Daniel craig'in bondluğundan hoşlanmayan insanların yaptıkları anketler üzerine gündeme gelen adaylardır. şu aşamada daniel craig'in 2 tane daha imzalanmış bond filmi bulunduğundan hayalden başka bir şey değildir.
türk dizi tarihinin gördüğü en ilginç karakterdir. izlemesi büyük zevk verir, yine ne bok yiyecek diye düşünüp durabilirsiniz izlerken. berk hakman tarafından canlandırılmaktadır.
annesinin söylediğine göre kocası uzay heparı öldüğünde 3 aylık hamileymiş. ölüm tarihi 20 mayıs 1994 ve bu çocuk 5 ocak 1995 doğumlu. nasıl oluyor anlayamıyorum sevgili sözlük.
my baby
baby does
my baby does me good
my baby does
my baby does me
my baby does me good
my lady
understands
understands me right
she understands me
she understands me
understands me right
my baby cares
she really cares
she knows what's really right for me
does me good then she hurts me so
she winds me up and then lets me go
turns me on and then tells me no
she's just a pussy cat
my baby loves me
my baby loves me
my baby cuffs me
one day she tells me that she cares
another day she tells me she don't love me
she really really does me
ooh
now people do you believe this
do you
ooh
oooh
she really really really really really really
does me
nefretten de ötedir esasında. sevdiğiniz şarkıyla ilgili neler yazıldığına bakmak istersiniz ancak bir de bakarsınız ki başlık altına çok iyi yazar, süper güzel yazar ya da troll bu diye entryler dolu. onların arasından bi kaç entry görmeye çalışırsınız şarkıyla alakalı ama sabır tükenir en nihayetinde. yapmayın etmeyin bunu o güzel şarkılara.
ergenlerimizin gözaşlarını sömüren bir rock çeşiti haline gelmiştir ülkemizde. emre aydın evet ağlak rock yapmakta ancak adam çıktığında da bunu yapıyordu. çizgisi değişmedi, bu açıdan takdir edilesi. lakin bir de tamamen "piyasa" bunu istediği için bu yola sapanlar var ki işte onlar ıslak sopayla dövülesi varlıklar. gruplar kendilerine has olan tarzlarını kaybetmeye ve paranın bol olduğu mecralara yönelmeye başladılar. ağlak rock'ın en önemli göstergelerinden biri facebooktaki paylaşım oranları kanımca. ne kadar ağlaksan o kadar çok paylaşılırsın. neticesinde popülarite artar daha çok ağlak şarkı yaparsın. bir döngü gibi ilerler bu. sonra bir bakarsın facebook hayran sayfanda yüzbinler toplanmış. grup ne zaman biz bu değiliz dese başka tarzda bir albüm yapsa işte o zaman o hayranlar teker teker unlike yaparlar o sayfayı bol popili günlere mazi diyen grubumuz küçük barlarla yetinmeye başlar.
tüm bunların yaşanmasına yerine türk rock gruplarının yapması gereken yegane şey kendi tarzlarını oturtarak gerçek hayran kitleleri oluşturmaları. zira ergenlerimizin ruh halleri çok çabuk değişiyor.
haziran ayında Tamirane'de yerli yabancı 12 farklı grupla gerçekleşecek olan festivalmiş kendisi. bant magazine duyurmakta twitterdan. grupların kimler olacağı merakla beklenmekte.
kreş grubunun 2. albümü. albüm çıkmış ancak yine reklam yok, yine duyuru yok. biletix olmasa albüm lansmanının 30'unda ghetto'da olacağını bile öğrenemeyecektik.
çok sevdiğinizi belli edip sıkmadığınız sürece oldukça güzel olabilen bir ilişkidir. ondan vazgeçemeyeceğinizi belli ettiğiniz anda gözünüzün yaşına bakmıyorlar çünkü. daima önde olan taraf kadın olmalı. balık burcu erkeği doğası gereği acı çekme eğilimine sahip olduğundan bırakınız azcık canı yansın. ipler sizin elinizde olsun. terk edilme korkusu onları sadık birer sevgili yapmak için oldukça elzemdir.
bunlar sağlandığı takdirde dünyanın en romantik erkeğiyle yüzleşirsiniz. sürpriz yaparlar, mutlu ederler. yeri geldiğinde saatlerce sarılır oturursunuz. romantik film izlersiniz. her şeyi yönetmek sizin elinizde sevgili kadınlar.
Lay dagger dead inside a lonely bed
Trying to hide the hole inside my head
Watching the stars slide down to reach their end
Cause sleep is not my friend
Drinking champagne to forget yesterday
Coz I remember, the way, the way, the way
It ended the day, the day, the day, the day
That I walked away, away, away, away
Drinking champagne, made by the angel
Who goes by the name of Glittering Gabriel
Drinking champagne made of an angels
Tears and pain, now I feel celestial
Elderly stars slide down the lonely sky
Slipping away to find a place to die
I wonder when the night will reach it's end
Cause sleep is not my friend
Drinking champagne, meant for a wedding
Toast to the bride, a fairytale ending
Drinking champagne, a bottle to myself
Savor the taste of fabricated wealth
Drinking champagne, made by the angel
Who goes by the name of Glittering Gabriel
Drinking champagne made of an angels
Tears and pain, now I feel celestial (x3)
değişik bir vokal tarzı olan ingiliz popçu. sesini ilk başlarda yadırgadım, ancak alışınca pek güzel geliyor. dinledikçe güzelleşenlerden. albümünün ismi the family jewels.
where do we go from here?
how do we carry on?
i can't get beyond the questions.
clambering for the scraps
in the shatter of us collapsed.
it cuts me with every could-have-been.
pain on pain on play, repeating
with the backup makeshift life in waiting.
everybody says that time heals everything.
but what of the wretched hollow?
the endless in-between?
are we just going to wait it out?
there's nothing to see here now,
turning the sign around;
we're closed to the earth 'til further notice.
clambering for the scraps,
clambering in the light.
we're closed to the earth 'til further...
an all-out one, only one street-level miracle.
i'll be a an out-and-out, born again from none more cynical.
everybody says that time heals everything.
but what of the wretched hollow?
the endless in-between?
are we just going to wait it out?
and sit here cold?
look, you'll be long gone by then.
and lackluster in dust we lay
'round old magazines.
fluorescent lighting sets the scene
for all we could and should being
in the one life that we've got.
everybody says that time heals everything.
but what of the wretched hollow?
the endless in-between?
are we just going to wait it out?
just going to sweat it out?
just going to sweat it out?
wait it out.
got to get on it.
got to get on it.
got to get on it.
bodies disengaged, our mouths are fleshing over.
it's just an echo game, irises retreating to ovals of white.
the urge to feel your face, and blood rushing to paint my handprint.
a frisbee one by one; your vinyl on lamanent, desperate for some kind of contact.
first train home, i've got to get on it.
first train home, i've got to get on it.
first train home, i've got to get on it.
to catch, to catch, catch-catch, catch.
first train home, i've got to get on it.
first train home, i've got to get on it.
first train home, i've got to get on it.
first train home
temporal deadzone where clocks are barely breathing.
yet no one cares to notice for all the yelling, all night clamor to hold it together.
i want to play -don't wait- forms in the hideaway
i want to get on with getting on with things
i want to run in fields, paint the kitchen, and love someone
and i can't do any of that here, can i?
first train home, i've got to get on it.
first train home, i've got to get on it.
first train home, i've got to get on it.
first train home.
so what? you've had one too many.
so what? i'm not that much fun to be with.
so what? you've come silly hatter.
so what? i didn't want to come here, anyway.
what matters to you, doesn't matter, matter to me.
what matters to me, doesn't matter, matter to you.
what matters to you, doesn't matter, matter to them.
what matters to them, doesn't change anything.
got to get on it.
first train home.
got to get on it.
first train home.
first train home i've got to get on it
(i've got to get on it)
to catch, to catch, catch-catch, catch.
(first train home)
first train home i've got to get on it
first train home.
(first train home)
to go, to go, to go, get, get, get, get, out, out, out, out, now, now, now, now.
sen bir hançer değilsin
söyle neden kan damlıyor dokunduklarından
bir yanardağ değilsin
neden yanıp kül oluyor yaşadığın şehirler
bir çınar değilsin
hüzün dökülüyor yapraklarından
bir kale değilsin
ama kuşatmışlar her yanımı
sen onlar gibi değilsin
vazgeçtiysen yaşamaktan
zaten ölümsüz değilsin
sen bir tutsak değilsin
neden çıkamıyorsan söyle evinden
korkak değilsin
neden kapatamıyorsun ışıkları uyurken
taşlamışlar limanlarımı
zaten yanaşacak değilsin
açılacaksın denizlere
bu yara almış gemiyle.
