Bugün 18.yılı. 18 koca yıl geçmiş. O zamanlar 6 yaşındaydım. Ağır bir hastalık geçiriyorum. Sürekli olarak nefesimin kesildiği nöbetlerim var. O sıralar oksijen de alayım diye annemle birlikte köye gitmiştik , Karadeniz'in bir dağ köyü. Yani depremi bizzat yaşamadım. O geceye dair birkaç anı var kafamda ama . Çünkü gece yine krize girmiştim tam depremin olduğu vakitler ve beni apar topar hastaneye acile götürmüşlerdi. Yediğim ilaçların da etkisiyle yatıyordum. Dayımın ve annemin konuşmalarını hatırlıyorum. Elektrikler yoktu kimseye telefonla ulaşılamıyordu deprem olduğu söyleniyordu . teyzemler Sakarya'da .. kimseden haber Yok. Sabaha karşı idi sanırım (zaten bir gram uyumamıştım, uyuduğumu zannediyorlardı) tv açıldı . Manzara korkunç . Sakarya'da bir cami vardı o yıkılmış, teyzemlere yakın. inanamadım gözlerime Sakarya'da girişteki o devasa otelin sadece tabelası görünüyor her şey toprağa batmış. Dayım anneme döndü sanırım gittiler abla dedi. O sahneyi hiç unutamam. iki ya da üç gün sonra haber alabildik. Kimse ölmemişti. Teyzemler bina dışında mahallede ayakta kalan bir tek bina yoktu . Biraz zaman sonra yanlarına gittiğimizi hatırlıyorum. Birlikte oyun oynadığım arkadaşlarım Yoktu artık. Yollar yarılmış, mahalle yıkılmamış da toprağa gömülmüş gibi. insanlar çıldırmış, çığlıklar, toz toprak... kan kokusu. 1999 Ağustos 17 benim için Budur..
Bir gün öldürdüğü tarih öğretmeninin çocuklarının da buraları okuyabileceği gerçeğini unutarak yazmamanız dileğiyle... Seri katil imajı veren sosyopat ve de psikopat insan. Şizofrenik sanrıları olması kuvvetle muhtemel . Zira davranışları anlatıldığı yönde ise ...
23 yaşındayım. Ankara'da doğup büyüdüm. Bu şehir için gri şehir derler, Ankara'dan yolu nadir geçenler.
Evet bu şehir gri bir şehirdir. Ama yuvanız olduğunda daha farklı görürsünüz burayı. Burada deniz yoktur. Deniz olmadığı için sinemaya, tiyatroya, cafelere gidersin. Arkadaşların olur, ailen olur yanında gezersin her yerde. Ne istanbul gibi karışıktır sokakları ne de denizi vardır. Hemen her gün yolun düşer Kızılay'a. Üniversite'de Öğrencisindir, çalışan, memur, simitçi. Hayallerle mutlulukla gelirsin Kızılay'a. Ankara'nın kalbidir Kızılay. Yolun illaki düşer. Bu patlama bu şehrin o insanlarına yapılabilecek en büyük kötülüktür. O güzelim insanlar seni de sever bağrına basarlardı . Neden aldın hayatlarını ellerinden? Ne istedin küçücük yaştaki Çocuklardan, hayallerle bu Şehre gelen üniversite öğrencisinden ? Ne istedin evine ekmek götüren taksicisinden, otobüs şoföründen?
Dilerim gittiğin cehenneme direk olursun, en ağır hesaplardan geçer, O ölen insanların kanlarında boğulursun. Öbür Dünya'da hepimizin yakana yapışacağını da bil. Biz tükendik ama sen de tüken. Dilerim ki en ağır acıları sen de yaşarsın.
Daha fazla da bi şey demeyeceğim .
Intikam ve hesaplaşma günü geldiğinde kaçacak delik arasan da bulamazsın inşallah!
Sene 99, 5-6 yaşlarındayım. Deyim yerindeyse fil hafızasına sahip olduğumu söylerler. O gece boğmaca geçirdiğim için Öksürük nöbetine tutulmuştum. Tam da depremin olduğu vakitler. Apar topar hastaneye götürdüler. Dayım, kuzenim, annem başımda. Devamı karanlık, cidden karanlık. Orduda Köyde olmama rağmen, ülkenin tümünün içine düştüğü o Meçhul karanlık. Depremi yaşamadım. Fındık zamanı olduğu için Adapazarı'nda yaşayan dayımlar da Köyde. Eve geldik. Dayımda bir Telaş. Bu saatte niye Ayaktalar ki? Deprem olmuş diyordu. Deprem ne olaki diye geçiriyorum içimden. Adapazarı yerle bir olmuş dediler. Amca? Teyze? Kuzenlerim? Nasıl yani evler mi çökmüş?
Eski bir telefon var dayımın oğlunda antenli koca kalas. Dağlara tepelere çıkıyoruz ulaşabilmek için. Telefon düşmüyor. Sabaha karşı elektrikler geliyor. Televizyon Açılıyor. Aman Allah'ım bu ne? Sağlam bina mı yok, ne olmuş onlara? Adapazarı'nı gösteriyorlar. Hani şu girişteki devasa oteli. Sadece Tabelası var. Anneannem dualar ediyor, dayım, yengem...
Evet, sonunda ulaştık akrabalarımıza. Iyiler Köye gelecekler. Çok şükür. Ama o manzaralar Aklımda.
Depremden hemen sonra gittiğim, toz duman bulutu , yıkıntılar, çadırlarda, prefabriklerde kalan insanlar, sesler, ölüm kokusu. Insan nasıl unutur ki? Evet yaşamadım ama derinden Hatırlıyorum. Allah bir daha yaşatmasın.
Asrın felaketi diyorlar. Bence acizliğin felaketiydi. insanoğlunun acizliğinin en büyük göstergesi gibiydi...
Ve aklımdan Çıkmayan anneanne repliği galiba gittiler , gittiler kızım
5-6 yaşlarımda nasıl yanacak diye merak edip perdeyi tutuşturmuştum. Sonra pimapenler ve halı tutuştu. Evet hayatımın tek dayağını elleri su toplamış babamdan o gün yedim.
Yine aynı dönem annemlerin yatak Odasında oyun oynuyoruz eski gardropun üst kısmını monte etmemişler. Ben de ikinci rafa çıkıp yatağa atlayacağım artistlik yapmak niyetiyle üst kısma tutunmaya kalkışmam ve yere düşmem bir oldu. Tabii sonrasında benden ağır olan üst Kısım da kafama düştü. Önümde yatak olmasa şuan yoktum. Sonuç, kocaman bir kafa Şişliğiyle kafadan buzluktan çıkmış bezelyelerle hastane yolları. Annem hala o röntgeni ibreti alem diye saklar. Bi kafa daha eklemişler.
Komşu kızı bisikletten yuvarlanır köşe Kaldırımda oturan iklim onun rüzgarıyla savrulur ve ters takla açarak kaldırımlarda sürüklenir evet rüzgarıyla
Bisikletle çalılıklara dalınır, dikenler dört bir yana saplanır. Kan revan ortada kalınır bütün gün diken ayıklanır
Ilkokul Yılları yaramaz bir arkadaş bir diğerine ucu yeni açılmış bir kalem fırlatmaya kalkar. Diğer çocuğun arkasındaki iklim çocuğun eğilmesiyle alnında bir acı hisseder. Kalem alnına saplanmıştır. Kanar. Izi de hala hediye diye durur . Iz değil yarık
Çok feci bir ruh hali, sürekli Yatıp uyumak istiyorum. Deli gibi uyku ilaçları kullanmak . Yazacak başka hiçbir yer bulamadım. Intihar etmeyi bile düşündüm. Neden yaşıyorum ki ben amacım ne? Neye tutunuyorum, ne için yaşıyorum. Kalleşçe tavırlara maruz kalmaktan, sürekli insanlar Tarafından kullanılmaktan bıktım. Fiziksel olarak hasta hissediyorum. O kadar doluyum ki, kelimelere sığdıramıyorum hayal kırıklıklarımı. Keşke hayat bu kadar sille tokat bir alan olmasa. Keşke daha fazla sevebilsek insan Olmayı. Dün gece yataktan sıçrayıp Kalktım ve panik atak geçirdim ellerim tutmamaya başladı. Delirdiğimi zannettim. Allah'ım bana güç ver dedim kendi kendime. Tutunduğum tek şey Allah'ım ve Kuran'ın kun de yekün ayeti. Biliyorum ki her inişin bir de çıkışı olacak ama dayanma gücüm kalmadı sanki. Sorgulama , suçlama kendime eziyet ediyorum resmen. Birileri var mıdır beni anlayacak acaba? Kun fe yekün olacak o
Bunu yapan canileri Öldürmek hediyedir onlara, iyisi mi bir güzel işkence edip bir taraflarını kesmek. Kendileri gibi Orospu çocuğu tecavüzcülerin önüne atmak.
Ne hakkınız var LAN, okumaya giden sabiye bunları yapmaya!! Vicdansız it oğlu itler . Hiçbir kadın bu korkuyu yaşamadan rahatça gezemeyecek mi? Hiçbir anne baba Gönül rahatlığıyla kızım iyidir diyemeyecek mi? Senin de Kızın varmış ! Bu nasıl vicdan yarabbiii. Pamuklara sarıp büyütüp okuttukları kızlarını böyle görmek ne büyük ıstırap! Allah kimsenin başına vermesin , Aklım almıyor
her anında yanındaysanız, sevip kolluyorsanız, iç çekişmeleri olduğunda üstüne gitmeyip karamsarlaştırmıyorsanız. dünyada görebileceğiniz en mutlu ilişkiye hoşgeldiniz. sonuna kadar hırsla bırakmaz üstüne bir de önüne yolları serer. ama tabii anlayıp değer verene..
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylül'se ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
Ataol Behramoğlu- Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var.
Ataol Behramoğlu- Bu Aşk Burada Biter.
Attila ilhan- Bana Bir Şimşek Çak.
Attila ilhan-Ağustos Çıkmazı.
Edip Cansever- Yerçekimli Karanfil
Didem Madak-Karınca Kumu ( ki her okuduğunda ağlayan biri olarak şiddetle tavsiye ederim.)
maneviyat kavramından yoksun , sevginin bile bir kutsallık olduğunu fark edemeyen neslin acı çırpınışı... ha bir de inanmayanın inananı hakaretle küçültebileceği düşüncesi. akıllara zarar.
teen wolf dizisinin taze kurdu. isaac lahey rolüyle büyük bir başarı elde etti. şirin kurdumuz gerçekten oyunculuğu sayesinde dizide de ön plana çıkacak görünüyor. ayrıldığı sevgilisi cristal reedden küçük olması da daha bir ilginç. 1986 doğumlu yıldız yaşını öğrenince şok olduğumuz ünlülerden .:)
Ne yazıktır ki hayatımın en büyük problemidir. Çözümü de yoktur. Uyku ilacına bile direnen bi bünyem var. 45saat uykusuz kalıp yine uyuyamayabiliyorsun. Bıktım koyunlar atlarken çabuk olun diye arkalarından tekme atmaktan.