yılbaşı olması sebebiyle feci içki tüketilen bi gecenin akabinde,tuvaleti ve tesisatı bozuk bi çiftlik evinde;
e *: bravo yani arkadaşlar dedik di mi tuvalet bozuk diye. kim yedi bu haltı..
a *: abi ben ne biliim ya. baktım sular akıyodu yaptım.
k *: hakkaten bravo abicim. tuvaletten başka sıçacak yer bulamadın di mi?... *
bir cafede eski sevgililerden konuşulmaktadır. arkadaşlarımız x ve y ciddi bir kavga içerisindedir.
x: abi güzel diyosun da senin hiç bi sevgilin güzel değildi ki...
y: hangisi güzel değildi lan.
x: tuba güzel değildi. suna güzel değildi. ezgi güzel değildi... gerçi ben onu görmedim. *
bir dişi arkadaşımız araba kullanmayı yeni öğrenmiştir ve derslerinin başarılı olmasından dolayı kendisine bir araba hediye edilmiştir. tabii bir bayanın en iyi beceremediği şeyi yapıp park ederken kaldırıma çarpmıştır.
d.a. *: ya daha yeni araba aldık tuttuk duran kaldırıma vurduk...
kafein: saçmalama kızım hareket eden kaldırım mı var...
d.a. : vallahi bilmiyorum benimki duruyordu...
matematikleri zayıf olanlardır. 1976 ve 1977 doğumlu oyuncuların yaşlarını hesaplamaktan acizdirler. onlara göre biri 34 diğeri 36 yaşındadır.
edit:36 bile pek çok oyuncu için takır takır top oynanabilen bir yaşken 33 ve 34 yaşındaki biri orta sahanın beyni, diğeri şampiyonlar liginin gelmiş geçmiş en büyük golcüsü(rakamlar ortada) olan iki oyuncunun türkiye ligine gelmesini hazmedemiyenlermiş. bence de gençlere önem vermek lazım ama tecrübeyi de yoksayamayız.
barcelona'nın ilk yarıda bitirdiği maç. ilk yarı biterken messi*, xavi* ve krkic in golleriyle 0-3 öndedir. sözlük pek umursamamıştır ama güzel maçtır.
1 mayıs 2010 villareal cf fc barcelona maçında messi'yi unutan villareal savunmasına yaptığı "kramponları evde unutmak gibi bir şey bu" yorumuyla bir kez daha beni benden almış spiker.
ivica olic'in attığı golden sonra yaptığı sus işareti bana tuncay şanlı'yı andırmıştır. manchester benzer tarifeyi bayern'e de uygular mı diye düşünmekteyim. gönlümüz hala manu'dan yana...
2000 rakımda zor durumda yazik bi insanım
yatağımda seninleyim yine işte
odamda sen hiç bulunmadın ama
odamın en güzel yerlerinde de sen varsın işte...
karanlık odamda kolum kopana kadar seninle konuşurdum ya hani
birbirimizin değildik de hani bir başka sevmiştik ya birbirimizi
olmayacağını bile bile gözümüzü karartıp binmiştik ya birşeye
feci çarptik ya sonunda...
senin sesinle uyandığım günler, senle bitirdiklerim
ne kadar güzeller ve burdalar işte.
en yaratıcı ben sevmiştim ya seni
sen de çok yaratıcı vazgeçtin benden
son sözün hala kulağımda
"kiminle görüşüyorum?"
ben kafein, zavallının biriyim...
beterin beterinin olduğunu unutturmamak adına bir başka hatadan bahsedeyim. ankara ümitköy girişindeki opet'te peluş bebekler satılmaktadır. iddia edilene göre bu bebeklerin fiyatı 30 bin ytl. bu yazıyı bundan iki hafta önce görmüş olmamı düşünürsek durumun vehametini daha iyi kavrarız. paradan altı sıfır atılalı dört buçuk sene olmuş. hala ne kadar para istediğini söyliyemiyorsun arkadaş. 30 milyon ytl desen yine alttan alacağım, 30 bin ytl ne lan. üç sıfır atmışsın. 7 ay oldu ytl tekrar tl olalı. hala para biriminde y olduğunu sanıyorsun. vicdansız. çık git hayatımdan. *
yani dostlar; hala x milyon diyen insan a şükredelim. onlar da candır. eskiye hasret duyanlardır.