yaşını başını almış insanların, kendi hür iradeleriyle gittiği bar ile, daha yaşı ufacık olan kızlarının kendi tasarrufları dışında bulundukları iki yeri karşılaştıran baba modelinin sarfettiği söz. lan o barda ölen insanlar kendi hareketlerinden, kendi canlarından sorumluydular. isterlerse gider intihar ederler, hiç birimiz de birşey diyemeyiz, çünkü kendilerine yönelik olaylarda tasarruf hakları onlara ait. ama senin o küçücük kızın canını korumaktan doğan bir sorumluluğun var. nasıl olur da kaçak bir yere yollayarak onları böyle bir riske atabildin. bravo benim çok bilmiş insanıma...
edit: bu skorlar kesinlikle diğer iki takıma bok atmak amacıyla ya da beşiktaş'la karşılaştırma yapmak amacıyla yazılmamıştır. sadece entrynin daha sonraki bölümlerinden de anlaşılabileceği üzere, daha önceki entrylerde sorulan bir soruya cevap olarak yazılmışlardır.
önce galatasaray:
galatasayay - chelsea, chelsea 5 atmış
bayern münchen - galatasaray 6 - 0, bayern 6 atmış
ac milan - Galatasaray 5 - 0, milan 5 atmış
bayer leverkusen: 5 - galatasaray: 1, leverkusen 5 atıp 1 yemiş, 4gol farkı var
sonra fenerbahçe:
sl benfica - fenerbahçe 7 - 0
sigma olomouc - fenerbahçe 7 - 1
psv eindhoven - fenerbahçe 6 - 1
fenerbahçe - milan 0 - 4
bunlar diğer iki takımın aldığı mağlubiyetler. bakın bakalım geçiyo mu geçmiyo mu? demek ki neymiş; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın sonuçları pek bir acıymış değil mi genç çağanos seni.
bazı çağanoslar bundan sonrasını okumasa da olur artık kanımca:
yukarıdaki maç sonuçları, kesinlikle dalga geçme amaçlı yazılmamıştır. kaldı ki bence utanılacak olan şeyler, futbol konusunda çığır açmış, belli bir futbol kültürüne sahip bu takımlara karşı alınan mağlubiyetler değil oynanan kişiliksiz futboldur.
sizin milyonlarca taraftarınız var, o kadar geliriniz var işiniz ne gidin başarılı olun demek, futbola ne kadar kıt bakıldığının da bir göstergesidir kanımca. futbol paradan ve pahalı transferden önce bir kültür işidir. mesela karşımıza bir italyan takımı çıktığında; abi bu adamlar defansif buldu mu atan adamlar, bir ingiliz takımı çıktığında, abi bunlar çok tempolu, hızlı oynayan adamlar ya da bir ispanyol takımı çıktığında, abi biz bu adamlardan top alamayız, acayip iyi pas yapar bunlar diyebiliyoruz. çünkü bu adamların uzun seneler ve doğal olarak tecrübeler sonucu ortaya çıkmış bir futbol kültürleri var. misalen lyon da porto da ajax da futbolcu satmanın haricinde bizim büyük takımlarla kıyaslanınca pek bir fakir bulunurlar *. ama bu takımların ciddi tecrübeler sonucu elde edilmiş bir futbol kültürleri , futbol anlayışları vardır. henüz ciddi anlamda avrupa mazisi 10 15 yıl olan bizim takımlarımızın daha yolun başındayken böyle sonuçlar almalarında da hiç bir gariplik yoktur esasında. ama işte bir maçla şişirme ve indirme amacıyla yazılar yazan gazetelerimizin sonucunda, bu basit gerçekleri bile göremeyen insanlar türemiştir ülkemizde.
"bizim kulübümüz o uefa elemelerini daha önce geçti bi kerem yaaa" şeklindeki ağlamalara ise gülüp geçerim. o fark yediğimiz takımları, biz öyle ya da böyle yenmişizdir. ama doğruya doğru; siz değil daha maç yapmak o stadların olduğu şehirlere bile gitmemişsinizdir. bardağın hangi tarafına bakacağın sana kalmış gari.
beşiktaş 3 - barcelona 0
beşiktaş 2 - liverpool 1
chelsea 0 - beşiktaş 2 ***
ayrıyetten bizim gelirlerimiz hayvan gibiyse, bu kulüplerin acilen futboldan men edilmeleri gerekir. ee ne de olsa bir tekel karşıtı yasa bulunur her ülkede.
ayrıca;
(bkz: bir tarihi hezimet olarak 4-1 lik sonuç) zihniyetindeki insanlara tavsiyem gidin bir psikoloğa görünündür. 3 golde tarihi hezimet aramak ancak ezik kalmanın doğurduğu bir psikolojik travmanın sonucudur.
an itibariyle başkanları olan aziz yıldırım'a verip veriştirmiş site. geçmişte yapılan pazarlıkları da uzun uzun anlatmışlar ve çok ilginç ayrıntılara yer vermişler.
edit: vurmayın lan yeter. tamam yazarların hepsi gene erkek olsun, hatta ipne olsun. kısır günü de ben de olsun. ama bulaşığı yıkamam baştan söyliyim.*
futboldan zerre anlamadığı belli olan, tek işi forum havasında entryler girmek olan barutsuz top*. hadi bu maç (bkz: 24 agustos 2008 antalyaspor besiktas maci) çok içine oturdu, aymazlığın son sınırında beşiktaşa saçma sapan şeyler yazıyorsun da, hiç mi şampiyonlar ligi formatı bilmiyorsun (bkz: #4032960). hadi formatı bilmiyorsun, bari bu turnuvanın bir ismine bak da, ondan sonra böyle saçma başlıklar aç. zaten fiorentina'yı kalitesiz takım olarak gören zihniyete söylenecek çok bir şey yok aslında ya neyse. 3-4 yıldır grupları sonuna kadar zorlayan, 2 yıldır cl maçlarında, sahasında kaybetmeyen, geçen sene bir çok büyük takımı yenen fenerbahçe'yi de o listeye almanı da, yazılarındaki o forum tandansının bir yansıması olarak değerlendiriyorum. **
bazılarının kalbine düşerek, aldığı sonuçlardan bağımsız olarak, her daim tarifsiz bir sevgi yaşamalarını sağlarken, bazılarının içine oturan kulübüm.
öyle bir oturur ki; kendi takımları daha portakalda vitaminken, beşiktaşımın, o çok önemsiyor gözüktükleri türk futbolunu gururla temsil ettiğini ve bunun sonucunda kendilerine asla nasip olmayacak olan, armasında ay yıldız taşıyabilme hakkını kazandığını, kulübün futbol şubesinin 1-2 senelik bir periyoduna bakarak unutuverirler.
öyle bir oturur ki; 3 kuruşluk futbol tarihi bilgileriyle, utanmadan: "avrupadan en çok farklı mağlubiyetlerle dönen takım" iddiasında bulunurlar.
öyle bir oturur ki; kendi başkanlarına; bize para vermesseniz küfür eder, stadı kapattırırız derken, yıllardır türkiye ve avrupanın dört bir yanına deplasman yapan, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında saygı duyulan** taraftarlarına akıllarınca bok atarlar.
öyle bir oturur ki; futbolun sonuç itibariyle sadece bir oyun olduğunu ve her türlü sonuca açık olduğunu unutup, 3-5 yıllık futbol verilerinden yola çıkan saçma sapan çıkarımlarıyla, bir sürü alanda faaliyet gösteren 100 yıllık bir kulübe bok atmaya çalışırlar. misalen sen; engelli basket takımı, hentbol, kürek, boks, atletizm, kros, güreş ya da briç diye spor dalları duydun mu hiç genç akrep?
beşiktaş'ımın kronikleşmiş deplasman fobisine yenik düştüğü maç. ayrıca sinan engin'in gökhan zan'la ibrahim üzülmez'i derhal iyi bir hocaya, kurşun döktürmeye götürmesi lazım. ikisinden biri takımda oldu mu; o maçı kazanmamız ihtimali %10 a düşüyor çünkü. şahsen takımdan yollamak daha kesin bir çözüm gibi görünüyor gözüme ama, anlaşılan o ki böyle bir akıllılığı yapacakları yok. daha iyisi, yollasınlar irlandadaki bir wicca okuluna ya da orta asyadaki şaman kardeşlerimizin yanına, bari işi membağında öğrensinler, sonra da dönüp yıldırım demirören'e öğretsinler. ***
biz de onların yokluğunda şu guayye ile idare edelim bari.*
bu konu başlığı adı altında; ben girebiliyom zuhahha, işte dns bilmem ne, proksi hacı proksi diye bişi var diyenleri ilgiyle takip ettiğim ekşinin kapatılması hadisesi. insanlar nasıl alışmışlarsa artık yasakçı, sansürcü zihniyete hiç garipsemiyorlar ekşinin niye, nasıl ve hangi sebepten kapatıldığını. tek dertleri kaçak yollardan girip lamerlık yapmak.
öncelikle kim, hangi hakla kapatıyor kardeşim böyle bir platformu. bu kadar kolay mı türkiye'ye malolmuş, onlarca klonu çıkmış bir siteyi uyarmadan kapatmak. sonra da birşey yokmuş gibi açmak.
kapatanlar da gayet iyi biliyor ki zaten oranın müdavimleri çeşitli yollardan oraya giricekler, zaten oraya girenlerin büyük çoğunluğu onlar için kaybedilmiş bir mesele artık. kanımca tek amaçları; bu kadar tıklanan, doğal olarak da reklam alan bir yerin sahiplerine - bize göre moderasyonuna- bakın canımız istediği an sizi kapatabiliyoruz diyerek göz dağı vermek. elinizi artık korkak alıştırın, her düşünceye izin vermeyin canım demek. adam gibi maç, karı kız, film entryleri neyinize yetmiyor da okumuş bilgili yazarlarınızla siyasete girip, insanlara bilmedikleri şeyleri, hiç duymadıkları düşünceleri bu kadar rahat aşılıyosunuz demek. siz kimsiniz ki biz ve bizim gibilerin 100'lerce yıldır dayattığı hurafeleri yıkmaya, onların altında geçerli nedenler aramya çalışıyorsunuz demek. siz kimsiniz ki evrim diye bir şeyi tartışıyorsunuz ne hakla demek. siz kimsiniz ki türkiye'nin 1938 sonrası tarihi hakkında herkesi bilgilendiriyorsunuz demek. ve hooooppp, 1 taşta binlerce kuş. hiç zannetmiyorum ki diğer klon sözlüklerin modersyonları da korkmamış olsun, bazı yazarlar gibi; oh olsun gelirler bize daha iyi olur demiş olsunlar. şu anda hepsi kendi sözlüğünü bir elden geçiriyordur kanımca. yazık ama gerçek...
2003 - 2004 sezonunda şampiyonluğu cem papila tarafından başlatılan kırmızı kart gösterme furyasına ve yanlı, parayla satın alınmış hakemlere ve yayıncı kuruluşun gelirlerinin azalmasına kurban etmiş,
2005 ve 2006 sezonlarını, yeni kurulan bir yönetimin hatalarına kurban etmiş,
2007 sezonunu gene ve gene yönetim ve teknik direktör hatalarına kurban etmiş, kulüptür.
koskoca lig maratonunu tek maçlara bağlayan sivri zekalara önemle hatırlatılır.
2008 - 2009 sezonunda ise, adil bir yönetim altında şüphesiz ki şampiyon olacak kulüptür. olamasa da*, çok da tın diyecek ve sevgisini haykırmaya devam edecek olan taraftara sahip kulüptür.
edit: gene ve gene geri vites sonucu anlamsız hale getirilmiş bir entry. fuathusnukayacan kişisi tarafından girilen enrynin yer değiştirmesi sonucu anlamını kaybetmiştir. söz konusu girdi ise (bkz: #4038284) biraz değiştirilmiş olarak burda mevcuttur.
taraftarlarının hepsi vecihi olan halkın takımı. biz vecihiler o kadar korkutmuşuz ki bazı antu.com forum kullanıcılarını, sözlükteki başlığımızın altına forumlarından gördükleri şeyleri yazıp, bari netten gider yapalım demektedirler.
edit: hemen bir üstte, yanlış hatırlamıyorsam "fuathusnukayacan" adlı suserin girdisine karşılık yazılmıştır bu üstteki açıklama. ama tabi ki gerçekler acıdır, entry silmekse en basit geri vitestir...
yıllardır sadece ligteki 17 takıma karşı değil, diğer iki büyük takımın elinde bulundurduğu hakem ve medya gücüne karşı da savaşan güzide kulübümüzdür. ortada ciddi bir sebep yokken, önüne gelene şerefsiz, haysiyetsiz diyenlere inat; hakkı olan şampiyonluğu kaybettiği zaman: biz şerefli ikincilikleri tercih ederiz diyebilen başkanlara sahip kulüptür.
şampiyon olduktan sonra, aynı uçakta bulunan rakiplerine * saygısızlık olmasın diye, şampiyonluğunu o anda kutlamayan, rakiplerinin üzüntüsüne saygı duyan yegane kulüp.
taraftarının çıkardığı bir çok besteye ve diğer şeylere önce bok atılan ama daha sonra bok atan taraflar tarafından yaptıkları şeyler yüzsüzce çalınıp kullanılan kulüp. ***
medyada hiç parayla satın alınmış, loca verilmiş yazarı olmadığı için, her daim tu kaka ilan edilen yalnız ve güzel kulübüm.
armasındaki şanlı türk bayrağını nasıl olup da kullanma hakkına sahip olduğu herkesçe bilinen ve bu yönüyle, bu onura sahip olan tek takım.
modern futbola karşı her maçının 85. dakikasında gündoğduyu* söyleyen taraftara sahip kulübüm.
sadece egosunu tatmin etmek için kombine alanlara inat, şampiyon olamadığında ota boka ağlayanlara, medyadaki gücünü kullanarak rakiplerinin şampiyonluğuna gölge düşürenlere inat; taraftarlarının hakikaten şampiyonluk ve başarı için desteklemediği, herşeyden önce duruşuna ve şerefine ne olursa olsun sahip çıktığı kulübüm.
diğerlerinin her cümlesinde şampiyonluk sözleri geçen bestelerine inat, taraftarlarının her cümlesinde kulübüne karşı duyduğu sevgiyi yansıtan 100 yıllık çınar.
yağmurlu bir günde görmüştüm seni
üstünde çubuklu formalar vardı
bir anda tutldum aşık oldum ben
hayatın anlamı siyah beyazdı.
ölümle yaşamı ayıran çizgi siyahla beyazı ayıramaz ki
her yolun sonunda ölüm olsada
sevenleri kimse ayıramaz ki.
60'lardan günümüze fırlayıp gelmiş, inanılmaz etkili, icabında adamın ruh halini beceren jefferson airplane şarkısı. efsanevi woodstock 69'da da kendine yer bulmuş şarkıdır ayrıca.
27 eylul 2008 istanbul b b besiktas maci nda kaleciye çok pis diz atan ve sakatlanmasına sebep olan nobre'yi oyundan atmayan hakem. hayır kardeşim büyük takım kollanır tamam da bari bu kadar aleni yapma, takdir haklarıyla filan göster kendini. biliyorum hazır rakipleri puan kaybetmişken beşiktaş'ın kazanması, aradaki farkı açması için elinden geleni yapıyorsun da, çaktırmadan yap, yakınlığımız ortaya çıkmasın. mazallah bir daha maç vermezler sana. aman diyim...
once upon a time in türkiye:*
spiker: hakem hataları için ne diyorsunuz?
süleyman seba: ben bu beşiktaşın hakemleri yendiğini de gördüm.*
sevgili ertuğrul hocam, suçlu hakem değil sen ve ekibin. sen ikiyi üçü arayacağına kapanır, avrupa da olduğu gibi oyunu rölantiye alarak kontradan gol atmaya çalışırsan böyle pis bir ligde değil şampiyon olmak tutunamassın bile.
futbolcu kardeşlerim abilerim, 2 gol yenildi diye sızlanmayacaksınız, gerekirse 4 tane atacak, gene yetmesse hakemi de o topla beraber kaleye sokucaksınız. muhtaç olduğunuz kudret üzerinizdeki formada, armada mevcuttur. siz o kupalar nasıl kazanıldı sanıyordunuz a benim saflarım!!!
baştan edit: kaleci topa değiyordu, faul doğru diyenler; siz maçtan sonra bence goldü diyen ibb' li oyuncudan, maçı katlettikten sonra özür dileyen, staddaki plazmayı kapattıran hakemden daha iyi biliyorsunuz. size hiç bir lafımız haşa olamaz zaten. siz ne derseniz o.
özellikle dolores o riordan ablamız tarafından harika yorumlanan ilahi. ruhsal açıdan insanı inanılmaz etkileyen latince ile çok tatlı bir aksanı olan dolores'in bütünleştiği ilahi.
evinizden uzakta okuduğunuz lise ve üniversite yıllarında * sizi bir kere bile aramaması. arkadaşların baba anılarını dinlerken susmak, her defasında susmak...
karpatların maradonası ile okocha'nın karşılaştırılması durumudur. külliyen saçmalamaktır. zira hagi'yi illa biriyle karşılaştırıcaksanız bu kişi ancak maradona'nın kendisi olabilir.bir beşiktaşlı olarak yegane düşüncem, bırakın okocha'nın hagi ile top diye oynamasını, hagi, okocha ile oyanamya tennezül bile etmezdir.