bu yıl bolca; faşist, çakma tarihçi ve teröristte yaptı. Maşallah, ne güzel. Millet marsta koloni kuracak, kuantum bilgisayarın eşine geldiler, vs. bizim halen konuştuğumuz mevzulara bakın. Yazık, çok yazık.
Gün geçmiyor ki bataklığa dönen canım ülkemden, baloncuklar şeklinde ve iğrenç kokulu metan gazları çıkmasın. Bu sene çok iyi çamur yaptı bu arada, bataklığımızın halen dibini bulmaya çalışanlar var ama hep daha diplerden başka başka minik bataklıklar çıkıyor. Yazıklar olsun.
akrabaları, torpille oturtuldukları haram çeşmesi başı işlerinden ve yerlerinden kovulup, asıl hak edenler o koltuklara oturtulunca bu olabilir. Bu tipler için kimin yönetimde oturduğunun önemi yoktur, her kim ki bu tiplere torpil yaparsa, çıkarına havadan hizmet ederse ona oy verirler. Bunlar "aman düzenimiz bozulmasın", "aman vasıfsız; eş, dost, akraba işten kovulamasın..." diye yalakalık yapıyorlar.
evlilik için ideal yaş, vb. konularda sabit değerler olduğuna inanmayacak kadar; aklı başında, yetişkin, geniş bakış açısına sahip ve analitik olunabilen yaşlar daha makbuldür. Yaştan ziyade, karakterin; gelişmişlik ve oturmuşluk düzeyi ile olgunluk gibi değişkenlere bakılması daha doğru olabilir.
"kimin, neyi, nasıl yaptığı?" gibi boş konulara çok takılan kıraathane emeklilerini rahatsız eder. Ayrıca komple Avonun reklam panosuna dönebilen bir ortamda her şey normaldir.
sahte karakter mağdurlarıdır. Ava giderken avlanmak dedikleri bu olsa gerek, tam başkalarının hakkını çatır çatır ve yüzsüzce yiyeceklerdi ki, başkaları bunların hakkını yeniş. Ne kadar da yazık olmuş, bu şerefsiz kere şerefsiz çocuklarına.
ülke on yıllardır pompalanan cehalet dolayısıyla, zaten içten içe çürüyordu. Sadece bu çürümüşlüğün atık malzemeleri artık tamamen dışarıdan görülür hale geldi ve güncel olarak herkes bunun sıkıntılarını yaşıyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kültüründe koca koca anakondalar geziyor.
Bu da ayrı bir ata sporumuzdur zaten, bir şey çözülemez duruma gelene kadar yokmuş gibi uyuşuk bir bilinçle yaşamaya zorlanıyor insanlar. Bu da öğrenilmiş umursamazlığa ve bencilliğe dönüşüyor. Bu arada alttakiler üsttekilerin hem aynısıdır hem de aynasıdır. Alttaki rezilliklerin sebebi üstteki rezilliklerdir.
Bence de suç olmalıdır. itlerin bile bir karakteri ve onuru vardır. it kelimesi aşırı hafif kalır, onun bunun soysuz evladına. Bu bebek katili için özel hazırlanmış en derin küfürler bile, bu yaratığı tarif ederken bir nebze yeterli olabilir.
Osmanlının elindeki toprakların yüzde doksanı elden giderken, padişahlar ne yapıyorsa, onların on binlerce katı daha fazla vatanı elde tutma mücadelesi veriyordu. Haremde takılmadığına eminiz mesela.
Cevap kısa ve net aslında: "Beceriksizlerin batırdığı işleri toparlamaya çalışıyordu. Hatta bu uğurda neredeyse ölüyordu." Cahiller sormuşlar biz de detaylıca yazalım da öğrensin garibanlar:
Osmanlı'ya ait Oniki Ada'nın italya'nın kontrolüne geçmesi süreci, 1912 yılında meydana geldi. Bu gelişme, 1911-1912 Trablusgarp Savaşı sırasında yaşandı.
italya, 1911’de Osmanlı'ya savaş ilan ederek Trablusgarp Savaşını başlattı. Trablusgarp (bugünkü Libya) bölgesinde Osmanlı'yla savaşırken, italyanlar aynı zamanda Ege Denizi'ndeki Oniki Ada’yı da işgal etti.
Amaç; Bu adaları askeri baskı unsuru olarak kullanmak ve Osmanlı’yı barışa zorlamaktı. 912’de yapılan Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912) ile Osmanlı Trablusgarp ve Bingazi'deki egemenlik haklarından vazgeçti. Oniki Ada’nın geçici olarak italya’ya bırakıldığı belirtildi. Her ne kadar geçici dense de italya adalardan çekilmedi ve fiilen kendi toprağı gibi yönetti.
Mustafa Kemal'in Doğum Tarihi: 1881 olduğuna göre, 1912 Yılındaki Yaşı: 31 idi.
Peki Trablusgarp Savaşı'nda Mustafa Kemal'in Rolü Neydi? : Mustafa Kemal, Trablusgarp Savaşı’nda Osmanlı ordusu adına gizlice Kuzey Afrika’ya geçerek italyanlara karşı yerel halkla birlikte gerilla mücadelesi verdi.
Görevi: Osmanlı ordusu resmi olarak Libya’ya asker gönderemediği için Mustafa Kemal gibi subaylar sivil kimlikle bölgeye gidip savaşı organize ettiler. Mustafa Kemal, özellikle Derne ve Tobruk bölgelerinde başarılı direnişler organize etti. Bu dönemde “Gazeteci Şerif Bey” takma adıyla hareket ediyordu. Aynı dönemde Enver Paşa da Bingazi’de benzer görev üstlenmişti.
1911’de italya, Osmanlı’ya savaş ilan etti. Gerekçesi: Trablusgarp’ta (Libya) italyan vatandaşlarına kötü muamele yapıldığı iddiasıydı. Ama asıl amaç ise Afrika’da sömürge sahibi olmak ve Süveyş Kanalı'na yakınlık kazanmaktı. Osmanlı, resmi olarak asker gönderemedi. Çünkü Balkanlar karışıktı ve Avrupa devletleri tepki gösterecekti. Çözüm olarak gönüllü subaylar sivil kimlikle bölgeye gönderildi.
Tarih: Ekim 1911 Güzergah: istanbul - Alexandria (Mısır) üzerinden Trablus (Libya)
Mustafa Kemal, sahte pasaportla “Gazeteci Şerif Bey” kimliğini kullandı. Yanındaki isimler: Ali Fethi (Okyar), Nuri Conker, Fuat Bulca, Enver Paşa de farklı bir bölge olan Bingazi’ye geçti. Belgelerde Mustafa Kemal, daha sonra bu süreci şöyle anlatır: “Sahte pasaportla Mısır’a geçtik. ingilizler bizi fark etti ama ses etmediler. Trablus’a ulaştığımızda halk bizi bağrına bastı.”
Tobruk (Kasım 1911): Mustafa Kemal, italyanlara karşı ilk askeri başarılarını burada kazandı. Küçük birliklerle, gerilla tipi baskınlar düzenledi. Yaralandı ve Gözünden vuruldu. Bu yaralanma, ileride sürekli gözlük takmasının sebebidir.
Derne’ye geçerek bölge savunmasını örgütledi. Burada yerel halktan, Arap gönüllülerden ve Osmanlı yanlısı aşiretlerden “halk ordusu” kurdu. Subay disipliniyle, askerî eğitim ve silah kullanımı öğretmeye başladı. Bir Mektupta Mustafa Kemal, Harbiye Nezareti’ne yazdığı bir raporda şöyle der: “Buradaki kuvvetlerin morali yüksek; ancak mühimmat çok az. Düşman denizden destek almakta. Biz ise dağlık bölgelerde mevzilenmekteyiz.”
Gözünden aldığı yara nedeniyle geçici olarak cepheden ayrıldı ama komutayı bırakmadı. Yerel halk arasında ciddi bir lider figürü haline geldi. Bazı kaynaklarda, Mustafa Kemal’in yerli Araplar tarafından “Türk komutan” olarak büyük saygı gördüğü belirtilir. Görgü Tanığı Kurmay subaylardan biri anılarında şöyle yazar: “Gözünden yaralı olmasına rağmen, sargılı şekilde siperlerde dolaşıyor, askerine moral veriyordu. Adeta korkusuz bir liderdi.”
18 Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması ile Osmanlı, Trablusgarp’tan çekildi. Ancak Mustafa Kemal ve Enver Paşa son ana kadar orada kalıp direnişi sürdürdü. Savaş bittiğinde Mustafa Kemal binbaşı rütbesindeydi ve artık ordu içinde saygı gören bir subay konumuna gelmişti.
Kaynakça
* Aydemir, Şevket Süreyya. Tek Adam Cilt 1, Remzi Kitabevi, 1963.
* Ekinci, Ekrem Buğra. “Trablusgarp’ta Türk Subayları”, Türkiye Gazetesi Arşivi.
* Mango, Andrew. Atatürk, John Murray Publishers, 1999.
* Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk, 1927 (TBMM yayını).
* Zürcher, Erik J. Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, iletişim Yayınları.
Yöneticileri de, her işi yapacak kişileri de yapay zeka seçmelidir bence. Ama sistem kusursuz olduğuna emin olunan şekilde kurulduktan sonra, ahlaksız insanoğlunun dışarıdan asla müdahale edemediği, pür tarafsız bir yapay (ütopik) zeka olmalı. Gör bak o zaman dünya lideriyim diye dolaşanlar, bakkalda çırak olabiliyor mu?
yine de türk pop müziğinden çok daha iyi olduğuna ve daha iyi pazarlandığına eminiz. Ayrıca maalesef çok övdüğümüz doksanlardaki türkçe pop müziklerinin neredeyse tamamı da yabancı pop ve dönemsel popüler diğer yabancı şarkıların çakmasından başka bir şey değildir. Her zaman olduğu gibi kendi çakma işlerimize bakmadan, başkalarına b.k atmakta üstümüze yok.
ilk olarak tüm yaşlılarımızı ve x-kuşaklarını; yaptıkları tüm hatalı seçimlerle, kendilerini asla geliştirmemeleriyle, gördükleri tüm haksızlıklara seslerini çıkarmaktan aciz yaşamlar sürmeleriyle ve yüreklerindeki o hiç bitmeyen anadolu irfanıyla, bugünkü duruma sürüklemeyi başardıkları için kutluyoruz. Özetle; gençlere karanlık bir gelecek bırakma konusunda harcadıkları tüm büyük emeklerin karşılığı olarak, çok büyük bir saygıyı hak ettiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. üsttekiler alttakilerin hem aynasıdır, hem de aynısıdır sonuçta.