Gagauz edebiyatı'nın en önemli şair ve yazarlarındandır. Gagauzların hristiyanlık dinine bağlı olmalarından dolayı isimleri hristiyan isimleridir. Türk kaynaklarında bulunamamaktadır. Sadece Azeri bir kaynaktan bulduğum şu bilgileri aktarabilirim;
Şair ilk təhsilini doğulduğu kənddə almışdır. Sonra Ali Pedaqoji Məktəbdə oxumuşdur. Öyrətmənliyi özünə ixtisas seçən şair 1990-cı ildən bu yana Pedaqoji və Psixoloji Elmlər institutunda işləməkdədir. Bədii irsi poeziya və nəsrdən ibarət olan şairin “Sevgilim” adlı şeir kitabı vardır. Bununla yanaşı, Vasilioğlu qaqauz dərs kitablarının hazırlanmasında da iştirak etmişdir. T.Arnaut yazır:“Gagauz ədəbiyyatına bir yetenekli şair sıfatı ile giren Vasilioğlu eserlerinde sevgi konusunun yanısıra, Bucağın ecelini, halkın çektiği sıkıntıları vb. konuları büyük bir ustalıkla ve incelikle işler. Gagauz şiirine bir de tıpkı D.Karaçoban gibi cümbüşlü tarzı ile okurların dikkatini çekmiştir." Onun duyguları yalın ve herbir insana yakın. Çiftiçile çiftçi, bilgiçle bilgiç, köylü ile köylü olmayı bilen Vasilioğlu tıpkı bir öğretmen gibi şiirlerinde de bu saygınlığı korumaktadır.
Ayrıca 'sevgilim' adında bir şiir kitabı da bulunmaktadır.
Halk arasında üvey erkek çocuğunun tanıtılış biçimdir. Halk arasında üvey kelimesi yerine -lık -luk ekleri kullanılır. (bkz: oğulluk, analık, evlatlık, babalık)
Geri oğulluk kelimesine dönecek olursak, bu olayı yaşayanlar, bir yerlerde tanıtılırken kendinizi jon snow gibi hissederler. Herkes önce garipser, sonra direk gözlerini çevirip iyice bir süzerler. Sonra alaycı bakışlar içerisinde gözlerinde nefret görülür.
11.nesilin yeni kazanımı. Yeni bir 'arkadaş.'
Arkadaşlar birbirini bırakıp gitmezler, uzun süre buralarda ol, olur mu ?
Gecede siyah Sesleri
Duyuyor musunuz?
Ah mor renklerin efendisi
Pek hoş geldin.
Gecede siyah Sesleri var,
Sokak lambalarının turuncu ışıkları altında can çekişiyor gece.
Tüm varlığı ile can çekişiyor,
Nihilist bir yankı gibi.
Bütün siyahları hapsetmiş turuncu sokak lambaları,
Siyahın sesini duyuyor musunuz?
Yarasalar duyuyor, köpekler duyuyor,
Birlikte acı çekiyorlar güneş battığında.
Gece siyahın feryadıdır.
Siz duymuyor musunuz gecede siyah seslerini?
Ah! hoş geldin sessizliğin çığlığı,
Hoşgeldin halimin habercisi vavelya.
Kelimelerimi siyaha boyadım ben
Gözlerimi gri bir kuş sesinin ince cıvıltısına hapsettim.
Gözlerimi kapattım, gecenin sesini gördüm tüm hengamesiyle.
Dişlerimde hissettim, yanaklarımı okşadı sevecen bir tavırla.
Saçlarımı dalgalandırdı turuncu sokak lambaları altındaki bankta.
Gecede siyah seslerini dinliyorum turuncu sokak lambalarının aydınlattığı bankta,
Üzerimde bir kuş ağlıyor feryat feryat,
Kendisine yuva bildiği çürük dalda.
Ah vavelya hoş geldin,
Çığlığın en güzel melodi oldu
Gecede siyah Sesleri altında.
Ahenk ile ritim tutuyor siyaha tüm kavak ağaçları,
Üzerimdeki kuş hala ağlıyor feryat figan,
Yavrusunu kaybetmenin verdiği korkuyla.
Bizi bizsiz bırakma vavelya,
Gecede siyah Sesleri var.
Turuncu sokak lambaları Canımı yakıyor,
üzerimdeki hala bir kuş ağlıyor.
Gecede hala siyah Sesleri var.
Duyuyor musunuz?
Ramazan ayının önemini bu sene idrak edebildim ben. Bu gece. Bu güne kadar gündüzleri aç gezdiğim ama akşam yemeğinde tıka basa yemek yediğim, evdekilerle Kuman'da kavgası yaptığımız, akşamları ise eğlenmeyle geçirdiğim bir aydı.
Ama bu sene ilk defa tek başıma sahur yapıyorum. Ailem yok, sevdiklerim yok, arkadaşlarım yok. Yanımda kimsem olmayınca anladım. Yarın gece de böyle olacak bu durum, bundan sonra da. Hatta ve hatta iftarlar da tek başına geçecek artık. iftarda oruç bozuyormuş gibi yapıp sinirlendirebileceğim biri yok artık yanımda veya '-babaanne güllaç aldım yapsana .s diyebileceğim babaannem de yok... bu liste daha uzar.
Ramazan ayı boyunca bizde toplanırdı herkes. Aile büyüğü bizde olduğu için. 2 oda dolusu insan olurdu, mutlu olurdum.
Şimdi ise bir odada ben ve bir kelebek. Kelebek de benden sıkılmış olsa gerek ki sürekli cama çarpıp duruyor.
işin özü şu arkadaşlar, eğer yanınızda birileri varsa Ramazan da hayat da onlarla güzel. Sofraya oturduğunuzda çayınızı koyacak birisi varsa güzel. Kıymetini bilin.
Dersten çıktım, üniversitenin kapısına geldim. O ara bir kız ilişti gözüme. Veterinerlik fakültesi'nin evcilleştirdiği bir köpeği seviyordu, elinde cep telefonuyla. Bir an flash patladı ve kız köpeğin başını iki üç kez daha sevdikten sonra bıraktı. Sonra başka bir köpek daha geldi. Gelen köpek yatan köpekten daha çirkin ve bakımsızdı. Bildiğiniz sokak köpeği yani. Kızın diğer köpeği sevmiş olduğundan niyetlenerek kafası eğdi ve kıza yaklaşmaya başladı; kız bakmadı. Köpek korkak adımlarla biraz daha eğdi başını ve biraz daha yaklaştı kıza. Kız bu kez kafasını kaldırıp köpeğe baktıktan sonra ayağa kalktı ve çekip gitti. Yapması gerekeni yapmıştı çünkü. Sevimli bir köpeği sevmiş, onu instagram hikayesine/ snapchate atmıştı bile.
Sosyal medyanın bizim insani duygularımızın önüne geçtiğinin kanıtıdır bu yazarlar. Bir çok kişi böyle artık. Sosyal medyada sevimli kedi/köpek fotoğrafı beğenilir, takipçilerle paylaşılır. O hayvanlara ne bir yudum su verilir, ne bir parça ekmek. O hayvanlar artık birer duyar kasarak beğeni toplama aracılar. Ve bu beni çok üzüyor.
Orta çağ'da islam devletleri Türklerden oluşturulmuş paralı birlikler kullanmaktaydılar. Eyyubiler devletinden itibaren Kırım ve Kıpçak bölgesinden Mısır'a Kırım ve Kıpçak Türkleri götürülmüştür. Bu askerler bir süre sonra devleti ele geçirmişler ve Halife'yi egemenlikleri altına almışlardır. Daha sonra 1250'li yıllarda Memlüklüler (kölemenler) olarak bilinen Kıpçak Türk devletini kurmuşlardır. Mısır'ı ve Suriye'yi ele geçirmelerinin ardından devletin dili Türkçe olduğu için Türkçe orada prestijli hale gelmiştir. Bundan sonra Araplara Türkçe öğretmek için bir çok eser ele almışlardır.
Kıpçaklar bu kurdukları devlete devlet-i türkiyye ( Türkiye devleti) adını vermişlerdir. Yani tarihteki ilk Türkiye devleti Kıpçaklar tarafından kurulmuştur.
Star wars'daki usta yoda'nın Gagauz türkü olma ihtimalidir. Gagauz Türkçesine baktığınız zaman cümleler genellikle devriktir. Bugün hoca Metin okurken karşımda hoca mı Metin okudu yoksa yoda nasihat mi verdi anlayamadım. Kafa karışıklığı sorunsalıdır.
'ben bugüne kadar hiçbir masalda, hiçbir kadın için; benim kendi içimde senin için vermiş olduğum mücadeleden daha büyük bir mücadele verildiğine inanmıyorum'
diye bahseder kafka eski nişanlısı felice bauer'den.