hababam sınıfının çekildiği validebağ öğretmenevinin olduğu, evlerin genelde az katlı olarak inşa edildiği istanbulun sakin ve güzel semtlerinden biri.
türkiye iş bankası reklamındaki klasik müzik.
aynı müzik levi s reklamında da kullanılmıştı 4-5 sene önce, iki genç duvarların içinden koşarak geçerken eşlik eden parçaydı.
güzel sanatlar fakültesi çıkışlı insanların büyük bölümünü oluşturdukları, italyanca bilmeleri şiddetle istenilen, genellikle prezantabl insanların bulunduğu bir meslek.
yonja, hi5 ve yeni neslin gözdesi sadece ingilizce bilen insanların kullanabilmesi sebebiyle daha modern sayılan facebook gibi sitelerin hepsinde birden üyeliği bulunan yazarlardır.
sadece bir siteye üye olmak yetmez mi diye düşünmeden edemiyor insan
ispanya ile türkiye nin ab yolunda çektikleri sıkıntıların benzetilmesi çok komik ve saçma gerçekten.
en başta biz müslüman bir ülkeyiz onlar ise hristiyan
tarihlerine bakarsak; onların cumhuriyet ilanı 1931 yılı ama sadece sekiz yıl sürmüş maalesef...
franko döneminde bu faşist diktatöre avrupa seyirci kalmış ve tam 36 yıl kendi halkına karşı savaşan bir ülke olmuş
bu dönemdeki yasakları okuyunca nerde bu human rights diyesi geliyor insanın,
neyse devam edelim...
franko dönemi bittiğinde bu defa kraliyet ailesinin de söz sahibi olduğu bir ülke olmuş ispanya ve bu haliyle avrupa birliğine 1986 da girmiş, bizim franko döneminde fakir olan ispanyol halkı başlamış zenginleşmeye ve hala devam ediyorlar, şu anda gsmh ları 27 bin $ , türkiye nin gsmh ise maalesef 5600 $... **.
onların ab üyeliklerini tehlikeye düşüren bir şey yok .
17 farklı bölge en az 5 farklı dil ve ayrılmak isteyen bu bölgelerin birisinden çıkan terör eylemleri yapan örgüt * bile sorun teşkil etmemiş onlar için, ne tesadüf ki hala bu sorunları tek başlarına halletmeye çalışıyorlar.
hiçbir avrupa ülkesi kalkıp ta bask a özgürlük diyen bir yazarı ödüllendirmedi
ayrıca aihm da bizim davalara bakmaktan yer kalmadı diye düşünüyor insan..
bu arada bir yazar arkadaş türkleri çok seviyorlar demiş, çok şaşırdım adamlar bizi iran ırak gibi zannetmekten arapça konuştuğumuzu düşünen insanlarla dolu... ama istisnalar kaideyi bozmaz diyelim yine de
banu avar ın eylül 2007 de çıkardığı, avrupa ülkelerindeki deneyimlerini ve türkiye karşıtlığının hangi boyutlarda olduğunu çok akıcı bir dille anlattığı yeni kitabının ismi.
avrupa ülkelerinin tarihlerinden yola çıkarak, yaptığı röportajlarda türkiye nin haketmediği davranışlara maruz kaldığını belirtip bunun nedenini önemli insanlara bizzat sorduktan sonra onlara kendi silahlarıyla saldıran çok akıllı, çok zeki, gerçek bir gazeteci ve en önemlisi gerçek bir milliyetçi türk kadınıdır.
gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek çekilen filmdir. doktorları bile şaşırtan bir buluşla çocuklarını yaşatmaya çalışan anne ve babanın öyküsü...
hayatının büyük bir bölümünü istanbul trafiğinde geçiren yazarlardır. günde 3 saat desek, haftada 21 saat yani nerdeyse haftada bir günleri yolda geçen yazarlar...
sigara içen insanları artık satış pazarlama gibi insan ilişkilerinin yoğun olduğu alanlarda bile işe almak istemeyen işverenlerin yaptığı hareketin daha bireysel olanıdır.
sigara içen insanların artık ikinci sınıf vatandaş sayılmaya başlandığı bir dünyada sayıları hızla artan erkek tipidir.
açılışlarını izdihama dönüştürerek en iyi reklamı yapan firma. nitekim Media Markt Ümraniye Genel Müdürü Jan Mitilyan da "ilk gün uygun fiyatlı ürünlerimiz nedeniyle bizim mağazalarımızda izdiham olur. Bugün 7 bin ile 15 bin*kişinin mağazayı ziyaret etmesini bekliyoruz " diyerek de bu olayın ne ilk ne de son olduğunu belitmiş.
bu nasıl çıkacak kaygısı olmaması demek, kirlenmenin de önemi olmadığı anlamına gelir ve bu da dolaylı yoldan deterjan tüketimini teşvik edici bir unsur olarak karşımızdadır...
işte tam bu noktada;
bir de türk firmasının yaptığı reklamı hatırlarsak çok güzel bir örnek olarak karşımıza çıkar, adamlar çay firması olarak suyu tasarruflu kullanın yoksa çay da olmaz gibi çok yerinde bir sloganla işe girmişlerdi...
sloganlar da biraz kaliteli olmalı, önemli olanın sadece akılda kalmak olduğunu zanneden zihniyetler yüzünden bunlar.