bu dünya kimseye kalmadı, kalmayacakta!
ülke idare etmek bu kadar umursamazca gidersen bugün olmaz belki ama yarın sorun çıkacaktır. bu hile ile nasıl idare edeceksin ülkeyi? ciddi anlamda diktatörlük peşinde koşuluyor bunun sonu kötü adalet herkese gerekli!
"20 Temmuz 1954 tarihinde Osman Bölükbaşı'yı tekrar milletvekili seçtiği için Kırşehir ilçe yapıldı. (Adnan Menderes konuyla ilgili Meclis'te 'Türkiye’nin hiçbir vilayetinde yüzde 3’ten fazla oy almayan bir partiye mensup milletvekilini iki seçimde de seçen Kırşehir’in, bir içtimai ve siyasi bünye itibarıyla anormallik göstermekte olduğunu inkâr etmek mümkün değildir; evet, biz açık konuşuruz’ demiştir.
evet diyenlerin %56 sı tayyip erdoğan'ı sevdiğinden, hayır diyenlerin % 54 ü tayyip erdoğan'ı sevmediğinden hayır diyormuş (!) fakat anayasa bu, devlet ve millet arasında denge, insanları devletten korumak amacı da taşır. partilerle ya da kişilerle alakası yok! oy vereceklerin % 17 si anayasayı okuyup anlayıp oy verenlermiş.
hayır çalışmalarında 4 tane çocuk geldi akpli lermiş ve sıraladıkları sorular;
1-lozan 2023 te bitecek ve biz istanbul boğazından kimyasal ve bor lozan yüzüne çıkartamıyoruz kim imzaladı bu antlaşmayı?
2- padişah vahdettin'e kadar topraklarımız büyükken atatürk kaybetti toprakları nasıl savunuyorsunuz onu?
3- başörtüsü yasağını chp getirmedi mi?
adnan menderes soruları vs. dalga geçtiğim bütün konular ile karşılaştım bu 18~19 yaş arası kardeşlerimde, hiç mi tarih öğrenmemişler bilmiyorum fakat bunları inanmışlıkla savunmaya çalıştılar.
kimden öğrendiniz bunları dediğimde, internet ve büyüklerinden cevabını aldım. eğitim seviyemiz bu hale gelmiş!
çarşaf giyen bir kadın hayır çalışması sırasında anneme baktı (annemde başörtüsü taktığı için) sert adımlarla yanına gelerek aşağılayıcı bi bakış ve ses tonu ile;
- neden hayırmış! ben evet diyeceğim bi' kere ... diyecekken
araya ben girdim!
sorum tek oldu.
-anayasa nedir?
bu soru karşısında gardı düştü bi' anda ve biraz düşündükten sonra cesaretini toplayan kadın döndü
- bilmiyorum sen söyle bakalım?!
dedi!
-sorunun cevabı bende var ki ben burdayım ve hayır diyorum, peki sen bunu bilmeden nasıl evet demeyi düşünüyorsun? istersen anlatayım dedim.
kızdı, döndü arkasını ve gitti.
bildiriyi alıp asla diyerek yırtanlar mı (oysa ki çalıştığımız parti baraj altı kaldığı için sadece üyeleri ve gönüllerin bağışları ile basılmış sınırlı bildirilerdi yırtıp attığı) dersin!
önümüzden geçerken evet diye bağırıp tehdit edenlermi.
şıkıdım giyinip yanında başörtülü bacılarla geçerken salakmıyım ben tabi ki evet diyenlermi!
burda parayla çalışıyorsunuz siz diye konuşanlar ki herkes gönüllü ve anlatmaya hevesli yaşlı insanlar, benim dışımda!
anayasalar köprü, yol, para, zenginlik getirmez, anayasalar devletin gücünün milletin birliğinin dengesidir ve milletin eşit haklara sahip olup devlet tarafından ezilmesini(kralların, padişahların kulları gibi) önlemek için yapılır!
bu anayasa oylamasında pkk, almanya, hollanda, dış mihraklar vs. oy kullanmayacak biz kullanacağız!
bu anayasa sonucunda partiler, kişiler gelip geçecek fakat türk milleti yani atalarımızdan çocuklarımıza ve gelecek nesillere nasıl yaşayacağını belirleyeceğiz. karar verirken partinizi ya da yalan yanlış bilgileri değil, araştırıp maddelerin ne getirip ne götüreceğini anlayarak hareket etmeliyiz. yoksa başımıza gelecek şeyler hepimizin başına gelecek sadece hayır ya da sadece evet diyenlerin değil! biz türk milletiyiz, bizi yüceltecek olan liderlerimiz değil bizlerin yani milletin çalışmalarıdır!
anayasal haklarımı ve meclis yetkilerini sınırladığı için, geniş yetkilerin kullanımı sonucunda yanlış kararların insanları mağdur etmesi ve bunların hesabının sorulmamasını garanti altına aldığı için hayır diyorum.
kimyasal silah yalanı yarın bize de yapılabilir!
bakın libya, afganistan, ırak gerçeklerini unutarak nasıl hareket edilebiliyor!
ırak 80 li yıllarda iran'a saldırırken kimyasal silah kullanmıştı ve büyük devletlerin sesi çıkmadı. kuveyt işgal edilirken, amerika onay verdi. fakat işgalden sonra işler değişti ve arabistan'a asker yığdı. 90 lı yıllarda da saldırdı ve yıkmadan bıraktı. ırak kuzeyinde pkk'ya güvenli bölge kurdu ve bıraktı. son olarak 2000 li yıllarda ırak'a girdi. pkk' yı güçlendirdi. bahane kimyasaldı gakat ırak'ta kimyasal bulunamadı çünkü ilk operasyonda imha edilmişti.
sıra suriye'de! çok değil 5-6 yıl önce rusya ve amerika gözetimi altında suriye kimyasal silahlarını teslim etti. amerika yalanlarıyla geliyor ve istediğini alıyor!
suriye bölünürse türkiye ve iran bölünür! hedef türkiye'dir.
sıkıntı müslümanlıksa, abd, ingiltere, israil ile birlikte mi müslümanlık götürülecek suriye'ye!
kerkük, türk (türkmen) kentidir. 2003 yılında barzani'nin silahlı aşireti ortayı boş bularak kerkük'te binlerce insanı öldürüp nüfus kayıtlarını ve tapu kayıtlarını silmiş, kerkük'e binlerce kürt aile yerleştirip suni bir kürt nüfusu yaratmıştır.
askerin olmadığı yerde sınır antlaşması imzalayamazsın. askerin orada sana güç sağlar, kerkük'te konuşlanmış türk askerleri, lozan antlaşmasıyla barışın gelmesini beklerken, ingiliz kışkırtması ile başlayan şeyh sait isyanını bastırmaya dönmek zorunda kalmasıyla kerkük askersiz kaldı. tüm doğuyu kapsayan şeyh sait isyanının yıllarca savaş yorgunu olan insanları uzun süren isyan sonuca bağlanması uzayınca, kerkük ingiliz işgaline girdi. oldu bittiye getirilmeye çalışılan kerkük meselesi ingiliz'lerin ve şeyh sait, iskilipli atıf ve bunun gibi isyanlar ile elimizden çıkmıştır. ismet paşa’nın hatası olarak gösterilen musul kerkük meselesi aslında, isyanlar ve elde ki yokluk ve imkansızlıklar yüzüne ankara antlaşması ile elimizden çıkmıştır.
ergenekon balyoz davaları ile 152 ada ve adacık yunan işgalinde 2004 yılından beri.
bugün; barzani'nin cumhurbaşkanımız ve başbakanımız ile konuşurken onu ırak hükümeti gibi karşılar ve emperyalist kürdistan projesinin bayrağını asarsanız ve tanırsanız, kerkük karışır. kerkük ırak'ın %40, dünyanın % 7 petrol rezervine sahip ve bugün direk kürdistan yapay devletine bağlanmak ve öncüsü olarak barzani'ye bağlanmak isteniyor.
yapay güç gösterileri insanlara güzel gelebilir, fakat gerçekler bizleri acı şekilde bekliyor. osmanlıcılık yaparak yapılan hatalar 15 temmuz da kanla son buldu. bugün yunan ege adalarımızı, amerikan projesi kürdistan kerkük petrollerini istiyor. referandum ile oyaladığınız türk milletinin yöneticileri; kafanızı kaldırmazsanız ve bu boş evet hayır tartışmasını bırakmazsanız sonumuz gittikçe kötüye gidiyor!
adalet ve kalkınma partisi öncülüğünde sürdürülen anayasa değişikliği mitingleri kapsamında rejim değişikliği ne karşı çıkan millet ferdlerinin defalarca değişik platformlarda terörist suçlaması yapılmıştır. bu suçlamayı Cumhurbaşkanı defalarca yinelemiştir. biliyoruz ki bunu seçim için yapmakta fakat bunun yanında resimlerle duruma bakalım.
(img:#1)
mesud barzani ırak bölgesel kürt yönetimi lideri. kürdistan demokratik partisi lideri. arkasındaki bayrak sözde kürdistan bayrağı. ülkemizde pkk'nın oluşmasının ve amacı kürdistan kurmak. buna rağmen şehitlerimizin kanının akmasına neden amacın bayrağı asılabiliyor.
fetullah gülen ile ilişkileri zaten anlatmaya gerek yok!
''Blick gazetesi bu yazıyı Almanca (deutsche Version unten) ve Türkçe yayınlıyor. «Her kim ki kendi ülkesinde diktatöryal bir yapı istiyorsa, buyursun yapsın. Ama kendi ülkesinde o diktatöryal yapıyla yaşamak şartıyla» ve «Biz isviçreliler için kabul edilemez olan; buradaki özgürlük ve hukuk devletinden faydalanıp, bunların kendi ülkesinde kaldırılmasını istemektir.» Bundan dolayı BLICK gazetesi olarak isviçre′de yaşayan bütün Türkleri 16 Nisan′da HAYIR oyu kullanmaya davet ediyoruz.''
adamlar diyor ki; burda yaşayıp türkiye'de diktatörlük isteyemezsiniz, özgürlükten, iş imkanlarından yararlanıp oradaki insanların yaşadıklarını yaşamadan, bilmeden diktatörlüğe giden bu yola evet derseniz gidin ülkenizde yaşayın demişler ki doğru söylemişler!
yanlış bir saptama, ülkem tabi ki güçlü ve söz sahibi fakat siyasi iktidarın
1- her olayda başkanlığı istemiyorlar, ondan yapıyorlar demesi
2- ciddi bir yaptırım uygulamak yerine sadece bağırıp çağırmayı tercih etmesi
3- yaşanan olayların akp hükümetince muhalif insanlara uygulanmış ve uygulanıyor olması
4- zamanında amerika'ya ''ne notası müzik notası mı?'' diyerek askerlerimizin başına çuval geçmesini sadece izlemiş olması
5- her seçim öncesi böyle yapay krizlerle insanların oylarını alıp sonra özür dileyip, napalım savaş mı açalım tarzı tutumu!
6- yurt dışında ki seçmenin hayatının zorlaşmasına sebep olması!
bir çok sebep var, akp yurtiçinde terör estiriyor, yurt dışında yapılanlara yanlış diyor!
hayırcıları terörist ilan ediyorsun, buna dış ülkeler neden izin versin?
bakanımıza yapılan ayıp, akp hükümette ve türk hükümeti ağlamaz yapar!
çok eleştirdiğiniz chp hükümeti, şu anda çoktan hollanda ile ilişkileri kesmiş ve yaptırım uygulamıştı!
tabi ki samanı bile ithal eden akp türkiyesi ne gibi yaptırım uygulayabilir merak konusu!
hollanda nın yaptığı yanlıştır!
petrol ofisini alın!
yaptırım uygulayın!
hatta hollanda da yaşayan vatandaşlarımızı alın!
ilişkileri bitirin, türk hükümeti ağlamaz yapar!
chp bir partidir. yaptıkları chp yi ilgilendirir.
fakat akp nin yaptığı ülke rejimi değiştirmek yani 80 milyon kişinin ve dahi gelecek kuşakların egemenliğine yönelik bir hamledir. yani chp yi kötüle isteme vs bu ülke yönetimine bi etken değil, akp tek başına hükümet!
hollanda'nın ve almanya'nın miting düzenlemeye engel koymasının sebebi terör ihtimali!
yapılabilir mi?
evet
etik mi?
hayır
koruyacaksın, ben burada bomba patladığında nasıl devletime kızıyorsam senin görevin korumak! fakat orası hollanda ve almanya kendi tasarrufları!
fakat bakana yapılan ve türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına yapılan müdahale kabul edilemez! kimse türkiye cumhuriyeti bakanına bu müdahaleyi ya da vatandaşına bu şekilde davranmayı normal gösteremez!
tabi akp nin dış ülkelerde yaptıklarını
ve yurtiçinde muhalif kesimlere yaptıklarını da unutmuyorum!
bu rejim değişikliğinde chp sadece bir partidir. partiler le değil işiniz türk milletiyle!
bu akp yok chp seçimi değil.
cumhuriyet mi padişahlık mı seçimi!
chp nin seni düdüklemesi senin sıkıntın.
kemal kılıçdaroğlu nun bilmemesi chp nin sıkıntısı.
fakat akp nin bağımsızlığımızı ve milletin kayıtsız şartsız egemenliği tek ele alma isteği milletin ve dahi gelecek kuşakların sorunudur!
kimse milletin egemenliğini devredemez!
ilk kez uygulanan uygulamalar da her zaman sıkıntı çıkar. buna
-erken gitseydi banane! de diye bilirsiniz.
-öyle şey mi olur, ne biçim uygulama! da diyebilirsiniz.
devlet yapısı insanları mağdur etmek için hareket etmez, insanların daha rahat yaşaması ve refaha kavuşmasını sağlamak için hareket eder ki zaten devlet yapısının mantığı da budur. yapılan bu uygulama ile bir çok öğrenci mağdur oldu.
ki bu mağduriyet o çocukların geleceğinden yıllar götürüyor!
hiç bir şey yapmıyorsan bari esnek davranılmasını sağla ki mağduriyet olmasın!
almanya geriliminde chp milletvekili deniz baykal, almanya'da ki programını iptal etti.
edirne'de ki mahmut amca ''ulan yine bizi dünyaya rezil ettiler, bak almanya bizim bakanları ülkeye almıyor!'' dedi
kayseri'de ki hacı amca ''bak şerefsizlere bizim bakanları almıyor'' dedi.
tamam anlıyoruz bunu da chp'nin üstüne yıkma çabası bu fakat,
pkk almanya ve bir çok ülkede tanınıyor bu çözüm süreci nin etkisi değil mi?
sen kendi ülkende teröristleri serbest bırakır, ordunu küçük düşürürsen onlarda terör örgütü nü bağrına basar!
sonra ağlamayacaksın yani!
ki yurt dışında ve yurt dışından gelenlerin ülkemizde miting yapmalarını yasaklayan kanunu yine akp hükümeti yapmışken ağlamayacaksın!
sorun ülkemizin itibarı evet ve itibar sadece yol, köprü, ak saray, altın varaklı kadehlerle olmuyor, hatta bunlar bi itibar sağlamıyor bunu da görmüş oldunuz tabi anladınız mı o da bir soru işareti ama!
yapılan ayıptır fakat, yaptıklarımızın neticesi olarak başımıza gelmesi de şaşırtmamıştır. dış politikamız bağırıp, çağırmaktan ibaret!
içerde referanduma kararını hayır verecek olanlar için terörist yakıştırmadı yapılıyor.
hayır diyenlere tehdit üstüne tehdit var, bizimkiler almanya'ya faşist diyorlar ilginç!
almanya'da yaşayan türklerin zaten ciddi sıkıntıları var bir de biz olayları daha da azdırıyoruz, onları hiç mi düşünmüyoruz!
tabi yaptıklarımıza bakmadan almanya bunu yaptı demek kolay, peki yaptıklarımızı başka ülke bize yapınca!
almanya ile iki gün sonra ara düzelir, çünkü bizim ihracat yaptığımız önemli ülke! fakat bu davranışlar hem ekonomimizi sarsar, hem orda yaşayan türkleri zor duruma sokar! ülke yönetmek zordur, bağırıp çağırarak bi' şey elde edemezsin dışarda o yüzden sakin şampiyon!
cumhuriyet kurulmuş, aradan 6 ay geçmiş ülkenin sanat, edebiyat alanında da gelişmesi, kalkınması ve milleti geliştirmesi için öğrenciler fransa'ya gönderilecektir. bu öğrenciler arasında darülfünun 1. sınıf öğrencisi necip fazıl'da vardır. öğrenciler okumaya gönderilir fakat necip fazıl aldığı bursu kumarda hiç etmektedir. bursu çürüten necip fazıl, her aldığı bursu kumara yatırır. zaman ilerledikçe bu durum arkadaşlarını da rahatsız eder ve uyarmak isterler;
''milletin parası bu yanlış yapıyorsun, fakir halk bizlere okuyalım diye gönderiyor bu parayı!'' telkinleri işe yaramamış ve necip fazıl kumara iyice sarmıştır. zaman geçmiş ve öğrencilerin denetlenmesi için müfettiş gelmiş ve necip fazıl'ı yanına çağırarak ''necip fazıl bey oğlum aldığımız bilgi neticesinde senin derslerinde zayıf olduğun ve bursu kötü kullandığın için bursunu kesiyoruz, bu son bursunuz!''diyerek son burs parasını, marsilya'ya tren bilet parasını ve marsilya'dan istanbul'a yol parasını vererek bursu keser. daha sonra müfettişi 3. sınıf bir insan ve yetkin değildi diye anlatan necip fazıl, aldığı son parayı da kumarda hiç edince arkadaşları marsilya bileti alıp, istanbul yol parasını da cebine verip marsilya'ya gönderirler. marsilya'da indiğinde ilk iş cebinde ki harçlığı kumar parası olarak hiç eden necip fazıl konsolosluğa dayanmış para verilmesi için rezalet çıkartmış, konsolosluk yetkilileri para verdikçe kumarda yine hiç etmiştir. en sonunda istanbul'a dönmüştür.
ne türkiye'de ne fransa'da diploma alamayan necip fazıl'ın özgeçmişinde diploma aldığı yazar fakat yalandır.
15 yıldır hükümet akp fakat gündem başka! gündem ne? akp, köprü, yol, başkanlık! peki gerçek gündem? terör, ekonomik kriz, eğitim! istenilen ne? senin millet olma hakkını elinden alıp seni kula kul nasıl yaparız hırsı! ypg- pkk- işid- fetö terörist ağızlardan düşmüyor. peki bunların amacı kürdistanı kurmak değil mi?!
ki cevabı aklı başında kimse tarafından kabul görecek gibi değil ve bu tutum devam ediyor!
bizi yıkmak için uğraşan terör örgütleri ile iş yapan bir yönetimin başkanı ve onu devlet olarak tanımak ne demektir!!!
kürdistan özerk bir bölge! bayrağını milletimizin haklı bağımsızlık savaşının sembolü olan bayrağımızın yanında bir tutmak kimin haddine düşer.katil bir topluluğun bayrağıyla, türk bayrağın bir tutmak ne anlama gelir! başbakanın tutumu bu derece yanlışken gündemi değiştirme çabası içiresine girilmiş. bu tutumu sorgulamamak düşüncesinin altında ne yatar!
hükümetimiz yanlış üstüne yanlış yapıyor ve bunu devam ettirmesi ülkemizin varlığını tehlike altına atıyor!
kulaktan duyma, yalan yanlış bilgilerle anlatılan, yalancı tarihçilerin anlattıklarıyla ya da bu işten para alarak tarihte kırılma yaratmış sayılı insanlardan birini sorguluyorsunuz. sorgulamak güzeldir, herkesi sorgulayın fakat eğer yalanlara inanır ve bu yönde sorgularsan şu an da senin olan haklar elinden alınır!
unutma eskiden sana hiç bir şey sorulmazdı, oy veremezdin, seni kim yönetecek bilemezdin!
Atatürk soyadı meclis tarafından verildi bunu bilmiyorsun diyelim.
eeee bugün hangi millet olduğumuzu söylemeyen bir lider çıktı ve elimizden bütün haklarımızı almak istiyor! adına başkanlık diyor ve geçerse kendini peygamber ilan edebilir ve sorgulanamaz! ki zamanında peygamber ilan eden oldu.
atatürk soyadı meclis kararı değil de Paşanın kendi isteği ile yapılması iyi değil deme!
gelen sistem de bunun 10 katını yapabilir başkan olan kişi hani bil istedim!
halkın chp ve mhp ve hdp'yi desteklemesinin nedenleri ile örtüşür.
chp ile başlayalım. iktidara gelmek için yaptığı bir çaba yok. iktidarı eleştir, iki miting yap. hep aynı yerlerde oy al yeterince muhalefet yok ki! adamlar açık bulmak için uğraşıyor, chp kabul ediyor. fetö yü akp attı chp kabul etti.
çözüm süreci, akp patladı chp sahiplendi.
sadece söylem yetmiyor, uğraşan vekiller olsa da kemal kılıçdaroğlu ile olmuyor.
mhp
bengütürk açtım konser tarzı bi' şey var, adam diyor ki; ''parti liderleri yanlış yapmış olsa bile partim için desteklerim!'' diyor. vatan, millet nerde? parti işi!
devlet bahçeli 2002 seçimleri sonunda istifa edeceğini açıklamış, sonra benim gibi diğer parti liderleri de istifa etmeli demesi sonucunda merkez sağı bitirmesi oyları komple akp ye kaydırdı.
belkide en delikanlı hdp oldu.
adamlar kürdistan kurmak için burdayız diyor net! açık açık suç işliyorlar fakat ceza yoktu şimdiye kadar tabi. iktidarın işine gelmeyince içerdeler, başkanlık geçerse dışarı çıkacaklar tabi!
ilk yazdığımı sildim orda akp yi daha çok din üstüne oturtmuştum fakat akp bir futbol kulübü düşün onun yüzü vardır, akp'de yüz recep tayyip erdoğan! o lider yapıldı arkasında ilk çıktığı dönemde amerika, fetullah gülen kadrosu, pkk kadrosu yani ciddi anlamda arkası sağlamdı. heralde bir ülke anca bu kadar etkileyebilir başka bir ülkenin seçimlerini!
akp her istediğini yapar duruma gelene kadar hep tatlı dilli, hep yapıcı! he birde şu var ekşi sözlükte okuduğum bir yazı;
''her yalan, her yerde söylenmez!''
ciddi manipüle bilgiler yalanlar, kitleyi uyutma, bilen de susuyor çünkü işine geliyor.
cemaatler ve tarikatler
oy potansiyelinin en çok geldiği noktalardır. bu cemaatlerin kaderi sağ partilerdir, cemaatler ciddi destek veriyor ki bu da akp sihrinin en güvendiği nokta!
mafyalar
komple akp de siyaset sahnesi buldu. eee istanbul belediye başkanlığı zamanında az iş yapmadı refah partisi.
unutmayın ''zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oldu.'' sözü boşa değil herkes borçlu ve bu borçlar devlete insanların güveni var, bu borçlar alınacak olsa iktidar değişir kim almayacaksa oy onda!
benim 10.000 küsür borcum var mesela hee en fazla içeri girecem yapcak bi' şey yok!
insanlar korkuyor, minnet duyuyor, kızıyor, her yol akp'ye çıkıyor.
Odatv’de iki gün önce Türkiye’yi Ayağa Kaldıracak ‘skandal’ bir haber yayınlandı, haber şu: Ölmüş Hayvanları Halka Yediriyorlar.
Haberimizin gerçekliğini video çekimleri oluşturuyor.
Haberimiz üzerine Tarım Bakanlığı bir açıklama gönderdi, haberimizi doğruladı.
Ve fakat bu ülkeyi ayağa kaldırması gereken haber Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak, vs. hiçbir basın kurumunda, yazılmadı, görülmedi.
Ölmüş hayvan ‘leştir’, sağlıksızlığı bir tarafa ‘günahtır’, günahı geçtik, ‘iğrençtir’, leşe en yakın kelimeler boktur fışkıdır kemredir (hayvan dışkısıdır).
Videodan açıklıkla anlaşılacağı üzre hangi kurum halka leş yediriyor ve hangi özel şirketlere ‘satılıyor’ çok açıktır.
Hangi görüşte olursa olsun medyanın görevi bu alçak insanları ‘teşhir’ etmektir ve en ağır yaptırımlarla üstüne gitmektir.
Bu ‘leşler’ kaç milyon kişiye yedirildi?
Kaç yıldır yediriliyor?
Hangi ‘şirketler’ yedirdi?
Ve kaç bin ton leş yedirildi?
Ve leşlerin yedirilmesine devlet kaç yıldır göz yumuyor?
Kimbilir bu gazetelerin yazarları da aileleri de yemiştir.
Ve hiç kimse sesini çıkartamıyor!
Odatv boyundan büyük riskler alarak bu haberi yayınlama cesareti gösteriyor.
Ancak sizler, Hürriyet, Habertürk, CNN, Yeni Şafak, ve bilumum, cesaretinizi yitirerek geri çekilirseniz, bu halka ve sizin çocuklarınıza yedirmeye devam ederler.
Yeri geldi mi, halka bidon kafalı dediler diye karşı yazılar yazıyorsunuz, yeri geldi mi, bunlar halkı aşağılıyor diye ekranlarda sabahlara kadar borazana başlıyorsunuz.
Halka leş yedirmek kadar halkı aşağılamak var mı?
Kendisine leş yedirildiği halde susanlar nasıl bir yaratıktır?
Halka leş yediriliyor ve yüzlerce medya kurumu ve üyesi gazeteci, halka leş yedirilmesi karşısında ‘sessiz’, görün, insanların yazarların gazetecilerin kendilerini ne denli alçalttıklarını.
O halde size herşeyi yedirirler?
Bu kadar basık havasız bu kadar korkak medyaya herşey yedirilir?
Maaş ve makamlarınızdan olmamak için mi hergün gönüllü leş yiyorsunuz ve yedirilen leş’i söylemeye dahi cesaret edemiyorsunuz.
Yarın yine ekrana çıkıp bunlar halkı aşağılıyor demeyin.
Emekli Tümamiral ve Aydınlık gazetesi yazarı, vatan partisi dış işleri sorumlusu Soner Polat, bugünkü köşesinde NATO’nun Karadeniz’e ilişkin kararlarına dikkat çekerek, “NATO çok ustaca manevralarla Karadeniz’de Türkiye’yi tuzağa düşürdü.” diye yazdı.
yazısı; http://www.odatv.com/tehl...diyordu-2402171200_m.html
KARADENiZ’DE YENi DÖNEM
''Türkiye artık oltadaki balık. Denge unsuru olma ve ağırlığını artırma şansını kaybetti. Bu süreç barış ve istikrar denizi olan Karadeniz’de krizler dönemi başlatacak. ABD, kendi çıkarları için bu ateşin içine odun atacak! Yangın çıktığında en büyük bedeli Türkiye ödeyecek. Montrö’deki süre sınırlamasını NATO bir hukuk hilesine başvurarak, rotasyoner gemilerle delebilir. Aman dikkat! Zaten yeteri kadar derdimiz var. Karadeniz için o kadar emek verildi, birçok subay cezaevine atıldı. Böyle mi olacaktı?''
geçtiğimiz dönemde Cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın nato ya açık davet göndermişti; ''NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’e söyledim, 'Karadeniz’de görünmemeniz, Karadeniz’i adeta Rus gölü olarak gösteriyor.' Karadeniz’i tekrar istikrar havzası kılmalıyız''
fakat karadeniz rus gölü değil hatta bir dönem türk gölüydü ki ergenekon balyoz kumpasları ile zayırlatılan deniz kuvvetlerimizin ağırlığını kaybettiren bu kumpas davalar sonucunda ortaya çıkan durum rus üstünlüğü ve fakat o üstünlüğü ele alacak olan yine türk deniz kuvvetleridir! nato'nun girmesi karadenizi ticaret alanında etkisiz kılar ki bizim de savunma gücümüzü yani güvenliğimizi de sıkıntıya uğratır.
unutulmamalıdır ki büyük ortadoğu projesi planı nato tarafından yapılan bir hata sonucu ele geçmiştir. nato kıbrıs sorununda, kuşatma altında ki 152 ada ve adacık sorununda yunan tarafını desteklemektedir! türkiye'mizin çıkarları amerika ve nato ile çatışmaktadır hal böyle iken yapılan bu çağrı sonunda nato karadeniz'de bir çok olay çıkartacak ve yine kandırıldık demek zorunda kalacağız.
Cumhurbaşkanı nato çağrısı; http://www.aljazeera.com....-natoya-karadeniz-cagrisi
çok çok tehlikeli bir oyun içine atıyoruz kendimizi ve bu oyun gerçekten bizi yutmadan gerekli önlemleri almalıyız. yoksa karadeniz'de çok büyük sıkıntı yaşarız. savaş oyun değildir! hükümet asi çocuğu oynayarak milletimizi tehlikeye atmaktadır!
ingiltere işgal ettiği ve sömürge haline getirdiği ülkelerde, ki bunlar genelde müslüman çoğunluğu olan ülkeler (!) eğitimi ele almış ve cahil nesiller yetiştirmeye yönelik çalışmıştır. hatta okul sayılarını azaltmış, okul açılmasını engellemiş ve öğrencilerin bir kelime bile fazla okumasına izin vermemiştir. şu an da amerikan sömürgesi ülkelere bakın aynı durum hakim. sömürgeci ülkeler üst sınıfa yani yönetici yapacağı insanları alır istediğini öğretir, alt sınıfı cahil bırakır ki bilmesinler, öğrenmesinler, gelişmesinler! yeşim kızımızın annesi de öğrenmemiş annelerden biri ama siz yeşim'in annesi gibi olmayın, yeşim'de annesi gibi olmasın. eğer öğrenmez ve okumazsak bunu halk, millet öder. en basit örneği günümüz ve geleceğimiz, en iyi açıklamasıda pisa raporlarında türkiye eğitiminden çıkmış öğrencilerin hali;
türkçe yazan bir metni anlamada ki yermiz içler acısı!
belki önemsiz geliyor, belki göklerden bir karar vardır fakat, sen okumaz, düşünmez, sorgulamazsan birileri bunu değerlendirir! bıu birileri de bu durumu iyilik, güzellik, müslümanlığı yüceltmek için kullanmayacaktır!
akit gazetesi başlığı.
müjdat gezen'in bir konuşması sırasında kendini eleştiren yandaşlara söylediği sözü okulu kundaklamanın nedeni olarak gösterme çabasına girerken kullandığı başlık!
oysa ki müjdat gezen'in yaptığı yanlışla okulun ne alakası var!
peki o okulda kim okuyor?
geleceğin sanatçıları, sanatı, düşünmeyi sorgulamayı ve sorgulatmayı öğreniyorlar!
saldırı müjdat gezen'e yapılmadı amaç müjdat gezen bile olsa, saldırı bir okula yapıldı!
pkk'nın yaptığı gibi yani ''biji serok obama'' diyen pkknın okullara yaptığı gibi bir saldırıdır bu!
bir okula sanat okuluna saldırıdır! oysa ki yapılması gereken müjdat gezen'e dava açmaktır! aç dava kazan sonunda müjdat gezen özür dilemek zorunda kalsın! tabi ki müjdat gezen olsaydı sorun!
sorun eğitim, aydınlanma, geleceğe umutla bakma! umudadır bu saldırı, aydınlık gençlere, sorgulayan ve sorgulatan eğitim anlayışınadır!
osmanlı devleti zamanında tramvaylar belçikalı bir şirketin elindedir. cumhuriyet dönemi başladığında yabancı şirketlerle masaya oturulur ve denir ki; ''artık burası türkiye cumhuriyeti ve bizimde şartlarımız var! bu şartları kabul edecekler kalsın etmeyecekler hemen çıksın dışarı!'' masada kalan şirketlerden biri o belçika'lı tramvay şirketidir. önüne konan şartlardan biri '' bundan böyle öğrenci kimliği gösteren talebelerden tam ücretin yarısı yani öğrenci ücreti alınacaktır!'' belçikalı şirket kabul eder bu anlaşmayı fakat, hiç bir hak size kolay verilmez!
bu anlaşma duyrulur ve öğrenciler artık tam ücretin yarısı yani 80 kuruşun yarısı olan 40 kuruş, 40 para verecektir. bir öğrenci tramvaya biner öğrenci kimliğini gösterir ve 40 kuruş uzatır. bunu gören görevli bu parayı kabul etmez ve der ki
''hayır herkes aynı ücreti ödeyecek!''
öğrenci ''nasıl olur'' der. burası türkiye cumhuriyeti ve anlaşma bunu gerektirir. tramvay da olay çıkar ve tramvay görevlisi soluğu sansaryan da alır, o dönem sansaryan işgalci kuvvetleri kalesl ve karakoludur. şikayet sonucunda her tramvaya bir memur konulması kararı alınır. fakat öğrenciler haklarını aramakta kararlıdır. bu konuda bir eylem yapmayı kararlaştıran öğrenciler, tramvaylara binecek öğrenci kimliklerini gösterip 40 para uzatacaklardır. öyle ya daha ne yapabilirler! o gün her yerde öğrenciler bu eylemi yapar! fakat bir yerde olaylar çıkar tramvay görevlisi kabul etmez bu parayı öğrenciler diretir. bir arbede derken tramvay durur, durduğu yerde tramvay şirketinin başı ve işçiler bulunmaktadır. öğrenciler ve görevli arasında ki sesler itiş kakış arasında işçilerde girer ve iki el silah sesiyle öğrenci vurulur! sunay akın'ın anlatımı ile 40 paralık adamlar;
işte tek adamlar bizi hakkımızı aramayı bile bu hale getiren bir düzene getirdi. osmanlı'nın o büyük, yüce, güçlü yılları bittiğinde dış güçlerin eline geçti ve aynı akıbeti millet yaşadı. tek adamlık sistemi ile vereceğimiz haklar egemenliğimizdir. bu hakları biz savunuruz başkası değil. bizim adımıza karşılıksız kimse savunmaz hakkımızı. ya da biz sadece savunduğunu sanırız.
insan azcık utanır!
şöyle ki;
siyasete bir tane yüzük le başladı, peki şimdi;
- Kısıklı’daki bir villayı aldı. 5 bin 20 metrekarelik bir arazi üzerinde yer alan villalardan birinin sahibi de kız kardeşi Vesile Erdoğan’ın eşi Ziya ilgen olmuştu.
- Bilal Erdoğan 24 Ağustos 2005 tarihinde de “okyanus ötesinde” bir konutun sahibi olmuştu. Oğul Erdoğan, ABD’nin Maryland eyaleti, College Park’ta da bir ev satın almıştı. 146 metrekaralik bu ev, Bilal ve eşi Reyyan Erdoğan adına kaydedildi. Başbakan’ın 4 çocuğunun da yurtdışındaki eğitim masraflarını işadamı Remzi Gür üstlenmişti
- BMZ Group Denizcilik ve inşaat A.Ş şirketi ile denizcilik sektörüne adım attı. Kuruluş sermayesi 3 milyon lira olan şirketin hissedarları ise amcası Mustafa Erdoğan ile eniştesi Ziya ilgen’di
- Bilal Erdoğan, Maye Dış Ticaret isimli şirkete ortaklığıyla kozmetik sektörüne de girmişti. Maye, ABD’li makyaj malzemesi üreticisi Bellapierre Cosmetics’in ürünlerini Türkiye’de satıyor.
- Mis Hediyelik Eşya Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile de kokulu meyve sabunu işine girmişti
- Oğul Erdoğan, Doruk Izgara Limited Şirketi ile de fırıncılıktan tabldot yemeğe; otel işletmekten, kahvehaneye; kuruyemişçilikten aktarlığa kadar pek çok alanda daha faaliyet yürütebilmenin adımını atmıştı. 300 bin TL sermayeli şirketin ortakları da Mustafa Esenkal ve Ali Bahadır Yeşil
- Bilal Erdoğan, ağabeyi Burak Erdoğan’ın eşi Sema Erdoğan ile birlikte Atatürk Havaliamınanda Atagold’un kuyumculuk mağazasına ortak olmuşlardı.
Tutuklu şüpheli anne P.T., Van 1. Sulh Ceza Hâkimliği’ndeki duruşmada, erkek arkadaşı F.E.’yi suçladı. Anne, F.E.’nin bebeğe istismarda bulunduğu yönünde kendisine itirafta bulunduğunu ve kimseye söylememesi için tehdit ettiğini ileri sürdü.
ANNESi ASABiDiR
Suçlamayı reddeden F.E. ise “Bebeğin burnu ve ağzından köpük geldiğini görünce kucaklayıp hastaneye götürdük”dedi.
Hürriyet'in haberine göre; bebeğin vücudunda görülen darp, cebir izleriyle, cinsel istismar bulgularıyla ilgisi olmadığını iddia eden F.E., bununla ilgili bir itirafta da bulunmadığını söyledi. F.E., “Annesi agresif bir kişidir. Bebeğini öldürmüş olabilir” şeklinde ifade verdi
kusura bakmayında özgürlük kavramını dinsizlik sanan bacımız ayarı yanlış yere vermiş, mümkünse gidip kadınların açılıp saçılmasıyla ilgileneceğine şeriat hukuku ülkelerinde yapılan baskılara ayar versin ki, tabi önce kadının insan olduğunu kanıtlaması gerek;
seçimlerde tek başına iktidar olamayan akp ne yaptıysa o olacak! yani iç savaş falan hikaye! kemal Kılıçdaroğlu ve devlet bahçeli koltuklarında kaldıkları sürece zaten akp birinci parti. fakat hayır çıkarsa ve mhp'nin başına ciddi bir ülkücü birliği oturursa ki bu vekillerden ya da devlet bahçeli erkanından biri değil, gerçek ülkücü lbir lider ve etrafından bu yolda yürüyecek akıllı insanlar akp düşer yok chp gibi başa kemal Kılıçdaroğlu vari biri getirilirse yine akp iktidarda ülkeyi satışını izleriz! tabi millet bu üç parti yerine oylarını meclis dışında ki partilere kaydırırsa işte o zamanda ülke düzelmeye kavuşmaya başlar! yoksa bu şekilde bir yol alamayız anca köprü yapar tarımı yabancı şirketlere, milli kurumları yabancılara satmaya ve ülkeyi araplaştırarak yıkılmaya, bölünmeye hazırlamaya devam ederiz!
