Muhteşem bir şeydir. Kilometrelerce yol katedersin sadece sevgilin için. O çöller mi desem o uzun yollar mı desem o engebeli ve insana lanet okutacak yol şartları mı desem hepsini barındırır. Sonra da takdir edersiniz ki bunu paylaşmak en doğal hakkımdır ve gider paylaşırım bunu ben, '' aşk için 3000 km '' diye ya da '' aşk için engel yoktur '' diye.
Şimdiki gençlerin işi çok zor gerçekten okuldan eve giderken ya da iş çıkışı yarım saat toplu taşıma aracında oturmuyor da sevgilisi adına 5 saat oturarak yol katediyor. Bi' alkışı haketmiyorlar da neyi katediyorlar ? Aman neyi hakediyorlar ? Ha böyle söylese ben önünde reverans eylemeye hazırım. Ama yok, 3000 km onun adı.
ufak, tatlış ve ücretsiz bir müze. istanbul' da beyazıt ile çemberlitaş tramvay durağının arasında yol üstünde bulunuyor.
yahya kemal'in pasaportları, fotoğrafları, kitapları, kıyafetleri, şiirleri,çalışma masası ve sevdiği kadına ait olduğu düşünülen saç telleri ve aramadığınız her şey burada. hem niye arıyacakmışsınız ki siz yahya kemal' i...
schopenhauer' ın kitabı, ayrıca birçok düşünürün, yazarında farkında ya da farkında olmaksızın vadettiği anlam.
bana göre ise, şu âna kadar rastladığım, hayatın anlamını en iyi tanımlayan söz camus' nun sözü : ''hayatın gerçek anlamı, kendinizi öldürmenizi engelleyen her ne yapıyorsanız hayatın anlamı odur. '' sözüdür. yani ne ile oyalanıyorsan seni o yaşatır ve hayatının anlamı odur.
kahraman arketipi nin entrisi sayesinde haberdar olup izlediğim bir film. yer yer absürtlükler var, en beğendiğim sahne çakma sanat müzesiydi. fazlasıyla ironik bir sahne.
film de buram buram big fish havası var hatta çok fazla benzerlikler var.big fish'i beğenen bu filmi de beğenir.
Kahretsin kırcam bu kafayı dedirten rüyalardır. (bir şeyleri Tanımlamak da baydı ama)Evet. Tam olarak böyledir yani, uyandım ve kendi kendime lanetler okumaya başladım biraz önce gördüklerim ya da biraz önce gördüğümü sandığım senaryo her neyse benim kafamdan çıkmış olamaz.Gördüğüm rüyayı ,rüya demeye de dilim varmıyor ama ...
Rüyayı size anlatmam tam manasıyla '' bir kelimeler israfı '' olur. Belki bir Dostoveyski olsaydım size bu içinden çıkamadığım durumu izah edebilirdim sevgili okuyucular (tabii ki de münevver olmayan nurculardan bahsetmiyorum) ama gerçekten değilim.
Dali'nin,Einstein'ın şimdi neden Microsleep yöntemini kullandığını anlıyorum (tabii böyle bir yöntemin primci safsatası olup olmadığını da bilmiyorum.)
Rüyaları parayla satın alacağımız günleri bekliyorum ben ve şu rüyaya 20 lira verirdim diyorum şuna 10 ...
Rüyalarımda müthiş bir senaryo,harika açılar, o kız çocuklarının hiçbir yerde görmediğim elbiseleri ve o mayhoş ışık evet loş değil tam olarak mayhoş görüntüler ve anlar görüyorum.Hepsi özenle tasarlanmış sanki.
Rüya görün,rüya görmelisiniz.
Benim rüyamsa beni şaşırt butonuna basabileceğim bir araç, sanırım. Sanırım dedim çünkü rüyada hiçbir şey net değil ,ya da sadece kendimi uyutmak için bahane arıyorumdur.
Birisi karşı cinse, diğeri hemcinse söylenir. Bazen hemcinsinize seni seviyorum demek abes kaçabilir ama telefonu kapatmadan önce seviyorum seni cümlesini sıkıştırdığınızda hoş bir izlenim yaratabilir ya da duylanım her neyse...
''hakiki kahraman kendi alınyazısı adına çarpışır ve ölür, bir inanç uğruna değil. ''
bu cümle aklıma şunu getirdi.fil vakasında ebrehe ve ordusu gelir kabe'yi yıkmaya. mekke şehrini idare eden abdulmuttalip dikilir karşısına ve ebrehe'den yağmalanmış olan 100 devesini geri ister. ebrehe sinirlenir ve ''ben kabeyi yıkmaya geliyorum sizse benden develerinizi mi istiyorsunuz ? '' diye karşılık verir. abdulmuttalip ise ''ben develerin sahibiyim,kabeyi sahibi korur '' der.
şimdiki müslümanlar olsa heralde abdülmuttalip'i mürted ilan ederlerdi diye düşünüyorum.
Diyeceğim odur ki alınyazınız için çarpışın inancınız için değil.malumunuz inançları için çarpışanlar tahribatı onarılamaz zararlar veriyor.
''artık bu dünyanın çocuğu olmamayı umarken,bir de baktık ki,zamanın efendisi ve salgı bezlerinin bağımlısı kaypak münzeviler gibi iştahımıza boyun eğmişiz. fakat bu oyunun sınırı yoktur: arzularımızın her biri dünyayı yeniden yaratır, düşüncelerimizin her biri de yok eder...''
itibar ettiğim bir tarihçi olarak kendisini çok başarılı bulurum.fakat katıldığı bir programda sarfettiği şu sözler beni bir hayli düşündürttü.
'' şiir duygulanmak için okunur,şiir düşünmek tefekkür etmek için okunmaz şiiri düşünmek için okuyan toplumlar hödüktür. ''
bu sözleri dile getiren ilber hoca değil de başka biri olsaydı siktiri çeker şiirle düşünmeye devam ederdim.ama ilber hoca dedim mi orda bi dur diyor insan haliyle.
ben şiiri düşündürdüğü için seviyorum açıkçası. aşk,ayrılık bana vıcık vıcık ,yapmacık geliyor. ilber hoca acaba ahmet hamdi tanpınar hakkında ne diyor. 'ne içindeyim zamanın,avare ilhamlar şiirini okumuş mu. bana göre zikrettiğim şiirler duygudan öte bir düşünmenin, zekanın parıltısıdır.sonuçta ahmet hamdi tanpınar dediğimiz zatta en az ilber hoca kadar alanında başarılı bir kimsedir.
kitap duygusal olmanın yanısıra ilham veren anekdotlar barındırıyor.ikilinin sapyoseksüelliğinden ve 50-60 yaşında olmalarına rağmen 18-20 yaşındaki karşı cinsleriyle samimi yaşam süren bir yaşam tarzlarının olduğundan da bahsediyor.çocukluklarında yaşadıkları zor yaşam şartlarına ve dahi olmalarında önemli rol oynayan aşırı bir okuma ve yazma alışkanlıklarını ve yaşadıkları dönemin siyasetini ilmek ilmek işliyor.
che guevara'yla sartre'ın kısa buluşmasını che guevara'nın sartre 'ı nasıl dikkatle dinlediğini ,
sartre'ın arkadaşı olan albert camus'tan bahsederken camus 'un beauvoir'ı kadın olduğu için hiç ciddiye almadığını ve beauvoir'in bu yüzden bir daha camus'la konuşmadığını çok güzel anlatmış kitap.
"Bir şeyi inkar etmemiz için o şeyin kuran da yazmaması yetmez kuran ın doğrudan yasaklaması gerekir" sözünü savunarak evrimle islamı bağdaştırır.Yani evrim islama göre gayet kabul edilebilir olduğunu ,sorunun müslümanlar maymundan geldiğini kabul edemediğini, eğer maymun değil de aslandan geldiğimizi bilim bize söyleseydi müslümanlar daha rahat kabul edebilirlerdi der. Ayrıca şu evrim meselesini hz. Ömer e soralım dersek açık bir şekilde anakronizm yapmış oluruz.
Ian mcshane gibi bir karakteri barındıran güzel başlamış bir dizidir. içinde bolca amerikan klişeleri olsa da ian için izlemeye değer.
Kitapını okumayanların anlamasını ummuyorum. başta iskandinav mitolojisi ve diğer ulusların mitolojisine hakim olması gerekir. Dizi eski tanrıların ve yeni tanrıların kapışmasını konu ediniyor.izleyelim ve görelim
Bu arada kitap tavsiyesini bana 3-4 ay önce veren kahraman arketipi hocama da teşekkür ederim