pazartesi günü sol alttakini ameliyat ile aldıracağım, sonrasında üstteki ikisi de gidecek mümkünse normal çekim ile. korkuyorum be sözlük.
pazartesi gelen edit: kaç gün stresini korkusunu yaşadığım şeyden öyle kolay kurtuldum ki.. sabah yusuf yusuf modunda hazırlandım gittim doktora. titreye titreye uzandım koltuğa. önce fısfıs sonra iğne buraya kadar bişi yok. öyle uyuştu ki çenem kopar al o derece. sonra röntgenini çekti dişin. ucu böyle kıvrık ipnenin. dr çok küçük ihtimalle normal çekim olabilir dedi.içimden dedim tamam sıçtım bana gülmez böyle durumlarda kaderim. bi deneyeceğim dedi başladı operasyon 2 dk geçmedi bi baktım gazlı bez sıkıştırıyor ne oldu bitti mi dedim yamuk ağzımla evet dedi. çok mu dua ettin diye sordu bir de güldü. şimdi evdeyim ve nasıl mutluyum anlatamam. diğer ikisini çektirmeye koşa koşa gidicem.
sıkıntılı bir gündü 16 ağustos, garip bir havası vardı. 13 yaşındayım. o gece ailenin her bireyi farklı odada uyuyor. babam yatak odasında, bir ağbim çocuk odasında diğeri oturma odasında ve ben annemle salondayım. sallantıya uyandım. kıpırdayamıyorum. hiçbir şey düşünemiyorum. anlam veremiyorum. bu gürültü bizim evimizden mi geliyor? niye? zihnim bomboş. niye sallanıyoruz? anem üstüme siper ediyor kendini masanın altına masanın altına gidelim diyor. kıpırdayamıyorum ki düşünemiyorum ki. hem napıcaz masanın altında sığmayız ki oraya hem ne işimiz var orda noluyor? babamın sesini duyuyorum abimleri almış bize sesleniyor, annem beni tuttuğu gibi sokak kapısına yöneliyoruz. belki de 2 saniyede iniyoruz o merdivenlerden ayaklarım yere basmadan.
ve bir barakada giriyorum milenyuma. nasl girersen bir bin yıla öyle mi geçermiş acaba? bu yüzden mi hep derme çatma ve geçici her şey..
uyurken horlayan sevgiliyi aratabilecek sevgilidir. öyle bir kükrer ki kalkar başka odaya gidip o sese en uzak köşeye kıvrılıp uyumaya çalışırsınız yine uyutmaz. öyle çok küfür edersiniz ki içinizden. sinir yıpratır. sabaha karşı sızmanız ile onun enerjik mutlu dinlenmiş olarak uyanması neredeyse bir olur.