beni bu gece aynı yastığa baş koyduğum adamın hiyakarlığı ağlatır. Yine de şu saat itibari ile başıma gelecek hiç bir şeyin sorumlusu kendisi değildir. Bu böyle biline!
Orospunun biri kocama kanca attı, kanca tam kocama takılacakken benim koynuma düştü. Falliğe günahı sorulmaz. Kevaşenin tövbesi olmaz. Ama Yedirmem, yedirmeyeceğim. Dön çöplüğüne iyi ki yaptım. Kocama gelince, onu sonra düşüneceğim deşmeyin..
iki farklı kategorideki kitap. Onu bunu bilmem de haftada iki kitap bitiren ben 2 yıldır elime aldığım kitabın bir sayfasından fazlasını okuyamaz oldum. Kuşkuluyum!
2015 yılının temmuz-ağustos ayları. Havada nem, Kıçımız tahta sandalyelerde oturmaktan nasırlaşmış, Ciğerlerimiz çay kahve sigarayla dolmuştu. Ama mutluydum çok ne önemi vardı ki?
Rumeli caddesinden aşağı yürürken acaba ne zaman tutacak elimi’ nin hem tedirginliği hem heyecanı kaplamıştı içimi. Tutmadı ama olsundu. Yanımdaydı ya huzurunun kokusu şakaklarımda ıllk rüzgarla dalgalanıyordu nasılsa.
Sahile indik mektepli sevgililer gibi. Eteklerimiz de ziller çalarken midemiz de kelebekler uçuşuyordu.
Yürüdükçe konuştuk, konuştukça eğlendik, eğlendikçe sevdik. Gece bitti evlerimize dönme vakti gelmişti. Herkes arabasına yol alırken, yarın tekrar nerede buluşulacağının planları yapılıyordu bile.
Sonra veda zamanı. Ama öyle filmlerdekinden güzel. En mutlu sonla.
Dudağa küçük bi buse. Yıllar geçse de unutulamayacak belçika çikolatası tadında..
işte o gün bugün yatağımın sol yanında bu huzur. iyi ki beni öptün sevdiğim..iyi ki bu canın eşi oldun.
Ömür gibi. Ömre bedel.
Bugün bana hayatımdan 2 günümün hiç hatırlanmamak üzere çıkarılma şansı verilseydi kuşkusuz 4 eylül babamı sonsuzluğa uğurlayışımı ve bugünümü yok etmek isterdim.
Hayat ihtimali bile olamayacak kadar anlamsız. Uzun yaşanmışlıklarımın en ağırlarından biri ile sınanırken tutunacak tek dal olmamasının anlamsızlığı kadar hem de. Su olup buharlaşmayı dilerdim. Tesadüfler silsilesin de kaybolduğunu düşünürken hiç bir şeyin tesadüf olmadığını idrak ediyor olmak gayet yıkıcı.
Dımdızlak kelimesi hep komik gelir kulağıma. Ama şimdi kocaman bir boşluk ve belirsizliğin içinde dımdızlağım diye bir cümle kurup ne kadar da anlamlı olduğunu seyrediyorum.
Bir şarkı dinliyorum diyor ki;
Hüzün kovan kuşu gelmiş,
Gecenin yanağına konuvermiş.
Belki başka bir zaman da dinlemiş olsam anlamlandırırdım ama şimdi bu sözler de hayat kadar anlamsız.
Üzgünüm net!
Çok derinlere dokunan rahmetli kazım koyuncu şarkısı. 2007 senesine götürür. Soğuğun can acıttığı bir kış gecesi istiklal caddesin de, aldığım bir haberle nasıl üzüldüysem montumun önünü açmış soğuğu iliklerime çekip yürürken melodisi çalındı kulağıma. Darmadağın etti. Şimdi ne zaman duysam o güne döner. Gözlerim buğulu dibine kadar dinlerim.
Bu gece 3 kadın 2 erkek ailecek akıllı saatle stres ölçme denemesi yaptık. Erkekler de stres oranı normal seviyeler de çıkarken, kadınlar da en üst seviyedeydi. Söyleyecek başka bir şeyim yok!