senaryosu saçmalıklarla dolu film. 2 tane "muhbir benim" diye bağıran karakter, buna rağmen bunlardan şüphelenmeyen salaklarla dolu bir suç çetesi ve polis teşkılatı, filmin sonunda fbi için çalıştığı ortaya çıkan ama kime veya neye hizmet ettiği anlaşılamayan bir suç lideri ve daha bir sürü mantıksızlık. o kadar oskar ödülü almasına şaşmamalı.
fenerbahçe bu sezon bariz bir şekilde 4-2-2-2 oynuyor. temeldeki hücum seti kanat atakları. savunma önündeki 2liden biri sağ iç diğeri sol iç pozisyonunda, yani çift ön liberolu bir sistem söz konusu değil. takım eğer sağdan atak yapıyorsa sağ iç oyuncusu sağ kanada yanaşıp oradaki sağ bek, sağ ön ve ileri ikiliden kırık olanı ile 4lü bir set hücumuna katılıyor. bu arada sol iç oynayan ortasaha oyuncusu ön libero mevkiisine geçip süpürücü görevi üstleniyor. kanat atağında amaç sağ bek veya sağ ön oyuncusunu çizgiye indirip orta yaptırmak veya kırık forvetin boşalttığı alana yani ceza sahasına topla dripling yaratmak. bu 4lü set hücumunu simetrik olarak diğer kanatta da yapmaya çalışıyorlar.
bunu ilk kez bu sıklıkla gençlerbirliği maçında denediler ancak takım alışık olmadığı bu seti o kadar yavaş yaptı ki gençlerbirliği savunmasının arkasına çok az sarkabildiler. bu sette belirttiğimiz kırık forvet gençlerbirliği ve başakşehir maçlarında guiliano'ydu. maç boyunca bu kanat setini oynayan fenerbahçe'de guiliano'nun pasif görünmesinin nedeni de, guiliano'nun bu set hücumunda hem sağ hem de sol kanattaki varyasyona katılmak zorunda kalması ve aşırı yorulması. başakşehir maçında oyundan çıkmasının sebebi de bu.
ayrıca kaleci volkan'ın aşırı formsuz olduğunu, isla'nın ise uyum sürecinde olduğunu ve sadece %50 kapasiteyle oynadığını da belirtmekte fayda var. takımın kritik oyuncuları neto, guiliano, soldado ve janssen ise takıma daha yeni katıldı.
bunların ötesinde fenerbahçe'nin şampiyonluk şansının az olduğunu düşünmekle beraber takımın kasım ortasından itibaren göze hoş gelen futbol oynayacağını düşünüyorum.
Bir arabaniz oldugunu farzedin, balatalar bitmiş, enjektorler tıkalı, 300bin km olmuş yağı değişmemiş, lastikler kabak ve araba randiman vermiyor diye sikayetcisiniz. Cozum olaraksa sürekli sadece lastikleri değiştirip duruyorsunuz. Her yeni lastikte arabaya biniyor ve yine randiman alamiyor, randiman alamadikca yine sadece lastikleri degistiriyorsunuz. Iste turk futbolunun yabanci sinirina bakışı budur.
soru işareti yaşı veya performansı değil kanımca geldiği zaman türkiye'yi ne kadar ciddiye alacağıdır. fenerbahçe'nin son yıllardaki yabancı transferleri kağıt üzerinde mükemmel görünse de, gel gör ki adamlar kafa olarak burda olmadığı için çoğundan hayır gelmedi.
(bkz: gregory van der wiel)
fenerbahce su mali tablonun içindeyken yapacağı tek şey camianın içinden bir teknik direktörle anlasmasiydi ve doğrusunu yaptı. işin bir başka tarafı da fenerbahçe'nin süper lig seviyesinde içinden çıkmış başka bir antrenörün piyasada olmaması. süper ligde sadece aykut kocaman ve ümit ozat var ki ümit ozat da henüz kendini ispat etmedi, bir kaç yıl sonra süper ligde hala takım çalıştırıyor olur mu belli değil.
ismi olan yabancı bir antrenör gelirken hedefler doğrultusunda bütçe ister ve bütçe veremediğiniz bir yabancı antrenör de advocaat'in yaptığı gibi her basın toplantısında gerçeği yüzünüze vurup şampiyonluğun zor olduğunu söyler.
fenerbahçe'nin ilk hedefi sportif başarıdan ziyade kulübe bir şekilde kaynak yaratıp şu ffp belasından kurtulmak olmalı.
biri demiş ki "siyasetten anlamadığım için aklımdan oy vermemek geçiyor". iyi güzel de senin gibi düşünenler yüzünden siyasetten anlamayanlar başımızda siyaset yapıyor şu an.