hayatımdan tamamen çıkarmak istediğim sadece iki şey var. onlar giderse ultra mutlu bir insan olacağım. başka hiç bir dedim kalmaz. ama bi tanesi doğuştan* diğeri* ise sonradan oldu. nasıl olcak bilmiyorum.
korku filminden ziyade gerilim türünde olan film. konunun uzayli olduğunu bilmeden izledim ve uzun*u ilk gördüğümde içimin hopladığını itiraf etmem lazım. güzel bir akşam oturup izlenebilir. benim puanım 7/10.
yorumlara bakınca gta san andreas kokusu aldım. open world harita, karakter geliştirmeleri, bölge ele geçirme filan. bakalım, bu akşam tadacağım.
büdüt: akşam 9 da başlayıp gece 2 ye kadar oynadığım süre içerisinde edindiğim izlenimlerime göre, olmuş bu oyun diyebiliyorum. seneleeer önce acaba bir gün yine gta:san andreas a benzer (tabii ki aynı mükemmellikte olması imkansız) bir oyun çıkar mı diye sormuştum kendi kendime. sanki bu sorumun cevabını aldım gibi.
özellikle eklemek istediğim şu ki, oynanış açısından çok zorlamışlar oyuncuyu (belki de dünyanın en kullanıcı dostu oyununu * taze bitirdim diye olabilir). silah yönetimi, bitkilerle ilaç yapma, alet edavatı genişletme gibi önemli ayrıntıları bir saat kadar sonra ancak çözebildim. örneğin dilediğim istediğim kadar silah taşımayı bırak kule ele geçirmeye kalksam yeteri kadar mermi de taşıyamıyorum. bunun için bilmem ne hayvanının postunu toplamam gerekiyor. ama bu bahsettiğim karmaşıklık oyunun mantığını kavrayana kadar zor geliyor. sonrasında ise bu ayrıntıların oyuna gerçeklik kattığını düşünebiliyorsun.
sonuç olarak, bu oyunla bu yaz sanırım iyi vakit geçireceğim.
evdeki oyun yoksunluğunda elime geçen bir fps oyunudur. başlarda hımm atmosfer ve grafikler ne güzelmiş, hımmm hastayım ve ilaç arıyorum, aaa silah tutukluk yaptı ne gerçekçi deyip te oynadığım şey bir süre sonra çok sıradan ve yetersiz kalıyor. bence denenmesi zaman kaybı bir oyun bile olabilir.
çarşamba günlerime anlam katan kanal d dizisidir. izlemek için sabırsızlandığım, kalbimin çarptığı tek dizi şu an için. bu duyguyu en son kayıp şehir için hissetmiştim.
sezon arasından sonra sahalara geri dönmüştür. yani yeni bölüm (s03e09) ortamlarda bulunabilir. mamafih, altyazı için biraz daha beklenilecektir.
büdüt: altyazı çıkmış, diziye ekledim ama heyecanı kaçmasın deyu açıp bi kontrol bile edemedim.
yakın bir zamanda ameliyat olacağım. uzun bir süredir bu psikolojiyle yaşamama rağmen hala çok korkuyorum. üstelik doktor konusunda her kafadan bi ses çıkıyor, bu yüzden sinirlerim laçka oldu. durup durup ağlıyorum.
çektiğim onca çileye ve rezalete rağmen hayatımın konseri olmuştur. konserden sonra positif live 'seni şikayet edecem, bana müdürünü çağır' dediğimi hatırlıyorum o yorgunlukla.
konser alanına gidişimiz çok zahmetsiz oldu, akm önünden kalkan 3 tl lik servislere bindik. hemencecik geldik. k2 de olmamız sebebeiyle indiğimiz yerden 500 mt yürüyüp kapılara vardık. 4 te içeri alınacaktır denildi 5 gibi içeri aldılar namıssızlar. çanta kontrolü esnasında deodorantımı alan kadın görevliyle tartıştım, içerdeki tuvalet sıfatlı kabinlere işemek zorunda kalınca bastım küfürü. çeşme diye koydukları şey(!)lerde su bile akmıyordu. 2 tane hotdog a 20 tl vererek karnımızı doyurduk. sonrasında bardakta suya 4 tl verdim. athena çıkana kadar power fm in mixlerini dinledik. athena çıkınca sadece sesleriyle yatindik. kendilerini çok takip etmediğimden sadece öpücem ve kaç kere kaçula şarkılarına eşlik edebildim. rhcp sahneye çıktıklarında saat 9.45 gibiydi. sonrası ise hiç bitmesini istemediğim saatler başladı. anthony seyirciye biraz mesafeli olsa da flea ve chad bu mesafeyi kapattı. biste by the way den sonra çıkamaya karar verdik kalabalığa kalmayalım deyu. arka taraftaki çıkışa doğru giderken bir de ne duyayım give it away. haydee olduğum yerde tepinmeye başladım. alandan çıktığımızda 10 tl ile taksim servis şöförü bizi ayakta şaapmaya çalıştı. ters istikamette karnım aç ve idrar torbam dibine kadar dolmuş bir şekilde yürüdük. nihayet bir otobüs bularak eve döndük.
sonuç olarak çok ama çok eğlendim. fakat eğlendiğim kısım sadece rhcp sahneye çıktığı saatler için geçerliydi.
ve son olarak i'm with you album şarkılarında çığlık çığlığa eşlik edemediğim için mutluyum. diğer şarkılarda yerimde durmadım tabii, ne sandın eski rhcp dinleyicisiyiz olm biz!
bende de olması muhtemel hastalıktır. internetten şöyle bir araştırma yapınca bütün belirtilerin bu hastalığı işaret ettiğini farkettim. bel ağrısından iki büklüm olma ve hiç geçmeyen sol bacak ağrısı gibi.
jason mraz ve Colbie Caillat düeti muhteşem sözleri ve müziği olan bi kere de şunu ağlamadan söyleyeyim dediğim şarkı. anlaşıldığı üzere benim için ayrı bir yeri var bu şarkının.
Çoğunluğun düşündüğünün aksine bence güzel bir filmdi ve ben beğendim. Göresellik şahane ve ses efektleri on numaraydı. Kötü kraliçenin * ve avcının * oyunculukları başarılıydı. Özellikle kraliçe rolüne charlize theron cuk oturmuş. Pamuk prenses * rolü için niye o kızcağızın seçildiğini filmi izleyince daha iyi anladım. pamuk prenses orijinal masalında da saf, temiz ve kalbi iyilik dolu bir karakterdir. Bu saftorik, belki de mal bakışlı, kristen stewart da karakterin bu kısmını gayet iyi doldurmuş. ama kötü kraliçeden daha güzel olduğu * kabul edilir bir şey değil. ama dediğim gibi bana güzellikten daha çok bu filmde kızcağızın saflığı öne çıkarılmaya çalışılmış gibi geldi. başka biri bulunamaz mıydı pamuk prenses rolü için tabii ki de bulunurdu. bir de bu filmi dublajlı izlemeyin allasen. bütün o masalın ve kötü kraliçenin büyüsü gitti resmen.
büdüt: kötü kraliçenin ayna deyip te baktığı şey bakır tepsiye benzemiyor muydu ya? o zamanlarda sırlı cam kullanılmıyor muymuş ayna olarak?
(#15479121) ben de hemen yumuşçuğumu aldım kucağıma sevdim sevdim sevdim. yeterli gelmedi ve sevdüceğimle iki göbeğimizin arasına alıp teletabi edasıyla sarıldık ona.
her zamanki tuvalette dergi okuma ritüelimi yerine getirirken severek takip ettiğim çizerlerden biridir. son köşesini okurken tuvaletin tepesinde, hikayenin sonuna doğru hıçkırıklarımın dışarıdan duyulmaması için insan üstü çaba sarfettim. lakin, başarılı olamadım ve sevdüceğimin içeri dalmasını son anda engelleyebildim. demem o ki, sevgili kedisi 12 yıllık zeytini kaybetmiş bir mahsun insandır o. başın sağolsun.
web sitesi kullanışlı ve hızlı olan ancak kurum olarak afedersiniz bi b.ka yaramayan müdürlüktür. ertesi günü bırak aynı günün hava tahmini saatlik olarak değişir mi allasen? tahmin dedik tamam ama biraz da tutarlılık olur yani. yok yarın yağışlı gösteriyor hem de gök gürültülüsünden, öğleden sonra tekrar bakıyorum aynı tahmin güneşli olmuş. n'olur yapmayın böyle.