bilmem farkında mısın ama çoşkunların bekirle beraber sayıp sövdüğünüz, aşağıladığınız, seçimlerini beğenmediğiniz bu halka şimdi daha yakın olacaksın sanıyorum. "kıraathane ağzıyla konuşan ama nasıl olduysa bir gazetede köşe yazarı olan adam" ironisini oynadın hayatın boyunca. şimdi ironin bitti. o yüzden sana çalışabileceğin bir kuruluş öneriyorum:
vicdan sahibi dördüncü nesil aydın kimse. eşiktekilerden.
"bizim oralara bahar geldimiydi, her yer çiçeğe keser" paralelindeki konuşmalara bir türlü dahil olamayan, "nerelisin?" sorusuna "nereli değilim ki" diye susan bir modern zaman sessizi.
perihan mağden'in bugünkü yazısında nuray mert'e (onun anlayacağı kadar açık) cevap vererek tırmanan tartışmadır. perihan yazının başlığında da belirttiği gibi açık olmuş, seçikliği ise okuyuculara bırakmıştır. işin güzel yanı ise perihan'ın nuray mert'in ilgili yazısında bahsini ettiği "ben yazıyla sataşmakla yetinmeyip, sokak aralarında kıstırıp dövmeye çalıştığı kadın yazarlara benzemem" kısmına cevap içinse ayrı bir yazı tertip etmiş olmasıdır ki başlığı kadın döven kadınlar imiş. yarını bekliyoruz hararetle.
otobüse binerken, çaktırmadan sağ el arka cebe çarpılır, cüzdanın güvenliği teyit edilir ve binme işlemi şık bir şekilde bitirilir. tabi ki bu eylemde en önemli an arka cebi yoklama anıdır; o an zaman durur, bütün soğukkanlılık kuşanılır ve mümkün mertebe kaza süsü verilir ki içten içe yaşanan eziklik yüzden okunmasın.
bir kağıtlık alan dahilinde kendini, düşüncelerini, hırçınlıklarını, kızgınlıklarını en iyi/kendinehas/karmaşık ifade eden üç beş insandan biridir kendisi. dikkatli bakılırsa yazılarına bağırıp çağırarak elleri ve kollarıyla sürekli devinerek bir şeyler anlatmaya çalıştığı görülebilir. çocukluğundan mı kalmadır yoksa bir seçim midir bu aidiyetsiz hali ama sevenlerini bile içten içe korkutur bazen.
aylar aylar önce, demokrasi mahkemeye verilmemiş, bizim elitler, asker bürokratlar, postal severler gebeş gebeş uyumakteyken daha, "cumhurbaşkanı kim olsun" söylenceleri sürmekteydi. "sokaktaki vatandaş ne düşünüyor" konu başlığı altında devam eden bir röportaj esnasında bir garsondu sanırım, "benim adayım perihan mağden" diyerek röportajı yapanı ve kameramanı dumur etmişti. böyle de bilinir işte.
analitik olarak çözülememiş diferansiyel denklem takımıdır kendileri ki çözene ödül verecektir bilim dünyası. sayısal yöntemlerle çözülürler bu yüzden. akışkanlar mekaniği/dinamiği derslerinde en tırsılan denklemlerdir diğer bir yandan zira açık hali 3 boyutta yazılır ve can sıkar. ama genelde problemlerde yapılan kabullerle basite indirgenir ve bir dizi adi diferansiyel denkleme* dönüşür rahatça çözülürler.
lern mit uns'taki ibiş papağan koko için sarfedilmiş cümlecik. ortaokul ve lisedeki almanca derslerinden geyik yapan her grubun eninde sonunda varacağı yer. bu cümleyi hatırlar birisi ve olaylar gelişir.
yazı dünyasının tuhaf karşılayıcısıdır; kitaplarda bölüm başlarında okuyucuyu dürtüklemek için kullanılan kısa küçük alıntılara verilen isimdir. elif şafak'ın pinhan'ından bir örnek:
"kırılmamak için bükül
düz olmak için eğril.
dolmak için boşal,
parçalan ki yenilen
az şeye sahip olanlar
çoğa kavuşabilirler
çok şeyi olanların zihni karışıktır"
Tao Te Ching 22
selamı vermişssinizdir artık; kendi iç karmaşıklığınızı dizginleyip bütün varoluşunuzu siktiredip o selamı vermişsinizdir. görmeden geçse karşıdaki, en azından kendinize karşı bir nebze de olsa galipsinizdir. içinizdeki sesi dinlememiş ve fakat kötü de olmamışdır. karşıdakinin lavukluğudur. içinizdeki ses ve siz bir olup sövebilirsiniz gönlünüzce. ama bu olabilecek en güzel şeydir ve en kötüsü olmuştur bile, sallamamıştır sizi. içinizdeki ses öne geçmiştir bu durumda. o durumda dikkat edin fizyolojinize; kamburluğunuzun arttığını farkedeceksiniz.
hayat normal seyrinde akış halindeyken birden algılanıverir bir oluş/duruş/kopuş. nehirden çıkar insan ve akışa dışardan bakar. eşzamanlılık ilkesi gereği o anda (ama tam o anda) "yaşıyorum ben" duygusu hakim olur tüm bünyeye. işte hayatın gerçeği tam olarak odur.
bir çeşit algıda seçicilik. kendine benzeyeni bir başka benzer ve diğer başka benzerlerle biraraya getirerek/gelerek bir gruba ait olma dürtüsü. farklılıkların körelmesi/köreltilmesi. bir sonraki aşaması için: (bkz: kendine benzemeyeni kovalamak)