en iyi,
oyuncular (yedek, arka, ön, yancı)
yönetmen
senaryo (0 çirkinlik)
jenerik (akıl alır aq)
ödüllerinde babalar gibi halay başı çekecek olan ve herhalde daha iyisi çekilene kadar en iyi olan dizi. 2 dedektifin hikayesi aldı götürdü 1 sezonluk.
matthew mcconaughey bu yılın ağzından girdi makatından çıktı be birader. nasıl bi ağabeysin sen, nasıl konuşuyorsun be kardişim.
final bölümündeki o dekorlar neydi. nasıl tasarım kardeşim. neden bu kadar iyi işler çıkarıyosunuz aq. aklımı toparlayamadım.
dizinin genelinde ise aksiyon olmamasına karşın kalbin durmaksızın hızlanması garip bişeydi. ulan saçma yerlerde bile pata pata pata kalp pompalıyodu sürekli.
sevişme sahneleri bile çok iyidi aq!!!!1!!
final müziği bu kadar iyi olan dizinin kötü olması zaten imkansız her anlamda..
&feature=share
kod yazmam gerekirken 90 kez bu şarkıyı tekrar dinliyorsam ve halen kod yerine buraya yazıyosam yatmam gerek. yetttttthhheeeeeeeeeeer
özlü söz: well once there was only dark, you ask me the lights winnning.
ben böyle bir programa üye olurum dedim, ödedim de.
inanılmaz müzikler çıkıyor insanın karşısına. her seferinde vay amk be deyip, dalıyorum onca güzel liste arasında.
telefondan üye olayım mı diye düşünüyorsanız bu zaman kaybı. net.
net ortamına ünlüler alınmasın,
yasa taslağını yine bana kabul ettiren olay. *
hakaretten de almamış, tehditten alıyor c.akbel cezayı; abaza denmesine karşın, orak atıcakmış sahnedeyken.
abi aslında orak olayı çok komik. ve biz buna gülemiyoruz. sahneye orak atmak nedir amk. altına sıçabilceğin mevzuda kalkıyorsun mahkemeye veriyorsun. aslında sen de biliyorsun ki egon incildi, gururun değil.
kim senin konserine gelipte orak atsın birader? sen de bi şekilsin!
not: hakaretten olsa bile, hakaretin boyutu nedir ki? bizim iş yerindeki adama \"aq\" desen siker belanı. bizim nesile desen, amına koyma birader, cebine koy der. neyin hakareti? melih gökçek\\\' i yerden yere vurur iken bu dağlar kadar saçma.
girmesinler abi internete bu ünlüler bokunu çıkarıyorlar. zannediyolar ki, tvlerde biz buyuz, oyuz şuyuz. buraya girersekte buranın kralı biziz. yok öyle bişey dostum yok.
bu konu hakkında bir kaç twit var, demek istediğimi anlatmışlar. hem de bir tanesi ünlü olupta şu mereti adam akıllı kullanandan.
hep gösterip vermeyen olarak bilinen. tek tanımlama bu. hep akla ilk gelen bu.
he amk he, öyle bilin siz.
he ya, hep babasının yanında dizleri üstünde oturuyor onlar. babişkoooo çay içelim mi????, deyolar. hiç hadiiiiiiiiiiii içime gir artık, demezler.. cık cık!!!!!11
çünki türk erkekleri yani bizler de böyle kızlar istiyoruz di mi? kız yaniiii.. portremiz,portföyümüz, milföyümüz bu.
c#
java olmasaydı olur muydu? diye sordurtuyor.
eğer programlama ile uğraşıyorsan sike sike öğrenmen gereken dil. yok efenim microsoft tan başka ortamlarda çalışmamış insanların velinimeti falan filan zırvalarını bırakın. aylık sabit getirisi 3500 var ise gerisi tefarruattır.
bunu öğrendikten sonra java' da açılan dünyalar, seni ortamların kıskanılan insanı yapıcak. çıldırcaklar olm!
4. sezonu tam bir yitiklik.
ayrıca pearl jam çalan bir dizi kötü olamaz.
hele hele pörl cem çalarken söylenen bu sözler hiç kötü olamaz.
duyguyu işleyen sahnesi http://www.youtube.com/wa...LoC0&feature=youtu.be
videoyu izledikten sonra, böyle bir taraftar barcelona' da olsa messi gibi topçuya gerek olmuyacak fikri uyandıran taraftar grubu.
laga luga yapmayın da taraftara bakın. takıma değil arma aşkına bakın. taraftara değil içlerindeki sevgiye bakın. herşeyleri karşılıksız. bu bir çılgınlık.
imrenmemek elde değil. kutuplarda yaşasa idim yine aynı şeyi hissederdim.
şu çılgınları görüp, futboldan da hoşlanıyorsan, "yeniden dünyaya gelsen, bunların arasında olmak ister miydin?" diye sorsalar ne derdin be?
hayır diyeni siksinler.
yakşamlar, iyi noeller.
not: beşiktaşlı değilim.çünkü dünyaya yeniden gelmeyeceğim!~ ~smiley~ ~
avrupanın rezilliğinin ortasıdır.
alabildiğince acıdır.
göz doldurur.
korkmayın lan bilmiyor iseniz, araştırın. görün ceset çukurlarını. savaş falan değil bu.
tepkisiz kalan ve bilmeyenlerin dili ile;
yedibin civarı adamı kurşuna dizip, ölmeyenleri de gömdüler. karılarını, kızlarını gözleri önünde siktiler. yetmedi erkek çocuklarını gözlerinin önünde diri diri gömdüler.sonra babayı başka babanın çocuğunun yanında gömdüler.
binlerce ölü erkek bedeni, silahları kandırılıp elinden alınan,yakılıp diri diri gömülen.
binlerce ölmek isteyipte ölemeyen tecavüz edilmiş kadın bedeni.hatta onbinlerce.
hayatımda tanıdığım en mükemmel insan. gülüşü de yakıcı.
duyguları da derin.
o boya, o sese, o güzelliğe, o uzun elbiselerine rağmen yok kibir onda. insanlık diz boyu onda.
izmir' imin göz bebeği benim için.
fışır fışır deniz dalgaları
oturmuşsun karşılıklı
bulur o muhabbet sabahı
yakarlar senin için roma' yı
hadi be garson tazele rakıyı
kızdırma sıla ablanı
olmadı çek tabureyi, al gel çay bardağını.
yazıyı da o "uludağ sözlükten alıntı" che resminden esinlendiği gerçek mi? *
--spoiler--
Bir Ankara polisiyesi, sadece iktidarın kirli çamaşırlarını deşifre etmekle kalmıyor, aynı zamanda bize onlarla nasıl mücadele edileceğinin dersini de veriyor.
Üzerlerine gideceksiniz; tuzak vuracaklar.
Afişe edeceksiniz, bürokrat satın alıp saklayacaklar.
Yılmazsanız çetesiyle, tetikçisiyle, emniyeti, yargısı, cemaatiyle üstünüze çullanacaklar.
Teşhir etmek için dizi yapacaksınız, RTÜKüyle, milletvekiliyle, bakanıyla, türlü çeşit bahaneyle durdurmaya çalışacaklar.
Korkup sözünüzü sakınmayacak, tersine daha üst perdeden söyleyeceksiniz.
Erken tatile sokacaklar, yayından kaldıracaklar, yasaklayacaklar.
O zaman belki Ankarada her pazar yapıldığı gibi, diziyi meydanlara kurulan perdelerde göstereceksiniz ya da internete taşıyıp alternatif bir yayıncılığın öncülüğünü üstleneceksiniz.
Medyada baskı karşısında susup oturanlara, hatta susmayanlara sataşarak göze girmeye çalışanlara, giderek bir halk kahramanına dönüşen Behzat Cheyi tavsiye ederim.
Ekranda gerilla savaşı nasıl verilirmiş, izleyip öğrensinler.
--spoiler--
alemin kralı değilse bile kralcıyı oynamıyodur, bu çok net.
foça' da gördüm kendisini. her gazeteyi aldı raftan. acayip mutsuzdu. sabah dumurluğu değil. çok saf bi mutsuzluk vardı adamın suratında. kartonlarca marlboro box. ve bilmem ne boxlar aldı. bizim kadir abinin merkezdeki büfesi şenlendi. kadir abi bıyık altında mutluydu. engin abi hiç gülmüyordu. dünya para verdi kadir abi' ye. engin abi, kaskını taktı. pizzacı motoruna bindi, gitti evine.
n'ayak dedim ya kadir abi. kadir abi, paranın verdiği sahte mutluluğun ardındaki, sahte olmayan bıyıklarının altından, nefret edilesi dudaklarından, sanatçı ya kardeşim ince ruhlu bunlar. gelip yazlığına hiç çıkmıyor, dizelerini söyledi. sanki bebek' te büfe işletiyor dangalak. sanki birazdan da kate winslet gelicek bıyığını tarıcak adamın. amcık herif.
sonra yeraltı filmini izledim. ardından, sırrı süreyya ile yaptıkları yeraltı filminin geyiğini. vavien' i zaten izlemiştim.
artık o, engin günaydın değil engin abi olmuştu.
kadir abi' yi sevmiyorum. sahte gülüşünü icra ettiği o dudaklarının üstündeki kıl yumağından nefret ediyorum.
ama engin abi' yi seviyorum.
zaten foça' yı gelecekteki karımdan daha çok seviyorum. bu hepsinden net.
adam enis. sanki biraz da, p' si eksik. umarım kel değilsin. ciddiyim. kelsen git saç ektir. götümü açarak gülerim çok korkarsın. nickin beynimi sikti, ön yargılarımı oluşturdu. bunu başardı nickin.
hikayeleriyle yüzyılın yazarı bu adam.
çocuğuma anlatıcam seni. yahut senin hikayelerini, yalan torbasına koyup beşikten mezara kadar satıcam çocuğuma. komik baba olucam. bu senin hakkında hayalimdir.
hayatımın bu noktasına geldi bu adam.
sen nasıl bir adamsın be. kucağımda bilgisayar, ayağa fırlıyorum gülmekten. bangır bangır gülüyorum. üst komşu köpek gibi horluyor. ben gülüyorum. (sana değil üst komşuya piçlik olsun, kalksın diye bangırdıyorum). kaos daha da karışıyor amk.
bir hikaye yazıyor, roman gibi okuyorum. bitmesin demiyorum, bitsin. yeni kitap çıkarsın, tekrar okuyalım. anlatacakları mı bitti, kurguları mı bitti n' oluyosa az yazıyor artık. bu üzücü.
son yazdığında iyice uçmuş, gitmiş. meyveleri var artık adamın. çok iyi, çok.
madem leğende yıkanmayı deli gibi özledin siktir git yıkansana. hasbelkader eve karı attığında "ben bir duş alayım" deyip leğeni getirsene lan salonun orta yerine. duşta sikiştikten sonra battaniyenin altına girip seninle koyun koyuna sarılarak film izlemek isteyen sevgiline açsana lan bizimkiler'i. götüne tekmeyi yedikten sonra o özlemle andığın maşuk'un avradını sikmeyeceksen buyur devam et sikik muhabbetine.
--spoiler--
duyunca aklımı kaybetmişim. ayıldığımda, hiçbir suçu olmayan bir çobanı siker halde buldum kendimi.
--spoiler--
bir daha yık
--spoiler--
leğende yıkanma günleri bitmişti. artık, çamaşır makinesinden çıkan hortumu lavabonun musluğuna bağlayıp üzerime su tutma yöntemiyle beni yıkamaya karar verdiler. ulan hortumla adam mı yıkanır? yemin ediyorum uzunca süre kendimi evin atı zannetmiştim.
--spoiler--
dram ver
--spoiler--
sonra, sevdiğim ilk güzel kız, sedef, beni terk etti. annem, lavaboda kanlı yüzümü yıkadı.
--spoiler--
tamam yeter. ayar ver.
--spoiler--
sevdiğim son güzel kadın, nişanlanmış. ben, eve dönmüşüm. ellerim kirliymiş. annem bile yıkamamış.
--spoiler--
son yazısındaki son cümlesi, son sigaramı içirtti. son biramı içemedim. bitirdiğim biram en son biram imiş. bunu böyle planlamamıştım. ama en son sevdiğim kız nerde? dedirtti.
ulan biz hiç sevmedik!
heee bi de, bırak bu kız düşürme ayaklarını milletin, bu yazılara gündelik kayıntıların olur. geceleri de yiyebileceğin.*
yeme bizi!
bizimkiler dizisi vardı zamanında, onun tadını alıyorum bu diziden. keyifle izlenen.
6. bölümde şöyle bir kısmı var;
--spoiler--
yavuz, gündüzleyin kör bir kıza kapkaç hazırlığında ve kapkaçını yapıyor. tabii kız fark etmiyor, ardından kız gelmiyor. yavuz çantayı kızın yanına bırakıyor. ve yolda yürüyen kör kıza yardım ediyor.
--spoiler--
ardından;
ne söylense boş, ne kadar yazılırsa yazılsın boş. adamlar yazmış öyle de güzel anlatmışlar ki.