ahmet mithat efendi'nin edebiyat öğretmenleri tarafından çok övülen, abartıldığı okunduktan sonra kavranan yine de güzel kitap. felatun bey yanlış batılaşmayı, rakım efendi osmanlı kültürünü temsil ediyor. felatun bey batılaşmayı yanlış anladığı için, herşeyini kaybediyor. rakım efendi ise zenginleşiyor ve canan adlı eşiyle çok mutlu oluyor.
1961 yılında kayseri'nin incesu kazasında doğdu, aynı yıl ailesi istanbul'a taşındı. metin kaçan dolapdere'de büyüdü, otomobil tamirciliği, marangozluk, musluk tamirciliği, barmenlik gibi işler yaptı. 16 yaşında beyaz eldiven çetesini kurdu, bütün arkadaşları öldürülünce yazmaya başladı. çeşitli öyküleri çıktı dergilerde, ağır roman ilk romanıdır.
saçın bir tutamını renkli iplerle örmek suretiyle yapılan örgü. ipi saça sabitleyip örüldüğü için kalıcıdır, örgü saçla beraber yıkanabilir. gece pazarlarında, yazlık yerlerde filan yaygındır.
boğaziçi uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi mezunu spiker. öğlen kuşağında, hem medyatik hem de iş dünyasından konuklar ağırlıyor programında. ailecek beğenerek izliyoruz.
"ev kirası, türklerin iptidai komünizmden, toprak burjuvazisine geçmeleriyle başlamıştı." yani, atalarımız orta asya'da iken ev kirası yoktu, zaten ev de yoktu.
hafif bir suçluluk hissi uyandıran durum. özellikle yazın açık havada içerken aniden yatsı ezanı okunmaya başlar ve "tövbe estağfurullah, tövbe, tövbe yarabbi" nidalarına karışır ezan.
inanılmaz güzel bi hayatı anlatan kitap. edebiyatla biraz ilgilenen herkes zevkle okuyabilir. içinde türkiye'nin en iyi yazar, şair, öğretmen ve ressamlarının yaşanmışlıkları varken, arka kapakta oğuz atay'la ayaküstü tanışmasının konu edilmesi de ayrıca ilginçtir..
penelope cruz, rihanna ve audrey tautou karışımı bi görüntüye sahiptir kendileri. ama hiçbirine benzemez ve dudaklarından olsa gerek, inanılmaz yapay bi görüntüsü vardır. tv8'de tam olarak ne üzerine olduğunu anlaymadığım bi program sunmuştu bir ara... en son seda sayan'ın sabah programına çıkıp "holywood'da ben olsam penelope cruz olmazdı" gibi şuursuz cümleler kurmuştu, işte o anda düştü gözümden...
kesinlikle erol evgin'den dinlenmesi gereken şarkı. yeşim salkım yorumu sadece yeşim salkım'a duyduğum nefreti körükledi zaten.
bu şarkıda güzel olan şey söz ve müziğin çok uyumlu olması ve şarkının duygusu. yıllar boyu kırılmış, yıpratılmış, kıymeti bilinmemiş bir kalp var ortada; kendine yeni bi umut bulmuş, yeniden mutlu olmak için, hayatı boşa harcamamak için... geçmişten hiç ders almayıp kendini yine teslim etmiş ama bir yandan korkuyor da... bu yüzden "sen başkalarına benzeme sakın, hep böyle kal" diyor, "bu kez mutlu olayım of be" diyor. müzik de aynı şeyi söylüyor, sözleri olmasaydı da geçmişteki kalp kırıklarını onarma şansı bulan bir insanın ürkekliğini bulurduk ezgide. herkesin biraz kendini bulacağı bir şarkıdır kanımca, her ilişki bir yara olup kalır içimizde ve sonraki ilişkilerde daha temkinli oluruz... o zaman, erol evgin'den gelsin, "hep böyle kal". hadi bakalım.
zorla kimya dersi verilen eşit ağırlık öğrencilerinin, fiki fiki bağları, çiki çiki bağları, gesi bağları gibi isimler taktıkları bir bağ türü. bilimsel açıklama yapacak kadar dinleyemedim.
her ortamda bolca bulunmaları, gitarı sırf piyasa yapmak için çalmaları, ağlak aşk şarkılarıyla etraflarına topladıkları yapmacık kızlarla olan sevimsiz ilişkileri göz önüne alındığında, işten bile olmayan durum.
Odada; bir üst üste dizili mavi yastıklar
Güldeki vazolar, balbadem çikolata, sarı kolonya
Kuytu köşelerde hazin kuyruğu dikilmiş havaya
Yemyeşil, moryeşil bir hayvan gizli
Odada telaşa varan bir durgunluk
Bir de sen, boynunda ninemden ak bir yemeni
Ortada konargöçer kara çadırın
Bir oda giysisi, bir baston, Endülüs çarkın
Yan odada mutfağa dair sesler
Yani kilometreler, kilometre taşları
En çok da kollarım ağrır
Ta Homer'den beri kullanamadım onları
Odada bir sessizlik. Odada bir sessizlik
Odada odalıktan gelen bir sıkıntı
Çay fincanını anlatmama bile razıydın önceleri
Derken söyletmez oldun adımı
Senden bana, benden sana doğru
Yükselmekte ve alçalmakta derece
Odanın ortasında bir deniz başladı
Odanın girişine dair bir belirti
(Çayırda buldum seni. Çayırda buldum seni.)