mükemmel bir The Stills Soundtrack'idir. 2004 yılında gösterime giren Wicker Park filminde kullanılmıştır.
ca y est c'est reparti
je me divise en deux
je suis tout a la fois
l'acteur et le decor
je ne sais ou je vais
ou je vais, le saurais-je?
je vais nulle part mais a toute vitesse
l'haleine des camions
le soleil alienant
sur le toit du bancroft building a montreal
les filles a moitie nues
je pense a toi souvent
les filles completement nues
ca me fait toujours mal
et puis je reste la
les gens me semblent heureux
si tu savais suffrir
je m'en porterais mieux
tu recevras ma lettre
dechirante et dechiree
les larmes de non-retour
de la chienne crevee
ca y est c'est reparti
je me divise en deux
je suis tout a la fois l'acteur et le decor
je ne sais ou je vais
ou je vais, le saurais-je?
je vais nulle part mais a toute vitesse
Oil dripping on my head
Let's go back to bed
Bring you back to me
Bring you back to me
Oil dripping on my head
Bring you back
From the dead
From the dead
Here's wishing you were here with me
Here's wishing we could massage
History, history
I'm witness to what you do
Anything that you feel
In between, in between
You and me
Bound at sea
Floating on debris
Yr so close, close to me
Yr so close, close to me
Oil dripping on my head
Let's go back to bed
Bring you back
Bring you back
From the dead
From the dead
Wishing you were here by me
Wishing you were here
Let's massage history
All the money's gone
All the money's gone
Funny it was never here
It was never here
Here's a song
Here's a song
To massage along
History along
Come with me
To the other side
Not everyone makes it out alive
Come with me
To the other side not everyone makes it out
Alive
I want you to suck my neck...
i hear the ringing of the telephone
no one's home and none of you can reach me
i'm alone and i feel fine
there's nothing anyone can sell to me
nothing new, none of you can teach me
but i'm sure that you will try
i'm tired of living in the modern world
with pretty boys and plastic girls
broken hearts, vanities that disease
i hear my music on the radio
what's that song from long ago they're still playing
is it saying anything to you
pretty people in the magazines
play the part of kings and queens
hair and make-up can cover up the ugly truth.
i'm tired of living in the modern world
with pretty boys and plastic girls
broken hearts, vanities that disease
it really doesn't mean a thing to me
it really doesn't mean a thing to me
i'm tired of living in the modern world
with pretty boys and plastic girls
broken hearts, vanities that disease
i hear the ringing of the telephone
no one's home and none of you can reach me
i'm alone and i feel fine
i'm tired of living in the modern world
with pretty boys and plastic girls
broken hearts, vanities that disease
it really doesn't mean a thing to me
it really doesn't mean a thing to me
it really doesn't mean a thing to me
herkesin bilgisayarında en az bir kaç bulunduğuna emin olduğum klasördür. her ne kadar bu klasör adı kötüye yorumlansa da ve her zaman merak edilip bakılsa da bazen tembellikten isimlendirilmemiş veya içi boşaltılıp başka bir yere taşınmış klasörde olabilmektedir.
I always watch you when you're dreaming
Because I know it's not of me
I smoke a dozen cancer sticks
Imagine there are two or three ways
To make you love me
And not dream of someone else
Become the movie on your eyelids
The reflection of yourself
The reflection of yourself
I cry when I listen to you breathing
Because I know there's nothing else
The conscious of that crushing feeling
To know there's no connection left
That we both go through the motions
That we're both living somewhere else
That the movie on your eyelids
Is no reflection of myself
Is no reflection of myself
Is no reflection of myself
I wanna be, I wanna be your movie...
I wanna be, I wanna be your movie...
Why can't you be me?
Why can't you be me?
Why can't you be me?
Why can't you be me?
Be me, be me, be me...
1998 yılında çıkradıkları Shrink albümünden bir the notwist çalışması daha. Elektronik altyapısıyla gitar müziğinin karışımı gerçek bir sentez meydana getirmiştir. yağ ve su gibi. her ne kadar birbirine karışması zor olsada bu bütünü sağlamak gerçek bir tür oluşturur kanımca.
Then I saw the electric bear
Now he`s always there
I can talk of your eyes every day
Cause they don`t look old
And I never feel any cold
All the things I do with you
They don`t fade away
genel olarak çevirilerde hovarda, ahlaksız ya da ahlak kurallarını hiçe sayan olarak kullanılsada tam olarak türkçe karşılığı bulunmayan ingilizce bir olgudur. Erkek için kullanılmaktadır.
Şarkıyı analiz edecek olursak klavye ile girilen oldukça hoş bir introya sahiptir. ardından son derece baskın olan bir bas gitar eşliğinde Justin Warfield vokali devreye girer. nakarat kısımlarıda güzel bir arpejle devam eder. ne var ki nakarat kısımları ile ara kısımların garip bir şekilde bir bütünlüğe sahip olmadığını düşünüyorum. ama pek önemi yok. aslında hiç birinin önemi yok. bu şekilde şarkı dinlemeye çalışırsa insan bir b*k dinleyemez.
doğruluğuna kayıtsız inandığım önermedir. tüm sanat dalları insan ruhunun dışa vurumudur. bunu anlayabilmek için çok fazla şey yapmaya gerek yoktur. bir fotoğrafa baktığımızda sadece gösterdiği şeyi görürüz. Ancak bir resme baktığımızda gösterdiği şeyden çok derinliğini hissederiz. neden müzik dinliyoruz diye düşündünüz mü hiç. fiziksel bir ihtiyaç duymadığımız halde neden bunun gerekliliğini hissediyoruz? bir heyekele baktığımızda kalıptan çıkmış bir şekilden çok daha ötesini görürüz. onu yapan elleri ve o taşın içerisindeki ruhu hissederiz. bir şiir sadece kelimelerden meydana geliyor olmasına rağmen neden düz yazıdan farklıdır? ve neden herkes o kelimeleri bir araya getiremez? çünkü sanat ruhun yansımasıdır.
sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir *
blonde redhead'in 13 eylül 2010 tarihinde yayınladıkları Penny Sparkle adlı albümlerinde 9. sırada yer alan çalışmadır. parça amedeo pacein vokaliyle başlar ve ardından kazu makinonun öldürücü vokaliyle devam eder. ve şarkı boyunca sağ kolondan gelen gitar motifi sizi büyüler.
diğer bir adıyla katır dağı olarak anılan bu dağ iznik gölünün güneybatısında yer alır ve yaklaşık 1300 metre rakıma sahiptir. birbirine on dakika yürüme mesafesinde bulunan eski gürle ve yeni gürle köylerinin hemen sırtındadır. iki köyden de dağa tırmanış yolları bulunmaktadır. Ancak eski gürle köyünden antremansız bir şekilde kamp yüküyle çıkmanızı pek tavsiye etmem. özellikle zirveye yaklaştığınızda neredeyse 45 dereceyi bulan eğimlerle karşılaşabilirsiniz. (belki patikayı kaybetmenizle de alakalı olabilir) buna rağmen limitinizi fazla zorlayıp büyük bir hırsla zirveye çıkmaya çalışırsanız benim gibi liflerinizi attırabilirsiniz. ve bunun sonucunda dönüş yolunda yeni gürle köyüne inen yamaç paraşütçülerinin kullandığı daha kolay patikadan iniyor olmanıza rağmen sürünerek aşağı inmenizle sonuç bulabilir.
bütün bu zorluklarına rağmen doğanın içinde olmak, bir amaca ulaşmak ve sizi doyuracak manzaralarla karşılaşmak bedensel ve zihinsel olarak sizi rahatlatacaktır. trekking ile ilgilenenlere kesinlikle tavsiye edeceğim bir parkurdur. ilgilenmiyor olsanız bile 1300 metre tırmanacak kadar harika manzaralar içermektedir.
bryan ferry parçasıdır. hangi albüme ait olduğunu bilmiyorum. adamı da tanıdığımı söyleyemem ama taşaklı birine benziyor. eksenin bu şarkıları nereden bulduğunu anlayamıyorum bazen ama benim bulmam epey zor oldu. neyse ki 6 farklı versiyonunu buldum. garip bir şarkı olmuş. rock, elektronik, tribal bilemiyorum ama girişi mükemmel.
In a discotheque at dawn
Is when it came to me
I'd been ravin' through the night
Lookin' for some company,
It was the Mambo talkin'
It's got a lot to say,
'Do you come here often?'
'Do you wanna play?'
The hitchhike into Paris
And zigzag by the Seine
The Hollywood moment
I'll never be the same
U can dance
There's a world awaiting
Way beyond the sea
How I love to travel
Baby will you come with me?
U can dance
Jump on the table
Slide down the pole
You can wear your sable
You can bare your soul
Through Reno down to Vegas
The casinos never close
To the movers and the shakers
The Tango never knows
U can dance
U can dance
U can dance
U can dance...dance...dance...dance
U can dance...dance...dance...dance
Eagle Eye Cherry nin 1997 yılında çıkardıkları Desireless albümlerinde yer alan bir çalışmadır. şarkı 99 yılında single olarak yayınlanmıştır. izlemeye değer çok hoş bir klibe sahiptir ayrıca.
On the day of her arrival
No one is there to meet her
Something of a sad one
A girl with permanent tears
Born without a family
Born without a name
And all she ever wanted
Was to wipe her tears away
Wipe her tears away
Away.........away
If someone came to love her
And if someone came to be
The one that will protect her
Be a family
Now we will see a smile again
And tears like dreams can be
Something we will never see
Lost in her memory
Wipe her tears away
Away.........away
Wipe her tears away
Tears away......away......away
She's something of a tragedy
Stands in the shade of despair
I want to cast some light onto her world
A world of permanent tears
Born without a family
Born without a name
Free this weeping willow
From drowning in a flood of tears
Wipe her tears away
Tears away......away......away
işte 98 yılından enfes bir çalışma daha. ingiliz electronic funk grubu the egg in ikinci albümleri Travelator de yer alan bir çalışmadır. introsu müthiş bir arpej düzenine sahip olan bu şarkıyı uzun yıllar dinledim ve uzun zamanda introsuna ait gitar tab larını aradım. ancak hiç bir yerde bulumayınca bir gece oturdum ve biraz zaman ayırarak kendim çıkardım. gitarla ilgilenenler için;
Blonde Redhead'in 1993 yılında çıkardıkları grupla aynı adı taşıyan ilk albümlerinde yer alan kısa bir çalışmadır. Nedense bu şarkıda kazu makino'nun sesini bir türlü alamamaktayım. Sanki söyleyen çok farklı biriymiş gibi. Atlanılmaması gereken sağlam bir çalışmadır. Sözleri ise şöyledir;
Cool Skin
I sweat
I like blue I like red
Do you like me?
Boy Teen
On sky
I kiss you loud
I kiss you soft
My kiss is wound
Surround you baby
Enjoy ...
Can't take away
Girl Skin
Black sweat
I like blue I like red
Do you like me?
Boy Teen
On sky
I kiss you loud
I kiss you soft
My kiss is wound
Surround you baby
Enjoy ...
Can't take away
the smiths in 1986 yılında çıkan the queen is dead albümünde yer alan bir çalışmadır. Placebo tarafından da coverlanmıştır ki kanımca brian molko vokali ile daha hoş olduğunu düşündüğüm şarkıdır. Sözleri ise şöyledir;
sweetness, sweetness i was only joking when i said
i'd like to smash every tooth in your head
oh, sweetness, sweetness i was only joking when i said
by rights you should be blugeoned in your bed
and now i know how joan of arc felt
now i know how joan of arc felt
as the flames rose to her roman nose
and her discman started to melt
bigmouth la da dum da da
bigmouth la da da da
bigmouth strikes again
and i've got no right to take my place
in the human race (repeat)
and now i know how joan of arc felt
now i know how joan of arc felt
as the flames rose to her roman nose
and her megadrive started to melt
bigmouth la da dum da da
bigmouth la da da da
bigmouth strikes again
and i've got no right to take my place
in the human race
J.R.R. Tolkien'ın unutulmaz eseri ''the lord of the rings'' üçlemesinde özellikle son kitapta bahsi geçen limanlardır. Shire'ın batısında yer alan lune körfezindedir. valinor'a (melekler şehri) açılan tek kapıdır. orta dünyada zamanı dolan elfleri almak için sadece bir gemi gelir. Tek yönlü bir yolculuktur ve bu limanlardan gidenler bir daha geri dönmez.
gri limanlar mecazen ölümü temsil etmektedir. bu dünyadaki zamanımız dolduğunda bir gün o gemiye bizde bineceğiz.
Steve Wynn'ın 1995 yılında çıkardığı ''Melting in the Dark'' albümünde (tek albümü) yer alan muhteşem bir şarkıdır. Albümü henüz tamamiyle incelemiş değilim ancak bu şarkının orjinalini ve akustik versiyonunu sayısız kez dinlediğimi söyleyebilirim.
Modern Talking'in 1999 yılında çıkardıkları ''alone'' albümünde 7. sırada yer alır bu yapıt. Nadir bir şarkıdır ve bende çok özel bir yeri vardır. Henüz müzikle ilgilenmeye başladığım ilk dönemlerde gidip almıştım bu şarkının bulunduğu albümü. Herhangi bir tarza bağlı değildim ve herhangi bir müzikal anlayışım yoktu. Açtım ve herşeyi dinlemek istiyordum. O dönemlerde kaset vardı tabi. kaset çalarımla okula gidip gelirken dinlerdim hep bu şarkıyı. Otobüsün camından dünyayı seyreder ve hayallere dalardım. Yıllar sonra biraz arasamda yeniden buldum. Albümün tamamı çok kaliteli şarkılardan oluşmasına rağmen bu çalışma çok farklıdır.
Canon'un 2009 yılı sonu piyasaya sürmüş olduğu bu makinesinin yarı profesyonel kategorisinde tercih edilecek en iyi ürünlerden biri olduğunu düşünüyorum.
12 MegaPiksel Fotoğraf Hassasiyeti, 4000 x 3000 Çözünürlük, 20X Optik Zoom, 4X Digital Zoom Kamera, 2.5" LCD Ekran, 1280x720 Video Çözünürlüğü, 30 fps Video Yakalama Hızı, USB, HDMI, A/V çıkışı ve 600 Gr. ağırlık gibi genel özelliklerinin yanı sıra sıra 180 derece dönebilen lcd ekranı ile farklı koşullarda çekim yaparken büyük oranda kolaylık sağlayan son derece başarılı bir makinedir.
Siouxsie And The Banshees'ın 1984 yılında çıkardıkları The Thorn adlı EP (extended play)'lerinde yer alan tehlikeli bir şarkıdır. Parçanın sound'u oldukça karanlık ve rahatsız edicidir. Bu yüzden kötü hissettirebilir. Sessiz bir gecede zayıf kişilikler tarafından alkolle beraber alınmaması gerektiğini düşünüyorum.
Her ne kadar o dönemi yakalayamamış olsam da Siouxsie Sioux'ya ve ekibine bıraktıkları eserler adına saygılarımı sunuyorum.
Arid'in 2008 yılında çıkardıkları ''all things come in waves'' albümünden müthiş bir şarkı. Diğer bir adıyla ''run away with you''. Lütfen bu şarkıyı kaçırmayın.
gerçekleşmesi zor olan bir eylemdir. Ancak benim gibi makinenizi bir kavanozun içerisine koyup yüzerek ulaşılması güç kayalıklardan fotoğraf çekme dürtünüz varsa dikkatli olmanız gerekmektedir. Sorun makinenizi taşımakta değil kavanozun kapağını açmaktadır. Açarken çok aceleci davranırsanız bir anda elinizden kayıp tuzlu suyu boylar. Bu durumda makineniz suyu görür görmez kısa devre yapar ve bir anda kendiliğinden açılıp tüm fonksiyonlarını çalıştırır. muhtemelen bu onun son açılışı olur. Kurtarması çok zor olsada hemen makinenizi sudan çıkarın ve öncelikle bataryasını ve kartını çıkartıp doğal kurumuya bırakın. Ben denedim ancak olmadı. Yine de umudunuzu kaybetmeyin yada yetkili servise gidip profesyonel destek alın.