Lisede kimya derslerinde oldukça sık rastlayabileceğimiz kimyasal tepkimeler sonucunda asit ve bazların oluşturduğu renklerin akılda kalmasını sağlayan basit bir söylemdir.
Gayet insani bir durumdur. Tıpkı heteroseksüellerin dürüstü, karakterlisi olduğu gibi eşcinsellerin de dürüstü ve karakterlisi olabilir. insanlar ikiye ayrılır: erkek ve kadın değil. iyi ve kötü insan. sadece bu!
Çok şanslı bir şahıstır. nitekim Müge Anlı Türkiye'nin en başarılı televizyoncularından biridir. Diksiyonu, duruşu, düşünceleri(özellikle kadın hakları konusundaki), mükemmel akıl yürütme becerisi, anlayışının ve anlatışının iyiliği gibi bir sürü özelliği bir arada bulunduran şahsın yanında staj yapmak her kula nasip olmaz.
bir konu konuşulurken 'hayır ya o öyle değil eminim bak valla' diyen şahsiyettir. fakat en sonunda acı gerçek onun düşündüğünün hep tam tersi çıkmasıdır. ama bu durumdan sonra bile hala ' ama ben emindim yeaağğ' diyebilen bir insanoğlu çeşididir.
Sıradanlıktan kurtulmuş, şu saatte 1 kişilik yer ayırtıcaktım(istiyorum) ama koridor tarafı olsun diyerek yazıhanedeki bilet kesen görevliyi şoke eden yüce insandır.
Koridor tarafı isteyenler çok olmadığı için yer bulma olasılığı daha fazla olan insandır.
ingilizce öğretmenliği okuyanların 'keşke sadece yaklaşım anlamıyla bildiğim bir kelime olsaydı' dediği illet, nalet bir kelimedir.
elt(english language teaching) bölümünün en baba dersidir.
Henry Sweet amcadan tutunda Chomsky'e kadar tüm filologları saygı, sevgi ve şükranla(!) anacağınız bir derstir. Kibarca 'ananızı ve tüm sülalenizi ağlatabilecek bir derstir'.
Fobi yuvası olan kızdır.
-böcek dersin, çığlık atar bayılır.
-dönmedolap dersin, ayy ben ondan bile korkarım der.
-3 harfli dersin, ödü bokuna karışır.
-kendi gölgesinden korkar.
-merdiven inerken bile her an düşcekmiş gibi korka korka adımlarını atar.
-korku dersin ondan da korkar.
insana yaşam sevincini geri getiren
dinlediğin her vakitte içinin mutluluk ve neşeyle dolmasını sağlayan
sözlerinden de anlaşılacağı gibi 'hayat her şeyin bir kopyasıdır ve kısır bir döngü içerisindedir' mesajını taşıyan
Çok ama çok manidar bir şarkı.
kendimizi acaba katil bu mu, yoksa şu mu, aa hayır hayır diğeri, yok yok öteki diye salaklaştırması.
Arkasına dönmemesi gereken hergelenin her seferinde arkasını dönüp o korkunç olaylara maruz kalması( Bizim bu sırada içimizden hayır hayır arkana bakma ya da oraya gitme dememiz).
Bazen filmin sonunda öfff bu ne kadar da saçma salak bir filmdi demeye zorlaması.
En alakasız kişinin filmin sonunda canlı kalabilmesi.
Sinemada izliyor isek, birbirinden CESARETLi kızların filmin yarısını gözlerini kapayarak izlemesi.
Eğer sinemada ve sevgiliyle izleniyor ise, korkan tarafın bunu fırsat bilip amele sümüğü gibi sevgilisine yapışması...
1- yanlış bilinen çoğu şeyin doğru biliniyor olması.
2- insan haklarının olmaması(insana insan olduğu için değer verilmemesi).
3- kıro, abaza ve cahil dolu olması.
çok eğlenceli bir film. ilk başlarda ne olup bittiğini kestiremeseniz de izlemeye devam edin. çünkü filmin ortalarına doğru daha anlaşılır olacaktır ve filmin sonunda 'vay be senaryoya bak, ne kadar farklıymış' diyeceksiniz. nitekim benim de aynen öyle oldu. jim carrey her zamanki müthiş oyunculuğuyla göz doldurmuş. izlenmeye değer.
the stoning of soraya yani sorarayı taşlamak, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlediğim bir filmdir. ismini ilk duyduğumda aklımda gerçekten birinin taşlanmasıyla ilgili bir film falan canlanmadı , heralde mecazen kullanılmıştır dedim kendi kendime. amma lakin ki, filmi izlediğimde gözyaşlarıma hakim olamadım, senin benim gibi eti kemiği olan birini suçsuz ve günahsız olduğu halde birtakım yobazlar taşlıyordu hem de öldüresiye! şaşırdım, kaldım açıkcası. ve recm etmenin anlamını tam olarak bu filmden sonra araştırarak öğrendim. islamda idamın bir çeşidi, asılarak değil de taşlanarak öldürülüyor insanlar. ve hala daha bazı ülkelerde (afganistan, pakistan gibi) recm uygulaması devam etmekteymiş. eğer islamda recm etmek gerçekten var ise, ben bu dine mensup değilim arkadaş!