skandalları ortaya çıkaran, kamu örgütlerinin kamu çıkarlarına ters düşen uygulamalarını araştırarak bunları açıklamak amacı güden ve yirminci yüzyıl başlarında gündeme gelen bir gazetecilik anlayışıdır. *
kendisine ibadet edilen varlık; rabb, ilah. tevhid akidesine göre yegane mabud cenab-ı allah'tır. allah'ın dışında bir varlığı mabud kabul etmek islam inancına göre küfürdür.
kur'an-ı kerim'de mabud kelimesi geçmese de, bu kelimenin kökü olan "abede, ya'budu, ibadetun, ubudiyyetun"den çeşitli kelime kalıpları içinde gelen kelimeler bir çok ayette yer alır.
kul, "abd"; kulun yaratanına yöneltiği "ibadet", ibadet eden kul "abid", kendisine ibadet edilen de mabud'dur.*
nam-ı diğer fındık kurdu. curculionidae familyasındandır. erginleri 6-9 mm. boyda, kirli sarı veya kül renginde hortumlu bir canlıdır. bütün bahçelerde bulunmasına rağmen daha çok orman kenarlarına yakın ve kuzeye bakan bahçelerde bulunur. *
kuvvetle muhtemel, uydudan yayın yapan televizyon kanalıdır. yine kuvvetle muhtemel sahibi, haydar baş'tır. kime oy vereceksiniz sorusuna muhatap olan bütün seçmenler, haydar baş diyor başka bir şey demiyor. toplumdan biraz izole hayat sürüyor ve sadece bu kanalı seyrediyorsanız, haydar baş'ın tek başına iktidara geleceğine emin olabilirsiniz.
1913-1922 yılları arasında istanbul'da yayınlanmıştır. gazetenin sahibi mihran, başyazarı ali kemal'dir. günlük olarak yayınlanan gazete anadolu'daki hareketi sert bir biçimde eleştirmiştir. gazetede izlenen yol olarak ingiltere ile siyasi diyalog kurularak sorunların çözümü önerilmekte, bu açıdan kuvayi milliye hareketini cinnet olarak nitelendirmekte ve onun yöneticilerine değiler, bağiler diye hitap edilmektedir. eylül 1922'de kapatılmış ve ali kemal ise izmit'de linç edilmiştir. *
julius caesar'ın emriyle mö 59'da yayınlanan roma imparatorluğunun bir çeşit resmi gazetesidir. duvarlara asılarak, resmi kararların kamuya açık, ilk elden -söylenti yoluyla elde edilmeden- öğrenilmesine olanak tanımıştır.
wikimedia'nın yan ürünüdür. 2004 yılından beri kullanımda olan wikinews, kendin pişir kendin ye haberciliği yapmaktadır. haber yapma ve iletme süreci, 7/24 herkese açıktır. amaçları; özgür kaynaklı ve içerikli, yansız, katılımcı haber yapımını sağlamaktır.
arzuladığın şeylere dikkat et mealinde bir sözdür. cümle içinde kullanacak olursak; amatör kümede futbol oynarken, holivud yıldızları gibi gözüken süper lig'deki futbolculara bakıp,
ah o ligde bende olsaydım
açık çeklere yol alsaydım
vız gelirdi inan herşey bana
yeter ki o sarışın bana varsaydı dersin.
gün olur arzun yerine gelir. gecelere akarsın, o kız senin bu kız benim hale gelirsin, ancaaak ellerini ovuşturan alacaklı gibi paparazziler seni rahat bırakmazlar, "günde çift idman yapıyor" manşetlerine muhatap kalırsın. hayatı paparazzi ordusuyla birlikte yaşarsın. bıkarsın. manitayı koluna takıp, sahilde yiyiştin kimseninde bişeycikler demediği amatör zamanlarını özlersin.
bu nedenle, para, ün ile manita arasındaki tercihini baştan yapmalısın. sonra malak gibi ortada kalma.
düzenleme: bu girdinin, reel hayatta -kahramansal bakımdan- karşılığı yoktur. tamamen -affedersiniz- götten uydurmadır.
haberin doğruluğunu ve gerçekliğini kontrol eden/denetleyen kişidir. günlük gazetelerden ziyade haftalık, aylık yayın yapan medyada bulunmaktadır. amerikan yayıncılığının ayırt edici niteliğinden biridir. ingiliz ve avrupalı dergiler ve gazetelerde bulunmamakla birlikte buralarda editörler, haberin doğruluğunu ve gerçekliğini yüzeysel de olsa kontrol edip, imla hatalarını düzeltmektedirler.
blogcular, 19. yüzyıldaki pamphlet yazarları ve 17. yüzyıldaki ingiliz günlükçü samuel pepys ile karşılaştırılmaktadır.
samuel pepys, 1633 yılında doğmuş, 1703 yılında toprağı bol olsunlara karışmıştır. 1660-1669 sırasında tuttuğu özel günlükler; 19.yüzyılda yayınlanmıştır. ingiliz restorasyon dönemine ait en önemli kaynaktır. günlükte, dönemin önemli olaylarıyla ilgili (londra vebası, büyük londra yangını) yazıların yanında kişisel ifşalar ve görgü tanıklığından oluşan ifadeler de bulunmaktadır. *
radikal ingiliz protestanlarıdır. on altıncı yüzyılın sonlarında ortaya çıktı ve on yedinci yüzyıl boyunca başat güç haline geldi. katı ahlaki kurallara sahiptiler. ingiltere kilisesi'nin avrupa'nın protestan kiliselerine özellikle cenevre'dekine daha çok benzemesini istiyorlardı. kiliselerdeki papaz kıyafetine, orga, diz çökmeye karşı çıkıyorlardı. kral 1. charles'ın 1649 yılında idamından sonra, ingiliz imparatorluğunda yeni hükümeti ele aldılar ve sıkı puritan olarak bilinen oliver cromwell lider oldu. zulme uğramış pek çok puritan, 1620'li ve 30'lu yıllarda amerika'ya gelerek sonraları massachusetts olacak olan kolonilerini kurdular. *
matbaanın icadından sonra, kısa, kapaklı veya kapaksız ciltlenmemiş basılı yayınlar/broşürler pamphlet olarak adlandırılmaya başlandı. ilk pamphletler, 16. yüzyılın başlarında yaygın olarak ingiltere, fransa ve almanyada dinsel veya politik propaganda amaçlı kullanılıyordu. fransa'da birçok pamphlet, dinsel reformu destekleyen yayın yapıyordu. almanya'da, ilk defa protestan reformun liderleri tarafından, papa ve roma katolik kilisesine karşı fikirlerin yayıldığı araç olarak kullanıldı. martin luther, fikirlerini pamphlet aracılığıyla yayanların öncülerinden ve etkilililerinden oldu.
ingiltere'de, elizabeth çağında da pamphlet popülerliğini devam ettirdi. dinsel tartışmaların yanı sıra thomas dekker, thomas hashe ve robert grene gibi yazarlarca romantik kurgular, otobiyografi, sosyal ve edebi eleştirilerde de kullanıldı.
dinsel ve politik tartışmaların yaşandığı 17. yüzyıl, ingiliz pamphletlerinde, propaganda amacı daha baskın hale geldi. puritan ve anglikanlar arasındaki tartışmalarda önemli rol oynadı. glorious devrimi (1688-89) sırasında, pamphlet politik silah olarak kullanıldı. parti politikalarındaki gelişmeler, içlerinde joseph addison, richard steele, francis atterbury ve jonathan swiftgibi yazarları da barındıran pamphlet-çilere iş olanağı sundu.
18. yüzyıl boyunca da pamphletlerin güçlü etkisi devam etti. kuzey amerika'da, devrim öncesi, politik ajitasyon aracı olarak kullanıldı. politik pamphlet-çilerin içinde en önemlisi olan thomas paine; ocak 1776 yılında sağduyu (common sense) adında bir pamphlet yayınladı. koloniler döneminde; önemli olduğunu düşündüğünüz bazı konularda ikna etmek veya insanları haberdar etmek istediğinizde, yerel basımevine gider ve biraz pamphlet bastırıp, şehrin ilan tahtasına veya en yakın ağaca asarak insanların haberdar olmasını sağlardınız. amerika birleşik devletleri kurulduktan sonra, 1787 yılında yeni anayasa hakkında önerilerde bulunan pamphletler ortaya çıktı. politik diyaloğun artmasıyla birlikte, pamphletlerin rolünü, gazeteler, periyodikler ve ciltli kitaplar devraldı. 18. yüzyıl fransasında; voltaire, jean jacques rousseau, montesquieu ve denis diderot, aydınlanma felsefesini pamphletler aracılığıyla ilettiler. 19. yüzyılda ingiltere'de politik hareketlerin bir parçası olan pamphlet, 20. yüzyıldan beri ise, tartışmadan ziyade haberdar etmek amacıyla kullanılmaya başladı.
nicholas lemann, the new yorker gazetesinde yazmış olduğu amateur hour: journalism without journalist adlı makalesinde; 17. yüzyıl sonu ve 18. yüzyıl başındaki pamphlet yayıncılığının büyümesi ile günümüzdeki blogların doğuşu arasında karşılaştırma yapmıştır.
yemann, hükümetin yayın üzerindeki sıkı kurallarının gevşemesi, ingiltere'deki kentsel nüfusun artışı ve politik tartışmaların yoğunluğunun, pamphlet ve periyodik basının sesinin ve etkisinin yükselmesine önderlik ettiğini söylemektedir. ona göre pamphletin, bireysel hazırlanıp kitlelere hitap etmesi, kısa zamanda basılabilmesi, basım ve satın alma maliyetinin düşük olması, kolay nakledilmesi ve bütün sınıf ve politik eğilimdeki insanlara kolayca ulaşabilmesi gibi özellikleri bugünkü blogların özellikleriyle paralellik taşımaktadır. eski zamanlar biçim değiştirerek yeni zamanlarda kendini göstermektedir.
emily eakin'de new york times'ta yayınlanın antik tirad sanatının internete taşınması adlı makalesinde; george orwell'in, pamphleti (broşür) tek kişilik show olarak değerlendirdiğini, tam bir ifade özgürlüğüne sahip olan pamphletin, gazetelerin veya birçok periyodik yayınların sahip olduğundan daha çok, -kişinin seçimine bağlı olarak- ağzı bozukluğun, küfürbazlığın, kışkırtıcılığın özgürlüğü olduğu gibi; daha fazla ayrıntının, ciddiyetin ve aydınının özgürlüğü de olabilir demektedir. ayrıca, önceki dönemde kullanılan mürekkep ve kağıtlar gibi bloglama da hızlı ve ucuzdur. internete giren herkes bir blog yayınlayabilir. ciddi, ağzı bozuk, kışkırtıcı veya başka biçimlerde fikirlerini yayınlayabilirler. *
haber sitesi olma özelliği tali yönü olup, asıl link cenneti sitesidir. kamu personelinin msn messenger'dan artan vakitlerindeki favori web adresi, bir bu bir de memurlar.net'tir. yaklaşık on dakika önce farkettiğim, hala devam etmekte olduğunu gördüğüm bir hadise var. hadise şu: siteye giriyorsunuz, beş saniye sonra ışıklar sönüyor aynen sinema gibi. sonra yer göstericinin fenerinin ışığı gibi bir daire aydınlanıyor, aydınlatan ampül ama. mouse ile daireyi sitenin değişik güzergahlarında gezdirdiğinizde; türkiye haritasının içinde başbakanın resmi, "türkiye; tek millet, tek ba.. (bayrak olsa gerek yandaki reklama takıldığı için gerisi gözükmüyor), tek vatan, tek d..(din diye düşündüm ama yanılıyor olabilirim) yazısı, fonda kırmızı beyaz renk hakimiyeti var. on saniye sonra reklam bitiyor, herşey normale dönüyor.
enteresan bir reklam almış, belki başka sitelerde de vardır bilemiyorum. beni en mutlu eden ise herşeyin normale dönmesi. gerçek hayatta da öyle olmasını temenni ediyorum. ve bu; kar, boran yaza döner, acılar tükenir biter... diyorum.
anasonun içine sakız katılmış rakıdır. mey içki tarafından, "izmir sakızlı" rakısı üretilmektedir. şimdi öğlenin bu saatinde, iş vakti nerden çıktı bu rakı muhabbeti? efendice gündüzü akşama kavuşturmaya çalışan ben, sibel can'ın kışkırtmasıyla bu noktaya geldim. "çek git başımdan" adlı güzide eserinde ".....vurunca dibine sakız rakısının, biraz da ağlamışsındır...." dedi benim de aklım rakı, peynir, kavuna gitti. şu an geri gelmesini umut ediyorum.
onequeno'nun uyarısı üzerine yapılan düzeltme: eserin adı, "çek git başımdan" değil, "benim yerime de sev" miş. dimağ'ım şaftı kaymış.
ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinde (mülkiye) anayasa profesörüydü. bizim fakültede (ilef)1992-1993 bahar döneminde anayasa dersleri verdi. enterasan sınav biçimi ve soruları vardı. hatırladığım, çok sigara içerdi. akciğer kanseri yüzünden bu yıl erkenden aramızdan ayrıldı. nur içinde yat hocam.