seni böylesi sonsuz bir aşkla severek çok büyük bir günah işledim ben. hayatın girdaplarında savrulup duran ruhuna o yarım ruhumun ağırlığını yükleyerek çok büyük günah işledim. ne yaptıysan sevdim seni, ne yaşadıysan sevdim. aşkın o bulup bulup kaybetme oyunlarından yaptığın zırhın içine sakladığın kalbini ne yaparsan yap yıkılmayarak, vazgeçmeyerek ve hep affederek savunmasız bıraktım. hiç solmayan bir sevda çiçeği olup bozdum ezberini. direncini kırdım, kalbine girdim. seni bir kalbi fethetmenin, ona her an kaybedebilme ihtimaliyle bağlanmanın, bir aşk için çırpınmanın o karanlık hazzından mahrum bıraktım. affet beni, seni aşkın o dünyevi oyunlarından mahrum bıraktım. belki de bunun için gözyaşlarıyla kazandığın ve yitirmekten çok korktuğun bir sevgiliyi sever gibi değil, sesini birtürlü susturamadığın vicdanını ya da o kusursuz ve daimi sevgisinden bunaldığın ve bu yüzden incitmekten asla çekinmediğin anneni sever gibi sevdin beni. ama hiç aşık olmadın. bu yüzden suçlama kendini. asıl suçlu, bu hayatta kendine yer bulamayan, nereye gitse ya eksik ya fazla kalan, hayatı bir oyun gibi görmeyi ve kurallarına göre oynamayı hep reddeden benim o isyankar, o yaralı ve yabancı ruhum... sen değilsin...
kadının sevdiği adam çoktan gitmiştir kadın çok çabalasa da bir daha geri getiremez onu, sanki onun bedeninde başka biri vardır artık.sevdiği adam "o" değildir,tanıdıktır ama yabancıdır..kadının sevdiği kişi olmaktan çıkmış,değişmiştir.tek bir yol kalır geriye, vazgeçmek...