grey havens
130 (çevresinde sevilen sayılan)
yedinci nesil yazar 2 takipçi 4.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bandits

    2.
  1. başrollerini Bruce Willis, Billy Bob Thornton ve Cate Blanchett in paylaştığı 2001 yapımı müthiş bir Barry Levinson filmi.

    bruce willis'i çok fazla sevmesemde bu filmde gerçekten süper bir tarz ve sempatiklikle karşımıza çıktığını söylemem gerekir. filmin yarısını bir kaç yıl önce bir otobüs yolculuğunda izlemiştim. yolculuk bittiği için kalan kısmını izleyememiştim tabi. Eve döner dönmez izleyeceğim derken unuttum. bir kaç gün önce bir arkadaşımda tesadüf görünce aldım ve izledim. film başından sonuna kadar en ufak bir sıkıcılık yaşatmadan sürükleyip götürüyor. filmin final sahnesi ise aklınızın ucuna bile gelmeyecek keyifli bir sonla bitiyor. gerçekten izlemeye değer bir film kanımca.

    bu sahnedeki şarkıyı merak edecek olursanız twist in my sobriety (tanita tikaram)

    1 ...
  2. the stills

    1.
  3. Tim Fletcher, Dave Hamelin, Olivier Corbeil, Liam O'Neil, Gregory Paquet beşlisinden oluşan kanadalı bir indie rock grubudur. 2000 yılında kurulan grup günümüze kadar üç albüme imza atmıştır. kaliteli bir müzikal anlayışa sahiptirler.

    (2003) Logic Will Break Your Heart
    (2006) Without Feathers
    (2008) Oceans Will Rise
    2 ...
  4. retour a vega

    1.
  5. mükemmel bir The Stills Soundtrack'idir. 2004 yılında gösterime giren Wicker Park filminde kullanılmıştır.



    ca y est c'est reparti
    je me divise en deux
    je suis tout a la fois
    l'acteur et le decor
    je ne sais ou je vais
    ou je vais, le saurais-je?
    je vais nulle part mais a toute vitesse

    l'haleine des camions
    le soleil alienant
    sur le toit du bancroft building a montreal
    les filles a moitie nues
    je pense a toi souvent
    les filles completement nues
    ca me fait toujours mal

    et puis je reste la
    les gens me semblent heureux
    si tu savais suffrir
    je m'en porterais mieux
    tu recevras ma lettre
    dechirante et dechiree
    les larmes de non-retour
    de la chienne crevee

    ca y est c'est reparti
    je me divise en deux
    je suis tout a la fois l'acteur et le decor
    je ne sais ou je vais
    ou je vais, le saurais-je?
    je vais nulle part mais a toute vitesse
    0 ...
  6. emule

    102.
  7. zamanında download kuyruklarında çürüdüğümüz parogramdır.
    1 ...
  8. laptopu ısınma aracı olarak kullanmak

    7.
  9. arkadaşımın kullandığı laptop ın kasası metalik bir yapıya sahipti. touchpad in solundaki alan öylesine ısınıyordu ki üzerinde yumurta kırdığını iddia ediyordu.

    (bkz: ben onun yalancısıyım)
    1 ...
  10. the gunslinger

    11.
  11. natalie merchant

    2.
  12. 26 Ekim 1963 doğumlu amerikalı müzisyendir. Müzik kariyerine 1981 ve 1993 yılları arasında bulunduğu alternative rock grubu 10000 Maniacs ile başlamıştır. 1993 yılından sonra ise solo kariyerine devam etmiştir. Solo kariyerindeki albümleri ise şöyledir;

    1995: Tigerlily
    1998: Ophelia
    2001: Motherland
    2003: The House Carpenter's Daughter
    2010: Leave Your Sleep
    0 ...
  13. massage the history

    1.
  14. sonic youth un 2009 yılında yayınladıkları The Eternal albümlerinden Kim Gordon Vokalinde güzel bir şarkı.

    Oil dripping on my head
    Let's go back to bed
    Bring you back to me
    Bring you back to me

    Oil dripping on my head
    Bring you back
    From the dead
    From the dead
    Here's wishing you were here with me
    Here's wishing we could massage
    History, history
    I'm witness to what you do
    Anything that you feel
    In between, in between
    You and me
    Bound at sea
    Floating on debris
    Yr so close, close to me
    Yr so close, close to me

    Oil dripping on my head
    Let's go back to bed
    Bring you back
    Bring you back
    From the dead
    From the dead
    Wishing you were here by me
    Wishing you were here
    Let's massage history
    All the money's gone
    All the money's gone
    Funny it was never here
    It was never here
    Here's a song
    Here's a song
    To massage along
    History along
    Come with me
    To the other side
    Not everyone makes it out alive
    Come with me
    To the other side not everyone makes it out
    Alive
    I want you to suck my neck...

    Suck
    0 ...
  15. ego maniac kid

    2.
  16. bazen rahatsız ediyor bu şarkı beni. çünkü tek bir kelime bile edemeyeceğim kadar sarsıcı. bazen onun çocukluğu aklıma geliyor. kendini beğenmiş bir piç. ama mutsuz ve çaresiz.

    97 yılından bir kayıt. Fake Can Be Just As Good albümü.

    nasıl olabiliyorda 4 dakikanın üzerindeki bir şarkı bu kadar çabuk bitebiliyor? 3.25 ten sonrası bir şarkı değil haykırıştır.

    i never...was
    another song
    just another way
    I get away
    0 ...
  17. the slow drug

    1.
  18. pj harvey in sesini son derece yalın bir şekilde dinleyeceğiniz kaliteli bir şarkıdır. 2004 yılında yayınladığı Uh Huh Her albümünden.

    Blue now is the colour
    Love the drug I'm needing
    Got to keep this feeling

    With the headlights burning
    We're looking up for something
    Answers on the ceiling

    Watching out the windows
    Watch the way the wind blows
    Soon it will be morning

    Still the question lingers
    I twist it round my fingers
    Could you be my calling?

    See this winged boy falling
    Falling out of something
    Hits the drug I'm needing

    Arrows that he's turning
    Need to keep this feeling
    Slow drug in the morning

    With the headlights burning
    Looking up for something
    Something that we're needing

    Still the question lingers
    I twist it round my fingers
    Could you be my calling?
    0 ...
  19. the malcontent

    1.
  20. diğer bir adıyla The Modern World olarak geçen fastball şarkısıdır. 2009 yılında yayınladıkları Little White Lies albümlerinde yer alır. Gerçekten dinlemeye değer.

    i hear the ringing of the telephone
    no one's home and none of you can reach me
    i'm alone and i feel fine
    there's nothing anyone can sell to me
    nothing new, none of you can teach me
    but i'm sure that you will try

    i'm tired of living in the modern world
    with pretty boys and plastic girls
    broken hearts, vanities that disease

    i hear my music on the radio
    what's that song from long ago they're still playing
    is it saying anything to you
    pretty people in the magazines
    play the part of kings and queens
    hair and make-up can cover up the ugly truth.

    i'm tired of living in the modern world
    with pretty boys and plastic girls
    broken hearts, vanities that disease
    it really doesn't mean a thing to me
    it really doesn't mean a thing to me

    i'm tired of living in the modern world
    with pretty boys and plastic girls
    broken hearts, vanities that disease

    i hear the ringing of the telephone
    no one's home and none of you can reach me
    i'm alone and i feel fine

    i'm tired of living in the modern world
    with pretty boys and plastic girls
    broken hearts, vanities that disease
    it really doesn't mean a thing to me
    it really doesn't mean a thing to me
    it really doesn't mean a thing to me
    0 ...
  21. yeni klasör

    1.
  22. herkesin bilgisayarında en az bir kaç bulunduğuna emin olduğum klasördür. her ne kadar bu klasör adı kötüye yorumlansa da ve her zaman merak edilip bakılsa da bazen tembellikten isimlendirilmemiş veya içi boşaltılıp başka bir yere taşınmış klasörde olabilmektedir.
    1 ...
  23. die tür

    4.
  24. başrollerini Mads Mikkelsen ve Jessica Schwarz ın paylaştığı alman yönetmen anno saul filmidir. filme materyalist bir çerçeveden bakmadığınız sürece son derece etkileyici ve sürükleyici bir film olduğunu söyleyebilirim ki film zaten olayın doğa üstü boyutuyla değil hikayesiyle alakadar tutmaktadır sizi. Filmin çekim kalitesini çok hoş buldum doğrusu. alıştığımız hollywood filmleri renginden öte doğal bir görüntüye bakıyormuşunuz hissiyatı uyandırıyor. Konusuda bana kalırsa oldukça güzel ve akmayan filmlerden hoşlanan biri olarak son derece sürükleyici bir yapım olduğunu belirtmek isterim.
    0 ...
  25. the movie on your eyelids

    1.
  26. placebo nun 2009 yılında yayınlamış oldukları Battle For The Sun albümlerinin bonus track lerindendir. bir piyano çalışmasıdır.



    I always watch you when you're dreaming
    Because I know it's not of me
    I smoke a dozen cancer sticks
    Imagine there are two or three ways
    To make you love me
    And not dream of someone else
    Become the movie on your eyelids

    The reflection of yourself
    The reflection of yourself

    I cry when I listen to you breathing
    Because I know there's nothing else
    The conscious of that crushing feeling
    To know there's no connection left
    That we both go through the motions
    That we're both living somewhere else
    That the movie on your eyelids
    Is no reflection of myself
    Is no reflection of myself
    Is no reflection of myself

    I wanna be, I wanna be your movie...
    I wanna be, I wanna be your movie...

    Why can't you be me?
    Why can't you be me?
    Why can't you be me?
    Why can't you be me?
    Be me, be me, be me...
    0 ...
  27. armistice

    3.
  28. bir Phoenix şarkısıdır. 2009 yılında çıkardıkları Wolfgang Amadeus Phoenix albümlerinde yer alır. insanı yormayan kaliteli bir çalışmadır. Kanal kayıtta aldıkları videoda sadece akustik gitar üzerine Thomas Mars ın pürüzsüz netlikteki vokalini dinleyebilirsiniz. orijinalinden daha hoş bir akustik versiyon olmuştur. Sonuna kadar dinleyin derim.



    Dahlias, they come from me
    A promise to get well
    That ain't working, thinking that you're no good
    Don't worry 'cause I'm not the kind to kiss and tell

    Dahlias and cherry trees, I don't recall them anyway
    Some lovers know it ain't gonna wear out
    To each his own the same
    Look what you wasted

    When the lights are cutting out
    And I come down in your room
    Our daily compromise
    It is written in your signed armistice

    And when the lights are cutting out
    And I come down in your room
    Well, we'll decide as always
    Here is your signed armistice

    It's time to follow and not to heat it up
    Requesting this plane is a propeller
    In the middle of the course when ambitions are low
    Head on close, hang on before you lose control

    The octagon logo had to rip it up
    The semaphore message on your lips
    Some lovers know it ain't gonna wear out
    To each his own the same, what else is wasted?

    When the lights are cutting out
    And I come down in your room
    Our daily compromise
    It is written in your signed armistice

    And when the lights are cutting out
    And I come down in your room
    Well, we'll decide as always
    Here is your signed armistice

    For lovers in a rush, for lovers always
    For lovers in a rush, keeping promises
    For lovers in a rush, for lovers always
    For lovers in a rush, for lovers always
    For lovers in a rush, keeping promises
    For lovers in a rush, for lovers always
    0 ...
  29. electric bear

    1.
  30. 1998 yılında çıkradıkları Shrink albümünden bir the notwist çalışması daha. Elektronik altyapısıyla gitar müziğinin karışımı gerçek bir sentez meydana getirmiştir. yağ ve su gibi. her ne kadar birbirine karışması zor olsada bu bütünü sağlamak gerçek bir tür oluşturur kanımca.

    Then I saw the electric bear
    Now he`s always there
    I can talk of your eyes every day
    Cause they don`t look old
    And I never feel any cold
    All the things I do with you
    They don`t fade away
    0 ...
  31. birini inanmadığı şey uğruna savaşmaya zorlamak

    5.
  32. sonuçları daima farklı yerlere taşan eylemlere neden olur.

    (bkz: savaş günahları)
    0 ...
  33. iz bırakan kitap cümleleri

    986.
  34. hepsi yaralar sonuncusu öldürür.
    3 ...
  35. radyo eksen

    49.
  36. 23 mart 2002 tarihinde yayın yapmaya başlamıştır ve o yıldan bu yana dinlediğim tek radyo istasyonu olmuştur. girdiğim bir çok garip ambiansta arkada çalan radyo istasyonu hep o olmuştur. yaklaşık 5.5 yıl çalıştığım işimden yakın zamanda kovulduktan sonra bir arkadaşım aradı ve şöyle söyledi.

    -senden sonra kullandığın arabanın kontağını çevirdim ve radyo ekseninin açık olduğunu duydum. Aklıma sen geldin ve gözlerim doldu...
    2 ...
  37. revolver

    42.
  38. filmi iki kere izledim ve bir kere daha izleyebileceğime eminim. Filmde Jason Statham ın canlandırdığı ''Jake Green'' karakterinden ziyade Andre Benjamin in canlandırdığı ''avi'' ve Mark Strong ın canlandırdığı ''sorter'' karakterleri daha çok etkilemiştir beni. filmi kavrayabilmek için başından sonuna kadar filme odaklanmanız filmi seyretmeye mecbur kılmaktadır sizi ki bu da guy ritchie nin uyguladığı kaliteli bir tekniktir kanımca. Evet, film yer yer usual suspects ve fight club gibi filmleri anımsatsa da kesinlikle bunlardan bağımsız bir filmdir. Üstü kapalı biten filmler her zaman dikkatimi çekmiştir ve bu filmde izlendikten sonra bile kafanızı kurcalamaya devam eden bir türdedir. Filmde kullanılan müzikler ve sözlerse ayrıca dikkat çeken unsurlardandır.

    ''zeki olabilmenin tek yolu daha zeki bir rakiple oynamaktır''
    ''en büyük düşman en son bakacağın yerdedir''
    2 ...
  39. anticipation

    6.
  40. Blonde redhead in 2004 yılında çıkardıkları en efsane albümleri Misery is A Butterfly da yer alan bir çalışmadır. Bu albümü defalarca dinlememe rağmen neden bu şarkıyı atladığımı bir türlü anlayamadım. Ta ki tesadüf eseri bu canlı performanslarını izleyene dek. Kazu makino elinde bir beyaz gibson sg ile her zamanki gibi klavyesi başındadır. Eşsiz güzelliği ve büyüleyici sesi bu performansta da alır götürür. Her ne kadar boktan gitar çalıyor olsa da onun parmaklarından çıkan tonları duymak yeter. 1.46 da koluyla burnunu siler. garip ama o ne yapsa hoş geliyor bana.

    &feature=related
    0 ...
  41. aysberg

    8.
  42. kendisi rep müziğe gönül vermiş birisidir. bir dönem o ve tayfası rock müzikle ilgilendiğim için uzun süre rahatsız etmişlerdi beni. ama o günler çok geride kaldı. birbirimizi uzun senelerdir tanırız. bazı geceler bir kaç bira alır ve geç saatlere kadar varoluş, sonsuzluk, zaman ve bilinmeyen üzerine konuşuruz. Kendisiyle burada karşılaşmak ilginç oldu doğrusu.
    0 ...
  43. fender jaguar

    5.
  44. müzikal anlayışın estetik anlayışıyla bir şekilde alakalı olduğunu düşünüyorum. daha önceleri keskin hatlı tasarımlardan hoşlanıyordum. Hatta sevdiğim bir çok sanatçının elinde bu ve buna benzer tasarımlar gördüğümde neden bu saçmasapan modelleri kullanırlar diye düşünüyordum. Ancak zamanla müzikal anlayışım değiştikçe estetik anlayışımda değişti. Artık oval hatlar dikkatimi çekiyor. başı ve sonu olmayan çizimler, doğaya ait olan hatlar. bir su damlası veya bir yaprak gibi.

    evet, bu gitara ait söyleyecek tek bir cümle varsa gerçekten de jaguar gibi bir gitar olduğudur.
    0 ...
  45. kele okereke

    2.
  46. Evet, uzun süredir bu isim dilime dolanmış durumdadır. bazen arkadaşlarıma ''hey okereke'' diye hitap ettiğim bile oluyor.

    tam adı Kelechukwu Rowland Okereke olan siyahi vokalimiz 13 ekim 1981 tarihinde Liverpool da dünyaya gelmiştir. Katolik bir aileye sahip olan okereke nin annesi kadın doğum uzmanı ve babası da moleküler biyoloktur. Ancak kendisi rock müziğe gönül vermiş ve elektro gitarın ruhunu hissedebilmiştir. Onu farklı kılan şey ise sesinin ve müzikal kimliğinin ötesinde siyahi bir alternative rock grubu vokali oluşudur ki nadiren görülen bir durumdur. Bunun ingiltere de büyümüş olmasıyla da alakası var tabi. ama Amerika da yetişmiş olsaydı belki de rep müzikle ilgileniyor olacaktı. Bu bir ayrım değil elbette. Müziğin bölgelere ve toplumlara göre farklılık göstermesi çok normal bir durumdur. yine de onun rock müziği tercih etmiş olması bu anlayışın dışına çıktığını ve hissettiği şeyi yaptığını gösteriyor kanımca. ve buda ayrı bir sempati duymama neden oluyor.
    3 ...
  47. elvis presley

    89.
  48. bu adamı hiç bir zaman tanımadım ve hiç bir zaman şarkılarını dinlemedim. Ancak ona ve oluşturduğu müzikal kimliğe saygı duydum her zaman. Kafama takılan soruysa şuydu.

    Death in Vegas'ın 1997 yılında çıkardıkları Dead Elvis albümlerinde kastedilenin ne olduğuydu. çünkü Bir zamanlar elvis presley'nin meşhur olmadan önce vegasta barlarda çaldığını duymuştum. Bunun grubun adıyla da bir bağıntısı olabilir tabi.
    0 ...
  49. libertine

    1.
  50. genel olarak çevirilerde hovarda, ahlaksız ya da ahlak kurallarını hiçe sayan olarak kullanılsada tam olarak türkçe karşılığı bulunmayan ingilizce bir olgudur. Erkek için kullanılmaktadır.

    garip bir gelişme bölümüne sahip olan without you i am nothing de geçmektedir bu kelime.
    0 ...
  51. stefan olsdal

    5.
  52. gariptir ki placebo'nun yaptığı şarkıların çoğunun bestesi bu adama aittir. Dinlediğimiz tüm o sarsıcı müzikler. Ancak kimse bilmez ve tanımaz. Lost dizisinde aynı durum konu edilmiştir. abisi drive shaft grubunda iken charlie ye şöyle der.

    - unutma ki basçılar her zaman ikinci planda kalır.
    0 ...
  53. centrefolds

    5.
  54. gerçek bir piyano sesi karşısında her zaman büyülenmişimdir ve her zaman piyano çalmak istemişimdir. brian molko da bir röportajında en çok çalmak istediği enstrümanın piyano olduğunu söylemiştir. (parçayı çalan stefan olsdal dır)

    tanıma gelicek olursak 2003 yılında çıkardıkları sleeping with ghosts albümünün en vurucu şarkılarındandır. geçmişteki kırgınlıklarınızı hatırlatacak bir şarkıdır. live in paris 2003 kaydını ise izlemeden geçmeyin derim. ekranda dönen siyah beyaz resimlerdeki kadının kim olduğunu çzöemedim ama garip bir ambians vermiş.

    http://www.youtube.com/wa...CkRbU&feature=related
    2 ...
  55. sigaranın en ciddi faydası

    13.
  56. son silahşör roland yolculuğu sırasında kesesinden biraz tütün çıkarıp sarmıştı. ve şöyle söylemişti.

    tütün ve dumanı vücuda bir çok bakterinin girmesini önler ve insanı bir çok hastalıktan korur. (sanırım saf tütünden bahsediyor)
    1 ...
  57. summer s gone

    3.
  58. her dinlediğinizde geçmişin sonbahar yaprakları gibi belleğinizde savrulduğunu hissettiren bir placebo şarkısıdır. 98 yılındandır ve without you i am nothing albümünden.
    2 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük