öyle kısaydı ki adımların
şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
ölçülür ve denk düşerdi ancak
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
yok bir yanıtın nereye diyenlere
bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın
ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere
o bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun
sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden
yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
hani etiler'den hisar'a insek bile
bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
çok yaşında her zamanki çocuksun gene
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
mart ayında patlıcan, ağustosta karnıbahar
mutfağın mutfak olalı böyle
bir adın vardı senin, tomris uyar'dı
adını yenile bu yıl, ama bak tomris uyar olsun gene
ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
oysa güneş pek batmadı senin evinde
söyle
ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
Bad moon risingin soyle bir versiyonunu buldum, dinlemeden duramiyorum cok begendim.
Ve evet, gruba yeni baslayanlar icin have you ever seen the rain guzel bir baslangic olacaktir. Mis gibim. https://youtu.be/d4JNu51PKIg
Tek rakamli yaşlari gectigimize gore saç çekme 'nin icinde olmamasi gereken belirtilerdir. Bazi erkekler vardir, seni yerin dibine sokar ordan duvara yapistirir, insani canindan bezdirir. Sonradan anlarsin ki, megerse bu ciftlesme cagrisiymis. kucukken kizlarin oyununu bozmakla, sevdigin kizim sacini cekmekle bu ayni kefededir. Hatta cocuk onu bilincsiz yapar, sevimlidir. Siz sevimli degilsiniz, rizkiniza kosamiyorsunuz. Afedersiniz siktiriniz gidiniz efendim.
https://youtu.be/otCpCn0l4Wo
Babamin europe hits kasedini 90 model lada arabamizda dinlerken ilk aklima cakilan, ken taç bis uuuu-uu ken taç bis olarak soyledigim sarkidir. Sarkilar bile laikmis lan. Fiyu.
(bkz: Cant touch this)
Onca izledigim Tarkovskiler, Bergmanlara ihanet eder gibi hissederek, kendimden nefret ederek izliyorum. Hadi ucurun kellemi, semihin hangi kiza pas verecegini ben de heyecanla bekliyorum :(
Bunu aslinda kötü bir kokuyu koklamaktan kendini alamayiştaki caresizlikle metaforluyorum. *