iskenderun daha önde diyenleri formula 1 yarışlarına davet ediyorum, ben de çelik jantlı doğan görünümlü şahin'imle katılıcam. yarış arabası mı len bunlar? iskenderun'un manzarası felan diyenleri de antakyalıların tabiriyle kelle kemal'ın oraya davet ediyorum.
kendisi tam anlamıyla bir loser. eğer loser olmadığını bilsem ve zevkine ukalaca trollük yaptığını fark etsem buraya kendisi hakkında eleştirel şeyler yazabilirdim ama öyle olmadığını bildiğimden gönlüm elvermiyor işte. loser birini görünce eğlenmesi için yaptığı şeyleri görmezden gelmek büyüklüktür. hatta ekşi'de de bazen denk geliyorum bu arkadaşın birbirinden değerli entry'lerine, basıyorum artıyı, basıyorum artıyı. maksat her dakikasını sözlüklerde online olarak geçirdiği günlerinin boşa gitmediğini kendisine fark ettirmek.
istisnai bi durum olaraktan müzeyyen senar çalmakta. benim bildiğim seyyar rock, metal dışına pek çıkmaz. var bu işte bişiler. neyse, seyyar'ın deyimiyle, dinleyiniz efendim.
büyük bir plazanın 12. katında bulunan iş yerimde sekreterliğe başladı. sen o kadar okul oku sonra gel godoş bi patr.. neyse.
ama her şeye rağmen yüksekteki dosyalara uzanırken belli olan vücut hatlarıyla inanılmaz tatlı bir çalışan. hem ben ona sigorta da yapıcam, söz verdim.
o kadar yemek çeşidinin içinden şunu mu yesek bunu mu yesek diye diye aç kalmanız. hadi karnınızı doyurdunuz, işin tatlı kısmı var daha. künefe mi yesek, ne yesek? üzerine dondurma alsak mı? öff. yaşanmaz bu şehirde.
-ilk çağda et, ikinci çağda odun, üçüncü çağda da altına ağırlık verin. ikinci çağa atlar atlamaz asker basıp parayı çarçur etmeyin.
-üçüncü çağa ilk sizin atlamanız çok önemli. malum, kilise üçüncü çağ evi ve relicler sizin için altın gibi değerli. hatta saniyede bi altın katkısı olduğunu düşünürsek baya baya altın.
-karşı taraf ordu gönderince relic'lerinizi çalmak için kesin bikaç tane rahip sıkıştıracaktır araya. tabi bunları korumak için ve karşı tarafla karşılaşma anında en ağır hasarı vermek için bikaç tane de mangonel gönderecektir. daha çarpışma başlamadan bikaç adamınızın karşıya geçmesini ve kalan adamlarınızın canının yarıya inmesini istemiyorsanız yapacağınız en akıllıca şey bu orduya karşı 3-4 paladin gönderip bu rahiplerle mangonelleri sizin safınıza gelmeden oracıkta yok etmek olacaktır.
-sur çekmek oyunu yeni yeni öğrenenlerin yapacağı iş. 'ülkemi kurarım, surumu da çekerim, oh olsun size ibneler' demek gibi gereksiz bişi. unutmayın sur inşa etmek zamandan çalar, onu yapacağınıza ülkenizi büyütme çabası içerisine girebilirsiniz. senin onu inşa ederken harcadığın zamanın 10'da 1'inde o adam o suru yıkar. tabi işin bi de stone boyutu var. o surlar kendiliğinden oluşmuyor. kısacası surla filan vakit kaybetmeyin.
-hangi savaşçıya hangi savaşçıyı göndereceğinizi iyi bilin. savaşçı çıkarmadan önce karşı tarafın ne tür asker bastığına bakın ve hamlenizi ona göre yapın. unutmayın, her savaşçıya karşı daha ucuz ve daha etkili bi savaşçı vardır. 160 canı olan ve 14+ vuruş gücüne sahip bi paladin'i, 70 canlı ve 13+ vuruş gücüne sahip bi champion ile haklayacağınızı bilmeniz demek savaşı kazandığınız anlamına gelir. okçulara da her zaman süvari göndererek çarpışmadan galip çıkabilmeniz mümkün.
-karşı ülkeyi yıkmaya giderken bastığınız ordu ayrıca önem taşımakta. 200 adam hakkınızı en kaliteli adamlara harcamalısınız ki düşman saflarına kadar gidip dumur olmayasınız. ortalama 70 işçiniz olduğunu düşünürsek geriye 130 savaşçı basma olanağınız var. bu 130 adamı taşıdığınız ırkın has özelliklerine göre belirlemeniz önemli. tabi düşman topraklarını talan etmek ve ana evlerini yıkmak için ağır makinelere, mancınıklara ihtiyacınız olacak. tavsiyem mancınık yerine bombard cannon kullanın. hem vuruş gücü hem de ataklık yönünden kale topçusuna ve diğer topçulardan daha iyi işler çıkarıyor. bunlardan ordunuzda en az bi 8-9 tane bulundurun. zamandan tasarruf olur.