Bilim insanları, virüsler ile beslenerek hayatta kalan yeni bir “virovor” organizma türü keşfetti.
Dünyadaki her canlı organizma, hayatta kalmak için başka bir organizmayı tüketir. Ot ile beslenenlere otobur, et ile beslenenlere etobur, her ikisiyle beslenene de hepçil deriz. Bilim insanları, bu beslenme türlerinden farklı bir beslenme alışkanlığına sahip bir organizma keşfetti.
Bilim insanlarının keşfettiği bu yeni organizma, virüsler ile besleniyor. Aslına bakarsanız virüsler her yerde bulunduğundan birçok organizma ister istemez virüslerle de beslenmiş oluyor ancak bu organizma, sadece virüsleri seçerek onlarla besleniyor.
Virüs yiyen bu 'virovor' organizmanın adı ‘Halteria’
bu da insanlara tanınması gereken bir özgürlük alanıdır. bazen üzgün insanları hemen teselli moduna gireriz. eğer bu hal süreklilik arzetmiyorsa insanlara somurtma, diğer insanlardan uzak kalma, selam vermeme özgürlüğü de tanınmalı.
Egzersiz fizyoloğu Tom Holland, soğuk havada koşmanın neden iyi olduğuna dair üç sebep sıraladı.
Havalar soğudukça kapalı alanlarda spor yapmanın pek çok kişiye daha cazip geldiğini söyleyen Holland, buna rağmen dışarı çıkıp spor yapmayı tavsiye etti.
Daha iyi performans
Holland’a göre soğukta koşmanın en iyi yanlarından biri, insanların sıcak havaya göre daha iyi performans göstermesi ve daha iyi hissetmesi.
Ruh haline iyi geliyor
Holland, soğukta koşmanın insanlara zihinsel olarak daha iyi hissetmesini sağlayacağını vurguladı. Koşu gibi egzersizler endorfin, dopamin ve serotonin gibi ruh haline iyi gelen kimyasalların salınmasını sağlıyor.
Bağışıklığa faydalı
Kışın hareketsiz kalmak insanları hastalığa daha yatkın hale getiriyor. Bunu hatırlatan fizyolog, kışın yapılacak fiziksel aktivitelerin bağışıklığı güçlendireceğini söyledi. Soğuk gibi zorlu fiziksel koşullara maruz kalmanın vücudu güçlendirdiği de yapılan çalışmalarla ortaya konmuştu.
Kalbiniz daha az zorlanır
Aberdeen Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre; kalbin, yaz sıcaklarında vücudu soğutmak için cilde fazladan kan pompalaması gerekirken, kışın bunu yapması gerekmez. Dolayısıyla daha düşük bir kalp ritmi ile temponuzu düşürmeden koşabilirsiniz.
Nadiren terlersiniz
Koşu temponuzu artırmak ve daha uzun mesafe koşmak soğuk havalarda nispeten daha kolaydır, çünkü vücudunuz, vücut ısınızı düşürmek için terlemek zorunda kalmaz.
Daha az susuzluk yaşarsınız
Terlemenin azalmasının bir sonucu olarak, su kaybınız azalacağı için yaz mevsiminde olduğu gibi sık sık su içme ihtiyacı hissetmezsiniz.
Kas ağrılarınız hafifler
Koşarken kaslarınızda oluşan o ağrıyı soğuk havada koşarken daha az hissedersiniz. Çünkü soğuk sebebiyle damarlarınız cilt yüzeyinden içeri doğru daralır, bu da az da olsa bir uyuşma ve hissizlik ile sonuçlanır. Bu nedenle vücudun fazla ısındığı noktalarda beliren ağrı ve acılar soğuk havalarda ortaya çıkmaz ve koşarken sizi rahatsız etmez.
Daha fazla kalori harcarsınız
Soğuk havada, özellikle de kışın koşmak, normalden daha fazla kalori yakmanızı sağlar.
Bilgisayarda 20 dakika çalıştıktan sonra, gözleri kapatarak ya da uzağa bakarak 20 saniye dinlenmek gözleri koruyor.
Bilgisayar başındaki işlerin göz sağlığına olumsuz etkisi, masa başındaki diğer işlerden daha fazla. Kitap okurken gözler aşağıya doğru baktığı için, yakına bakmak ve gözün uyum sağlaması daha kolaydır. Gözleri yormaz. Oysa, bilgisayar ekranı karşısında yazıları, gözlerimiz düz karşıya bakarken okuruz. Bu, gözleri zorlayan bir durumdur. Ayrıca, bilgisayar ekranına düz baktığımız için göz kapaklarımız daha aralıktır. Bu durum, gözyaşının daha çok buharlaşmasına ve gözün kurumasına neden olur. Ayrıca, bilgisayar başında yoğun çalışırken göz kırpma sayımız yarı yarıya düşer. Bu durum da gözlerde kuruluğa neden olur.
Şimdi de Güney Kore ileri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'ndeki araştırmacılar, demir ve çelikten yapılmış duvarlara veya tavanlara tırmanabilen yaklaşık 8 kilo ve 33 santimetre uzunluğunda, 4 ayaklı bir robot geliştirdi.
Hakemli bilimsel dergi Science Robotics'te yayımlanan bir makalede açıklanan yeni icada Marvel adı verildi.
"Manyetoreolojik elastomer" adı verilen kauçuk benzeri akıllı malzeme sayesinde robot, paslanmış depolar veya tankerler gibi pürüzlü yüzeylerde de rahatça hareket edebiliyor.
Araştırma ekibi, robotun endüstriyel alanlarda özellikle insanlar için tehlikeli olabilecek yüksek bölgelere tırmanabileceğini vurguluyor.
tabi bu tür icadlar beraberinde felaket senaryolarını getiriyor. "bu şeylerin silahlanması ve yapay zekaya sahip olması insanlığın sonunu getirebilir" temalı. haksız da sayılmazlar bence.
netflix dizisi black mirror'un metal kafa diye bir bölümü var. orada bu konu çok güzel işleniyor. Meraklısına:
avatar filminin konusu da olan başka bir bedende varolma fikri Bangor Üniversitesi'nde bilişsel sinirbilim profesörü olan Guillaume Thierry tarafından imkansız olarak görülüyor. "Beynin tıpkı bir bilgisayar gibi olduğuna dair popüler bir fikir var, ama değil" diyor.
"Bir beyinden diğerine aktarılabilen verilerden oluşmuyor. O yaşıyor ve neden ya da nasıl olduğunu bilmiyoruz. Anılarımı bir makineye aktarmak isteseydim, anılarımın neden oluştuğunu bilmem gerekirdi. Ama kimse bilmiyor."
Thierry, beynin karmaşıklığını açıklamak için, Seattle'daki Allen Beyin Bilimi Enstitüsü'nden bir araştırmaya atıfta bulunuyor. tüm nöronları 1 mm'de haritalayın. Bir farenin beyninin.
"Çok az miktarda dokuydu" diyor. "Fakat içinde 100.000'den fazla nöron ve aralarında bir milyardan fazla bağlantı vardı. Bunu insan beyninin boyutuna yükseltirseniz, bu şaşırtıcıdır. insanların düşündüğünün çok ötesinde."
"Bir şekilde, ikinci bedendeki duyulardan gelen tüm girdileri okuyan ve bunları gerçek zamanlı olarak beyninize gönderen bir sisteme sahip olabilirsiniz" diyor.
"O zaman beyninizin yapmak istediği her şey, tepki vermesi için ikinci bedene geri gönderilebilir. Beyin temel olarak bir giriş / çıkış arayüzüdür. Bazı duyusal girdiler alır ve bir motor çıkışı ve hareketi üretir. "
Ancak Thierry, "tamamen çılgınca" hale gelen noktanın, ana karakter Jake Sully'nin zihnini kalıcı olarak Na'vi avatarına aktardığı zaman olduğunu söylüyor.
"Muhtemelen girdi ve çıktıyı bir dereceye kadar okuyabilirsiniz, ancak en büyük sorun beyin fonksiyonunun geri kalanıdır. Bunu aktaramazsınız. Bu mümkün değil. Buna erişimimiz yok."
Hüküm: Hayır, zihninizi başka bir bedene bağlama şansınız yok. Sizin için Na'vi avatarları yok.
Stonehenge anıtı, ingiltere’nin başkenti Londra’nın 130 kilometre batısında bulunur. Searsen ve Linten olarak iki ayrı gruba ayrılan 30 büyük taştan oluşan bir yapıdır. Searsen taşların her biri 26 ton ağırlığında ve 3 metreyi aşkın boya sahiptir. Araştırmalara göre M.Ö. 3100 yılında yapıldığı düşünülüyor.
Uzun yıllar süren araştırmalar sonunda güneş ve ayın hareketlerinin Stonehenge içindeki yansımaları keşfedilmiştir. 21 Haziran yaz dönümü ve 21 Aralık kış dönümünde güneşin batışları tam bu yapının merkezine denk geliyor. Bu sebeple; Stonehenge’in güneş ya da ay tapınağı, yıldız takvimi için gözlem ve çalışma alanı, ölü ataların mabedi veya şifa merkezi gibi amaçlar için inşa edildiği düşünülüyor. bu yüzden insanlar özellikle bu dönemde burayı ziyaret ediyor.
Concorde sendromu, bir şeyin zararlı olduğunu bildiğin halde çok emek harcadığın için vazgeçememektir. concorde isimli uçağın ilk deneme uçuşlarında başarısız olmasına rağmen uçağa yapılan yatırımlara devam edilmesi, yatırımcıların geçmişteki kararlarına bakarak devam etmemeye karar verememesi uçağın teorinin isim babası olmasına vesile oldu.
Bu konuda yapılan birçok araştırmadan birinde üç grup deneğe, üç farklı fiyattan sezonluk sinema bileti satılıyor. Birinci gruba satılan kombine biletin fiyatı 15 dolarken, ikinci gruba satılan 2 dolar, üçüncü gruba satılan ise 7 dolar. Sezon sonunda deneye dahil edilen deneklerin kaç film izlediği incelendiğinde ucuz bilet alan deneklerin pahalı bilet alanlara oranla daha az sayıda filme gitmiş oldujları ortaya çıktı. En çok filmi ise 15 dolarla en çok rakamı ödeyen grup izlemişti. Kaliforniya Üniversitesi’nden Ha Hoang ve Barry Staw’ın antrenörler üzerinde yürüttüğü başka bir çalışmada oyuncuların performanslarına göre değil aldıkları ücretlere göre değerlendirildikleri ortaya çıktı. Daha çok ücret ödenen oyuncuların oyunda ve takımda daha uzun süre tutulduğu fark edildi. indiana Üniversitesi’nden Anne McCarthy ve araştırma ekibinin yürüttüğü bir diğer araştırmada ise yeni iş kuran girişimcilerin işleri yolunda gitmese dahi yatırımlarını kısmayıp büyük bir inatla işlerini sürdürdükleri görüldü.
Oysa Dostoyevski’nin dediği gibi, yanlış trene binildiğinde ilk istasyonda inmeye çalışmak gerek. ‘Çünkü yanlış yönde mesafe ne kadar artarsa, dönüş maliyeti de o kadar artar.’
çok duyduğum ve bir keresinde de canlı şahit olduğum olaydır. en büyük sebebi doğum esnasında anne köpeğin ( muhtemelen yavrular temiz ve sıcak bir ortamda doğsun diye ) yerinin değiştirilmesidir. yeni yerinde zaten karmaşık duygular içinde olan köpek kendini huzursuz hisseder ve doğan yavruları stresten öldürür ve yer. şahit olmak çok iğrenç bir şey olsa da genetik kodları öyle yazılmış demek ki.
siz siz olun köpeğiniz varsa doğumu kendi yaşadığı, alıştığı yerde yapmasını sağlayın.
tabii ki sokak köpeklerinin sorun olduğu bu dönemde doğum yaptırılmasına ben de karşıyım. cins de olsa köpekler verilen kişilerden bir şekilde sokağa düşebiliyor. sadece sokak köpeklerinin değil bir müddet evcil hayvanların kısırlaştırılmasında ve en azından çözüm bulunana kadar bir kaç yıl satışının yasaklanmasında fayda var.
Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco'da yapılan çalışmada, insan vücudundaki hücrelerin birbiriyle bağ kurmasını sağlayan bir dizi sentetik molekül tasarlandı.
Bu moleküller birlikte hücresel yapıştırıcı görevi görerek dokuların, sinirlerin birbirine bağlanmasını ve cerrahi müdahalenin işe yaramadığı hasarlı organların yeniden yapılanmasını sağlıyor.
Bugün bazı hastalarda yaralanmalar nedeniyle kullanılamaz halde olduğu düşünülen sinirleri yeniden büyütmek ve hatta akciğer, karaciğer ve hasar görmüş diğer hayati organları yenilemek mümkün olabilir.
icadın devrim yaratabileceği bir diğer alan da organ nakli olabilir. Nakledilen organların vücudun bütününe uyum sağlaması sağlanabilirse organ nakli beklerken hayatını kaybeden hastaların sayısı azalabilir.
Sosyal alışveriş teorisi, Amerikalı sosyolog George Homans tarafından geliştirildi. Homans, bu teorisinden ilk olarak 1958'de Alışveriş Olarak Sosyal Davranış (ing: "Social Behavior as Exchange") adlı makalesinde bahsetti.
Bu teoriye göre; insan, çevre veya toplum ile etkileşime girmeye çalışan insanların davranışları fayda-maliyet analizlerine göre şekillenir. Buna göre tüm insan ilişkileri ilişkinin potansiyel fayda (ödül) ve risklerinin (ceza) öznel olarak karşılaştırılması sonucunda kurulur. Daha basit bir ifadeyle, bir ilişkiden elde edilen fayda, ilişkinin maliyetinden daha fazla ise insanlar ilişkiyi sürdürme eğiliminde olacaktır. Aksine, maliyetlerin faydalardan daha yüksek olduğu bir durumda insanlar, etkileşime direnme veya ilişkiyi sonlandırma eğiliminde olacaktır.
Maliyetler; zaman, para ve çaba harcamak gibi birçok olumsuz durumu içerebildiği gibi partnerin olumsuz davranışlarına veya özelliklerine tahammül etmek gibi ilişkisel unsurlar da olabilir.
Faydalar ise; bir ilişki içerisinde pozitif değer taşıyan veya ödül olarak algılanabilen soyut veya somut unsurlar olabilir. Kabul edilme, destek, arkadaşlık duygusu, özgüven gibi kazanımlar buna örnektir.
Sosyal alışveriş teorisi ekonomik ilişkiler, arkadaşlık, iş arkadaşlığı veya romantik ilişkiler gibi birçok farklı ilişki için bir açıklama sunabilir. Örneğin sizden çok sık borç alan ancak geri ödeme konusunda iyi olmayan bir arkadaşınız olduğunu varsayalım. Bu durum, arkadaşınızla olan ilişkinizde sizin açınızdan bir maliyet olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, arkadaşınızın yanında geçirdiğiniz eğlenceli vakit bir fayda, ödül veya kazanım olacaktır. Arkadaşınızla olan ilişkiyi sürdürme veya bitirme kararının verilmesinde bu gibi fayda ve maliyetlerin karşılaştırılması gerekecektir.
"ABD'nin Georgia eyaletindeki kahraman çoban köpeği, koruduğu sürüye saldıran çakal sürüsünü öldürdükten sonra tedavi görüyor. Great Pyrenees cinsinden 20 aylık bir köpek olan Casper, vahşi hayvanlarla 30 dakikadan fazla süren kanlı bir mücadele verdi ve sonunda 8 çakal öldü."
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'den sinirbilimci ve uyku araştırmacısı Raphael Vallat liderliğindeki ekip, "Neden bir sabah dinç uyanırken, başka bir sabah uyandığımızda debelenip dururuz?" sorusunun peşine düşmüş. Çalışmaya toplam 833 gönüllü katılmış. Bu kişilerin önemli bir kısmı ikiz. Bu da araştırmacıların sonuca varırken genetik faktörleri elemesine olanak tanımak için.
ilk faktörün "uyku profili", yani gece uykusunun süresi ve zamanlaması olduğu belirlendi. Daha uzun uyumak ve normalden geç uyanmak, katılımcıların daha iyi uyanmasını sağlıyor.
ikinci faktör, katılımcıların önceki gün yaptıkları egzersiz miktarıydı. Gün içinde daha fazla hareket eden ve geceleri daha az fiziksel aktivitede bulunan kişilerin gece uykusunun kesintiye uğramadığı görülmüş.
Üçüncü faktör kahvaltı. Sabahları daha fazla karbonhidrat içeren tüketen kişilerin gün içinde daha dinç hissettiği görülmüş. Protein alımı ise tam tersi bir etki yaratmış.
Son olarak, Sabah öğününün ardından şekerli içecek tüketen katılımcıların diğerleri kadar dinç hissetmediği görülmüş.
Kanada'da, ikinci Dünya Savaşı sonrası doğan ve "baby boomer" olarak adlandırılan kuşağın iş hayatından çekilmeye başlamasıyla oluşan boşluğu doldurmak için 1,5 milyon yeni göçmen alınması planlanıyor.
Bu ay başında, hükümet 2025'e kadar yılda 500 bin göçmenin ülkeye kabul edilmesini öngören planı duyurdu.
ingiltere'nin Orpington şehrinde yaşayan Flossie isimli kedidir.
Sokakta geçirdiği yılların ardından Vicki Green isimli bir kadın tarafından sahiplenilen 26 yaşındaki Flossie, yaşıyla dünya rekoru kırdı.
Sahibi tarafından 'harika bir kedi' olarak tanımlanan Flossie'nin insan ömrüne tekabül eden yaşı 120.
Duyma engelli olan ve görme kabiliyeti gün geçtikçe zayıflayan kedi, buna rağmen sahibine ilgi göstermek ve onunla oyun oynamaktan geri kalmıyor.
Baykuştur. Baykuşların kanatları büyük ve geniştir. Bu nedenle kanatlarına binen yük miktarı düşüktür. Düşük hızlarda daha az kanat çırparak uçmalarına imkân veren bu özellik baykuşların sessiz uçmasının nedenlerinden biridir.
Kuşlar uçarken çıkan sesin nedeni kanatların hareketi sırasında havada oluşan basınç dalgalanmalarıdır. Özellikle kanadın arka kısmının şekli, kanadın hareketi sırasında ortaya çıkan basınç dalgalanmalarını belirgin şekilde etkiler. Baykuşların kanatlarının arka kısımlarındaki tüyler birçok kuş türünde olduğu gibi sert değil, aksine esnek ve yumuşaktır.
Hindistan'ın batısındaki Gujarat eyaletinde Prakash Jairam Desai adlı adama verilen cezadır. şahıs ineklerini serbest bırakarak insanların hayatını tehlikeye atmaktan suçlu bulunmuş.
Portsmouth Üniversitesinde yapılan bir araştırma, kedilerle anlaşabilmek için yavaşça göz kırmpmamız gerektiğini belirtiyor. Scientific Reports’da yayınlanan araştırma sonuçları, göz kırptığımızda kediler için daha ilgi çekici hale geldiğimizi doğruluyor. Yani kediler için göz kırpmak, bir çeşit iletişim yöntemi.
kediler tetikte olduklarında göz kırpmadan etrafı izlerler. Yani kedinize gülümsemek ve yavaşça göz kırpmak, onun yanında güvende ve mutlu hissettiğiniz söylemek için harika bir yol!
Sawadogo, 1946 yılında Kuzey Burkina Faso'nun Yatenga eyaletinde doğdu. Bölgenin koşulları 1970’lerin başında milyonlarca insanı kamplara ve göçlere sürükledi. Önemli gıda problemleri yaşandı, birçok hayvan sürüsü telef oldu, 100.000’den fazla insan öldü. insanlar eskiden bereketli olan köylerini terk etmeye başladı. yağmur yağsa bile toprak sert olduğu için akıp gidiyor, bitkiler ve ağaçlar tarafından emilemiyordu. çukur kazmak bile işe yaramıyordu.
Sawadogo geleneksel Zai yönteminde bir değişiklik yaptı. Su tutmaya yardımcı olmak için daha geniş ve daha derin taşlı çukurlar kazdı. Sert zemini kırmaya yardımcı olmak için termitler kullandı. Böylece yağış başlar başlamaz, bitkide suyu toplayan ve yoğunlaştıran çukurlara tohumlar ekip, düzensiz yağış alan bu bölgede su stresini azalttı. Yerel halk ona Zai geleneklerinden koptuğu için “deli” dedi. Hatta içlerinden bazıları ormanını ateşe verecek kadar ileri gitti. Başına gelenler onu doğru bildiği yolda yürümekten vazgeçirmedi.
Sonuçlar çarpıcıydı, mahsulle birlikte toprak gelişti, verimlileşti. Bu durum sadece tarımı iyileştirmedi, kurak topraklarda ağaç da yetişmeye başladı. Kırk yıl sonra 60’tan fazla çalı ve ağaç türüne, çeşitli yaban hayatına ev sahipliği yapan 40 hektarlık bir ormana sahip oldu.
Onun yöntemi yalnız Burkino Faso’da değil, Sahel’deki ve kıtadaki ülkelerde, Gana, Çad ve hatta toprakları kuraklık ve yağmur döngüleriyle tehdit altında olan Kenya’da kullanılıyor. Bu, onun için en büyük ödül olsa da sabrı ve kararlılığı sayesinde, Birleşmiş Milletler Çevre Programı “2020 Dünya Şampiyonları Ekosistem Restorasyonu” ödülünü de aldı.
bir insan'ın bir ülkenin kaderini olumlu yönde değiştirmesi ve doğada termitler dahil hiç bir canlının boşuna yaratılmadığının örneği olarak ibret alınacak bir hikaye.
Papua Yeni Gine'deki bir ormanda Uzmanların bir ay boyunca yaptığı ve ormana 20'yi aşkın kamera yerleştirerek yaptığı izlemelerle 140 yıl sonra yeniden var olduğu ortaya çıkan kuş türü.
Fransa'da toplanan uluslararası bilim adamları, giderek artan miktarda verinin yol açtığı dünyanın en büyük ve en küçük ölçümlerini ifade etmek için Cuma günü yeni metrik önekleri için oy kullandılar.
en büyük sayılar için ronna ve quetta ve en küçükler için ronto ve quecto kabul edildi.
Dünya yaklaşık altı ronnagram ağırlığında. 6 ve ardından 27 sıfır. yani 6.000.000.000.000.000.000.000.000.000 gram.
"Jüpiter, bu yaklaşık iki quettagram. 2 ve ardından 30 sıfır.