dindar ya da mütedeyyin insanların bazılarından farklı olarak yeryüzünde bir islam devletinin gerekliliğinden, ümmetin tek bir çatı altında yaşamasından bahseder islamcı. her dindar islamcı değildir elbette. sonuçta islamcılık siyasi bir görüştür. o yüzden bu görüşleri savunan bir insana "islamcı" demek onu yaftalamak değildir. ayrıca dilimizde tüy bitti, yahu şu -ci, -cu ekleri illa ki bir şey alıp satana isnad edilemez be güzel kardeşim.
kültürel olarak erzurum ya da bayburt'tan farkı yoktur. kendilerini albanların torunu olarak gören bir azerbaycanlıya henüz denk gelmedim. azerbaycan türklerinin esasen irani bir halk olduğunu iddia eden farisilere gülüp geçerken albanlar nerden çıktı yahu?
başbakanı imam hatipli olan bir ülkede neden garipsendiğini anlamadığım valilerdir. zamanında halkın yarısı bu adama oy vermiş, ne olursan ol, gel başbakanımız ol demiş.
şimdi şurada yapılan yorumlara bakıyorum da hayatlarında bir kere bile imam hatip lisesinin kapısından içeri girmemiş olanlar konuşuyor, ahkam kesiyor. imam hatiplilerin idari amirlik yapacak eğitimi nerde aldığını merak ediyor, aklınca sorguluyor. güzel kardeşim, önce bir bilgi sahibi ol, ondan sonra saçmalama hakkını kullan özgürce. sanki bu adamlar direkt liseden sonra valiliğe başlıyor. kaldı ki düz bir lise'de hangi dersler alınıyorsa, yani matematik, tarih, coğrafya, kimya, fizik, felsefe vb. imam hatip liselerinde de o dersler alınıyor. sadece bunlara ek olarak dini dersler verilir.
imam hatip lisesi mezunu olmama rağmen, şu andaki imam hatip sistemini savunan biri değilim, tüm bu okulların kapatılıp yerine din bilgisi ağırlıklı, adam gibi yabancı dil öğrenilen, daha etkin okullardan yanayım ben. ama sizin şu kendinizden olmayanı dışlayan, yukardan bakan zihniyetinize şahit oldukça en büyük taraftarı kesilesim geliyor bu okulların.
bu video'nun sözlüğe taşınmasındaki ulvi amacı maalesef anlayamamışım. affedin beni sevgili okurlar. halbuki gayet masumane, şahane bir sebebi varmış. neymiş o ; ahlak timsali olarak gösterilen türbanlıların aslında neler yapabilecekleri. utanıyorum şu anda kendimden biliyor musunuz? yıllarca türbanlıların, ahlak timsali olduklarını, onların yarı melek olduklarından ötürü günah işlemeyeceğini sanmıştım. sonra allah'tan bu video'yu görüverdim de türbanlıların aslında ne mal olduklarını anladım. görüntüdekilerin farsça konuştuğu falan söyleniyor ama önemli değil, ne de olsa türbanlı türbanlıdır.
bir de yakın akrabamda ve çevremde imam hatipli kızlar olmadığından, böylesine büyük bir camiayı saçma sapan bir video'yla töhmet altında bırakanlara teşekkürlerimi iletmekten de hiç ar etmiyorum. ne demiştik maksad; gerçekleri görüp, türbanlıların da ahlaksız olduğunun farkına varılması. hey yavrum heyy!!
her şeyden evvel söz konusu video'nun, bir imam hatip'te çekildiğini iddia edip, bunla ilgili başlık açmak, ardından utanmadan bir de pişkince bunun hakkında ahkam kesmek, hiç değilse bu sözlüğü okuyanların zekasına hakarettir. bazı şeyler hakkında atıp tutmaya kimin hakkı olup olmadığına karar vermeden önce, saçma sapan bir videoyla koca bir camiayı töhmet altında bırakmaya kimsenin hakkı olmadığının farkına varılmasını temenni ederim.
konuyla ilgili olan video'nun güzel yurdumun çeşitli şehirlerinde zeka testi olarak uygulandığını duydum.
o görüntüdekilerin türk olmadığını ilk bakışta anlayanlar normal zekaya, konuştukları dilin de farsça olduğunu anlayanların normalin biraz üstü zekaya sahip olduklarına karar veriliyormuş.
yoo hayır, bu video'yu türkiye'deki bir imam hatip'te çekilmiş olduğunu sananların zeka seviyesine dair bir şey söylemeyeceğim.
nasıl bir siyasi hareket olduğunu anlamak için şunları bilmenizin şart olduğu partidir;
saadet partisinin dünya görüşünü ortaya koyan milli görüş'ün temelini islam dini oluşturur. yani sağ-sol, komünizm, gibi kavramlar daha yer yüzünde bilinmezken, milyonlarca insanın dini olan bir kaynağı vardır. siyasi olarak islamcılık ideasını savunur ki o da 200 yıllık bir geçmişi olan köklü bir akımdır. yani öyle sağ-sol gibi kavramlarla işi olmaz. her mazlumdan-zulümden bahsedeni, eşitlik, adalet, hak-hukuk diyenleri "sağcı-solcu" diye yaftalamadan evvel, mezkur kavramların islam dinindeki yerlerini ve önemini bir öğrenin.
maalesef yıllardır yapılan bir hatadır bu. sanki düşünce özgürlüğü, adalet, eşitlik gibi kavramlar, batı'dan ihraç ettiğimiz, demokrasi, liberalizm, komünizm vb. gibi ideolojilerin tapulu kavramlarıdır. sanki bu ideolojileri savunan insanlar dışında kimse bunlardan bahsedemez, bunları dert edinemez veyahut söz eder ya da dert edinirse o da hemen demokrat, liberal ya da komünist vb. olmak zorundadır. şüphesiz ki bu dar bir görüş açısının yansımalarıdır.
dediğim gibi kökleri yüzlerce yıllık bir düşünce sistemine dayanan bu oluşuma dil uzatan herkesin ideolojisine yüzlerce yıllık ömür diliyorum...
bir çocuk kaç yaşında akranlarıyla oynamaya başlarsa, kaç yaşında kendini bilir, kaç yaşında zillere basıp kaçmaya başlarsa işte ben de o zamandan beri tanıyorum bu adamı. babalarımız hala/dayı çoçuklarıdır. akrabayız yani. ama mesele bu değil. daha nice yakın akrabam var ki "alpi" kadar sevmem, değer vermem. şu yaşıma gelene kadar o kadar çok şey yaşadık ki beraber, yazmaya kalksam sanırım sayfalar tutar inanın. ancak bir kaç tanesine de değinmeden geçemeyeceğim.
bir kere her bayram istisnasız torpil patlatmalar, kartal'a gidip ateri'de vakit geçirmeler falan(daha sonra internet kafeleri aldı ateri salonlarının yerini). bunlar rutinlerimizdi nerdeyse. her kartala gidişimizde bu alpi muhakkak kazı-kazan oynar, ufak tefek de olsa bir şeyler tutturdu. babalarımızla beraber bursa'ya gezmeye gittiğimizde kültürparkta sandal'a binip ona buna laf atarken parmağını iki sandalın arasına sıkıştırdığını, feryad-figan ağlarken bir yandan kaş göz işaretiyle babasına, "ona buna laf attığını" söylememem için imalarda bulunduğunu, 5 dakikada nasıl hikaye yazıp, o işten sıyrıldığını daha dün gibi hatırlıyorum. sonra, onlara gittiğimizde binbir türlü yaramazlıktan sonra kocaa dolabı neredeyse üzerimize devirdiğimizi, akülü arabasına binmek için ettiğimiz kavgaları, babasının çektiği kamera'da daha çok gözükmek için canhıraş bir şekilde ettiğimiz güreşleri... daha neleri hatırlıyorum...
dönüp bakıyorum ardıma, onca zıtlığa, tersliğe rağmen ne sağlam bir dostluk kurmuşum diye seviniyorum..
bu bahsettiğim zıtlıklar da şimdi dikkati mi çekti, he.
ben en koyusundan bir cimbomluyken, alpi fanatik fenerbahçelidir. halamın kızının düğününde beni alıp götürdüğü, fenerbahçe-elazığ maçında "fener diye bağır, yoksa bu cimbomlu derim bak" deyişini hatırladıkça söverim kendisine.* ilk kez nargileyi de, bu maçtan evvel kadıköy'de içirmişti bana. ilk ahmet kaya'yı dinleyişim, haluk levent'i tanıyışım da alpi sayesindedir.
ben ne kadar sakinsem o, o kadar deli dolu çılgın bir adam. çocukken de böyleydi. sokakta yürürken bağıra bağıra söylediği şarkılar, fener için yaptığı tezahüratlar hala kulağımda. bense hep onu susturmakla " lan olum dur, rezil ettin bizi" demekle meşgul olurdum.
o avrupa yakasında ikamet eder ben anadolu yakasında yaşardım. tüm akrabaların bir araya gelebildiği günleri iple çekerdim; bayramlar, düğünler, nişanlar, cenazeler, rutin ziyaretler.. çünkü bu zamanlarda alpi de gelecek yine binbir türlü fırlamalıklar yapabilecektik.
her şeyden evvel müthiş bir zekası var. kısacık zamanlarda uydurduğu harika hikayelerle kaç kere dayaktan, azardan kurtarmıştır hem kendisini hem beni. yeri gelmişken 10 yılı aşkın süredir kullandığım "ismilo" nicki de yine alpi'nin uydurduğu bir şeydir, sağolsun.*
biraz büyüyüp belli bir fikri dünya görüşü olarak benimseme dönemlerimiz geldiğinde, ben ümmetçi-islamcı bir çizgiyi seçtiğimde, alpi, daha çok milliyetçi-muhafazakar bir yola sapmıştı. hala ikimiz de öyleyizdir.
işte bunca zıtlık arasında böyle bir dostluğun doğmasını hep garipserim, ama müthiş keyif alırım.
aradan yıllaar geçti, kader beni gurbete savurdu, o ise sılada bekler şimdi, elinde marpuç, ismilo gelse de çeksek diye..
nasıl ki iki bin yıl evvel "ben romalıyım" demek ne kadar prestijlidiyse, 400 yıl evvel de bu cümleyi sarfetmek o kadar prestijliydi, gurur vesilesiydi.
tam olarak suudi arabistan'ın zekeriya beyaz'ı diyebiliriz bu şahıs için. tamam zekeriya beyaz gibi "show"a yönelik hareketleri olmayabilir ama ülkelerindeki yerleşik "resmi" dini görüşe(bakın normal demiyorum, resmi diyorum) hizmet etmeleri bakımından, bazı güçler tarafından kullanılıyor olmaları bakımından tıpatıp aynılar.
ama yine de haddimi bilip kendisi hakkında islam düşmanı vs. gibi laflar etmem. ya hakikaten -gaflet içinde de olsa- müslümansa? bunun hesabını yarın ruz-i mahşer'de vermek zor olur. onun için en iyisi ıslahı yönünde dua etmektir.
"O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonsuza kadar o ölümsüzdür. (Prof.Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 208)
"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; islamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler." (Atatürk, Nedim Senbai, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s. 102, 1979)
- Hz. Muhammed'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların karı değildir, O'nun Peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır. (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet işleri Başkanlığı Yayınları, s.28)
"Büyük bir inkılap yaratan Hazreti Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir." (Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, s. 4)
gayet normaldir. hiçbir karşı rejim bağıra çağıra gelmez zaten. neyse bu mevzuyu iyice açıp, uzatıp canınızı sıkmak istemiyorum çünkü biliyorum ki her şeriat kelimesi geçtiğinde irkiliyorsunuz, ürküyorsunuz.
efendim şimdi kafama takılan bir husus var; 3 tane bale 5 tane heykel derneği varmış, buna karşın 35 bin cami derneği varmış ve sanki bu rakamların oluşmasında devletin her hangi bir katkısı varmış gibi gözümüze sokulmuş. yahu güzel kardeşim, sen de bale derneği kur o zaman, toplanın hep beraber baleye gidin, tiyatro oynayın, karışan var mı? nedir bu cami sayısıyla alıp veremediğiniz anlamıyorum.
yahu şunu idrak edin artık, bu millet ne yapılırsa yapılsın vazgeçmiyor dininden. cumhuriyetin ilk 30-40 yılında olduğu gibi gerektiğinde ahırda, samanlıkta orada burada da öğreniyor, okuyor kuran'ını, kılıyor namazını ama asla vazgeçmiyor işte. halk neye ihtiyaç duyuyorsa, neyi istiyorsa onu yaptırıyor, finanse ediyor. sizlere de böyle sayılarla oynamak kalıyor..
"Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar." (Bakara Suresi, 186)
eğitime ve öğretime diğer insanlardan farklı bakan hocaları ve de farklı bir şuurla yetiştirilmiş öğrencilerden kaynaklanıyordu eskiden. eskiden diyorum zira şu an imam hatiplerin durumu ortada. elbirliğiyle oluşturulmuş bir planın sonucu olarak imam hatip liseleri dışlanmış, tüm cazibesi kaybettirilmiştir. bilinen kaliteli hocalarına, başörtüsü olaylarında pek çok ceza gelmiş, direnenler farklı yerlere ve liselere sürülmüşlerdir. bunlar bizzat benim yaşadığım şeyler olduğundan dolayı sizler gibi kıçımdan uydurup espri yapmaya, komik olmaya çalışmıyorum. burada yazılan pek çok yazı kişilerin biyolojik ve zeka yaşına dair harika ipuçları veriyor bazen. bakıyorum da sırf dinle alakalı diye bu liselere karşı yürütülen kara hamaset cidden sizlerin acizliğidir. halbuki birazcık araştırsan, biraz insaf sahibi olsan bu liselerden yetişmiş insanları kökünden hırsız, aptal, odun olarak nitelemezsin. biraz vicdan sahibi olsan, bir hamaset uğruna bu insanları yok yere karalamazsın. bu okullarda, en nihayetinde seni yetiştirmiş olan milli eğitim'in okullarıdır. müfredatını uzaylılar hazırlamıyor, kaldı ki bu okullara gidenlerde marslı değil belki de senin kapı komşun falandır. ama insanlar böyle sözlüklerde falan yazınca daha rahat oluyor nedense. gerçek hayatta asla söyleyemeyecekleri şeyleri nicklerinin arkasına sığınıp bol keseden atıyorlar. klavye delikanlılığı kolay tabi.. neyse..
bu okullar 10 yıl evveline kadar hemen hemen her üniversite sınavından derece yapanlar öğrenciler yetiştiriyorlardı. zaten kapanmalarının ve önlerinin kesilmesinin sebebi de bu acı gerçektir. şimdi sizlere benim de mezunu olduğum kartal anadolu imam hatip lisesi'nin bazı başarılarını yazacağım, olur ki bundan sonra düşünüp konuşursunuz. diğer imam hatiplerin de elbette pek çok derecesi vardır ancak ben sadece kendi okulumunkileri yazacağım buraya en azından bu okullar hakkında bir fikir vermiş olur;
-1993-94 döneminde Fen alanında Türkiye birincisi : M.Önder Kıyıklık
-1994-95 ÖYS Sosyal alanda Türkiye birincisi: Selçuk Şimşek, Türkçe-Sosyal alanında ise Türkiye ikincisi oldu.
-1995-96 sosyal alanda Türkiye birincisi: Selim Tuzci, TM alanında ise Türkiye ikincisi oldu.
-1996-97 yıllarında ise, TM'de Mehmet Sarımermer Türkiye dördüncüsü, Yabancı dil alanında Yusuf ihsan Özkes Türkiye 51'ncisi, Ensari Cicerali ise Türkiye 81'ncisi oldu.
-1999-2000 ÖYS'de Suat Kay, TM alanında Türkiye dördüncüsü oldu.
-2001-2002 ÖYS'de Mustafa Celep TM alanında Türkiye dördüncüsü oldu.
-2002-2003 ÖSS'de Kartal Anadolu imam Hatip Lisesi mezunu 8 öğrenci Türkiye'de ilk yüzün içinde yer aldı. 26 öğrenci ise ilk beşyüze girdi.
-2004-2005 ÖSS'de Gülşen Ökten 387.520 puanla Türkiye 13'ncüsü olurken, Esma Kartın 21'nci, Elif Ezber 22'nci, Esra Eğici 53'ncü, ihsan Kutlu 85'nci, Ahmet Köroğlu ise Türkiye 87'cisi oldu. Türkiye genelinde ilk beş yüzde 21 öğrenci, ilk binde ise 33 öğrenci yer aldı.
hoş bir durum değil. her şeyden evvel kendisine büyük saygım var. dalga geçeni de hoş görmem açıkçası. kaldı ki bu eylemin yasalara göre yaptımıda var sanırım. varsa böyle bir durum şikayet edilir, gereği yapılır. lakin, atatürk'le dalga geçmek ayrı şey, atatürk'ün hataları olmuştur demek ayrı bir şeydir. saygı her zaman iyidir. ama sadece kendi kutsalımıza değil, tüm kutsallara saygı duymak lazımdır. yoksa sen adamın inancına, peygamberine, inandığı tüm değerleri-bırak eleştirmeyi falan-direkt küfür eder gibi saldırırsan, tiye alırsan, sonra bu şahsiyette dönüp senin kutsalına saldırınca artık ne dersen de kar etmez. empati güzel şeydir. umarım meramımı anlatabilmişimdir. ne diyorduk? he evet ; (bkz: saygı)