genetik diye bilimin henüz var olmadığı sıralarda darwin adında bi amcanın macera olsun diye gezerek uydurduğu bir teoridir. henüz ispatlanmamasına rağmen türkiye ve bazı ülkelerin müfredatında en çok bahsedilen teori olarak geçer (kasıtlı olarak) bazı insanlar evrim teorisinin yaradılışa kafa tuttuğunu sanır. halbuki evrim teorisiyle islamın tek çakıştığı nokta adem peygamber gerçeğidir. yani evrim teorisi teoride kalsa bile yaradılışı inkar edememektedir. Ayrıca bir çok bilim adamının benimsediği "akıllı tasarım teorisi" nin bu kadar popüler olmaması ya da oldurulmaması da ayrı bir tartışma konusudur.
Konuyla ilgili en can sıkıcı nokta bilgisiz ve zekasız insanların kendini einstein zannederek garip cümleler kullanması. bilim asla yaratılışı inkar etmez, edemez ve açıklayamaz da.
tercihtir. Aslında makul olan yakışıklı erkekle de çıkmak değildir. para sahibi olması onun için sadece bir "şans" ise yakışıklı olması tamamiyle şanstır.(Daha doğrusu Allah vergisidir) bir kız için makul olan kendisine mona roza şiiri okuyabilecek bir erkektir. (bkz selahattin yusuf- niçin ağlıyorsun elisabeth mutlu değil miyiz?)
ülkenin vergilerinin büyük kısmının bu kuruma ayrılmasına rağmen kendi halkına karşı silah doğrultmaktan başka becerisi olmayan, ve alınan silahları sağa sola hayır diye dağıtan, zekat diye toprağa gömen, pkk ile derin uyuşturucu ticareti de yapan, şemdinli davası gibi çok nadir açıklar veren ama yine de bu açığı savcının başına iş açarak telafi edebilen bir kurum bu ülkenin kalkınma(ma)sında elbet te baş röllerden biridir.
amerikalıların harley kuyruklu yıldızını gördüklerinden dünyanın sonunun geldiğini düşünmesi gibi bi durumdur. Tamamiyle cahillikten, kulaktan dolma bilgiden ya da bilgi gekektren durumları kendi mantıksal çözümleriyle üretmekten kaynaklanır. kelimeyi duuymak bile onlara "irana gidin irana gidin" gibi sloganlar attırır. Bu sloganın baş kahramanı ise çoğunun pek sevmediği Süleyman demireldir. kurtuluş savaşını yırtmaçlı mini eteklerle bale kursundan dönen ablaların yaptığını sanırlar. halbu ki asıl kendilerine "beğenmiyorsanız avrupaya gidn" demek daha mantıklı olacaktır.
ilk nesli 20. yy da ortaya çıkan canlı türlerinin bazı türlerinin almanyada bazı türlerinin de türkiyede görülmesi sonucu oluşan doğal bi hadisedir. Bu türler genellikle memleket davası (!) için insanlara işkence etmeyi marifet bilirler.Türkiyede yaşayan türleri genellikle su kenarında yaşarlar. solcu(!) oldukları için genellikle şişli, kadiköy, bodrum, çeşme gibi sulak yerlerde rastlayabilirsiniz. her zaman her şeyi yapmak için bahaneleri vardır. "o zamanın şartları. .." genellikle kullandıklarıdır. insanları dar görüşlü olmakla suçlarlar ama kendileri gözleri kapalı rüya görürler. Hiçbir bok bilmezler ve sürekli "bilimsellik" kelmesini kullanırlar. kendilerini eleştiren herkesi "necmettin erbakancı , nurcu" olarak değerlendirirler. bu onların ne kadar cahil ve toplumdan uzak olduklarınıın göstergesidir.
müslümanlarla ya da islamla dalga geçmeye kalkıştışanların köşeye sıkıştığında kendilerini savunmak için kullandığı deyim. Herkes dilediğini söyleyebilir derseniz de olur; hiç kimse kendine karşı yapılan hakareti kaldırmak zorunda değildir deseniz de olur. -ebilmek ve zorunda olmamak. Özgürlük kavramı için ne kadar da yakın cümle yapıları. Bu yüzden ilköğretimde öğrendiklerimizi cümle içinde kullandırıyorlar heralde...
Toplumumuzun tarih boyunca pek sevmediği birşey. Türkiyede matbaanın geç kurulmasının da sebebidir. bu durumun sebebi ise ulusalcı ve kompleksli kişiler tarafından din ve dindar insanlar olarak da gösterilmektedir.
bolca tatili olan ve kendisine verilen yetki gereği öğrencilere "istersem gelir gazetemi okur size de şu sayfayı çalışın derim. maaşımı da alırım" palavrasını sıkabilen ve bazen de çok ama çok iyi insanların da yer alabildiği bir kamu görelisidir.