Abartılı gurur, baskın bir kendine güven ve kendinden başkaları için içten bir küçümseme duygusunun kronik hal alması.
insanlar üzerinde güç sahibi olma ve olayların yönetiminde yer alma güdüsü ile özdeşleşen politik kişilik özellikleriyle yakın gibi dursa da hubris sendromunun ayırt edici bir özelliği var: adeta zehirlenmeye dönüşen güç olgusu kişiler ve toplum için trajik sonuçlar doğurmaktadır.
halka oynanan büyük oyun sonucu gezi parkı eylemlerine neden olan, fosforlu kedi gözü gibi bize gerçekleri gösteren, aydınığa kavuşturan yiğit bulut'un yardımıyla ortaya çıkarılmış çirkin oyunun temelidir.
her gece her gece gazlıyorsun, tazyikli suyu basıyor, meydanı boşaltıyorsun. ee sonra? atalarımızın taktiğini uygulasana; meydanı boşalttın oh ne güzel, yerleştir polisleri çadırlara, bağla koyunları ağaçlara! bitti gitti.*
sevdiklerimi kaybetmekten çok korkuyorum. özellikle ninem. oldukça yaşlandı, akranları rahmetli oluyor teker teker. düşüncesi bile gözlerimi dolduruyor. allah uzun ömürler verir inşallah.
her telefon çalışında, her mesaj sesinde heyecanlanmak. ama o değildir, belki de hiç olmayacaktır bir daha. aramayacak işte, bekleme. yeni bir hayat, yeni bir düzen kur artık kendine. belki de o çoktan kurmuştur.
ciddi konuşma sırasında oluşan durumdur. yok canım, aşkım, hayatım sıradan, yok itici falan; geçin bunları! sevildiğini hissetmek güzeldir, hissettirmek daha da güzeldir.
ocak ayında gerçekleşecek hadisedir. erdal beşikçioğlu'nun facebook'taki hayran sitesinden yapılmış bir açıklamadır. http://www.facebook.com/06ErdalBesikcioglu
umarım yalan haberdir. söylenene göre acun ılıcalı'nın star tv'yle anlaşmasının ve o çok gerekli, insana çok şey katan programlarına yer açılmasının bunda rolü var. tabi bu kadar gerçekleri seyircisine tüm hatlarıyla yansıtmaya çalışan behzat ç. birilerini uzun zamandır rahatsız ediyor olmalı.
ilk orhan pamuk deneyimim idi. aslında pek de deneyemedim, çünkü bitiremedim. 3-5 de değil, 50nci sayfaya kadar kendimi zorlamama rağmen konu içine çekmedi beni, merak uyandırmadı, yeterince akıcı değildi, olmadı işte ya. dan brown'cular, adam fawer'cılar falan hiç bulaşmasın bence.
not: bitirememek değil de 14 yıl önce yazılmış bir o.p. kitabını bu yaşıma kadar okuma girişiminde bulunmamak utanç verici.
hayatın içinden bir durumdur, ama yine de 3 gün kısa bir süredir. gözlemlediğim kadarıyla ilişkisi uzun süren insanın, bir önceki ya da bir sonraki ilişkisi de uzundur. sanırım hayatında bir sevgili olmasına alışmak, ona sürekli bir yer ayırmak ya da, ancak bir sevgilinin giderebileceği boşlukları barındırmakla alakalı bir durum. o yüzden yadırgamıyorum.
ayrıca bu tip durumlardan sonra; 'tüm pisliklerini biliyorum, beni aptal mı sandın',
'geçmişte ne mal olduğunu çok iyi biliyorum, seninle çıkarken de biliyordum',
'ne ucuz biriymişsin, seni adam sandım',
'kaşarla sevgili olunmazmış, onu öğrendim' triplerine girenler kusura bakmayın ama salaktır, malın önde gidenidir. madem biliyordun çocuğun ne mal olduğunu, ya da tam yağlı kaşar olduğunu niye çıktın bu kızcağızla, koluna takıp dolaştırdın 4 yıl? haa, yok amacın gönül eğlendirmekse zaten sızlanma be kardeşim!