kurana göre evin asıl geçimi erkeğe aittir, bir kadın evlilikte isterse çalışmayabilir ama erkek çalışmak ve evi geçindirmek zorundadır, evlenirken kadının istediği miktarda kadına mal vermek zorundadır. Miras meselesinde de bu durum gözetilmiştir ve erkeğe daha çok oranda mal verilmesi söylenmiştir, erkeğin kadınla iyi geçinmesi emredilmiştir(Nisa Suresi). Eğer kuranda kadın hakları gözetilmeseydi yukarıda saydıklarımın hiçbirisi söylenmezdi. Bu ve buna benzer birçok ayet vardır, güncel çeviriler ile kuranı okumanızı tavsiye ederim(yaşar nuri öztürk). son olarak üstünlük takva iledir
herkese göre değişir kesin bir süre verilemez çünkü bu sürenin belirlenmesi birçok değişkene bağlıdır;
birlikte olduğunuz süre, kişiye verdiğiniz değer, yaşadıklarınız, ilişki bittikten sonraki durumunuz, geçmişi idealize etme vs.
aynı zamanda bir sendrom ismidir (peter pan sendromu). Bu sendroma sahip kişiler ne kadar büyüselerde kendilerini hep çocuk gibi hissederler. Fight Club filminde geçen şu söz bu sendromun özetidir:
"i'm a 30-year-old boy"
erasmus için gittiğim şehirdir. kalabalık değildir, yaşlı nüfus çoğunluktadır, hava kararınca sokakta pek kimse kalmaz, sakin ve sessizdir; anlayacağınız tam bir emekli şehridir. dresden’e ve prag’a çok yakındır, buralara ulaşım trenle sağlanır ve biletler uygundur. burayı araştırıyorsanız büyük bir ihtimalle erasmus için geliyorsunuzdur çünkü burası turistik bir şehir değil o yüzden daha çok erasmus öğrencilere yönelik konulardan bahsedeceğim.
erasmus öğrenci kulübü olan esn çok aktif (en azından benim gittiğim dönemde öyleydi instagram hesabını inceleyebilirsiniz = @esn_usti). dönem içinde çok fazla etkinlik düzenliyorlar, ayrıca konsept partiler yapıyorlar. esn etkinliklerine mutlaka katılmanızı öneririm çünkü ben çoğu kişiyle etkinlikler sayesinde tanıştım.
biraz okuldan bahsetmek istiyorum, biz teknoloji fakültesindeydik, hocalar bizi pek zorlamadı ama bazı arkadaşlarım zorlandı onlar çevre müh. kimya müh. gibi bölümler okuyorlardı, benim size tavsiyem çok fazla ders almayın, erasmus okumaktan çok insanlarla tanışmak, sosyalleşmek ve gezmek amaçlı gidilen bir şeydir o yüzden çok kasmayın.
etrafta gezecek ve çok fazla yapacak aktivite olmadığı için daha çok insanlarla vakit geçiyorsunuz, özellikle yurtta biz esn'den bağımsız kendimiz etkinlikler düzenlerdik. (sinema gecesi, vampir köylü, tabu vs.) bu arada yurt karma, bizim kaldığımız kat tamamen erasmusla gelen öğrencilere ayrılmıştı o yüzden kapıyı çalıp arkadaşlarımızla oyun oynar eğlenirdik. bu bahsettiğim arkadaşlar türkler ve yabancılardan oluşuyordu. erasmus’ta akılda kalan anıların çoğu bu arkadaşlarla yurtta oldu. o yüzden insanlarla arkadaşlık kurmaya, vakit geçirmeye çalışın çünkü çoğu zamanınız yurtta geçecek aksi takdirde yurtta bütün gün oturur dizi film izlersiniz.
eğer imkânınız varsa arkadaşlarınızla geziler düzenleyin, prag’tan uçuşlar bazı zamanlar çok uygun oluyor, biz arkadaşlarımızla çok fazla şehir gezdik; tren, otobüs, uçak biletlerini zaman zaman kontrol edin.
sonuç olarak ben burada hayatımın en güzel dönemlerinden birini geçirdim ama dediğim gibi bu size ve çevrenizdeki insanlara bağlı.