Tuvalet eğitimi konusunda ciddi sıkıntıların olduğu ülke. Bunun sebebi ise dini metinlerin birinde (Law of Manu) "insanlar ihtiyaçlarının evlerinden uzakta görsünler" ibaresi yüzünden özellikle kırsal alanlarda insanların ihtiyaçlarını kendi tuvaletleri yerine evlerinden uzakta yani büyük ihtimalle tarlalarda ve açık alanlarda görmesidir. Tarım toplumunda bu yöntem sorun yaratmazken * artık milyonlarca nüfusun kentlerde yaşadığı Hindistan'da ciddi hijyen problemlerine neden olabiliyor. Geleneksel toplumdan modern topluma geçerken gördüğünüz gibi sorunlar bitmiyor. Toplumun geleneklerini de hesaba katarak modernleşmek gerekiyor. Hint hükümeti de özellikle kırsal bölgelerde tuvalet yapımını desteklerken insanlar tuvaletleri kullanmayı hala reddediyorlarmış. * Hindistan müslümanlarının Hindulara göre hijyen konusunda çok daha iyi olduğu da çalışmalarda belirtiliyor. *
Dünya'da ekonomi iyiye giderken kötü yönetim ve seçim ekonomisi sebebiyle Türkiye'de ekonomik krize doğru ilerleyen aşırı ısınmadır.
2001'den bu yana devam eden Dünya'daki durgunluk yavaş yavaş sona eriyor ve büyüme oranları artıyor. 17 senedir süregelen durgunluk sebebiyle tahvil faizleri 0'a yakınsamıştı. Bu sayede Bankalar ucuza para bulabiliyor ve düşük faizli kredi verebiliyordu. Bu sebeple düşük faizi bulan gayrimenkul sektörüne yönelerek birikim yapma peşindeydi. Artık bu dönemin sonuna geldik.
Kapitalist ekonomilerde büyüme yüksek olduğunda sermaye üretime yönelirken, durgunluk zamanlarında sermaye birikimi gayrımenkul sektörüne yönlendirilir. Bu sebeple bu dönemin kaynağını ülkenin ekonomisinin temelini inşaat ve gayrımenkul sektörü üzerine bina eden AKP yedi. Ancak bankaların düşük faizli kredi dönemi bitti. Ülkede faizi düşük tutarak inşaat sektörü üzerinden ekonomiyi canlandırma ihtimali de kalmadı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Peki ne değişti? Dünya ekonomilerinde büyüme oranının artması fiyatlara enflasyonist baskı uyguluyor. ABD fiyat politikasını korumak adına enflasyonu dizginlemek için yılda birkaç kez faiz artırımına gitme gereğini hissediyor. Faizlerin arttırılması ise ekonominin canlanması için gereksinim duyulan finansal genişleme politikasının sonu demek. Bu da bizim bankalarımızın artık daha pahalıya dışarıdan para bulacağı ve yüksek faizle kredi vereceği anlamına geliyor. Bu bir trend ve önümüzdeki 20 sene boyunca devam edecek.
Ekonomik Uzun Dalga teorisini ortaya atan Kondratieff'e göre Dünya ekonomisi 40-60 senelik iniş çıkışların yaşandığı uzun dalgalardan ibarettir. Bunların 16-18 senesi durgunluk olarak yaşanırken 20-25 sene ekonomik büyüme ve refah dönemidir.
Bu dönemlerin değiştiğini bize anlatan en önemli gösterge uzun dönemli tahvil faizleridir. Amerikan 10 yıllık tahvil faizleri %3 ile son zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Daha da yükselmesi bekleniyor. Bu durum bize dünyada konjonktürün değişmek üzere olduğu fikrini veriyor.
Peki 2001 krizi ile başlayan , 2008 krizi ile dibi gören Dünya ekonomisinin ve 2018 yılı itibari ile toparlanmaya başlaması iyiye işaret değil mi? Olabilir fakat bu oldukça riskli bir durum çünkü iyi yönetilmesi gerekiyor. Amerikan merkez bankası enflasyonist baskı karşısında faiz artırmak zorunda ancak bunu oldukça yavaş ve kademeli yapmalı zira faiz artırımla hızlı ve sert bir şekilde yapılırsa uzun dönemli tahvil faizi bundan etkilenebilir ve hızlı faiz artışı Amerikan tahvil piyasasını çökertebilir. Bu durum Dünya ekonomisinin de büyümeye başlarken tekrar durgunluğa girmesi anlamına geliyor.
Peki tüm bu bilgilerin ışığında, Dünya ekonomisinde konjonktür değişirken, Türkiye'nin durumu nedir? 2001 krizinden sonra 17 sene boyunca düşük faizli kredi ve inşaat sektörü ile ekonomik büyüme sağladık. Ancak bu durum Dünya ekonomisindeki konjonktür değişimi ile resmen bitiyor. Artık gayrimenkulle değil üreterek büyümemiz lazım. Çünkü üretmek gayrimenkulden daha karlı olacak. Bu yüzden artık tüm enerjimizi üretmeye ve eğitime vermeye mecburuz. Siyasetin de bu doğrultuda irade koyması gerekiyor. Düşük faizle inşaat sektörü üzerinden piyasayı canlandırmaya çalışmaktaki ısrar boşuna çünkü bu saatte sonra bankalar uzun süre düşük faizle konut kredisi veremeyecek!
inşaat sektörü de kabuk değiştirmek zorunda. Artık konut üretimi ile değili fabrika inşaatları ve yatırımlarla ön plana çıkmaları lazım.
inşaatla büyüme konusundaki ısrar ülkeyi derin bir krize sürükleyebilir. Bu sebeple ya üretime ve eğitime önem veren bir siyasi iradeye sahip olacağız ya da inşaatla büyümede yönündeki ısrar önümüzdeki on yılları kaybetmemize sebep olacak.
Chp'nin Kuantum fiziğinden anlayan, doğmatik olmayan, bilime en yakın Cumhurbaşkanı adayıdır. Işığın hem madde hem dalga olduğunu bildiği gibi, insanının da aynı anda hem laik hem de dindar olabileceğini ortaya atarak ülkedeki kutuplaşmayı bitirecektir. *
ithalata dayalı büyüme modeli yüzündendir. Türkiye uzun yıllardır Demokrat Parti ve takipçilerinin yaşattığı yapısal sorunların sıkıntısı çekmektedir. iktidarının ilk yıllarında Demokrat Parti'nin makina ithalatını artırması ve tarımda yaşanan görece iyileşmenin akabinde, yedek parça sıkıntısı ile birlikte gelen ekonomik çöküşten sonra gelen kalıcı ekonomik krizi ülke hala atlatamamıştır. Demokrat Parti'den sonra da bozulan ithalat-ihracat dengesi , cari açığımızı da büyüterek ülke ekonomisini kronik bir krize sokmuştur. Devamında gelen Adalet Partisi , DYP, ANAP gibi partiler ise popülist politikalarıyla krizi derinleştirmiştir. Sorun şu dur ki harcadığımızdan fazlasını üretemez isek , borçlu Türkiye'den kurtulamayacağız. Ülkede üretilen artı değeri dış borç faizi ile yabancı ülkelere aktaracağız. Bu yüzden durup düşünmemiz ve geçmişte yaptığımız hataları yapmamamız lazım. Alın teri ile kazandığımız parayı koşa koşa Iphone'a yatırmamak lazım. Kalite üretim yapmak lazım. Vizyoner bir yönetim ve üreticinin teşvik edilmesi lazım. Üretim Ekonomisine geçmek lazım. Her şeyden önce de milli gurur lazım.
Kategorik olarak yanlış bir temennidir. Ömrü boyunca sağ partilerde görev yapmış Meral Akşener'in sol parti olma iddiasındaki CHP'nin başına geçmesi, Mehmet Bekraoğlu'nun partinin başına geçmesiyle eşdeğerdir. Doku uyuşmazlığı olur, parti tabanı kabul etmez. Ekmeleddin'den sonra CHP, aynı hatayı tekrarlamayacaktır.
Yüksek lisans ve doktora yapan çoğu kişi de bu sınıfa girer. 30 yaşından sonra beyin eskiden olduğu gibi bilgiyi sünger gibi emmediğinden ekstra çaba ister. Zor bir işi başarmaktır aynı zamanda.
Renkler. Beyaz. Tac Mahal. Siyah . Yapımı yarıda kalan siyah Tac Mahal. Pembe. Güneş şehri Jaipur. Sarı. Jaisalmer. Mavi şehir Jodhpur. Altın tapınağı ile Amritsar. Gandi'nin şehri Ahmedabad. Doğunun Venedik'i Udaipur. Kamasutra Tapınağı'nın bulunduğu Kajuraho. Kutsal Varanasi . Hint uygarlığını doğuran Ganj nehri. Yüzde yüz okuma oranı bulunan Marksist Kerala. Hindular. Müslümanlar. Hristiyanlar.Hiç bir canlıya zarar vermemeye yeminli Jainler. Budistler. Binlerce dil ve binlerce renk. Masalsı bir diyar.
Bursa'da müziğin nabzını tutan hoş bir site. Bursalı müzikseverle ve müzisyenler arasındaki bilgi alışverişini arttırmak amacı ile kurulmuş sitede , yerli ve yabancı gruplara dair bilgilere , Bursalı gruplara ve Bursa'daki müzik aktiviteleri hakkındaki bilgilere ulaşabileceksiniz.
yanlıştır. Zira evrim teorisine göre insan ve insan toplulukları değişen çevreye göre uyum sağlarlar. Yani hayatta kalanlar en iyiler ve en üstünler değil, çevreye en iyi uyum sağlayanlardır. Marksizm'e göre ise insan ve toplum varolduğundan beri çevre ile bir mücadele içindedir, bir yandan çevreye uyum sağlamak için kendini dönüştürürken diğer yandan sarfettiği emek ile çevresini dönüştürür. Yani afrika'daki insan da avrupadaki insan da kendi toplumları ve çevreleri kendi tarihsel mücadelelerine göre değiştirmişlerdir. afrika'daki insan da avrupa'daki insan da bu duruma göre eşittir. Avrupa'lının daha üstün olduğunu söylemek ise daha avrupa merkezli ve modernist bir bakış açısıdır. Bu da marksizm değildir.
Osmanlı'nın yegane sırrı olmakla beraber,bu kadar toprak kazanmasının da ana sebebidir. O tokadı yiyen milletler yıllarca aman abi pozisyonunda ellerini önlerinde kavuşturarak osmanlı boyunduruğunda yaşamaya alışmışlardır. Ta ki en ücra mahallelerde bile karate salonu peydah oluncaya değin... Viyana surlarında bile hala osmanlı tokadının izleri mevcuttur.
Sözlük serbestisi ve ifade özgürlüğüne inananların fazla moderasyona karşı duyduğu tepkiyi dile getirenlerin savunmak istediği edi ve büdü. Yıkılsın tüm formatlar açılsın sözlüğün önü.