türkiye'de
bir gazla başlanan boykot hareketlerinin fıs diye sönüp bitmesine
örnektir. boykot falan yapmiyor kimse, lıkır lıkır içiyorlar. ben kola
sevmeyen biri olarak hep boykottayım sanırım.
ABD asıllı Alexis G. Zall'ın sözlüğün sahibi olarak öğrenilmesi üzerine ismail Alpen'in dış mihraklar tarafından yönlendirilen bir kukla olduğu iddiaların arasında. Gençleri internet ağında toplayarak gizli mesajlar verdiği düşünülen bu oyunda ise ismail Alpen, Türkiye temsilcisi rolünde olduğu iddialara ekleniyor. http://www.sozlukhaber.com/h/2735/
bu ülkede birçok insan acı çekmeyi erdem sanıyor. oysa ki acı çekmek erdem değil sadece deneyim oluyor, pişmanlık oluyor, keşke oluyor, bazense bir hatanın sonucu oluyor. ve evet erdem bir olgunluk göstergesidir; fakat önce olgunlaşır sonra erdemli oluruz.
Dün akşam tolga çevik'in sahnesinde oyuna dahil olmuş seyircilerden biridir. ismi üzerine kelime oyunları * yapan tolga çevik ve ipek tuzcuoğlu koparmıştır.
geçtiğimiz yılki mezuniyetimden beri bir boşlukta mıyım nedir bilmem ama sürekli aşk, iş, sağlık sorunları veyahut bunların var ya da yok oluşlarıyla içimde oluşan melankolik rüzgarları, çevreme baktığımda da şu veya bu şekilde fark etmiş olmamla çıkardığım sonucun özeti olan durumdur.
hayaller fiile dönüştüğü, içimizdeki soyutluğun somut bir forma bürünen halini temsil eder kapanış, bir sondur çoğu zaman. simyacı kitabında demek istediğimi açıklayan çok güzel, kısa bir hikayede: bir müslüman yıllar boyu hacca gitmek için çalışır, para biriktirir. ve kahramanımız ona yeterli parasının olduğunu neden hayalini gerçekleştirmediğini sorunca o da "eğer gidersem döndüğüm zaman çalışmak, çabalamak ya da yaşamak için bir amacım kalmayacak ondan korkuyorum" der. kapanışı unutulmayacak anlarda buluşmak üzere..
Başıma kalan bu başlığı gördüğümde aklıma gelen ilk şey güzel yürekli kardeşimin bir anısıydı. kardeşim ilkokula giderken bir konu üzerine ablam esprili bir edayla biz fakiriz ama olmaz deyince kardeşime, kardeşim ağlamaya başlayıp 'anne biz fakir değiliz dimi? ' diyerek hüngür hüngür ağlamıştı. Kardeş candır, canımdır. *
Ankara'da Tunalı Bülten Sokak'taki menüsünde içki, kahve ve yemeklerin bulunduğu samimi, sıcak bistro. çalışanları da mekan da çok keyifli. Bir gün uğramanızda fayda var, pişman olmayacaksınız.
Özellikle gezi direnişi olayından sonra da net olarak gördüğümüz türklerdeki mizah anlayışı; açılan pankartlar, mizahla ortaya konulan güzel afiş ve tepkilerden yola çıkarak bana şunu düşündürtmüştür: Mizah anlayışımızdaki kıvraklık ve yaratıcılığın onda biri kadar siyaset yapmayı bilseydik 3 değil 4 kıtaya yayılmış bir millet olurduk. Şimdi düşünüyorum da geniş bir yüzeysel yapıya yayılmış olmaktan ziyade, daha huzurlu olurduk belki de o zaman ve bu çok daha iyi olurdu.
bugün bir kürt arkadaşımla konuşurken 'bence kürtle pkklı aynı kefeye konmamalı dediğimde ' belki de koymalısın, haklı bulduğum çok eylemleri bulunur' demesinin üzerine apışıp kalmak deyimi üzerine düşündüren konudur.
neden bu kadar küfür hakaret?ben ne pkklı ne akpliyim, yeter küfretmeyin arkadaşlar çok ayıp oluyor. ben sadece insanların haklarını her yerde her zaman aramamalarına kızıyorum. Onun için ifademi böyle bir hicivle anlattım. lütfen entrylerdeki küfür ibarelerini kaldırın arkadaşlar, ben o dediklerinizi hak etmiyorum. kendimi yanlış ifade ettim sanırım ki böyle hakaret yedim. Burda benim gibi yazar olan arkadaşlarımın böyle çirkinleşmesi çok üzücü.
Bazen çok zor şeyler yaşarsınız, o kadar ağır olur ki yükünüz kocaman bir gülümseme bile üstünüzdeki hayatın yükünü boşamaz. Ve bu yaşadığınız şey ne kadar kolay atlatmış gibi görünseniz de etrafa izler bırakır kimliğinize. Artık 'siz' eklentilerle ve eksiltilerle yeni bir kimliği yaşatırsınız bedeninizde. işte tam o zaman yalnızlık, bir ruh halinden çok karakteristik bir özellik olur kimliğinizde. Etrafınızda çok kişi olması, telefonunuzun çok çalıyor olması ya da çok seviliyor olmanız ya da çok çok çok... bunlar hiçbir şeyin kanıtı değildir, sadece çoktur hepsi nicelikte ama nitelikte sizden bir kimlik alan canavarlar. Hatta sonra insanları çok seversiniz, paylaşmak, insanların yüzüne gülücük kondurmak kimsenin inanamayacağı kadar sevindirir sizi ama ama.. yine o insanlar sizin en ufak bir yanlış ya da eksiğinizi ortaya çıkarırlar dünyaya olan kızgınlıklarını sizden çıkararak, dünya karşısında aciz sizin karşınızda Hitler'dir hepsi. Sonra bir gün bir film izlersiniz sızlar eski kimliğinizin yaraları bir de bakarsınız ki özlemişsiniz onu ve kalabalık yalnızı bir insan olmuşsunuz bir film repliğinde yaraları sızlayan..
Hacettepe üniversitesi Fransız dili ve edebiyatı bölümü hazırlık sınıfında iki dönem boyunca ders kitaplarından diyalogları işlenen colocataire * lerdir. Dersin haftanın beş günü ve sekiz ay boyunca olmasından mütevellit rüyanıza girmeleri olasıdır.
Tıpta cevabı bulunamamış sorulardandır. Buna devlet bir el atsındır aksi takdirde ağzı olan konuşuyordur. Günümüzde örnekleri her gün her yerde mevcuttur.
Kendi parasını kazanmayı küçük yaşta öğrenir, babanın eve ekmek getirmek için ne kadar ter döktüğünü bizzat kendisi de anlar. Yani ben anlamıştım. Edit: yahu niye eksiliyorsunuz? Ben napim para içinde yüzmediysem benim suçum mu?
iki cinsiyet vardır: kadın ve erkek. Kız, delikanlı gibi sadece bir yaş evresini vurgulamada özellikle kullanılan bir ifadedir. Ama türk toplumu kadın kavramını rahatça lügatına dahil edemeyen, farklı yönlere çeken bir toplumdur. Oysa ki misal yabancı dilden örnek verelim; tuvaletlerde hiç girl- man yazar mı? Ama Türkiye'de tuvalet kapısında kız- erkek başlığı görebilirsiniz.