darağacında kalan bir başvekilin evlatlarının başardığı kutlu bir mücadelenin eseridir bugün.
demokratik, özgür bir türkiye girişimi her otuz yılda bir darbelerle engellenmiş, iradesine ket vurulmuş halkın kemalist askeri oligarşiye attığı tokattır bugün.
dağılan bir imparatorluğun halklarının iradesiyle kurulan bir cumhuriyeti jakoben bir diktatörlüğe dönüştüren kemalist oligarşi bugün yerle yeksan olmuştur.
yaşasın halkların kardeşliği! yaşasın ikinci cumhuriyet!
gördükçe içimi acıtan, insanlık adına umutlarımı körelten ibret ve utanç dolu hikaye.
sözlükteki tüm solcuları kastetmiyorum. çünkü onların içinde neye inanırlarsa inansın, insanı nitelikleriyle, iletişim yetisiyle, barışçıl ve uysal düşünceleriyle değerlendiren, onları olduğu gibi kabul edip fikirlerini açıkça tartışan ama bu sistemin insani olmadığını, insan emeğinin değer görmediğini, insanlığın kurtuluşunun ancak onun değerini, onurunu, emeğini çalan bir sistemin karşısında durmakla olacağını ve bunun için siyasi kimlik değil yalnızca akıl ve ortak vicdan sahibi olmak gerektiğini anlatan tanıdıklarım var.
benim birazdan bahsedeceklerim tok satıcılar; insanı kazanmaya değil onu ezmeye, aşağılamaya ve yok etmeye meyyal, devrimci şiddet kavramından fersah fersah uzakta bir riyakarlıkla insanları inançlarından, sözlerinden, fikirlerinden ötürü yaftalayarak, küçümseyerek solcu olduklarını zanneden ve bunu sadece insanların yüzlerine, gözlerine bakma cesareti olmadan yapabilecek bir avuç sistem mağdurudur.
burada kendimi kastetmiyorum yalnızca, solcu olduğunu iddia etmenin insana yüklediği siyasi duruş ve sorumluluk gereği tek tek her yurttaşına, akrabasına, mahallelisine, sınıf arkadaşına, sevgilisine insanlık onurunun kaybolmaması için çalışmak gerektiğini hatırlatması gereken bu insanların insanlığın umudu olacak bir devrimi, bir hak mücadelesi zaferini gerçekleştirebileceklerine inanmıyorum, zaten onlar da inanmıyorlar, zaten hangimiz gerçekten inanıyoruz?
ben, evet allah'a inanıyorum, bu inanç için rasyonel nedenlerimi kaybetsem de inanıyorum. o'na inanıyorum çünkü ne kadar muhteşem bir varlık olduğumu biliyorum, her insana inandığım gibi inanıyorum. bu yaşamı ona borçlu olduğumu hissediyorum, akli gerekçeleri olmasına gerek yok. ve bayım ben bir komünist olabilirdim ama olmadım, anlatmadılar, gelip beni kazanmadılar, örgütlemediler.
şimdi sen bana gelip diyorsun ki devrim için hiçbir şey yapmadım, insanlık için hiçbir şey yapmadım ama burada herkese hakaret ederim, insanların inançlarını hiçe sayar, kutsal tanımazlık oynayarak seni ve senin gibileri aşağılarım ve bu yanıma kar kalır.
çok yanılıyorsun.
çünkü sizin gibilerin kim olduklarını iyi biliyorum, sizler bu inancı miras alanlarsınız, ona inanmak için mücadele vermeyen, başkalarının ona inanıp inanmaması umrunda olmayan tok satıcılar.
yobazlığın, bağnazlığın yalnızca bir dine inanmak, bir siyasi görüşe destek vermek olduğunu zanneden sizler, yobaz müslümanlara ne kadar benzediğinizin farkında bile değilsiniz. onlar da insanın içindeki yaşamı, umudu, sevgiyi görmezden gelerek onu sindirmeye, horgörüp aşağılamaya, ya kendisine uydurmaya ya yok etmeye inanırlar.
egoları bununla tatmin olur, sahip olduklarını sandıkları inanç için hiçbir bedel ödememiş insanlar zaten hep böyledir. nerede görsem tanırım.
mücadele vermek illa büyük işler yapmak demek değil. birisi bu müslümanların alayı orospu çocuğu, bu kadınların hepsi böyle, bu fikirlerin hiçbir değeri yok, bu kürtler insan değil dediğinde ona engel olmak da devrim adına bir mücadeledir.
insanlık suçları üzerinde yükselecek bir devrime ihtiyacımız yok.
yalnızca yaşadığımız sistemin faşist kılcal damarlarını beslemeye yarayan bu yöntemle solcu değil ancak devrime inanmayan, onun için mücadele etmeyen, onu zaten istemeyen bir insanlık düşmanı olunur.
yapılan yollar yatırım değil, geri dönüşü yok diyen malların muzdarip olduğu siyasi körlüğün eseridir.
ulan mal, sen o yolda yalnızca insan mı taşıyorsun? hammadde taşıyorsun, ihraç ürünleri taşıyorsun, bunları daha hızlı, daha az riskli bir şekilde müşterilerine ulaştırıyorsun, zamandan tasarruf, yakıttan tasarruf, daha memnun müşteri portföyü yapılan yolların bir geri dönüşü değil mi?
bana kör diyenin bari gözleri görse amk.
edit: o yolların yapımında istihdam edilen insanları, şirketleri hiç saymıyorum bile.
hacettepe'ye bağlı kıçıkırık üç fakülteyi üniversite sayıp yapılan ek hizmet binalarını, 1000 kişilik öğrenci yurdunu hasılı bir üniversiteyi üniversite yapan hizmetleri görmezden gelmekle aynıdır.
bir "ak parti ne yapıyorsa karşı çıkalım" projesi ürünüdür.
ak parti yol yapar. neden demiryolu yapmıyorsun diye sorarlar. yüksek hızlı tren yapar niye 300 basmıyo diye sorarlar, onu da yapsa bu tren niye uçmuyo derler.
ak parti hastane yapar, yandaşlarına peşkeş çekiyor derler, ak parti okul yapar, okul yapmakla eğitim kalitesi mi yükselecek derler.
ak parti demokratikleşme için adım atar, sivil diktatörlük derler, ak parti ağzıyla kuş tutsa bunlara yaranamaz.
"onlar, sağır, dilsiz, kördürler; ve artık geriye dönüşleri de yoktur." esed 2:18
üstelik ölen bebeğin yaşadığı yer chp'li bir belediyenin sınırlarında olmasına rağmen hayasızca hükümete saldırmak için ölü bir çocuğu diline pelesenk etmiştir.
ulan madem chp halkın umuduydu, madem hükümet yoksullara yardım etmiyordu, senin belediye başkanın ne işe yarar amk? aileyi bulup yardım edeydi ya..
ülkemizin özgürlükler noktasında 10 yılda ne kadar ilerlediğinin bir göstergesidir.
ak parti hükümetlerinin idaresi altında daha fazla özgürlük ve demokrasi hedefiyle muasır medeniyetler seviyesine durmadan yol aldığımız şu günlerde gelecek adına içimde bir umut ateşi yakmıştır.
türk olmayan etnik grupları sözümona bir milleti ifade etmeyen türk kavramı altında toplaşmaya zorlayan kemalist zihniyetin bir söylemi.
ulan madem türklük etnik bir tanım değil lisede okuduğunuz türk tarihi ne, türk destanları, türk sultanları, türk bilimadamları ne yani? onların da bi kısmı kürt, arap, pers filan da bize mi yediriyorsunuz türk diye?
bu halkın değil kemalistlerin cumhurbaşkanıydı. onlara müstehak bir idare sergiledi ve acil unutulacaklar listesine kafadan girerek tarihteki yerini aldı.
ulu önderimize hakarete varan söylemlerde bulunan kemalistlerin içinde debelendiği büyük hezeyan.
vay efendim makam aracı 500 bin liraymış vay efendim kendisi ingilizce bilmiyormuş ama taksicilere ingilizce öğrenin diyormuş, yok konutu şu kadarmış, yok bilmem ne..
titreyin ve kendinize gelin ulan, birlikte bot mu bağladınız amk?
bahsettiğiniz insan türkiye halkının teveccühüyle bu ülkeyi yöneten lider. o bu devletin bir numaralı adamı. ona zırhlı araç almayacak da bu devlet sana mı alacak? ona tercüman tahsis etmeyecek de sana mı edecek?