bursa kitap fuarında kendisine yöneltilen " efendim anketlerde sizin partiniz şu kadar oy almış gözüküyor ne düşünüyosunuz ? " sorusuna " bana da verin bir milyon doları, yarın benim partiyi anketlerde birinci göstereyim." diyen efsane komutan.
son zamanlarda izlediğim en iyi oyunculukları ve oyucuları barındıran dizi.
erdal özyağcılar, burak sağyaşar, ahmet rıfat şungar... hepsi hakikaten çok iyi oynuyor.
özellikle evin uşağı rolünü oynayan ahmet rıfat şungar adeta rolünü yaşıyor. (bkz: porsuk)
hatice şendil ise her ne kadar oyunculuk için yeni sayılsa da fiziki görüntüsü ile bütün eksikleri kapatıyor. ama benim için en çekici kadın kadir'in karısını oynayan abla.
dostoyevski'yi ise unutmuyor bir selam çakıyorum.
ülkeye sövüp sayanların, hortumlayanların kol gezdiği bir memlekette cemaati eleştirdiği için hapise atılan insanlardan biri.
ülkenin başbakanı ortalarda yargı bağımsızlığı yok , adalet yok diye feryat figan ağlayıp da sadece kendi kişisel görüşünü belgelerle açıklayıp kitap çıkartan insanları hapise attırması ne kadar düşündürücü.
benim gibi cesaretsiz insanların yakalandığı çaresiz bir hastalık. bir tarafın haberi bile yokken öteki tarafın mum gibi erimesine sebeb olabilir. en sıradışı yanı ise herkes gerçek aşkı bulamaz ama herkes hayatında bir kez olsa dahi platonik aşkı tadacaktır. aynı ölüm gibi...
(bkz: öğrencilik)
baba: oğlum sınavdan niye 60 aldın.
öğrenci: baba sınav çok zordu valla zaten sınıfta en yüksek 70 alan var.
baba: çalışmıyorsun demek ki.
baba: oğlum üniversiteye başladın kırıklar gelmeye başladı.
öğrenci: baba üniversite lise gibi değil zor elimden geleni yapıyorum.
baba: çalışmıyorsun demek ki.
baba: oğlum bugün dershane hocanla konuştum.
öğrenci: ee baba nasılım iyiyim di mi.
baba: son sınavdan 270 puan almışsın.*
öğrenci: evet baba çok iyi puan di mi .
baba: ama en yüksek puan 300 müş. çalışmıyorsun demek ki
eminim ki birçok kişi öğrencilik hayatında bunları yaşamıştır.
-eğer ayakta kaldıysanız erkek olsanız bile arkanızı kimseye dönmeyin.
-hangi toplu taşıma aracına binerseniz binin en önlere oturmayınız. zira her an bir yaşlı ile göz göze gelip 1 saatlik yolu ayakta gidebilirsiniz.
-eğer akbiliniz bittiyse veya bursa'da iseniz bukartınızın limiti yoksa kesinlikle bir kızdan isteyin. çünkü para almıyorlar. *
-otobüslerde en arkaya oturun. böylelikle otobüsteki herkesi gözlemleyebilirsiniz.
-akbili veya bukartı bitmiş liseli ergenlere bukartınızı veye akbilinizi vermeyin çünkü paranızı geri alamazsınız. ancak uzattıkları 20 milyonu bozarsanız alırsınız.
-dolmuşta iseniz şoförün arkasına oturmayınız. yoksa gideceğiniz yere kadar muavinlik yapmak zorundasınız.
-eğer havasızlıktan ve kokudan ölmek istemiyorsanız kış günleri ağız maskesi ile binin.
gerçekleri değil de daha çok kendini tatmin etmek isteyen ve politik kurgu kitap sevenlerin söyledikleri cümle. gerçekten çok gerçekçi bir gazetedir. içerisinde abi kardeş cinsel ilişkisi olabilir diyen sapık yazarları (bkz: ahmet altan) ve kafayı askeriye ile bozmuş dedektif yazarları bulunduran bir gazeteyi de ancak ya sapıklar ya da ordu ve devlet düşmanı adamlar alır.
gideyim bir taraf alayım da zevke geleyim. bakalım asker bugün nereye bomba atmış. eğer ahmet altan ve türevleri için alıyorsanız gidin posta alın haydar amca daha iyi o konularda.
hem %100 otoriter kemalist hem %100 muhafazakar demokrat ayrıca
hem %75 komünist hem de %75 otoriter milliyetçi çıktı.
ben de bir bokluk var herhalde. ya da testi hazırlayan benim gibi biri.
evet belki doğru okunuşu öyledir ama asıl ilginç olan kısmı pkk yı pe- ke -ke olarak okuyup tsk'yı te- se- ka olarak okumalarıdır . ee tsk 'daki k 'nın neyi eksik denilesi adamlardır bunlar.
bu başlıklar gibi niceleri var. üşenmeden açtım okudum hepsini o başlıkları açanlara ve yorum yapanların diğer entrylerine de baktım hepsi türk milleti ve türk devleti aleyhine yazılmış daha çok entry buldum. adım gibi eminim ki bu başlıkları açanların birçoğu kürt değildir. mesela nicklerine bakarak birçoğunun ermeni olduğu görülebilir.
adamlar daha faşistliğin anlamını bilmiyor öğrenmişler bir faşist faşist. şimdi bunları yazdım diye ben de faşistim değil mi ? ve yine üşenmedim başlıkların açılma tarihlerine baktım ve kürtler aleyhine açılmış birçok başlık bu kendini kürt diye gösteren arkadaşların açtıkları başlıklardan sonra açılmış.
kendisini adam yerine koyup yazdığım özel mesajı abilerine göstermek için beşiktaş taraftarı sayfasına yazan , kişilik bozukluğu olan bu sözlük ortamına uymayan hiçbir şekilde tanımadığım etmediğim, attığım özel mesajdaki şeyleri beyni ile değil başka uzuvları ile anlayan bir kişi. sen oraya yazarsan ben de buraya yazarım .
beşiktaş'ın maçlarında maç berabere giderken sesleri çıkmayan ama beşiktaş öne geçtiğinde 'ananın amı fenerbahçe ' diye küfür etmeye başlayan , bir tane düzgün topçu geldiğinde koca karılar gibi sabahtan akşama kadar ballandıra ballandıra anlatan ,derbi maçlardan önce sikecez , sokacaz , fark atacaz gibi iddalı yorumlarda bulunan maç bitişinde hakem kötüydü , biz daha iyi oynadık ama atamadık gibisinden laflar üreten bir otobüs dolusu yunanlı bir iki fenerbahçeli taraftarı kovalayınca zevke gelen ve sanki türk değillermiş gibi her yerde anlatan taraftar topluluğu.
tek amaçları biliçsizce bağırıp desibel rekoru kırmaktır. her zaman fenerbahçe ve galatasaray'ın gölgesinde kalmış taraftar grubudur.
bir fenerbahçeli olarak galatasaray'a ve galatasaray taraftarına olan saygım beşiktaş taraftarına olan saygımdan fazladır.
işte bu insan ben oluyorum. çünkü iki sebebim var birincisi:
bizim sülalede yaşayanlar içinde en yaşlılardan biri benim babaannemdir. o yüzden her bayram ve kandil günleri ev çin ordusu gibi oluyor. bir de bizim sülalenin bir özelliği var o da : dünyanın en yaramaz çocuklarına sahip olması.
neyse efendim ilk başta ailesi ile gelen bu canavar çocuklar pek birşey yapmaz. kuzuların sessizliği misali bir 15,20 dakika etrafta kırılacak , parçalanacak ne var diye etrafı keşfederler. sonra bu çocuklar asıl yüzlerini göstermeye ve vazoları kırmaya, duvarları çizmeye başlarlar. evdeki tek erkek evlat ben olduğum için bu veletlerle baş etmek de bana kalır. ama onları ben bile durdurumam. ve daha sonra o çocuğun annesi , ben ve çocuk arasındaki diyaloglar başlar.
çocuğun annesi: ça
ben: heartigan
çocuk: oğuzhan
ça: oğlum rahat dursana bak karşı tarafta bir abi var çok sinirli duruyor.(bu karşı taraftaki abi ben oluyorum)
çocuk ilk önce korkmuş gibi yapar sonra beni siklemez bir biçimde yakıp yok etmeye devam eder. o çocuğun annesi babaannemden fırça yedikten sonra tekrar oğluna döner.
ça: oğuzhan sana rahat dur demedim mi bak abi çok kızgın şimdi seni dövecek. ee heartigan sen de biraz ses çıkar da korksun.
ben de o sırada korkunç olmak için kaşlarımı falan kısarım yüzüme kızgın bir hal aldırırım ama bu sefer de çocuk bana birşeyler fırlatır evdeki ağır abi karizmasını yerle yeksan eder.
heartigan: ya teyze senin çocuk durmuyor ne yapacaz. ama çocuğu tek kıstırsam tokatı patlatacam.
ça: (bana dönerek) sen de ne biçim erkeksin be bir susturamadın çocuğu.
heartigan: ??????????
yani asıl neden çocuklar.
ikinci neden ise kadınlar :
bazı insanlar vardır erkeklere elini vermez . işte bu insanları yakından tanımıyorsan anlama imkanın yoktur.
yine bir bayram günü eve misafirler gelmişti. ben de tabi kalkıp ellerini öpüp başımın üstüne koyacağım. bir , iki, üç derken dördüncü kişiye geldim ve bu bayandı tam eğildim elini öpecem kadın elini bir anda geri çekti.
ben orada rükuya eğilmiş imam gibi kaldım , galiba şaşkınlıktan bir iki dakika öyle domalık bir pozisyonda durdum. sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ettim.
işte bu olaylardan sonra her bayram günü evden kaçıyorum sözlük yani benim için bayram diye birşey yok aslında.
beşiktaşlın arkadaşlar hep querasma şöyle yapacak gökhan gönül'ü perişan edecek gibi laflar kullandıkları karşılaşma. ee abicim bu övdüğünüz adam portekiz - kıbrıs rum kesimi maçında da oynadı ne oldu bu dünya yıldızı kurtarabildi mi portekiz'i yok maç berabere bitti. beşiktaşlılar bu küçümser tavırlarının bedelini inşallah ağır ödeyecektir. o dalga geçtiğiniz beklerden biri gökhan gönül c. ronaldo 'ya karşı oynadı rezil olmadı, öteki santos da brezilya milli takımında messi'ye karşı oynadı rezil olmadı ha şimdi kendi sahasında rezil olacak di mi. bunlar hikaye geçen gün sofya beşiktaş maçını izledim ve şu kararı verdim: o öne çıkıp ofsayt taktiği yapmaya çalışan takımla beşiktaş fark yer .
asıl başlık yazarların bilgi içerikli entryleri değil dizi ile ilgli olan entryleri okuyup beğenmesi olacaktı ama olamadı.
evet efendim malumunuz son günlerde sözlükte diziler adına bir patlama yaşanıyor. herkes de prim yapmak için bilgi içerikli başlıklara değil de dizilere yükleniyor. şöyle bir bakıyorum dünün beğenilenler listesine tam yedi tane fatmagül'ün suçu ne başlığı var. kıskançlığım yok bir önceki gün de ben girdim o listeye.
güzel kardeşlerim o dizileri biz de izliyoruz yani bilmediğimiz bir şey yazamazsınız , bakıyorum ulan hakikaten adamlar görmediğimiz birşey mi yazmış diye yok hepsi komiklik yapmak adına yazılmış entryler. ben de bir aralar bilgi içerikli yazıyordum ama baktım yazıyorum yazıyorum beni sikleyen yok. 1000 karakteri geçen bir sürü yazım var ama sadece bir tanesi çok sayılacak kadar oylanmış o da tahmin ettiğiniz gibi bir dizi yorumu.(küçük sırlar)
yani kısaca buradaki insanlar biz okuyoruz , bilgiliyiz, enteliz deyip de el alemi güldürmesinler valla ben de dahil hiçbirimizin bizim apartmandaki elif teyzeden farkımız yok. o da bol bol dizi izliyor yorumluyor. bilgi yönünden çok eksik bu sözlük. az önce çok önemli bir insanı arattım sözlükte sadece 4,5 tane bilgi gördüm ama fatmagül yazınca atatürk'ten daha çok başlık çıkıyor karşımıza....
aha şu anki başlıkları okuayayım:
-cumartesi günü çalışanların suçu ne
-hay fatmagül'ünüze sokayım
-sözlük yazarlarının telefon melodileri
-bihter fatmagül'den sonra olsaydı olabilecekler
-memelerin küçük sütyendeki feryadı
-kanald nin 24 saat fatmagülün suçu ne yi vermesi
-beşiktaşın suçu ne
-fenerbahçe'nin suçu
-fatmagül'e kayanların suçu ne
ne kadar güzel ve yaratıcı başlıklar ya rabbim entryler desen zeka ürünü hepsi çok komiğiz lan biz niye stand up falan yapmıyoruz ki . buranın adı da uludağ sözlük değil geyik sözlük olmalı. ve az önce de bilgi içerikli son entrymi yazdım cengiz han ile ilgili adam o bilgi içerikli entrye bile eksi vermiş bir daha da bilgi içerikli entry yazmayacağım başlıyacağım x in suçu ne , y nin suçu ne ,x ile y düzüşürse bu kimin suçu olur türünden başlıklar açmaya.
asıl adı timuçin olup kurtlar hakanı yesugey ile helin 'in en büyük ikinci oğludur. toplam beş kardeştiler. bekter , timuçin , hazar , kaçyun , timuç ve tek kızkardeş temelak . *
genelde cengiz han'ın ne kadar barbar ve acımasız olduğu dillendirilir. evet bu doğrudur ama cengiz han'ı yargılarken onu yaşadıkları ile yargılamak lazımdır. nasıl ki bir tarihi olayı değerlendirirken dönemin şartlarını da göze alıyoruz işte aynen öyle.
timuçin ailesini ve kardeşlerini severdi ama abisi bekter hariç. bekter babaları yesugey öldüğünde kurt kabilesi' nin yeni hakanı olacak kişiydi. timuçin hep abisi ile yarışan her defasında ondan daha iyi olduğunu göstermeye çalışan yani kısacası hep kendini hakan olarak gören bir çocuktu.
timuçin öteki kardeşlerine nazaran çok farklı bir şekilde avucunda kanla dünyaya gelmişti. bu olay eski kabilelerce pek hayra alamet bir olay değildi.
timuçin ve kardeşleri babaları yesugey ölene kadar çok rahat bir yaşam sürmüş ve bütün zamanlarını kılıç ve yayda ustalaşmak için geçirmişlerdi.
timuçin'in annesi helin, olkunut kabilesi' ndendi. ve yesugey de oğullarına bu kabileden eş seçiyordu. bunun için oğullarını sırasıyla olkunutlara götürerek orada oğullarına bir kız seçip daha sonra onları yani oğullarını belli bir müddet tek başlarına bırakıp kendilerini göstermelerini bekliyordu. işte timuçin sonradan karısı olacağı borte ile burada tanışmışlardı.
borte ve timuçin henüz 12 yaşlarındaydılar ve timuçin borte'yi gördüğü an ilk önce kısa bir şaşkınlık geçirmişti. çünkü borte hayal ettiği kadar güzel değildi. ama tabi nereden bilsin sonra sırf bu kadın için kocaman tatar kabilesini yok edeceğini.
timuçin için hayatın acımasız yüzünü göstermesi pek uzun olmamıştı. daha timuçin 12 yaşında iken babaları yesugey tatarlar tarafından öldürüldü. görünürdeki yeni hakan bekter'di ama yesugey'in sadık muhafızı eluk aileye bir yamuk yapıp yönetimi ele geçirdi ve kurt kabilesinin yeni hakanı oldu. eluk yıllardan beri bu anı bekliyordu. eluk hakan olmakla yetinmedi ve kabileyi başka bir bölgeye taşıdı ve yesugey'in çocuklarını ve karısı helin'i kabileden atıp onlrı ıssız bir yerde ölüme terketti.
timuçin işte o gün bunların hesabını soracağına yemin etti. eluk kabilede keyif çatarken timuçin ve kardeşleri hayatta kalmak için avlanmak zorundaydı. kaçyun çok iyi yay kullanıyordu. bunun için timuçin avlanmaya kaçyun ile birlikte gidiyor bekter de tek başına avlanıyordu. ama hesaba katmadıkları şey bekter'in aç gözlülüğü idi.
hepsi avladıkları şeyleri ortaya koyduklarında en az avlanan bekter olduğu halde aslan payını hep o yiyor ve timuçin'in yakaladığı hayvanları da zorla timuçin'in elinden alarak annesine kendi avladığını söyleyip , annesinden güzel sözleri bekter işitiyordu.
daha sonr timuçin bu olanlara daha fazla dayanamayıp kardeşi kaçyun ile ilk cinayetlerini işleyip abisi bekter'i öldürürler. timuçin için ve dünya için bu çok önemli bir gündü. çünkü dünyayı kasıp kavuracak o adam bunun ilk izlenimlerini vermişti. timuçin ailenin yeni hakanı idi. ama bu olaydan sonra annesi ile arası hiçbir zaman çok iyi olmayacaktı.
bütün bunlar olurken kurt hakanı eluk onları hiç unutmamıştı ve yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyordu . bu yüzden eluk yesugey'in oğullarını bulmak için eski yaşadıkları yere adamlarını gönderip eğer hala hayatta ise bekter ile timuçin'i yanına getirmelerini emretti.
uzun bir çarpışmanın ardından timuçin kardeşlerinin kaçması için kendini feda etmişti. adamlar timuçin'i eluk'un karşısına getirmişti. eluk timuçin'i hemen öldürmeyip bir kaç gün dışkıların olduğu bir kuyuya attı ve eluk'un bütün adamları hergün gelip timuçin'in üzerine işediler.
timuçin buradan bir şekilde babasının eski bir dostu sayesinde kurtuldu.
sonra olkunutlara gidip karısı borte'yi aldı. timuçin için artık hayat güzeldi ama tatarların kabileyi basışına kadar. tatarlar büyük bir güçle timuçin ve kabilesine saldırdı çarpışmada tatarlar ağır bir yenilgiye uğradı ama savaş alanından kaçarlarken 3 tatar timuçin'in karısı borte'yi de yanlarında götürdüler.
işte dünyanın seyrini değiştircek olaylar silsilesi burada başladı. o 3 tatar timuçin'in karısı borte'ye tecavüz ettiler. bunu yaparlarken timuçin'in onları bulabileceğini bulduğunda onlara neler yapabileceğini hesaba katmıyorlardı.
ve beklenen oldu timuçin tatarları buldu.
timuçin o anda hiçbirini kolayca öldürmedi çünkü acı çekmelerini istiyordu. 2 tatarı yaralayıp onları canlı canlı ateşe attı. 3. tatarın bağırsaklarını dışarı boşaltıp o da canlıyken kalbini söküp karısı borte ile ateşte pişirip yedi.
daha sonraları bilinen hikaye ve timuçin'in cengiz han lakabını alması ve dünyayı fethetmesi.
'ben tepelerin toprağı ve kemikleriyim. ben kışın kendisiyim.'
nuray: belki yabancı bir manda altında daha iyi olabilirdik.
heartigan: manda derken nuray .
nuray: mesela amerikalılar.
heartigan: ee orada da kur'an falan yakıp müslümanlara terörist gözüyle bakıyorlar.
nuray: eee o zaman yunanlılar.
heartigan: ee onlarda türk düşmanı ve ayasofya'yı bile hala kilise olarak görüyorlar.
nuray: ımm o zaman ........
heartigan: bi siktir git nuray.
o değil de fatmagül'ün nişanlısı fularını fatmagül'e verirken 'nerende saklayacan bunu' diye embesilce bir cümle etti. ben de o sırada 'lan öküz ağzında saklayacak hali yok ya' diye kendi kendime söylendim ama hakikaten o fular en son ağzında görüldü.
en baba matematikçilerin ve iktisatçıların bile başaramayacağı fakat çoğu anne ve babanın başardığı durumdur.
şimdi bazıları o zaman evlenme , çocuk yapma gibi hıncal uluç lafları ediyor. e be güzel kardeşim sen türkiye'deki herkesin iki milyar maaş aldığını mı sanıyorsun . madem askeri maaş alanlar evlenmesin diyorsun , o zaman türkiye'nin yarısından fazlası bekar olarak yaşar ve bekar olrak ölür.
birkaç yıl önce üniversiteye yeni başlamışım, ben de babamla bu tartışmaya girmiştim.
o zamanlar babam evde ikiden fazla odada ışık yandığında bize kızardı. ben marka ayakkabı giymek isterken babam beni daha ucuz bir yere götürüp oradan aldırırdı. bir gün evde televizyon izlerken elektrikler gitti , bir mum yaktık. evde toplam 6 kişiyiz ben ,2 kardeşim, babam ve babaannem. ışıklar olmadığı için yapacak birşey yok öyle havadan sudan konuşuyoruz. konuşacak birşey de pek fazla bulamıyoruz çünkü o güne kadar hep zamanımızı ailecek televizyonun karşısında geçirmişiz. sonra konu kıyafetlerden açıldı , ben de' baba yeni bir gömlek almak istiyorum' dedim. babam da 'oğlum gömleğin var ya ne yapacaksın' dedi. sonra ben de haddimi aşarak babama 'neden yeni bir şey almamıza izin vermiyorsun hep bahaneler üretiyorsun' dedim. daha sonra babam yerinden kalktı ve bizim faturaların(su, elektrik,doğalgaz falan) toplandığı dolaba gidip kapağını açtı. içinden faturaları çıkarıp başladığı okumaya.
su faturası:........
elektrik:........
doğalgaz:.........
senin üniversite harç paran:.............
kardeşinin okul kıyafeti:...............
bu gecikmiş borçlar:.................
bu kredi kartı ödemeleri:..............
evet bu da:.......... benim aldığım para . senin matematiğin iyi topla bakalım bu ödenecek tutarları sonra benim aldığım para ile karşılaştır ne çıkacak.
ben topluyorum topluyorum ve eldeki paraya bakıyorum arada uçurum var. diyorum bu işte bir yanlışlık var. ama yanlışlık yok. ben kızardım tabi birşey söyleyemedim ama sonra babam
'korkma bunların hepsini bir şekilde ödeyeceğiz her zaman yaptığımız gibi ve sana da o gömleği alacağız' dedi.
bu arada bizim ev kendimizin kira da değil ona rağmen işler bu şekilde işliyor. o günden beri hep durumumuza, babama , anneme ,hepsine şükrettim .çünkü babam bu zor duruma rağmen hiçbir zaman bizi hiçbir şeyden mahrum bırakmamıştı.
ve şimdi durumumuzda değişiklik yok ama biz daha mutluyuz.
ali rıza bey'i resmen şebek etmişler. ulan adam kötürüm olmuş üzülmemiz lazım öyle diyaloglar koymuşlar ki gülmekten kıçım düştü.
oğuz denen karakter de adamla taşşak geçer gibi konuşuyor.
oğuz: sana tatlı alayım mı hi hi ?
ali rıza: asdfrguıty
oğuz: istiyon di mi tamam alıyorum.
geçen sene asıl yüzüyle karşılaştığım bu senede beni çıldırtan kurum.
efendim geçen sene bana öğrenci belgesi lazım oldu. o öğrenci belgesini aynı gün içinde alabilmek için bana 20 tane soru sordular . aramızda geçen diyalog şöyle idi:
(bu arada görevli 50 , 60 yaşlarında bir amca ve elinde de koca bir bardak ile çay içiyor.)
heartigan : merhaba efendim bana öğrenci belgesi lazım alabilir miyim?
görevli : ne yapacaksın öğrenci belgesini?
heartigan: efendim lazım işte .
görevli : bandrol parası yatırdın mı?
heartigan: yatırdım.şimdi alabilir miyim?
görevli : alabilirsin ama 3 gün sonra
heartigan: e bana bugün lazım .
görevli : o zaman yarın gel.
heartigan : güzel abicim acil işim var almam lazım verir misin ya.
görevli : bağırma bana size okulda böyle mi öğretiyorlar terbiyesiz herif git sana belge falan yok.
heartigan: seni şikayet edecem görürsün.
sonra bu görevliyi şikayet ettim tabi ona birşey olmadı bana belgeyi başka bir görevli verdi.
sonra allah kahretsin ki yine bu öğrenci işlerine işim düştü ben ikinci öğretim öğrencisiyim ama ne hikmetse bu öğrenci belgesinde benim ikinci öğretim olduğum yazmıyor . (bu olanlar aynı gün içinde oluyor)
gittim yine o bana belge vermeyen görevlinin odasına. bu sefer allahtan o yoktu.
görevli2 : evet ne istiyorsunuz? (görevli2 30,40 yaşlarında sarışın bir bayan ve telefon ile konuşuyor)
heartigan : ben öğrenci belgesi almıştım da burada ikinci öğretim olduğum dair bir bilgi yok nasıl yapacağız.
görevli2 : şimdi arşiv odasına git , orada dilekçe yaz biz bakacaz sonra ekleyeceğiz.
heartigan : ama bana bugün la..
görevli2 : hadi dediğimi yapın. işim var.
görevli2 : 'alo he nerede kalmıştık canım' .(telefondaki önemli işine geri dönüyor)
sonra o dediği yere gitim ve içeri girdim. heartigan: efendim..................dilekçe yazacakmışım.
görevli3 : ( bu da 40, 50 yaşlarında bir abi)
görevli3 : kim dedi sana dilekçe yazacan diye git orada bilgisayarda yenisini çıkarıp parantez içinde 2. öğretim olduğunu eklesinler.
heartigan : .mınakoyim böyle işin...
görevli3: birşey mi dedin ?
heartigan : yok abi gidiyorum.
tekrar görevli2 nin yanına gidilir.
heartigan: ee beni görevli3 yolladı .............dedi.
görevli2 : kim oluyor o be dediğimi yapsın çabuk.
anlayacağınız üzere ben orospu gibi ortalıkta bir oraya bir buraya gide gele yalama oldum.
en sonunda dilekçe yazdım falan son iş olarak fakülte sekreterinin onu imzalaması kaldı çıktım gittim odasına. bir de ne göreyim kapıda şöyle bir yazı var: ' acil işim çıktı bugün gelemeyeceğim'
yani o kadar uğraştım ettim , o siktiğimin belgesini aynı gün içinde , düzgün bir şekilde almayı başaramadım.
dizi değil mübarek saltanat gibi.ailecek polat alemdar oluyorlar.önce abisi raci şaşmaz oynadı , sonra necati şaşmaz şimdi de herhalde amcasının oğlu polat'ı oynar.