bilmem kaç saniyeyle sınırlı olan andır. böyle çok üzülmüşsündür, canına tak eder bi an 'napıyorum ben ya!?' dersin. sonra yine kaldığın yerden devam ne yazıkki.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
ilişkinin en güzel dönemlerinde söylenen klişelerden biridir sanıyorum ki. biraz zaman geçtikten sonra o ruha ne ayşeler ne fatmalar/ne aliler ne ahmetler girer bence. bi de sonrasında çekip giderler 'ruh'suz kalınır.
olmak istediğim yer değil de yanında olmak istediğim biri var, onunla olduktan sonra nerde olduğumun bir önemi yok sanırım. onunla da olamayacağıma göre en iyisi ben sıcacık evimde olmaya, olmak istemeye devam edeyim. (bkz: kendini avutan yazar)
ben artık seninle aynı ortamda dahi bulunmak istemiyorum. senin değil yüzünü görmek, sesini bile duymak istemiyorum. şimdi bu telefonu kapatacağım bu son konuşmamız olacak ve beni heryerden sileceksin. arkadaşlarına da söyle beni silsinler, çünkü ben seni silmek için bile uğraşmayacağım. '' gibi sinir anında söylenen cümleler. ama insana koyuyo sözlük.
Aşka gönül ile düşersen yanarsın,zeka ile düşersen kavrulursun,akıl ile düşersen çıldırırsın,duygu ile düşersen gülünç olursun.Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.
beklemek şimdi hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız,
umut şimdi hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.
herkes gider mi? herkes gider mi? söyle bana küçük adam..