ikiartibir
745 (leziz)
sekizinci nesil yazar 16 takipçi 163.43 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    armen miran

    1.
  1. Amerika'da yaşayan Ermenistan doğumlu prodüktör/DJ.

    Dark techno ve electronic ambient yürür. Kankası Hraach ile nefis işler yapıyorlar.
    0 ...
  2. zirvebox ın boş kalması

    1.
  3. Görülmemiş şeydir.

    Orda muhakkak bir zirve olur, insan gitmek ister ama günü gelince unutur. Zirvebox'ı biz öyle sevdik. ilgili arkadaşlar konuya hemen bir el atabilirlerse sevinirim.
    0 ...
  4. colin james

    1.
  5. Kanadalı şakıcı, söz yazarı, gitarist; blues, rock, neo swing takılan abimiz.

    https://youtu.be/l8glIx36FiA
    0 ...
  6. evdeki mutluluk

    1.
  7. çıplak ayak halıya basabilmektir. çıplak ayak özgürlüktür.
    2 ...
  8. mesaide sıkılan memurun şair olma durumu

    1.
  9. El işi, iğne oyası, tığ, şiş derken internetle birlikte gelişen, orta yaş ve üzeri memurların mesai saatlerinde yapacak iş bulamayıp sosyal medyada kıytırık bir resimle renklendirilmiş afili şiir, şarkı sözü vb. paylaşma durumudur. Yapmayın abilerim, ablalarım.
    1 ...
  10. uprising friendly gathering fullmoon party

    1.
  11. Fethiye Yeşil Vadi'de bu yıl ikincisi gerçekleşecek olan camping tadında, festival ayarında, cennet gibi bir program.

    ''Geçen sene yakınlarımızı,arkadaşlarımızı davet ederek başlamıştık bu serüvene. Müziklerimiz,sanatımız,emeklerimiz ve sevgimiz Yeşil Vadi'nin doğası ile birleşip harika bir parti deneyimletmişti bize. Yaz sıcağında, yanında buz gibi bir şelale akarken psychedelic müziğin tınıları ile dans etmek olsun, o şelaleye atlamak olsun hepsi o kadar güzeldi ki… Her şeyden önemlisi ise enerjilerimizin mükemmel bir şekilde uyumlu olmasıydı. Bu yıl da aynı enerjiyi yakalayacağımıza ve giderek büyüyen bir aile olacağımıza inancımız sonsuz. iyi niyetle çıkılan her yol,atılan her adım karşılığını ve yoldaşlarını bulur. Tertemiz niyetlerimiz ve enerjimizle; sizlerin de tertemiz enerji ve niyetlerinizle, sevgi baloncuğunu bir pıt daha büyütelim ve bunun için bir ritüel daha yapalım istedik. Sözü uzatmaya gerek yok, konuyu biliyorsunuz zaten. Benliğinizi,meşkinizi bir de sevginizi alın;koşun gelin * Full Moon Parti’nin II. Ritüelinde, Yanıklar’da yine çok eğleneceğiz.''
    2 ...
  12. magicwood

    1.
  13. Dağda, kırda, bayırda, bazen şelale kenarında bazen bir çayırda ya da ovada kamp kurup kendi aralarında eğlenen bi kitle. Progressive'den psytrance'a ordan oraya koşturmaktan keyif alıyorlar. Eğlenceliler vesselam misafir ettikleri için teşekkür ederim.
    0 ...
  14. düğün gecesi kayınpederle karşılıklı oynamak

    1.
  15. Kayınpederle damadın karşılıklı olarak oynadığı çiftetellidir.

    Hadi damat tamam, sevmiş, sevilmiş, flört, sevgili, nişan, düğün derken almış kızı babasından oynar; ''nasıl da aldım kızı, oh aman yandan, yandan.''

    E peki o kayınpeder neden öyle mutlu, yıllarca diken üstünde kızı koru kolla, iki saat sonra olacaklar seni bu kadar mı mutlu ediyor beybaba? diye sormak istedim geçen gün arkadaşımın düğününde döktüre döktüre oynayan kayınpedere, ayıp geldi, sustum.
    2 ...
  16. mançiz

    1.
  17. Sigara sonrası gömme operasyonu.
    Gömme diyorum zira atıştırmak çok masum.
    0 ...
  18. freaks in love

    1.
  19. 10-11-12-13 Eylül tarihleri arasında izmir'de gerçekleşecek psychedelic festivaldir.

    Festival kapsamında Shpongle'ı Türkiye sınırlarında dinleme şansı bulabilecek olmamız ayrı bi güzelliktir.
    2 ...
  20. ioanna

    1.
  21. Papa Ioanna, orta çağ boyunca birkaç yıl için hüküm sürdüğü iddia edilen efsanevi bir kadın papadır. Hikâye ilk 13. yüzyıl kroniklerinde ortaya çıkar ve daha sonra tüm Avrupa'da yayılır. Yüzyıllardır inanılan bu hikâyenin, modern din adamları, hayali olduğunu ve Roma anıtlarının tarihselleştirilmesi ya da anti-papa hicivlerinden kaynaklandığını düşünmektedirler.
    1 ...
  22. stroop etkisi

    1.
  23. Stroop etkisi; John Ridley Stroop'un 1935 yılında geliştirdiği üç kısımdan oluşan bir bilişsel kontrol testidir. Bir rengin adı farklı bir renkle yazıldığında (örneğin "kırmızı" kelimesi kırmızı renkle değil mavi kalemle/renkle yazıldığında) kelimenin rengini saptama işleminin daha fazla süre aldığını ve aynı renkle yazılması durumuyla karşılaştırıldığında daha fazla hata yapıldığını belirtmektedir. Bu okuma ve okuma sonucundaki anlama işleminin otomatik ve daha hızlı olarak gerçekleşmesinden kaynaklanmaktadır. Renk saptama işlemi ise okuma kadar otomatikleşmiş bir işlem değildir.
    1 ...
  24. edutainment

    1.
  25. Edutainment kelimesini Türkçe’ye “eğlendirerek eğitme” şeklinde çevrilebilir. Edutainment, Education ve Entertainment kelimelerinden oluşmuş olup, 21. yüzyılın etkinlik trendi olarak adlandırılabilir.

    Edutainment, ya da eğitlence eğitirken eğlendirmek için tasarlanan bir eğlence formudur.Modern eğitlence türleri; televizyon yapımları, tiyatral gösteriler, filmler, müze sergileri ve bilgisayar programları gibi izleyicinin dikkatini çekmek için eğlenceyi kullanan ve bu sırada da eğitsel mesaj veren yapımlardır.

    Amerika, ingiltere ve Latin Amerika 1970'lerden beri çeşitli gruplar eğitlenceyi bazı sosyal konularda ve sağlıkla ilgili konularda halkı bilinçlendirmek kullanmışlardır; AIDS, kanser, madde bağımlılığı ve bağışıklık vb. Bazı üniversiteler, bazı özel kuruluşlar ve devlet kurumları eğitsel oyun içerikleri hazırlamıştır.Öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesini ve daha rahat bir ortamda tekrar edilmesini sağlayan bir öğretim tekniğidir.
    0 ...
  26. morgan james

    1.
  27. Morgan James 1981 doğumlu Amerikalı şarkıcı, söz yazarı ve aktris. Motown, Godspell, ve Addams Family gibi pek çok Broadway müzikalinde yer almıştır. ilk stüdyo albümü 'hunter' kasım 2014'te Epic Records'tan çıkmıştır.

    Öyle dişe dokunur bi tanınmışlığı olmayan bu hatun kişisine Postmodern Jukebox projesinde vokal olarak gördükten sonra hayran kalınabilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=8gO_lxThc1M

    Mimikler mi desem, bakışlar mı desem, o altın rengi saçların doğal kıvrımları mı desem, yoksa hiç biri yetmezmiş gibi üzerine harika bi sesten mi bahsetsem bilemedim.
    1 ...
  28. can direği

    1.
  29. keman aileinden çalgılarda göğüs ve sırt kapakları, klasik kemençede ise eşikle tekne arasında içeriden diklemesine yerleştirilen silindir biçimindeki tahta çubuk. çam ağacından yapılan candireği ses titreşimlerinin bütün çalgıya eşit ve düzenli olarak iletiknesini sağlar. küçüklüğüne karşın çalgının en önemli parçalarından biridir.
    0 ...
  30. faça gökhan

    1.
  31. Serseri bilirdiniz uzaktan belki ama sert adamdı Gökhan Özdoğan, harbi adamdı, adam'dı. Mekanı cennet olsun.
    0 ...
  32. deble

    1.
  33. batı afrika'da yaşayan senufo halkınca toprağın bereketini arttırmaya yönlik ayinlerde kullanılan ve 'tempo tutma' işlevini gören, ağaçtan yontulmuş kadın heykeli. Poro adlı gizli erkek derneğinin kabul törenine katılanlar, bereket dansını yaparken heykelleri kollarından tutar, ağır kaidelerini bir uyum ve tempo bütünlüğü içinde yere vururlardı. ayrıca toprağı kazma yarışmaları sırasında debleleri tarlalara yerleştirirlerdi.
    0 ...
  34. damu

    1.
  35. mezopotamya dilinde sümer tanrısı, güneydeki meyve baheleri bölgesinde, fırat ırmağı üzerinde ve ur yakınlarında yer alan girsu'nun kent tanrısıydı. enki'nin oğlu olan damu'nun özellikle ağaç ve bitkilerin ilkbaharda yeniden canlanmasını sağladığına inanılırdı. daha çok kadınların katıldığı tapınma töreni, dadısı olan sedir ağacının kabuğu altında yatarken kaybolan damu'ya ağıt yakma ve onu arama evresinde gelişirdi. Arama tanrının ırmaktan yeniden görünmesiyle sona ererdi.

    damu'nun kültü, bölgenin orta kesimlerindeki otlaklarda yaşayan halkın taptığı sümer tanrısı çoban dumuzi'nin benzer özellikler taşıyan kültünü etkileyerek onunla iç içe geçmiştir. iyileştirme tanrıası ve isinli Nininsina'nın kızının adı da damu idi.
    0 ...
  36. daidala

    1.
  37. eski yunan'da, en büyük tanrı zeus'un karısı hera onuruna kithairon dağında düzenlenen şenlik.

    bu şenlik sırasında hera'nın tahta bir tasviri önce gelin gibi giydirilerek taşınır, ardından hera'ya kurban edilmiş hayvanlar onundan yine odundan bir sunakla birlikte yakılırdı. zeus'un kendisinden uzaklaşan hera'yı böyle bir tasvirle kıskandırarak yeniden kazandığına inanılırdı. daidala şenliklerinde, zeus ile hera'nın barışıktan sonra yeniden evlenmesi de canlandırılırdı. bir yandan bu efsane, öbür yandan da avrupa'da bahar ve yaz ortasında yapılan birçok putperest töreninde odun yakma geleneğinin yaygınlığı, daidala'nın gerekte tarımsal bir bereket ayini olduğunu düşündürmektedir.
    0 ...
  38. coruri

    1.
  39. japon edebiyatı ve müzğinde bir resitatif türü. bunraku adlı geleneksel kukla tiyatrosunda müzik eşliğinde söylenen dramatik öyküdür.
    0 ...
  40. conchero

    1.
  41. meksika dinsel tören dansı.

    kolomb öncesi dönemdeki dinsel törenlerin birçok öğresini korur. ispanyolların chichimec kabilesini boyunduruk altına almasından sonra, 1522'de eski dinsel töreni sürdürmenin bir aracı olarak ortaya çıktığı sanılmaktadır. dansçılar, askeri bir hiyerarşi içinde örgütlenmiş bir kabile içi toplumunun üyesidirler ve ant içerek üye olurlar. pekçok dinsel dans toplumunun tersine concherolara kadınlar da kabul edilir. topluluk üyeleri özellikle mexico'nun kuzey (bkz: villa de guadelupe), doğu (bkz: amecameca), güney (bkz: chalma) ve batı (bkz: los remedios) yönlerine düşen kesimlerde mevsim festivallerinde dans ederler. bu yerler, dört ana yönün eski dinde taşıdığı önemi yansıtır. danstan önce tören alayları ve yakarı duaları yapılır. törenlerde kullanılan donanımda çiçek bezemeleri, sancaklar ve armadillo kabuğundan yapılmış küçük lavtalar olan concherolar bulunur. conchero lavtası ile müzikte ispanyol etkisi görülür; buna karşılık dansın içerdiği simgeler ve ayak figürleri çoğunlukla kolomb öncesi dönemden kalmadır.
    0 ...
  42. cinca

    1.
  43. japonya'da şinto tanrılarının ruhlarına adanmış tapınaklara verilen ad.

    geçmişte cinca'lar olağanüstü doğal güzellikleri olan yerlere kurulurdu; bugün ise kentlerde pek çok cinca vardır. bu tapınaklar çok sayıda yapıdan oluşabildiği gibi, yol kenarında kalmış, küçük ve gösterişsiz birer dua yeri biçiminde cinca'lara da rastlanır.

    2. dünya savaşı'ndan önce şinto tapınakları içişleri bakanlığınca yönetilir ve devletten mali destek görürdü. şinto'nun devlet dini konumunun kaldırılmasından ve devlet yardımının anayasa yoluyla yasaklanmasından sonra cinca'ların mali kaynakları, tapınaklara gelenlerin sunduğu bağışlar, turizm gelirleri ve tapınakların açtıığı anaokulu benzeri yerel hizmet birimleriyle sınırlandı.
    0 ...
  44. şehzade yakup

    1.
  45. 1. bayezid'in (bkz: yıldırım bayezid)kardeşidir.

    1. Murat'ın (bkz: Murad Hüdavendigâr) 1. kosova meydan savaşında(1389) suikaste kurban gitmesinin ardından, düşman peşinden giden şehzade yakup, tahta geçen yıldırım bayezid tarafından çağırtılarak çadırda boğdurulmuştur.
    1 ...
  46. kesin yalan

    1.
  47. kullanıldığında, kim tarafından söylendiği önem taşımaksızın yalan olduğu garanti kapsamı dahilinde olan kelime grubuna kesin yalan denir. doğruluğu zaten çok önem taşımayan bu yalanlar, kimileri tarafından; ya muhabbete girmeye çalışmak ya da grup içinde sahne ışıklarını kendilerine döndürme amacıyla kullanılır. aşağıda konu ile alakalı bir örnek yalan farklı versiyonlarda sunulmuştur.

    v.0.01
    - silahlı, dövüşlü değil mi? biliyorum ben de bitirdim.
    + bu yeni çıkanı ama?
    - tamam işte böyle ilerliyorsun, düşman falan. (x)

    v.0.02
    - silahlı, dövüşlü değil mi? biliyorum ben de bitirdim.
    + bu yeni çıkanı ama?
    - yeni oynadım bende zaten ....... 6 değil mi?
    + yok 5.
    - onu da bitirdim. (x)

    v.0.03
    - silahlı, dövüşlü değil mi? biliyorum ben de bitirdim.
    + bu yeni çıkanı ama?
    - yeni oynadım bende zaten ....... 6 değil mi?
    + yok 5.
    - 6. çıktı hacı onun, internette var. (x)

    v.0.04
    - silahlı, dövüşlü değil mi? biliyorum ben de bitirdim.
    + bu yeni çıkanı ama?
    - yeni oynadım bende zaten ....... 6 değil mi?
    + yok 5.
    - 6. çıktı hacı onun, internette var.
    + nerde lan!
    - bilmiyorum bizim arkadaş bi siteden indiryor, ben öğrenir sana mesaj atarım. (x)

    ...

    v.0.118

    - silahlı, dövüşlü değil mi? biliyorum ben de bitirdim.
    + bu yeni çıkanı ama?
    - yeni oynadım bende zaten ....... 6 değil mi?
    + yok 5.
    - 6. çıktı hacı onun, internette var.
    + nerde lan!
    - bilmiyorum bizim arkadaş bi siteden indiryor, ben öğrenir sana mesaj atarım.
    + ara.
    - kontör yok (x)
    + faturalı değil mi oğlum senin?
    - yok değiştirdim ben (x)
    + benden ara.
    - yabancı numarayı açmaz hacı (x)
    + mesaj at önce.
    - yatmıştır ya! (x)
    + saat daha 8.
    - çok erken kalkıyor, yatmıştır. (x)
    + yarın pazar ama...
    - sabahları ulu cami'de kılıyor namazını ondan erken kalkar hep. (x)
    + öyle adamın senle ne işi var olm?
    - niye hacı? elhamdüllillah (x)
    + ateisttin hani sen?
    - karıştırıyorsun, ben ateistim falan demedim (x)
    + daha geçen gün söyledin ya lan pes oynarken!
    - nasıl koydum ama o gün? (x)

    ...

    + gidelim hadi yine biraz eğleniriz.
    - yok hacı benim yarın erken kalkmam lazım belediyeden evrak alman gerek. (x)
    + olm yarın pazar dedik ya!
    - arkadaşla ulu camiye gidicem bende, sabah namazına. (x)
    + sen şimdi ciddi ciddi namaza mı gidicen sabah?
    - yok arkadaş rica etti, kar dedi, soğuk dedi, arabayla götürcem diye söz verdim namazla işim yok. (x)
    + eee! elhamdülillah'tı az önce?
    - allah'a inanıyorum ben. namaz, oruç onlar yalan (x)
    + sabah mesaj atarsın o zaman bana.
    - öğlene kadar çözerim ben o işi. (x)

    ...

    - uyuyakalmışım hacı ya o gün (x)
    + eee arasaydın sonra?
    - kontörüm yoktu (x)
    + benden ara.
    - yatmıştır o ki (x)
    + öğlen 12 lan saat.
    - siesta yapar o genelde öğlenleri (x)
    + ne alaka ya?
    - aslen meksikalılar (x)
    + sen nerden tanıyorsun ki elin meksikalısını?
    - bi barda tekila yarışmasında ben onu yenince gelip benle tanışmak istemiş (x)
    + hacı diyordun, hoca diyordun, hani namazdı, ulu camiydi?
    - tanıştıktan sonra müslüman olmayı seçti (x) kelime-i şehadet getirttim ona ben (x)
    + yeter hacı artık görüşmeyelim.
    - ben de onu dicektim hacı zaten, bi süreliğine amerikaya gidiyorum, teyzemler istek göndermiş falan (x)

    ...

    bu gibi yalanları sorgulamanın hiç bir alemi ve sonucu olmadığından 'kesin yalan' ilk cümleden anlaşılmalı ve konu uzatılmamalıdır.
    1 ...
  48. ben bu yazıyı haybeye yazdım

    1.
  49. yazarın aklına gelenleri sözlükpad'e yazdıktan sonra, yazıya uygun başlık bulamaması durumunda yaşadığı dumuru ifade eden cümle.

    itiraf değil, birine ithafen hiç değil, bilgi? ı ıh o da değil. bildiğin ben bu yazıyı haybeye yazdım.

    bana baktığı gibi parıldayan gözlerle mi bakıyor başkalarına da bir önceki sevgilim. yoksa herkesi o masum olduğuna inandıkları bakışlarıyla mı aldatıyor? acaba not defterine karalarcasına yazdığı aşk cümlelerini başkalarınada yazıyor mu şimdilerde iki önceki sevgilim, ya da benden öncekilere yazdığı notları temize çekip mi vermişti bana? hırsını alamadığı için hala arkadaşlarımla yatmaya çalışıyor mu peki eski nişanlım? bitmedi mi ki bana olan kini? arkadaşlarımın hepsini sıradan geçirmiş olmasına rağmen hala listesinde ben var mıyım o sapık kızın acaba? karalamadı mı listesinde yazan adımın üzerini halen? geceleri telefon edip ismini vermek istemeyen bir izleyici tadında itiraflar yapan kız kim peki? okuldaki son günümde bana arkasında 'o gün hayatımın en güzel günüydü' yazılı bir fotoğraf veren pamuk prenses yastığa başını koyduğunda aklına ben geliyor muyum ki? tek düşündüğüm, tek unutamayacağım, ne sıklıkla hatırlıyor beni peki? üç önceki sevgilimin adı neydi? ya da dört önceki kız da neyin nesiydi, gözleri ne renkti? hani 'o' bendim, hani unutulmayacak, bitmeyecektim, söyledikleriniz, inandıklarınız yalan değildi de neydi? Aşk, meşk geveliyordunuz hepiniz, bahsettiğiniz böyle bişey miydi? ruhunuz bu denli ucuz, kalbiniz bu kadar yüzeysel miydi? sanırım size göre bütün suçta bendeydi. yoksa öyle değil miydi? değildi tabi kuzucuklarım, aslında bütün suç sizin herşeyi bu kadar basite indirgemenizde gizliydi. karacaoğlan nazikti belki küfretmezdi ama bunca kafiyenin ardından ikiartibir der ki:

    - bi siktir olup gider misiniz hanımefendi!
    1 ...
  50. oradan hemen uzaklaştım

    1.
  51. toparlama şansımız olmadığı talihsiz anları ifade etmek için bir araya getirilmiş en güzel kelime öbeğidir.

    hangi hissiyatla olursa olsun, kalakalmaktır, ne yapacağını bilememektir. Bir anlık acil durum sinyali verir vücudun, her hücrenle düşünüp lakin her hücrenle tıkanıp oradan hemen uzaklaşmaktan başka çözüm bulamazsın.


    gözlerimi müthiş bir baş ağrısı ve susuzlukla açtım, tanıdık bi durum aslında ama çıkaramadım uzunca bir süre sebep olan şeyi, kalkmak istemiyordum, kalkmamalıydım. boyuna değil de enine uyuyakaldığım yatağın baş ucunda gördüğüm boza ile susuzluğumu giderebileceğime inanarak başımı kaldırdım ki o an anladım dün gece insan gibi içmediğim için bunları hissettiğimi.

    evde kimsecikler yoktu, benim evim de değildi işin aslı. Hayretle etrafa bakındıktan sonra, akşam evde alkolün üzerince yapılabilecek en güzel cilayı yapıp sonra da bayıldığımızı hatırladım. evet ordaydı teçhizatımız hala, boşaltmamıştık. hemen başına oturup deep purple - smoke on the water şarkısını mırıldandım, biraz bekledim baktım olmuyor gidip bi kere daha mırıldandım, sonra bi kere daha... zaten ilk seferinde de yeterince fena olduğumu bilgisayarda radio fg çaldığını duyunca anladım.

    garipsiyor insan ne kadar yakında olsa başka birininh evinde yalnız kaldığında durumu. sen en iyisi bi tuvalete gir, sonra evine git dedim kendime, hemencecik ayaklandım tuvalete doğru ki birden uuuuuuuuuhhkhk diye bi böğürtü koptu evin içinde ki ben o hissettiğim şeyi size tarif edemem. Hemen montuma koştum, botumu yarım yamalak ayağıma geçirdim, evin kapısını açtım, apartman karanlıktı, çok fazla insan sesi vardı durduk yere bi kere daha panikledim apartman ışıklarının otomatik yandığını unutup gayri ihtiyari duvarlarda basacak bir düğme aradım, ki öyle bir ruh haliydi ki duvarda ne bulsam basacaktım, bastımda ama bastım bastım açamadım. zil miydi ki bu, zil olsa çalmaz mıydı ki bu? telefona sarılıp flaşını açıp asansöre doğru ilerledim, her yer karanlık, elimde bi fener, asansör kapısını arıyorum allahım duy sesimi ne resident evil kafalar yaşıyorum. bi iki kere asansörün düğmesine bastım, bi yandan da etrafı kolaçan ediyordum sol elimle ani manevralarla yön verdiğimn flaşım doğrultusunda ki elektirik dedim elektirik gitmiş.

    sonra baktım elektirik yoksa asansör de yok,girdim evin içine bi sakinleştim, bi smoke on the water daha mırıldandım içli içli türkü tadında, bi huzur, bi ferah derken merdivenleri hatırladım, dondum kaldım. utandım biraz, birazda şaşırdım. arkadaşım giriverdi sonra birden salona daha bi şaşırdım. allahtan artık yalnız değildim, korkmuyordum, gereksiz triplere girmiyordum. bu nedenle hemen içimi rahata kavuşturup cıvıdım. Eşek mi sikiyorsun lan içerde diye espiri yapmam ve kız arkadaşıyla göz göze gelmem aynı ana denk geldi, o acil durum sinyali çaldı, mesaj tüm hücrelerime iletilip yanıtsız kaldı, önce sesler, sonra nefes, en son görüntü derken oradan hemen uzaklaştım.
    0 ...
  52. özgür ögöz

    2.
  53. bezdiren adam.

    80'ler tamam. oldies but goldies o da tamam ama yeter be hacı abi. elinde harici diske doldurulmuş bir sürü eski şarkıyla gereğinden fazla ekmek yemedi mi bu adam. Heryerde bide. kaçamıyorsun. Lütfen artık özgür 'one way ticket' şarkısı eşliğinde gönderelim seni artık. hayal'de sen, high out'ta sen, resimli de zaten hep sendin. artık bi dur ne olur. çalacaksan başka yerde çal, git evinde winamp'ta çal. iyiydi hoştu tamam. bazen hala iyi, hala hoş o da tamam ama hep iyi değil, çok iyi değil, her zaman iyi değil, yeter.
    1 ...
  54. güneş otu

    1.
  55. kendi kendime sorduğum bir sorunun cevabını google'a sorduğumda bana şimdiye kadar verdiği en iyi cevabı verdiği için ona içten ve duygu yüklü bir teşekkür etmeme neden olan yazıdır.

    --spoiler--

    Bir su ve bir ayran dedim büfedeki adama. Ayrandan nefret ederim ama güneş otumu içmek için tepesindeki alüminyum folyoya ihtiyacım var. Biri büyük biri küçük iki su şişesi, bir adet alüminyum folyo, delikler için bir iğne, bir dal sigara, ateş, biraz su ve sarımı on liraya alınmış bol tohumlu hoş kokulu güneş otu. Şu an ihtiyacım olan nesnelerin tümü bunlar. Sokak jargonunda adına 'kova' denilen teknikle kendim olmaya ihtiyacım var. Beş litrelik su şişesinin tepesini mümkün olduğunca yukarıdan kestim. Küçük şişenin de kıçını. Ayranın folyosunu bir arkeolog titizliğiyle çıkardım. Yırtılırsa bir işe yaramaz çünkü. Küçük şişenin ağız kısmına yerleştirip parmağımla çukurlaştırıyorum. Çok hassas ölçüler bunlar. Eğer çukur derin olursa boşa gider nimet, sığ olursa bir şey anlamazsın içtiğinden. Benim için ideal ölçü bir kadının göbek çukuru kadar. Elimdeki iğneyle, çukurlaşmış folyoya bir dikiş makinesi seriliğinde onlarca delik açıyorum. Büyük şişeye bir miktar su koyup küçük şişeyi de içine oturttuktan sonra düzeneğim hazır. Fizik kurallarını kullanarak kafayı buluyoruz, başka bir deyişle fizik kurallarıyla kafa buluyoruz. Güneş otumu önümdeki gazeteye döküp tohumlarını ayıklıyorum. Çünkü tohumlar yanmıyor ve delikleri tıkıyor. Ne kadar çok tohum var. Ayıkladığım her tohum kafamın güzel olmasıyla ters orantılı. Torbacıma okkalı bir küfür savuruyorum.

    Tohum ayıklamaya başlayalı yaklaşık on dakika kadar oldu ve artık iyiden iyiye sıkıldım. Bir keresinde ayıkladığım tohumları saksıya ekmiştim, kendi otumu yetiştirmek için. Fakat bu meretin günde on saatten fazla güneş görmesi gerekiyormuş. Ne yazık ki yaşadığım coğrafyada bu mümkün değil. Bu yüzden bendeki adı güneş otu. Bu yüzden bu kadar pahalı. Siz hiç ciğerlerinize güneşi çektiniz mi? Yakıcı sıcak, sonsuz erk, yaşamın ve ölümün efendisidir o. Tanrısal bir kocakarı ilacı. Güzel olan her şey gibi bu da yasak, yasak olan her şey gibi bu da çekici. Sonunda tohumları ayıklamam bitti. Bir dal sigara katıp, parmağımla ezerek karıştırıyorum. Delikli folyonun üzerine koyduğum karışımı yakarak şişeyi yukarıya doğru çekiyorum. Şişenin içi beyaz meleklerle dolu. Hayır tüm melekler beyaz değildir. Mesela benim en sevdiğim melek, kırmızı olarak tasvir edilir hep adına şeytan denir. Melekler içinde en karakterlisidir, en asili. Tanrı denilen egoist, insanı yaratınca meleklerine secde edin demiş. Tüm melekler en yalaka ses tonlarıyla emredersiniz diyerek ayaklarına kapanmış insanın. Bir tek benim meleğim itiraz etmiş. Ben ondan üstünüm o bana secde etsin demiş. Kapıyı çarpıp çıkmış sonra yanına kendi doğrularını alarak. Gururuyla, onuruyla gitmiş. Asiliği kaldıramayan her despot gibi kötülemiş onu tanrı. Karalamış, kirletmiş. Sorgulamaktan korkan ya da sorgulamak nedir bilmeyen insanoğlu da inanmış bu dini mite. Hepimizin bildiği saçma sapan masallar topluluğu işte. Ben şeytanı seviyorum, güneş otunu da.

    Küçük şişenin içi bembeyaz. Şişeyi kaçırmadan folyoyu çıkarmam lazım. Şişe kaçarsa bütün duman boşa gider. 'Her yıl Kıbrıs adası kadar duman kaybediyoruz.' Bir arkadaşımın lafı ne çok gülmüştük o akşam. Dudaklarımı şişenin ısınan ağzına dayıyorum. ilk öptüğüm kız geliyor aklıma. Onun dudakları da sıcacıktı, evet o zaman da başım dönmüştü. Dumanın ağzımdan soluk boruma, soluk borumdan ciğerlerime geçişini sonra kanıma karışıp beynime ulaşışını ve tüm kapıları açışını hissediyorum. Kelimeler desibelleniyor zihnimde.

    Beynimim tüm kıvrımları elimde. Hepsine hükmediyorum. Her nefeste daha derine iniyorum. Zaman, zaman yavaşlıyor. Saatin her 'tik'i ve her 'tık&'ı arasına binlerce tiktak sıkıştırıyorum. Zaman yavaşlıyor ve yaşamaya vakit kalıyor. Gündelik, hayatsal, sıradan stresler ağzımdan çıkan dumanla beraber odamın ağır havasına karışıyor. Camdan çıkışını izliyorum dudaklarımda büyük bir tebessümle.

    Bir kapak daha, bir daha, daha. Tütün ve güneş otundan oluşan sihirli karışım bitene kadar devam ediyor tek kişilik ruhsal vaftizim. Fonda 'where is my mind' çalıyor, Pixies söylüyor. Ayinimin ilahisi. Şeytanla el ele verip, tanrıya hareket çekiyorum. Sonra bağırıyorum: 'Hey egoist manyak! Sanallığının yalanlığında, kendi kokuşmuş yalnız hayatının tadını çıkar.' Geçmişin, bu günün ve geleceğin bütün tanrılarına haykırıyorum: 'Allah hepinizin belasını versin!!!'

    Pixies bağırıyor: 'where is my mind&' avucumu işaret ediyorum, 'it is here.'. Beynim avuçlarımda, kalbim de. Şeytan yanımda, tanrı karşımda.

    Hey sen! Güneşimden kaç, gölge etme başka ihsan istemem.

    Yasal uyarı: Güneş otu sağlığa zararlıdır.

    http://www.engindergi.com/gunes-otu.html
    --spoiler--
    3 ...
  56. sözlük erkeklerinin kadınlara yaranma çabası

    1.
  57. sözlük erkeklerinin karşı cinse yaranmak adına gösterdikleri çabadır.

    hiç kimsenin sütten çıkmış ak kaşık olmadığı günümüzde, hele ki sözlük gibi farklı düşüncelere sahip bir platformda, kadınları kötüleyen bir grup ergen yazarın entrylerini ciddiye alarak bunu tüm erkek yazarlara mal edip, karşı cinsten olan yazarların beğenisini toplama çabasıdır.

    lakin bu sözlük, içinde sadece ergeneri, trolleri ya da şakirtleri bünyesinde barındırmaz. bu sözlüğün zeki, çevik ve ahlaklı yazarları da vardır.

    bu yaranma çabasına elbet kananlar olacaktır. olmalıdır da. ama buna kanmayacak kadın yazarlarımız zaten akla karayı ayırt edebildikleri için halen bu sözlüktedirler.
    0 ...
  58. yıldız parlatmak

    ?.
  59. kameralara oynamak, şova yönelik hareketler sergilemek, reyting mücadelesi vermek gibi anlamları olan kelime birliği.
    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük