Rakamları yuvarlayınca akılda tutması daha kolaydır. Zaten enerjisi ve beyin kapasitesi yıllar geçtikçe epey düşmüş olan yaşlı bireylerde, bu yuvarlama iç güdüsünün ortaya çıkması; epey işlevsellik sağlar ve gayet doğaldır.
frengi ve tüm zührevi hastalıklar bunların en başında gelmektedir. Hepsi birleşince ve yeterince bekletilince de sosyal çürümeye dönüşür ki herkese geçmiş olsun o saatten sonra.
yetkililere ve modlara gerek kalmadan işlerin yürümesini sağlar. En azından mutlak tarafsızlıktan herkes emin olur. Ayrıca kimse; gevşeklerle, ağzı bozuklarla ve kezolarla muhatap olmak zorunda da kalmamış olur. Ayrıca koddan ve programcılıktan anlamayan beceriksizlerin çözemediği sistemsel ya da teknik sorunları da çözerek, her şeyi optimize eder ve böylece sözlük sürekli kendini iyileştirerek ilerleyebilir.
rezillikler başlığı altında toplanmış; tüm beceriksizliklere, usulsüzlüklere, hırsızlıklara, vb. alışmayı gerektirir. Ülkenin bir kaç on yılda, yüzlerce yıllık tüm kazanımlarını hızla yitirdiğini görürsünüz.
koltuğunu kaybedince yaptıklarının hesabını verme korkusundan ne yapacağını şaşıranların dil sürçmesi yaşadığını gösterir. O kadar konuşuldu konuşuldu heybeden çıka çıka trump çıktı. Arkanı amerikaya yasla sonra istediğine istediğini yap devri; kaddafi, saddam, esad, vb. tiplerle birlikte bitti diye biliyoruz.
Duyduğuma göre; birileri sebep olduğu tüm hukuksuzluklardan dolayı yakında içeri atıldığında, bu tiplere yemek olarak sadece turp ikram edilecekmiş. Sonuçta: "dün yediğin turplar, gelir seni tırmalar." demişler. *
ironi cumhuriyetindeki siyasilerin, ülkeyi uçurumun kenarına kadar sürükleyen beceriksizliklerinin suçlarından sıyrılmak için, halka yutturmaya çalıştığı kandırılma durumudur. Oysaki ortada aslında bir kandırma ya da kandırılma yoktur, satılmışlık ve liyakatsizlik vardır ki asıl sorun da budur.
Bu gelişmelerin arkasında, Avrupa Birliği'nin (AB) Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirme çabaları bulunmaktadır. AB, 12 milyar avroluk yatırım paketi kapsamında, Orta Asya ülkeleriyle stratejik ortaklıklar kurmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, AB'nin Güney Kıbrıs'ı tanıma ve büyükelçilik açma şartı koştuğu belirtilmektedir.
Kazakistan'ın GKRY'ye atadığı büyükelçi Nikolay Zhumakanov'un, "Kazakistan, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda tanınan sınırları içindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü kararlılıkla desteklemektedir" şeklindeki açıklaması, Türkiye'de tepkiyle karşılanmıştır.
Bu gelişmeler, Türk Devletleri Teşkilatı'nın birlik ve dayanışma ilkeleri açısından da sorgulanmaktadır. Kıbrıs Türkü Prof. Dr. Soyalp Tamçelik: "Türk Cumhuriyetlerinin GKRY ile diplomatik ilişkiler kurmasının, Türkiye'nin KKTC'yi tanıma çağrılarını değersizleştirdiğini ve Türk dünyasının ortak meselelerinden ziyade kendi ulusal çıkarlarına öncelik verdiklerini göstermektedir. " demiştir.
Özetle; Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın GKRY'yi tanıma ve büyükelçi atama kararları, Türkiye'nin KKTC'yi uluslararası alanda tanıtma çabalarına zarar vermekte ve Türk dünyasında birlik ve dayanışma konularında soru işaretleri yaratmaktadır.
genellikle önüne gelene ve işine gelmeyene terörist deme suçu işleyen hadsizlerin bizzat kendisinin sebep olduğu ve içinde bulunduğu durumu tarif etmekte kullanılır. Bunu başaranların sonları genellikle ayakkabı kutusu büyüklüğündeki nezarette biter.
en çok akademisyen yetiştirdiğimiz alandır. Bu konuda Dünya'nın her yerinde eğitim verebilecek düzeye ulaşmış ve uluslararası alanda isim yapmış yerli şerefsizlerimiz bolca mevcuttur.
Amaçlarını açıkça söyleyecek yüreği olmayan haramilerin ülkeyi sürüklemek istediği, birilerinin gece gündüz hayallerini süsleyen ama asla olmayacak olan yönetim şeklinin ana düşünce akımıdır. Sıkıntı şu ki Neco Fazo, kadın düşkünüydü, ahlaksızdı, çeşitli maddeler kullanıyordu ve partilerinde bulunuyordu, kumar bağımlısıydı, her yönetimden dilenci gibi para dilenebilecek karaktersizlikteydi, medeniyet düşmanıydı (çünkü hayalindeki hırsızlık düzeni cahil olması gereken bir halka dayanıyordu), güç yalakasıydı, para fetişiydi, raporlu deliydi ve her nasıl oluyorsa bunlara rağmen en baba metafizikçi olduğunu düşünüyordu. Ama işte Şizofren vatan hainlerinin önerdiği hayallerin peşinden koşanların hikayesi; ya akıl hastanesinde ya da hapishanede biter. *
kömür, makarna ve patates ile başlayıp altına kadar uzanan vaatlerdir. Dilencilik, bu tarz ülkelerdeki gayri resmi yollardan ve bizzat kural koyucular tarafından resmi hale getirilmiştir. Yetmiyormuş gibi sürekli olarak; tembellik, bilim düşmanlığı, medeniyet düşmanlığı, eğitim düşmanlığı vb. halka pompalanır ki cahillik/gericilik tavan yapsın, düşünenler ve konuşanlar sürekli azalsın.
Bu ülkelerin en büyük ve en acil ihtiyacı; hayal satan ve boş konuşan siyasetçiler değil, akıl ve bilimle iş yapan gerçek devlet adamlarıdır.
"keser döner sap döner, gün gelir hesap döner." atasözüne çok yakın şeyler anlatan bir cümledir. Genellikle; evrensel, ilahi ve tarafsız adalete inananlardan duyulur.
Konfüçyüsçülük, belirli bir ahlaki ve entelektüel üst sınıf yaratmayı amaçlıyordu. Çin'de imparatorluk sınav sistemi, toplumun en "bilge" bireylerinin yönetime gelmesini sağlıyordu. Ancak bu, genetik değil eğitim ve kültüre dayalı bir seçicilikti.
Benito Mussolini, italyanların Roma imparatorluğu'nun torunları olduğunu ve "üstün bir ırk" olarak kabul edilmesi gerektiğini savundu. Ancak, Hitler gibi sert bir ırksal hiyerarşi uygulamadı.
Francis Galton, Darwin'in kuzeni ve evrim teorisinin bir destekçisiydi. Eugenics (Öjenik) kavramını ortaya atarak, "üstün insanların" üremesini teşvik etmeyi ve "zayıf insanların" üremesini engellemeyi savundu. ABD ve Avrupa’da bu görüş, ırkçılığa ve kısırlaştırma yasalarına yol açtı.
Canım ülkemin vatandaşlarının en ama en büyük sorunu; güncel internet bağımlılığıyla eş zamanlı gelişen; her gördüğüne ve duyduğuna inanma hastalığıdır.
toplumca cahillikten kurtulmanın en önemli ön koşulu; araştırmak, okuduğunu ve duyduğunu anlayıp sorgulayabilir düzeye gelebilmektir.. özellikle yapay zekayla her şeyin ama her şeyin sahtesinin üretilebildiği şu dönemde, ilgilendiğimiz konuyu çok çok daha iyi araştırıp en sağlam kaynaklardan edinmek ve uyanık olmak şarttır. Bu başarıldığında zaten tüm troller ekmeksiz kalacaktır ve hiçbir bakterileri yaşam alanı bulamayacaktır.
birbiriyle aynı saçmalama düzeyine, aynı beyin fonksiyonu eksikliklerine hatta beyinsizliklerine ve tüm hastalıkların hepsinde bire bir aynı olmasından da anlaşılabileceği gibi troller mitoz bölünmeyle üremektedirler. Bildiğin bakteri gibi yani ama bunların ilacı da yakında illa ki bulunacaktır ve bu sayede de bünyeden temizleneceklerdir.
Kendi kanun dışı kurallarını yazabileceğini zanneden, korkudan ortalığa pisleyen; vasıfsız, ezik ve diplomasız diktatörcüklerin durumunu tarif eden tabirdir.
ülkedeki sosyal çürümüşlüğün iki farklı sınırını temsil eden sahtekarlık temelli versustur. Birisi dertli ama fakir insanlara, diğeri ise inançlara karşı empati yoksunluğu içerir. Bunu yapanlar bulunduğunda, zorla ürettiği sahte içkiden içirilip, öldükten sonra da sahte zem zem suyuyla yıkanıp lağıma -yani geldiği yere- atılmalıdır.
her şeyin olması gerekenin tam aksi şekilde gerçekleştiği, omurgasız yöneticilerin tükürdüklerini yalama konusunda rekor üstüne rekor kırdığı, şaşırmanın artık mümkün olmadığı vb. imkansızlıklar içerisinde yaşayan vatandaşların bulunduğu bir dünya ülkesidir.
yazarlar daha nettir ve uzun konuşmayı severler. şairler; hep semboller, üstü örtülü göndermeler yaparlar. Yetmezmiş gibi bir de sürekli samimiyetsiz ve cool tavırlar sergilerler.
Yazarları çok severim ama şairlerin bazılarını sevebildim. her şekilde üreten insanlara karşı sonsuz saygım ve sevgim vardır. ikisi de iyi ki vardır ve umarım hep olurlar.
itaat-ceza ahlak seviyesiyle yönetilen taokratik veya monarşik ülkelerdeki genel durumdur. Bu ülke vatandaşları çoğunlukla b.k yoluna giderler, kadınları sokak ortasında doğranırlar, askerleri de bir hiç uğruna ölüme sürüklenirler. hatta askerleri öldüren soysuz terörist p.çler, sanki bir siyasetçiymiş gibi muhatap alınırlar. Böyledir bu ülkeler.