bornova belediyesi şehir tiyatrosunun bu ayki oyunu. Oldukça etkileyiciydi.
gerçekten emek verilmiş, kadını ve kadının dramını gözler önüne seren, çaresizliği anlatan, her hareketi anlam dolu bir oyun olmuş.
dekorlar muhteşem. zaten sürekli değişiyor.
müzikler ara ara uzun gibi gelse de aslında hepsi yerli yerinde.
kostümler desen üzerine düşünülmüş, uğraşılmış.
saç ve makyaj konusunda ise biraz daha abartılabilirmiş diye düşünüyorum.
yine de müthiş bir oyundu. kral, ymma, ve silence gerçekten müthiştiniz...
teşekkürler bornova belediyesi şehir tiyatrosu! izleyin izlettirin efenim...
Annemize göre hayat babamıza güzel,“Yediği önünde yemediği arkasında.”
Babamıza göre hayat bize güzel, “Ver yiyeyim, ser yatayım.”
Bize göre, hayat dostlara güzel “Ekmek elden su gölden.”
Sahi, hayat kime güzel?
Her kameradan kaçana mı yoksa Mobese kamerasına bile konuşanına mı?
Her anını yayınlayana mı, yoksa her yemeğini fotoğraflayana mı?
Bilime sorsak, hayat bilinmeze güzel.
Güzele sorsak, hayat kendine güzel…
Memura sorsak amire;
Amire sorsak müdüre güzel...
Patrona sorsak, işçiye;
işçiye sorsak patrona güzel…
işsize sorsak, çalışana; çalışana sorsak hayat aylaklara güzel.
Aylaklık en eski meslek, çünkü çalışmak, adamın karakterini bozar.
Sahi, hayat kime güzel?
Sözleriyle anlatılan istanbul meydan sahnesi oyunu.
Oyun anladığım kadarıyla bir kaç bölümden oluşuyor. Espriler, günümüze yapılan bir kaç gönderme, bir miktar da her duruma uyan dekor. Ama ne bileyim bir olmamışlık, güldürmeyen espriler, bir özensizlik...
Oyunu izmir fuarı etkinlikleri kapsamında izledim. Her türlü kötü oyuna sabretmiş ben oyunu yarıda bırakıp çıktım. Salonun yarısı da benden önce aynısını yapmıştı. ilk bölümden sonra ikinci bölüme de şans vermek istedim ama olmamış şive denemeleri beni oyundan daha da itti. Üzgünüm, olmamış oyundur, iyi oyun izlemek isteyenlerin tercih etmemesi gerek.
Bir isyan cümlesi. Haklı mı? Sonuna kadar. Ama zall bizi takmıyorken biz niye sözlük daha kaliteli bir yer olsun diye kendimizi yırtıyoruz yahu! Herkes gitti zaten. Kalanlar da eskisi gibi yazmıyor.
Sonuç olarak;buralar eskiden hep dutluktu. Bu değişmeyecek.
Hani nerde efenim dedirtir. Biz de istiyoruz biraz daha serin olsun diye ama ne yazık ki hiç de öyle olmuyor. Evet esiyor, azıcık da serinledi ama hiiç de öyle ekim soğuğu falan değil. Umuyoruz, n'apalım?
Erkek dediğin kadınına sahip çıkar. Sever, öper, koklar, saçlarını okşar. Merhametlidir, vicdanlıdır. Sevdiğinin Derdi olduğunda gözünden anlar. Kadınının bir damla göz yaşına dünyaları yakar; Çünkü kendisi kadınının bir damla gözygözyaşını akıtmaya kıyamazken bir başkasının buna sebep olmasına müsaade etmez.
O sizin dediğiniz erkek değildir efenim. Olsa olsa korkaktır. Elindekini kaybetmekten korkan; ama gözü de dışarda olan korkak.
Hani bazı insanlar vardır. Bir bakışlarından anlarsınız ne anlatmak istediğini ve tabii o da sizi anlar. Kelimeleri kullanmaya gerek yoktur o insanla anlaşabilmek için. O insanların kıymetini bilin.
işte bu iletişimin ana rolünü üstlenirler efenim gözler.
Yol problemlerinin vazgeçilmez iki şehri arasında giden cağnım araç. Bir hızlı gider, bir bekler, bir gider sonra geri gelir. Ne yaptığını kendi de bilmiyor bence.