imLa
869 (teknoseksüel)
altıncı nesil yazar 269 takipçi 4284.13 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    özel okul ders kitapları

    1.
  1. Pahalıdır.
    Eğitim özel okulda komple pahalı bir şey zaten.
    Ama ya deveyi Güdersiniz ya da diyardan gidersiniz.

    Göndermeyin özel okula.
    Şimdi diyeceksiniz ki ama devlet okulları kalitesiz kalabalık bilmem ne!
    Her köşe başı açılan özel okullar da çok farklı değil artık.

    Çocuğunuz biraz sıksın dişini iyi bir lise kazansın yok kazanamadı mı o durumda özel okula göndermek sizin tercihiniz.
    Şikayet etmeyin.
    7 ...
  2. türk kadınlarının sevişirken odun gibi yatması

    1.
  3. (bkz: At sahibine göre kişner)

    Karşınızdaki kadın odunsa bu sizin marangoz gibi davranmanızdan kaynaklıdır sevgili tüm dünya kadınları ile ilişkisi olan sözlük erkekleri! Tek derdiniz ağacı kesmek, ona şekil verebilen bir usta değilsiniz!

    T: bir önerme.
    17 ...
  4. sigara ne zaman art arda yakılır

    1.
  5. Yoğun bakımda hastanız yatarken hastane kapısında.
    insanın en çaresiz olduğu anlardan birinde yani.
    5 ...
  6. kısa bir imla hatırlatması

    1.
  7. işe yarar hatirlatmadir.

    imlasiz yazarlara özellikle.
    3 ...
  8. terörü lanetliyoruz diyen halk

    1.
  9. Lanetlemekten başka bi bok yapmayan halktır.
    0 ...
  10. dünyanın en fakir çoçukları

    1.
  11. OECD verilerine gore turkiye'de yaşamaktadır.

    tüm dünya çocukları arasında en fakiri.

    Gerçekten 13 yılda çok çalışılmış, dış borçlar ödenmiş(!), halk(ki bunu iddia eden halk %49'dur) kalkinmis, Cebi dolmuş.

    Ayrıca oecd der ki dunyada zengin fakir arasindaki uçurumun en fazla olduğu ülkeler arasında Türkiye 4. Sirada.
    Gerci siz şimdi 4. Olduk diyince de sevinirsiniz.

    Velhasıl çok çalışılmış cook.

    Kor göze parmak soksak da nafile!
    4 ...
  12. fatih terimin yazacağı kitaba isim önerileri

    1.
  13. alexander selvik wengshoel

    1.
  14. Kendi kalcasindan bir parca eti patates graten ve sarap esliginde yiyen norvecli kavramsal sanatci.

    Ustelik tadini da begenmis.

    Buyrun bu da haberi:

    http://m.radikal.com.tr/h..._kalca_etini_yedi-1193979
    2 ...
  15. waldorf school of the peninsula

    1.
  16. Silikon vadisi'nin gobeginde e-bay, yahoo, google, apple, hewlett - packard gibi teknoloji devlerinin cocuklarini gonderdikleri okulun ismi.

    Enteresan olan bu okulda hic teknolojik alet yok.
    Bilgisayar, akilli tahta vs yok.
    Cocuklar teknoloji yerine el becerileriyle egitiliyorlar. Malzemeleri dikis ve orgu ipleri, sisler, makas, camur, hamur, kagit, kalem,... okulda kara tahta var ve tebesir kullaniyorlar. Evet, bizim ulkemizde yasaklanan kara tahta.

    Google'dan alan eagle'in kizi bu okulda besinci sinifa gidiyor ve google kullanmayi bilmiyor.
    Eagle, "teknolojiyi kullanmayi ogrenmek, dis fircalamayi ogrenmek kadar kolay. biz teknolojiyi zeka seviyesi en dusuk insanin bile anlayabilecegi seviyeye indirgiyoruz zaten. Cocugunuz 3-5 yasinda bilgisayar kullanabiliyor diye cok zeki oldugunu falan sanmayin." Diyor.
    Kapak gibi bir aciklama.

    Teknolojik egitimin tartismaya acilmis olmasi buyuk bir gelisme.
    Umarim ulkemizde de tartisilabilir hale gelir.

    Kaynak: egitimpedia.
    9 ...
  17. tekme atıp yedi gün rapor almak

    1.
  18. Basbakan müşaviri yusuf yerkel'in soma'da maden faciasinda yakinini kaybeden vatandasi tekmeledikten sonra yaptigi istir.

    Sozde o vatandas yusuf yerkel'e saldirmis, hakaretler etmis o da icindeki ofkeye yenik dusuvermis, kiyamam (!)

    Arkadas adama sorarlar sen kimsin? O vatandas seni nereden tanidi da sana saldirdi? Kim bilir kim tanir seni?
    O raporu alirken utanmadin mi diyecegim de vazgectim cevabini bildigim soruyu sormaktan.
    3 ...
  19. sıcak çikolata çay kaşığı ve karanfil

    1.
  20. Makarna komur ikilisinin ardindan akp'nin yeni ve favori secim uclusudur.

    Istanbul'un bircok yerinde arabalarla sicak cikolata ve cay kasigi dagitilirken ev ev gezen ak kadinlar karanfil ve akp tanitim kitaplari dagitiyorlar.

    Hadi bakalim hayirli olsun cikolatali goz boyama eylemi ve secim yatirimi.
    6 ...
  21. phubber

    1.
  22. Teknolojinin geldigi son nokta ile hayatimiza girmis yeni kelimedir.

    Peki phubber kimdir?

    Sydney universitesi'nde toplanan ve bir sozluk bilimci, bir ses bilimci, munazara sampiyonu, capraz bulmaca uzmani, bir sair ile birkac yazardan olusan bir kurulun vardigi sonuca gore akilli telefonunun ekranini cevresindeki insanlara tercih eden kisilerin adidir phubber.

    Bu insanlar karsilarindaki kisi onemli bir mevzudan bile bahsederken telefonlariyla ilgilenen oradaki insanlarla irtibati secen insanlar.

    Eger siz de karsinizda arkadasiniz, anneniz, patronunuz, is arkadasiniz, sevgiliniz konusurken surekli telefonla ilgilenip sosyal medyayi takip ediyor ve zamansiz kahkahalar atiyorsaniz phubbersiniz demektir.

    Bu arada kelime "phone" ve snubbing" yani telefon ve karsindakini kucuk gorme kelimelerinin birlesiminden olusuyor.
    6 ...
  23. öğretmenlerle kafayı bozmuş arızalı insanlar

    1.
  24. sürekli olarak öğretmenin yattığı kalktığı, yediği içtiği, tuvalette kaldığı zamanı hesaplayarak arıza yapmış insanlardır.
    öğretmenlerin zamanını hesaplayarak harcadıkları vakti işlerine harcasalar terfi eder, derslerine harcasalar bölüm birincisi olurdu bu arkadaşlar.

    şimdi merak ediyorum ben acaba bu insanlar hayatlarında kaç öğretmen tanıdılar lisede her yerine bir kulp takıp dalga geçtikleri öğretmenler dışında?

    kaç kere bir öğretmenin çalışma ortamında bulundular?

    öğretmenin yaptığı işi sadece onu gördükleri 40 dakika ile sınırlı olduğunu sanan bu insanlar hiçbir fikir sahibi olmadıkları bu meslek hakkında atıp tutma hakkını kendinde görebiliyor ne enteresandır ki.

    emin olun öğretmen; böbreklerim ağrıyo dediğimde suratıma bakıp apandisit ağrısı o diye reçete yazan doktordan,
    sabahtan akşama kadar masa başında oturup oyun oynayarak çene çalarak buna rağmen işimi halletmek için yarım saat masasının başında bekleten devlet dairesi çalışanından çok daha fazla hakediyor aldığı parayı.

    bir de şu var ki öğretmenliği sadece devlet okullarında çalışan öğretmenlerin mesleği olarak algılıyorlar.

    bu ülkede dershane öğretmenliği denen bir kavram var arkadaşım, hem de otuz yıldır. hangi dünyada yaşıyorsunuz siz?

    dershane öğretmeni dediğiniz insan haftada altı gün çalışır, sürekli aktif olmak zorundadır, ders anlatır soru çözer etüt yapar birebir yapar, bu arada öğrencinin ve velinin gönlünü hoş tuthar, arkadaş olur dert dinler, beş dakikalık tenefüste kıçını yere koyamadan ikinci dersine girer, hafta sonu sen sıcacık yatağında estire estire uyurken sabahın 7'sinde işe gider, akşam 7'de-8'de evine döner, sömestr tatili yoktur, yazın bir ay tatil yapabilirse sevinir, vs.

    bir de bunun yanında üniversitede öğretim görevlisi olanlar, dil kurslarında çalışanlar vb var.

    velhasıl öğretmenlik öyle klavye başında işkembeden konuşarak ayaklar altına alınabilecek bir meslek değil.
    karşınıza kötü öğretmenler çıkması da tüm öğretmenlerin suçu değil.

    hadi selametle.
    7 ...
  25. facebook profilini polis amblemi yapmak

    1.
  26. ülkesi için uyanan kesime "böcek" diyecek kapasiteye sahiplerin yaptığı eylem.
    aferin size.
    buyrun biber gazınız,
    buyrun copunuz,
    buyrun pilastik mermileriniz.

    bunlarla ne yapacağınız sizin hayal dünyanızın genişliğine bağlı artık.*
    4 ...
  27. bizim bayramımız değil

    1.
  28. "zavallı" bdp gençlik örgütünün yanlarında "zavallı" çocuklarla birlikte 23 nisan'ı protesto ederken açtıkları pankarttır.

    bugüne kadar "biz bu ülke kurulurken türklerle birlikte mücadele ettik, şehit verdik ama buna rağmen dışlandık!" vıdı vıdılarıyla kendini acındıran ve ezik duran insanların birden böyle başkaldırmaları ne kadar manidar.

    bizimle birlikte cumhuriyetin kurulmasına yardım eden insan grubu şimdi "o bayram bizim değil, o bayrak bizim değil, o dil bizim deği,..." diye konuşup duruyor. her şeyinize bu kadar sahiptiniz de, 5000(!) yıllık tarihiniz vardı da neden bi devlet kuramadınız hep sığıntı olarak yaşadınız acaba?

    sığınacak yeni bir yer bulunca ekmek yediğin kaba pislemek ne kadar şerefli bir davranış herkes düşünsün, kendisi karar versin.
    5 ...
  29. edebiyat öğrencisine tdk başkanı misyonu yüklemek

    1.
  30. insanların yaparken garip bir zevk aldıklarını düşündüğüm durum.

    eğer edebiyat okuduysanız çevreniz tarafından "yürüyen türkçe sözlük" olarak görülürsünüz.
    tvde, gazetede, çevrede duydukları ve anlamlarını bilmedikleri her kelimeyi direkt size sorarlar.

    -yahu tahkim ne demekti?
    -bilmem.
    -ne demek bilmem.
    -bilmiyorum işte.
    -ya sen edebiyat okumadın mı nasıl bilmezsin? hayret bir şey ya boşuna okumuşsun.

    mütemadiyen yaşadığınız diyalog bu olacaktır eğer edebiyat okuduysanız.
    çekilmez bir durumdur. bu nedenle edebiyat öğrencilerine bir tavsiye "bilmiyorum." demeyin. bir anlam uydurun. zaten bilmediklerinden inanıyor herkes sizin edebiyatçı karizmanıza.*
    4 ...
  31. mauro martino

    1.
  32. 1953 yılında italya'da doğan, bir yaşındayken ailesiyle kanada'ya yerleşen ve kanada vatandaşı olan yazar.

    birçok avrupa ülkesini gezdikten sonra ülkesinde öğretmenlik yapmaya başlamış, öğrencilerinin mülteciler ve yerleşimciler olması sebebiyle birçok kültürle de tanışma olanağı bulmuş.

    1985 yılında hayatının dönüm noktasını yaşamış ve müslüman olmuş, 2004 yılında da türkiye'ye yerleşmiş.

    üniversitede ingiliz edebiyatı okuyan ve o yıllardan beri sürekli yazan, 2007 yılından itibaren de yaşadıklarını ve ilginç tecrübelerini kitap haline getiren yazarın ülkemizde en bilinen kitabı rücû.

    ayrıca yazar "kurtlar vadisi-ırak" filminde de otel müdürü mr.fender'i canlandırmış.
    1 ...
  33. ösym nin yeni skandalları

    1.
  34. skandallara doymayan şeffaf kurumumuz(!), ösym'mizin yine yeniden başrolde olduğu skandallar.

    ygs'deki şifre iddialarının ardından açılan soruşturma sonuçlanana kadar lys başvuruları belirsiz bir tarihe ertelendi. böylece kimsenin umurumda olmayan ama her daim tetikte olan ve zaten mağdur olan öğrenciler tamamen dağıldı, ne yapacakları şaşırmış hale geldiler.

    bunun yanında sevgili ösym'miz ikinci bir olaya daha imza attı ve pazar günü yapılan ales'te izmir'de 500 kişiye hatalı kitapçık dağıtıldı.
    bu nasıl bir hal ki bu kurumun yedek kitapçığı bile yok!

    kpss ve ygs'deki şifre olayından sonra ösym'nin "arkasındayız." diyenlerin bugünkü hallerini merak ediyorum ve görmek istiyorum.
    gerçi her türlü olaydan yüzsüzlükle kurtulmayı başaran bu kişiler bu olaydan da sıyrılacaktır en zeytin yağı halleriyle.

    sınava soktuğu insanları didik didik arayan, adeta mahkum eden; bunun yanında bazı okullara sadece kız öğrencileri toplayan(kızların hangi cemaatten olduğunu belirtmeye gerek yok), soruları şifreyle ya da faklı yollarla servis eden insanların da kökleri hangi kuruma bağlı iyi araştırmak lazım.

    "yetmez ama, evet." artık kabullenmeliyiz ki istesek de istemesek de istediklerini yapacaklar, yaptıracaklar.
    0 ...
  35. sayın sapık

    1.
  36. yılmaz özdil'in bugünkü mükemmel yazısının ironi dolu başlığı.
    bir kez daha görülmek istenmeyen şeyleri herkesin gözüne sokan özdil'in yazısı okunmaya değer:

    http://www.hurriyet.com.t...sp?yazarid=249&gid=61
    1 ...
  37. son 30 yılın en kötü kartalı

    1.
  38. yılın bomba transferlerine imza atarak adeta yıldızlar takımı oluşturan süper ligin güzide takımlarında bjk bu sezon 25 maçta 10 galibiyet, 6 beraberlik, 9 mağbuliyet alarak 36 puan toplamış ve 25. haftalar baz alındığında kendi rekorunu egale etmiştir.
    en son 1980-81 sezonunda böyle kötü sonuçlar alan kulübümüz son 30 yılın en kötü sezonunu geçirmekte.
    acil şifalar diliyoruz!

    ilginç olan bu durumda olan bir takımın taraftarının hala başka kulüplerle uğraşmaya çalışması ve bundan garip bir haz almasıdır.
    takımları berabere kaldıkça, yenildikçe başka takımlara saldırmak bu takım taraftarlarına beyin orgazmı yaşatıyor olsa gerek.
    4 ...
  39. boğazdan çıkan çanak çömlekler

    1.
  40. başbakan recep tayyip erdoğan'ın marmaray'ın yapımı sırasında boğazda bulunan tarihi kalıntıları anlatırken kullandığı kelimeler. bu tarihi kalıntıların marmaray inşaatını yavaşlattığını ve bunların insanlardan daha önemsiz olduğunu söylüyor kendileri.

    bahsi geçen buluntular dünya tarihini değiştirecek nitelikte.
    çünkü bu buluntular 8 bin yıl önce istanbul'da hayat olduğunun bir ispatı.
    dünya tarihi yunanlıların kabul gören "2500 yıl önce istanbul'u biz kurduk, insanlık da burada başladı." tezine bağlı olarak yazıldı.
    istanbul boğazında bulunan bu kalıntılar yunanlıların söylediği tarihten çok daha önce burada medeniyetin olduğunun ispatı.
    başbakanımızın söylediği de kendisinin paraya pula ne kadar az önem veren, tarihe sahip çıkan bir adam olduğunun göstergesi.

    bir kez daha takdir ettik(!)
    7 ...
  41. sınıf öğretmeni alalım ihtiyaca göre kullanalım

    1.
  42. yök başkanı yusuf ziya özcan'ın muhteşem(!) önerisi.

    yök başkanı, bilkent üniversitesi'nde yapılan bir toplantıda atamalarla ilgili yöneltilen bir soruya verdiği yanıtla atamalar için bulduğu muhteşem çözümü paylaşmış ve içimize su serpmiştir sağ olsun(!)

    özcan:
    "...okul öncesi yok satıyor ama sınıf öğretmeni ihtiyacı fazla. ben diyorum ki sınıf öğretmenlerini alalım 1 sene eğitimlerini verelim ve ihtiyaç duyduğumuz branşta öğretmene çevirelim. yoksa elimizdeki stok patlayacak." demiş.
    ifadelere dikkat! "...yok satıyor, stoklar elimizde patlayacak."

    bu ifadeleri kullanan prof.dr.özcan dahiyâne fikriyle de beni benden almıştır.
    ulan neyin stoğu bu elinde patlayacak olan? robot yaptın onları satamıyorsun da elinde patlayacak? yok satan ne? sınıf öğretmenini alıp istediğin branşa çevirmek ne demek atama bekleyen binlerce matematik, türkçe, fen, sosyal öğretmeni ne yapacak?

    ülkenin her köşesine eğitim fakültesi açarken aklın nerdeydi?
    ödenekleri toplayıp yerken akıl edemediniz mi okuyanların açıkta kalacağını?

    böyle cahilce yönetilen bir eğitim sisteminden ne bekliyoruz biz yahu?
    bu ülkede eğitimle ilgili kararlar emine erdoğan'ın imzası olmadan onaylanmıyor.
    emine erdoğan eğitimci mi?
    hayır.
    nimet çubukçu eğitimci mi?
    hayır.

    sanırım biz kendini kurtaranlardanız.
    bundan sonra eğitilecek olanların durumu ise hala vahim!
    2 ...
  43. hayata saygısı olmayanlardan ölüme saygı beklemek

    1.
  44. bizlerin içinde bulunduğu yersiz beklentidir.

    dünden beri türk medyasının yaşarken bi' tarafını yaladığı, yere göğe sığdıramadığı defne joy foster'ı yerden yere vuruşunu izliyoruz.
    medyanın ölüme yaklaşımını görüyoruz.
    bir de bunlara alkış tutanları izliyoruz.

    hayat, özel ya da alenî olsun hiç fark etmez, çoğunluğun yaşamaya değer bulduğu şeydir.

    herkes kendi yolunu kendi çizer. şikayet etse de, yok ben bu hayatı isteyerek seçmedim dese de herkesin seçimleri bilinçlidir kanımca.
    kısacası hepimiz kendimiz seçiyoruz yaşayacaklarımızı.

    ölüm dışında...

    defne joy foster da ne yaşadıysa kendisi seçti.
    yaşadığı hayat hakkında en ufak bir fikrimiz yok.
    kendisini tanımayız, kocasını tanımayız, huylarını sularını bilmeyiz, çocuklukları ya da o yaşa gelene kadar yaşadıkları hakkında en ufak bi fikrimiz yok ama;

    bizler her ne hikmetse hiç tanımadığımız bir insanın hayatını sorgulama hakkını kendimizde bulabiliyoruz.

    "neden o evde?"ymiş, "bak bak seeen evli barklı kadın"mış,...
    size ne kardeşim? bize ne? kime ne?
    bu nasıl habercilik anlayışı, bu nasıl bir okuyucu zihniyeti?

    türk medyasının manşetleri içler acısıydı bu sabah.
    sözlük camiasının da medyadan farkı yok.
    insanları da hayatları da ucuzlaştıran herkesin hali içler acısı.

    yılmaz özdil'e katılıyorum;
    limon satın,
    bu işi yapmayın.

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16921260.asp
    6 ...
  45. lugano bey

    1.
  46. gecenin bi' yarısı alkol kontrolü yapan polisin fenerbahçe futbolcusu Diego Alfredo Lugano Moreno'ya hitap şekli.

    lugano bir tarafta ince belli bardaktan çayını içerken polis memuru telefonla merkezi arayıp:

    "lugano bey burada, ona alkol kontrolü yapıyoruz." diyor.
    bu arada lugano 0.12 promil alkollü çıkıyor.
    2 ...
  47. hepimizin gideceği yer bir metreküp alan

    1.
  48. sevgili, bilgili, ufku geniş(!) başbakanımızın söylediği söz.

    rte de hesap kitap işine girmiş. şaşırtıcı, fakat bu hareketiyle devlet bahçeli'den de fazla şaşırttı bizi.
    bahçeli, mhp'nin 40. yılını hesaplıyordu; rte aştı içine gireceğimiz mezarın hacmini ölçtü, hesapladı ve açıkladı:

    bir metreküp alan.

    ne mutlu bize ki böyle bilgili(!) bir başbakana sahibiz.
    3 ...
  49. organize protesto

    1.
  50. başbakan recep tayyip erdoğan'a göre ttnet arena'da cumartesi akşamı yaşanan protesto olayının açıklamasıdır. yapılan protesto organizedir kendisine göre.

    başbakan:
    "galatasaray'ın stat yapacak durumu yoktu, geldiler bizden yardım istediler biz de yaptık onlara kullanım hakkını verdik. zaten orası gs'nin değil bizimdir." diyor.
    toki başkanı:
    "gs yöneticileri geldiler bize yalvardılar biz de yaptık. ama aidatlarını aksattılar." diyor.

    merak ettiğim bir şey var:
    ali sami yen stadı'nın satışından elde edilen para toki'nin kasasına girmemiş midir? peki bu durumda toki nasıl oluyor da bu stadın tamamını kendisi yapmış oluyor?
    başbakan erdoğan nasıl oluyor da galatasaraylıları böyle tehdit edebiliyor ve stat bizim malımızdır diyebiliyor?
    ve gs başkanı adnan polat bütün bunlara rağmen gazetelere tam sayfa özür ilanları vererek nasıl hala başbakanı yalıyor?

    adnan polat taraftarının arkasında duracağına ıslıklayanları stada almam diyor.
    ben fb taraftarıyım ama galatasaray taraftarlarının yerinde olsam stada gitmem bir süre.
    bakalım o zaman ne yapacak adnan polat?
    9 ...
  51. bir altın gol de türkçe ye

    1.
  52. fifa'nın zürih'te düzenlediği 2010 yılının en iyilerinin seçildiği ödül töreninde ödül alan herkes ana dilinde konuşma yaparken "yılın en iyi golü" ödülünü alan hamit altıntop teşekkür konuşmasında türkçe yerine almanca'yı tercih etmiş.
    böylelikle bir gol de türkçe'ye atmış ünlü futbolcumuz.

    teşekkür ederiz kendilerine.

    not: başlık ve haber vatan gazetesinden alıntıdır.
    1 ...
  53. şahlanmış at üzerindeki şövalye

    1.
  54. freud'a göre egodur ya da başka bir tabirle ego, şahlanmış bir at üzerindeki şövalyedir.
    bana göre ise bu şövalye ego orgazmı yaşayan kişidir.

    son zamanlarda sayıları oldukça arttı bu tiplerin.
    inceleyelim;
    kendileriyle iki kelam edilince anında hal değiştirirler. beyinleri tek yönlü çalıştığı için ve sürekli aynı şeyleri düşünüp yaptıkları için kendileriyle sohbet eden insanları da kendileri gibi sanarlar.

    bi' güleryüz, bi' süre devam eden hoş sohbet ve ardından gelen klasik ergen tripleri. siz gayet normal olanı yapıp normal davranıyorsunuzdur ama karşıdaki bunu anlayamaz çünkü anlayabileceği ortamlarda bulunacak kadar geniş değildir düşünceleri de çevresi de. siz her gün işte güçte bi' ton insanla aynı şekilde hayatınızı sürdürürken bu tipler evde, uykuda ya da internette vakit öldürürler. doğal olarak sohbetinizden farklı anlamlar çıkarabilme dehasını(!) gösterirler. "bu kadın/adam bana yazıyor la ah aman ne yapsam da başımdan def etsem." gibi aptalca düşüncelerle başlayan komik hareketler devamında aptallıklar silsilesini getirir.
    evet, artık karşınızda götü tavanda ego orgazmı yaşayan bir bünye vardır. içinizden "ulan gerizekalı kime bu havan, triplerin andaval?" demek geçer ama şöyle bi bakarsınız karşınızda kasılmaktan şekil değiştiren zavallıya, "yazık be yaşasın orgazmını doya doya boşalsın." dersiniz ve salıverirsiniz.
    kendilerini şahlanmış at üzerindeki şövalye sanarken sizi de atın ayağının altındaki karınca sanmalarını gülerek izlersiniz.
    çünkü bu yapılabileceklerin en iyisidir. görmezden gelmek...

    burada da yadsınamayacak kadar fazla olduğunu düşündüğüm şövalyelere selametle...
    4 ...
  55. türkçe yi tanımadan elden gidiyor diye ağlamak

    1.
  56. tanımını içinde saklayan ifadedir.
    ne yazık ki günümüzde birçok insanın yaptığı eylemdir aynı zamanda.

    son zamanlarda herkes şikâyetçi. vay efendim dil elden gidiyormuş da arapça kelimeler varmış da ingilizce kelimeler çokmuş da...vs.

    türkçe dediğimiz dil nedir?
    osmanlıcanın yani arapça-farsça-türkçeden oluşan bir dilin devamıdır.

    peki biz bu dile ne kattık?
    ingilizce ve fransızca kelimeler kattık.

    başa dönecek olursak bu durumda türkçe nedir?
    arapça-farsça-türkçe-ingilizce-fransızca sözcüklerin harmanlandığı latin harfleriyle yazdığımız bir dildir.
    ,
    kuru kuruya milliyetçilik yapmaya gerek yok.
    dil yaşayan bir varlıktır. biz de dilimizi yaşatmışız sözde. nasıl yapmışız bunu? içine çeşitli dillerden kelimeler ekleyerek.

    balık baştan kokmakta da kimse bunu görmek istememekte ısrarla.
    biz dilimizi latin harfleriyle yazıyoruz.
    kimse şimdi çıkıp da "ama öyle olmasaydı geri kalırdık bik bik bik" demesin. çin kendi alfabesini kullanıyor ve gördüğüm kadarıyla pek de geri kalmış değiller. türk alfabesiyle de pek âlâ bu günlere gelinebilirdi.

    velhasıl bu saatten sonra dili kurtarmak için yapılacak bir şey yok. kendimizi kandırmayalım. zaten bunun için çabalayan da yok. dünyada bir tane ünlü türk türkolog var mı?
    hayır, yok.
    en ünlü türküloglar macar, danimarkalı vs.

    elden giden gitmiş anlayacağınız.
    bir dilin özünü koruyamazsanız elinizde koruyacağınız bir dil kalmaz.
    dünyada örnekleri bir hayli çoktur ama onu da merak edenler araştırsın bir zahmet.
    5 ...
  57. öğrenci andı tartışması

    1.
  58. nimet çubukçu'nun "gerekirse kaldırırız." demesinin ardından sivil toplum kuruluşlarının da (bkz: mazlum-der) kendilerini ortaya atmasıyla iyice ayyuka çıkmış tartışmadır.

    mazlum-der'in diyarbakır şubesi andın kaldırılması için kampanya başlatmış. çeşitli yerlerde korsan gösteriler yapmış ve ellerinde taşıdıkları pankartlara "türk değilim, insanım." yazarak yine büyük bir başarıyla olayı münasip yerlerinden anlamış ve anlatmışlardır.

    öğrenci andında geçen "ey büyük atatürk! açtığın yolda gösterdiğin hedefe hiç durmadan ilerleyeceğime..." ibaresi andın kaldırılmasının isteyen grubu rahatsız etmiş. bu da ayrıca ilginçtir.

    türk olmak insanlığınızın yok olmasına sebep olacak bir durum değildir. üstelik öğrenci andında "ne mutlu türk olana." demiyor dikkat edilirse özenle "ne mutlu türkü'm diyene." deniyor. kimseye kendi kimliğini unut, türk ol denmiyor. asimile olun diyen de yok. sadece gelenekselleşmiş bir andın okunması isteniyor. bu andı okuyan ve türk olmayan hiçbir çocuk eve gidince "anne ben türk olmaya karar verdim." dememiştir bugüne kadar.

    yapılan propagandalar tamamen bilinçlidir. bunların yapılması için referandum beklenmiş ve çıkan evet oylarının kaynağı gittikçe anlaşılmaya başlamıştır. hangi sözlerin verilerek insanların evet demeye ikna edildiğini anlamak için kimsenin zeka seviyesinin yüksek olmasına gerek yok.

    bu yalnızca zincirin halkalarından biri. devamı gelecek. izleyelim, görelim.

    iyi uykular türkiye!
    durmak yok, uyumaya devam!
    3 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2024 uludağ sözlük