bu üniversitelerin tanıtım çalışmalarının başında okulu kazanan ve barajı ancak aşabilmiş sabilerin facebook'ta "üniversitenin ismi." formatında sundukları iletiler yer alır. zannediyorum ki okul bu formatta ileti atanlara belli bir oranda burs vermektedir. yoksa kimse utanmadan iki oda bir salon çeyrek mutfak üniversiteyi arkadaşlarına duyurmaz.
yakından şahit olduğum olaydır. lisenin bitmesinin ardından dizlerinin altındaki beyaz okul çoraplarını ve kıvırıp kıvırıp mini hale getirdikleri okul eteklerini kaybeden kızlar, hiçbir etkileyici özelliklerinin kalmamasını anlamalarıyla ilk önce bocalarlar. bu bocalamayı kraldan çok kralcı olma sendormu izler ve o gösteririm ama vermem havaları kaybolur.
okulda ergenlerin hormonlarından dolayı fazlaca pohpohlanmış olan bu dişiler, hormonların dizginlenmesiyle beraber üzerlerindeki o müthiş ilginin ve arzulanmanın kaybolduğunu fark ederek ilgi canavarlarına dönüşürler. bundandır ki liseyi bitiren kızlar ergenlikte olduklarından daha da depresif günler geçirirler üniversitede.
kendilerine kul köle olan erkeklere köpek olmaya başlarlar, huyuna giderler, alttan alırlar. artık o ukala liseli kızların kendilerine olan saygıları kalmamıştır. erkekler geriden gelerek kızlara olgunluk konusunda açık ara fark atar ve kızlardan aldıkları bu uğraş gerektirmeyen geri dönüşün tadını çıkarır.
kendi kabiliyetsizliğinden ve özgüvensizliğinden kaynaklanan eksikliğin yarattığı hararetle "kızların teklif ettiği yerde yaşamak istiyorum" ben diye ağlayan adam müsvettesidir.
hayır birazcık gururlu olsan gidip tipsizim, konuşma kabiliyetim yok, kızlar beni sevmiyor diye kendine gerçekleri itiraf edersin. yok ama bu insanlarda illa kızlar teklif etsincilik, bir kaçışcılık, bir eleştiriyim toplumsal düzenicilik vardır. nitekim bunlar bahane değildir.
herkesin yerleştiği kolay sınavda açıkta kalmış akılsızdır. sen git herkesin iyi kötü yerleştiği sınavda açıkta kal ondan sonra bir de gel sınav çok zordu diye laf at. utanmadan git sınav sistemini protesto et.
ben daha boğaziçine yerleşmiş adamın gidip hayatımızı 3 saate sıkıştırıyorlar olur mu böyle iş dediğini duymadım. kuyruk acısı olan sınava bok atmasın, illa bok atılacaksa aynanın karşısında talim yapılsın.
eşcinsellik unsurunu çalışmalarından eksik etmemeye çalışan, fotoğraflarının içindeki gerçekçi illüstrasyonlarla dikkati çeken, mükemmel ışık kullanma yetisine sahip ve röportajında geçtiği üzere makine olarak phase one kullanan fotoğraf sanatçısı.
between the bars şarkısıyla insanı kendinden alan,"ah keşke daha uzun olsaymış" dedirten şarkılar yazan, indie müzik yapmayı ünlenmeden önce de ünlendikten sonra da başarabilmiş şahane sanatçı.
kitap matematiksel açıdan incelendiğinde, o güne kadar olan matematiksel gelişimi gösterir, yazıldığı sırada yazarın uyuşturucu ilaç etkisinde olduğu iddia edilir, ve başyapıt niteliğindedir.
bir solukta okunan, delilik sınırında bir zekaya sahip baş karakteri bulunan, sorunlu bir çocukluk geçirmiş petter'in inanılmaz hayal gücünün, dünyaya ve olaylara farklı yaklaşımının anlatıldığı, jostein gaardertarafından yazılmış muhteşem kitap.