şimdi fethullah gülen hakkında konuşmak için bir kere daha düşünmek gerekir. şahsen kendisini tanımıyorken hakkında çok fazla fikrim olduğunu fark ettim. daha sonra sadece kendi kaleminden ve kendi sohbetlerinden yola çıkarak neden bir değerlendirme yapmıyorum dediğim bir şahıstır kendisi. tarzı, samimiyeti, faaliyetleri bir kenara dursun fikirlerini baz alarak konuşmak gerekirse; ciddi manada derinleşmiş, zengin bir türkçe ile ifadelerini güçlü tutan, şahsi konuşmalardan kaçan ve her defasında düşüncelere ithafen konuşmalar yapan, din esaslı bir hocadır. sevip sevmemekten ziyade kulak vermenin, olaylara başka türlü bakmanın kazancını yaşatabilen düşünce adamıdır.
matrix laboratory kısaltmasıdır. paket program olup matematiksel işlemleri çözer ve çizer. program yazıp optimizasyon yapılabildiği gibi enterpolasyon ve simulik dahil birçok şeyi yapar da yapar, pek bir meziyetlidir. en kullanışlı paket program olan matlab birçok mühendislik problemine el attığından ilk önce ne öğrenmeniz gerektiğini bilmelisiniz. herkesin matlabı kendine.
gönlü kaygan kezbanın sahipsiz kaldığı vakit arzusudur. ona olan ilgi ve alaka insansı hallerde yapılsa dahi şiddeti az olduğundan hissetmez ve duygularını ancak belli eşik üştü değerde fark eder.
birde böyle kızlar türedi yahu, maskülen takılan kız çocukları. efendim bir futbol merakı, bir forma giyme edası vay bir çikoftede ben yiyeyim derdiyle uğraşıp dururken bıyıklarını almayı unutuyorsun, oluyorsun süleyman. kızım senin neyine erkek işleri, ağzının tadını git başka yerde arasana. acısından götüm götüm tutuşursun, sonra hallenip tribini çektirisin millete.
bir mekana bu kadar anlam yükleme çabası anlaşılır bir şey değil doğrusu. caramel macchiato, havuçlu kek christmas zamanı çıkan tai chi latte dışında iyi yapılan ürünü yoktur. üç beş masası ve self servisiyle kolay ve basit bir yerdir, alışmaya gerek yok derim.
kalabalık otobüs heyecansız ve sallantılı olup, varışa saatler kalmıştır. şanssızlığa etrafında erkek yoktur. radyo kendini tekrar ederken az arkada uykudan gözünü açamamış yakışıklı bir adam görülür. kıyın kıyın adama yanaşırken öndeki arkadaki cins gözlerle bakar ve geçişe engel olmak için hareketlenme başlar. bu esnada zaman giderek daralır ve artık bir şekilde doğru pozisyona gelmek gerekmektedir. derken bir anda kalça kısmından omuza kadar kontakt kurulur ve gözünü açan oğlan ile senkronize bir şekilde gel git, dur kalk ve çek bırak gibi ayaküstü fanteziler başlar. etrafta namuslu ve gözü açık biri yoksa yol bitimine kadar çılgınlık devam eder.
hiç şüphesiz en kötü şehirdir, götü başı ayrı oynar semtlerin. insanı cinselliğe aç, varoş ve basit ötesi. sokaklar çarpık çurpuk, altyapı hüsran, rayı desen her an yolda bırakır sizi. görükle esnafı aç köpek gibi ve kaliteden yoksun. sanayi olmuş ama neye yarar insanı olmadıktan sonra.
bursa eşcinseli ve heteroseksüeliyle tam bir dram şehri, ağlamak istiyorum.
not: ben dedim ama...
gözümle gördüm kanımı dondurdu piç. bir gece dışarı çıkıyorduk, hava soğuk ve ben ne var ne yok giymişim üstüme. adam duştan çıktı ıslak kafa ve döşü açık tişört giymiş kapıya doğru gidiyor. tam ona hadi çıkalım dediğimde hazırım dedi zaten. ben kurulanır, üstünü giyer diye düşünürken kendimi yolda buldum, ona bakıp titreye titreye yürüdüğümü hatırladım. olan bana oldu amk.