muhtemelen çocuk yapmaktan kolay bir şey yok ama telefon almak o kadar kolay değil düşüncesiyle yardırmış bir aile. hani gerçekten düşününce, hiç şaşırmamama şaşırdım.
konuyu tamamen yanlış anlamış olan at gözlüklülerin yaptığı iş.
dünyada senelerdir var olan, hiçbir cinsel eylem içermeyen ve haliyle swingerla alakası olmayan sosyal bir etkinliği daha yanlış anlayamazdı insanlar. ama twitter'da porno favlayıp, insanların evde giydiklerine bile karışan işsiz aptallardan farklısını beklememek lazım.
bilsinler ki; 1-2 evin kira parasıyla geçinmeye çalışmak dünyanın en anlamsız şeyi. emlak zengini değilseniz kira sizin ana gelir kaynağınız değil ek gelirinizdir.
sonra yüzde 25'ti 75'ti ağlıyorsunuz.
belli bir aralıkta yapılması pek lazım olan kişisel bakım.
ancak kesinlen araçtan ziyade, son 2 senedir sabahın köründe işe giden insanların kafasına kafasına, pencereden sarkıp tırnak kesen insanlar beni hayrete sürüklüyor. hani pencereden halıydı örtüydü, bunları silkeleyen insanlara olan öfkem hala cayır cayırken bir de bunlar çıktı.
not: kestikten sonra törpülenince daha da iyi oluyor.
genç yaşında, ömrünün çoğunu gitar çalışmalarına ayırmış ve bu konuda da üstün bir yeteneği olan gitarist, müzisyen, prodüktör ve artık youtuber. 2019'da çıkardığı socially awkward isimli albümle inanılmaz bir iş ortaya koymuş. dinlemek isteyenler şöyle buyursun: https://open.spotify.com/...si=FsiZYFiXSkaOhSofnUR-ZQ
youtube kanalındaki içerikler de, elektro gitar konusunda kendisini geliştirmek isteyenler ve müzisyenlik, stüdyoculuk nedir öğrenmek isteyen, bunun bir parçası olmak isteyenler için gerçek anlamda bulunmaz bir nimet.
Nasıl bulacaklarını biliyorum. Bedenini keşfetmelerine yol açacak olaylar dizisini gözümde bütün ayrıntılarıyla canlandırabiliyorum. Kendall ve Lord Seyahat Acentesindeki o burnu büyük hanımlar masalarında oturmuş, manikürlü zarif elleriyle bilgisayar klavyelerinin tuşlarına basıyorlar. Bayan Smith için bir Akdeniz gemi seyahati, Bay Jones için Klosters’da bir kayak tatili ve Bay ve Bayan Brown için bu yıl farklı, egzotik bir şeyler. Mesela Chiang Mai ya da Madagaskar’da öyle fazla yorucu olmayan bir şey; yo hayır, macera dediğin her şeyden önce konforlu olmalı, zaten Kendall ve Lord’un sloganı da “Konforlu maceralar” değil mi? Acentenin işleri yoğun, telefon sık sık çalıyor.
Hanımların Diana’nın masasında olmadığını fark etmeleri çok uzun sürmeyecektir."
yaşlandıkça değişen dönem.
belki de farkındalığımız artıyordur bilemiyorum ama kesinlikle 3 sene önceki regl dönemiyle şu anki regl dönemim arasında dağlar kadar fark var.
yemek yaparken elim yağlandığında, elimi banyoya gidip güzelce yıkıyorum. ama her seferinde. aslında ben elimi hep yıkıyorum.
ellerimin ıslak kalmasına tahammül edemiyorum. mutlaka banyodaysa havlu, mutfaktaysa havlu kağıt. üstüme kurulamak zorunda kaldığımda da stres oluyorum.
herhangi bir şey yedikten sonra ellerini en azından ıslak mendile silmemiş olan çevremden biriyle kesinlikle temasa geçemiyorum. sarılmaktır, omza el atmaktır. mümkünse köşe bucak kaçıyorum kendilerinden.
film insanlar tarafından "quentin tarantino'nun çektiği film" olmaktan ziyade "brad pitt ve leonardo di caprio'nun oynadığı film" şeklinde algılandığı için, son sahneyi görene kadar aydınlanamıyorsunuz.
oyunculuklar, olay örgüsü, çekim açıları, sahne tasarımı ile her şey çok güzeldi. filmi beğenmeyenleri de anlayabiliyorum fakat, kendi içinde bile klişeye düşebileceği birçok noktada şaşırtan bir filmdi.
bu kısım spoiler içeriyor
--spoiler--
film, o eski tarantino vahşetini içermediği için bazı olumsuz yorumlar almış. aynı zamanda film vizyona girmeden önce de tarantino'nun filmlerindeki vahşetten çok rahatsız olduğunu söyleyenler olmuştu. bence film bağlandığı yer açısından arka planda yeterince kan, ölüm ve vahşet içerdiği için görsel olarak daha büyük bir şeye ihtiyaç yoktu. charles manson'ın müritlerinden sharon tate'i öldürmeye gelen 4 kişi, yolda rick dalton ile karşılaşınca sharon'dan vazgeçip, rick'in evine girmeye ve onu öldürmeye karar verdikleri noktada tex'in kurduğu cümle "o meşhur rick dalton değil miydi? hani şu bounty law'da oynayan....hadi bize öldürmeyi öğretenleri öldürelim!" tarantino'nun kendini nasıl eleştirdiğini (elbette anlayana) gösterdi.
filmin ilk kısmı inanılmaz derecede yavaş aksa da, ikinci kısmında yeterince ağzı açık bıraktıran olay vardı.
izlememiş olan tüm tarantino severlere öneririm.
zorlu'daki anathema konserine gittim bu gece sözlük.
itirafım şudur ki, konsere neden gittiğimi bilmiyorum. öyle bedava bilet falan da gelmedi baya kendi rızamla gidip bilet aldım. ben ki hayatında "bugün anathema dinleyeyim" demiş biri değilim. tek bir şarkısını biliyordum ki o şarkının anathema parçası olduğunu setlistteki şarkılara bakarken hatırladım.
gelin görün ki aşırı sevdim. ellerinde telefon konserin tadını çıkarmak yerine video çeken tipler dışında inanılmaz zevkli bir konserdi. sanırım artık bir anathema fanıyım.
6 eylül ankara konserinde çalmadıkları, muhtemelen telepatik olarak beyinlerini patlattığımız için ufak bir istisna yaparak flying'i çalmış, gönlümü fethetmişlerdir. bunun için üzgünüz ankara.
ayrıca dipnot: flying sürprizi yetmezmiş gibi bir de "biz sizi seviyoruz. kimse sizi sevmiyorsa bile biz sizi seviyoruz. bunu her zaman hatırlayın." diyerek azıcık gözlerimi de doldurmuş olabilirler. *
açık öğretime başvurmaya karar verdim. akbil falan mı diye kendimi sorgularken, aşçılık okuma hayalimi bir nebze de olsun dindirme gayreti olduğunu farkettim.
artık harbiye açık havada konser vermek için aşırı önemli bir sanatçı olmanıza gerek yok. bilet satışını garantileyebilen herkes harbiye'de konser verebilir. son iki senedir böyle.
eski yazılarıma baktım az önce; bazılarında, var olan arkadaşlarımı ne kadar çok sevdiğimi söylemişim. işin garibi onların çoğu yok şimdi. devinim çok acayip bir şey.
en sonunda 2 ağustosta canlı dinleyebileceğim için çok heyecanlı olduğum, son dönemde elektronik müzik alanında ülkemizde çıkmış en iyi sanatçı diyebilirim.
akustik piyano ve elektronik müziğin ortaklığından doğan güzel bir birleşim ortaya koymuş olan hazar kayaaltı'nın solo projesiymiş casp. kendisini daha önce barış özcan'ın bir videosunda bulmuş sonra peşi sıra spotify'a sürüklenip var olan tüm şarkılarını dinleyip konser için gün saymaya başlamıştım.
bir başka gece daha ve ben evde oturup kısık sesle ağlarken bir yandan yüzüklerin efendisi izliyorum. annemin ne demek istediğini şimdi anlıyorum. babam başkasını anneme karşı koruduğu zaman annemin neden o kadar çok sinirlendiğini gerçekten şimdi anlıyorum. aslında sinirlenmiyormuş, kırılıyormuş.